#ödüllü filmler
drama / gerilim / bilim kurgu
8 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

2018'de gösterime girmiş olan, abd ve kanada ortak yapımı bilim kurgu filmidir; yoksa dram filmi mi demeliydim veya gizem mi... süper kahraman filmi bile diyebilirim hatta. benzerlerine göre drama yönü çok kuvvetli bir yapım diyebilirim freaks (kaçıklar) için. dokunaklı bir hikayesi var ve bilim kurgusal yapı adeta buradaki çarpıcı öyküyü daha efektif yansıtabilmek için bir araç olarak kullanılmış. demiş olduğum gibi eserin gizem mahiyeti de oldukça baskın ve hikaye açılımlandıkça yapıt daha da dramatikleşiyor. bolca aksiyon sahnesi var ve heyecanlı ve gerilimli bir film de bu. dram filmi deyince bayık bir iş olduğu anlamını çıkarmayın.

filmin hikayesinin başlarında, birbirlerini sevdikleri belli olan bir kız ve baba görüyoruz ama ortada kesinlikle tuhaflıkların olduğu da hemen seziliyor. spoiler vermeden nasıl anlatabilirim buraları bilmiyorum ama filmin kesinlikle işi bilenlerce yapıldığını söyleyebilirim. başroldaki kız çocuğu ve baba kesinlikle muhteşem oyunculuklar sergilemişler. bu tür bir bilim kurgu filminde bu kadar kuvvetli bir "pathos" yaratılmış olmasına ilk defa rastlamış olabilirim. yine filmin başlarına yakın bir yerlerinde tanıştığımız dondurmacı dede de müthiş oynamış.

filmi yazan ve yöneten kişiler, aynı kişiler. evet, yani zach lipovsky ve adam b. stein eseri hem yazmış hem yönetmiş. bana birileri bu yapımın bir stephen king uyarlaması olduğunu söyleseydi hiç şaşırmazdım. kesinlikle tam king'in yazacağı türden bir hikayeyle karşılaşıyoruz freaks'te.

alttaki kısımda biraz spoiler var ama sözlüğün "spoiler" özelliğini kullanmak istemedim burada zira bu seviyede şeylerden genelde bahsediyorum film tanıtımlarımda. ben olsam orayı filmi izledikten sonra okurdum ama siz bilirsiniz.

bana göre bu eser, insana ahlaki sorgulamalarda da bulundurtma potansiyeline sahip. yani x-men'deki "mutant"ları düşünün. ben her zaman onların "sıradan insanlar"ca kabullenilip topluma dahli mi yoksa "tehlikeli ucubeler" olarak görülüp onlara düşman olunması mı daha doğru olur(du) sorgulamışımdır. burada da benzer bir tablo sunuluyor ve ben yine arada kaldım bu konuda. dışarıdan konuşmak, ahkam kesmek, yargıda bulunmak kolay ama öyle insanlarla aynı toplumda bir arada olmak nasıl olurdu... yani sorgulanası bir şey bence bu.

elimden geldiğince filmi, henüz izlemeyenlerin eğlencesini bozmayacak bir mahiyette tanıtmaya çalıştım. iyi seyirler dilerim.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
amerika birleşik devletleri yapımı sinema filmidir.

filmin yönetmen koltuğunda tod browning oturuyor.

başrollerde harry earles*, olga baclanova* ve daisy earles* oynuyor. diğer önemli rollerde ise leila hyams, prince randian, daisy hilton, violet hilton, schlitze, wallace ford, johnny eck, frances o’connor, josephine joseph, elvira snow, jenny lee snow, rose dione, angelo rossitto, olga roderick, koo koo, martha morris, elizabeth green, tiny doll, roscoe ates, peter robinson, henry victor oynamıştır.

bu “sıra dışı” filmimiz türkçeye “hilkat garibeleri” olarak çevrilmiştir.

film, yazar tod robbins’in 1923’te yayınlanan “spurs” adlı kısa öyküsünden beyaz perdeye uyarlanmıştır.

film, bedensel olarak normal insan tasavvurlarının dışına itilmiş ve “ucube” ya da “canavar” olarak adlandırılan insanların, bedensel farklılıklarını sergilemek suretiyle çalıştı(rıldı)kları bir gösteri merkezinde* geçiyor.

freaks’te oyuncuların çoğu amatör olmasına rağmen mükemmel oynamışlar. amatör oyuncuların bu kadar gerçekçi performanslar ortaya koyması hem onların hem de yönetmenin büyük başarısı diye düşünüyorum. frieda ve hans’ın oyunculuğuna hayran kaldım. ikisi de kusursuz oynamışlar. cleopatra’ya ise nefret duydum.

filmde “öteki”nin dünyası en yalın hâliyle anlatılmaktadır.

freaks bize empati duygusunun ne demek olduğunu öğretmiştir. dünyanın sadece “normal” bireylerden oluşmadığını, evrenimizde çok farklı türlerin olduğu gibi çok farklı insanların da olduğunu bize hatırlatıyor film.

filmin en önemli özelliği karakterlerin gerçekten engelli olmaları. ayrıca karakterlerin çoğu gerçek hayatında sirklerde çalışmış.

freaks her şeyden önce “insani” bir film. hor görmeden, ötekileştirmeden, dışlamadan, aşağılamadan yaklaşıyor “insani”a. yani en yalın, en doğal, en gerçekçi hâliyle insanı ele alıyor bireyi. bu açıdan da çok özel bir film.

freaks, uzun yıllar tüm dünyada yasaklı kalmış, ingiltere’de otuz yıl gösterilmemiş. izlenmesinin sakıncalı olduğu ileri sürülmüş. ben tam aksini düşünüyorum. toplumda gerçekten var olan bir kesime yokmuş gibi davranmak iki yüzlülüktür. bu harika film kesinlikle yasaklanmayı hak etmiyor.

yönetmen tod browning, “ucubeleri” normal, normalleri ise korkutucu ve kötü niyetli “ucubeler” olarak göstermesiyle tanınmaktadır.

film düşünsel anlamın dışında teknik anlamda çağının ötesindedir. sinematografik olarak çok güçlü bir film. kullanılan kamera açıları ve olağanüstü çekim teknikleriyle döneminin zor şartları altında çok güzel iş çıkarmışlar. 1932’de çekilen filmin görüntü kalitesinin bizim yeşilçam döneminde çekilen siyah beyaz filmlerin çoğunun görüntü kalitesinden iyi olması da freaks’in dikkat çekici bir özelliğiydi. filmde görüntü kayması yok denilecek kadar az, ses kayması ise yoktur. filmde emeği geçen herkes kesinlikle saygıyı hak ediyor.

freaks’ın kısmen korkunç sahneler içermesine rağmen kesinlikle bir korku filmi olduğunu düşünmüyorum. çünkü freaks verdiği sosyokültürel ve siyasi mesajlarla bir korku filminden çok daha fazlasıdır.

filmde dikkatimi çeken hususlardan biri karakterlerimizin arasındaki duygusal bağdı. benzer hüzünlere, acılara, eksikliklere sahip insanların birbirlerine olan düşkünlüğü beni derinden etkilemişti.

tod browning, bu filmi çektiği dönemde çok sert eleştirilere maruz kalmış. sebebi ise hilkat garibesi olarak nitelenen kişilerin hayatını işlemiş olması. tod browning yıllarca o kadar tepki almış ki freaks’ten bir süre sonra yönetmenliği bırakmak zorunda kalmış.

freaks, stereotip düşüncenin hâkim olduğu dönemde toplumda dışlanmış bir kesimi ele alması ve tabuları yıkmasıyla kesinlikle saygıyı hak ediyor.

filmde anlıyoruz ki farklı bedenler aynı insani değer ve duygulara sahip olunmasına engel değil. asıl engel kötü niyetli ve bencilce düşünen normal bedenlerde.

filmi izlerken yönetmenin “the hurt of one is the hurt of all, the joy of one is the joy of all.” sözü akıllara geliyor.

film oldukça sürükleyiciydi. süresi de ortalamanın biraz altında olduğu için -bazı sahneler kesilmiş- çabucak bitiveriyor.

beni en çok etkileyen şey ise hilkat garibeleri olarak nitelenen o güzel yürekli insanların birbirlerine düşkünlüğüydü.

filmin verdiği en güzel mesajlardan biri de aslında “kötü insanlar” hilkat garibeleri değil, “normal” olarak nitelenen insanlar olması. çünkü ucube diye ötekileştirilen o insanların bedenleri “kusurlu” olabilir ancak sevgileri kusursuzdur.

freaks’e yapılan en büyük haksızlık sıradan bir korku filmi olarak nitelemektir. freaks kesinlikle korku filmi değil, salt dram türü bir filmdir.

filmin hilkat garibelerinin görüntüsü yüzünden yasaklandığını biliniyor. ancak işin aslında “normal”leri yargıladığı için yasaklanmış olması kuvvetle muhtemel.

freaks’i 1932’nin türkiye’siyle kıyaslıyorum. biz o dönemde her anlamda kalkınma çabası içindeyken amerika birleşik devletleri’nde böyle bir film çekilmesi beni hayrete düşürmüştü.

filme puan verecek olursam on üzerinden dokuz nokta dokuz veriyorum.

freaks’ın dünya sinemasına armağan edilmiş çok özel bir başyapıt olduğuna inanıyorum.

freaks’i sinemayla ilgisi olan veya olmayan herkesin yaşama veda etmeden önce izlemesi gerektiğini düşünüyorum ve herkese izlemesini öneriyorum.

filmle ilgili anekdotlar

* filmi çekimleri 9 kasım 1931’de başlamış. yapımcı, filmin büyük bir gizlilik içinde çekilmesi için her şeyi yapmış. film yayınlanmadan önce neredeyse hiç kimse freaks’ten haberdar değilmiş.

* freaks filminden sonra yönetmen çok büyük tepkilere maruz kalmış ve yönetmenliğe ara vermek zorunda kalmış. daha sonra ise sadece dört film daha çekebilmiş. 1962 yılına kadar yaşamasına rağmen 1939’da yönetmen koltuğundan bir daha oturmamak üzere kalkmış.

* freaks gösterime girdikten kısa bir sonra müstehcenlik, ahlâksızlık, korkunçluk gibi suçlamalarla pek çok ülkede yasaklanmış. bu yasaklama dünya genelinde 1962 yılına kadar sürmüş.

* freaks filminin oyuncuları, gerçek hayatlarında da sirklerde çalışan insanlardan oluşuyormuş ve bu durum hollywood’da bir ilkmiş.

* yönetmen tod browning vaktiyle sirklerde bulunmuş ve oyuncularını buralardan seçmiş.

* freaks filmi 2003’e yayınlanan hbo dizisi carnivàle’e ilham vermiş.

* günümüzde izleyebildiğimiz freaks’in yaklaşık 30 dakikası kesilmiş.

* filmde aşığı oynayan harry earles ve daisy earles ile tiny doll gerçekte kardeşmiş.

* freaks, 1994 yılında “kültürel, tarihsel ve estetik açıdan önemli” olduğu gerekçesiyle national film registry tarafından “sinematik hazineler” arasında seçilmiş.

* freaks’i vaktizamanında sinema salonlarında izleyenlerin bir kısmının korkup salonu terk ettiği ve bir kadının düşük yaptığı bilinmektedir.

* filmde başrol oynayanlardan schlitzie lakaplı bireyin gerçek isminin `simon metz` olduğu tahmin ediliyormuş. schlitzie, film boyunca sadece elbise giymiş. schlitzie’nin elbise giymesinin sebebi ise idrarını sürekli olarak kaçıyor olmasıymış. schlitzie erkek olmasına rağmen elbise giydiği için sözleşmesi kadın olarak imzalanmış.

* filmde birbirine yapışık ikiz kız kardeşler daisy ile violet hilton’ın gerçek hayatları çok zorlu geçmiş ve yaşamlarını çok üzücü şekilde sonlanmış.

yararlanılan kaynaklar

kaynak 1, kaynak 2, kaynak 3, kaynak 4, kaynak 5

aşağıda film hakkında bazı ayrıntılara değineceğim. izlemeden önce detayları öğrenmekten hoşnut olmuyorsanız aşağıdaki yazıyı okumamanızı öneririm.



filmde en sevdiğim karakter frieda’ydı. hans’a olan saf sevgisi ne güzeldir. hans’a karşı duygusal bağlılığı, aidiyeti, onu kıskanması ne hoştu. hans’ın frieda’ya yaptıkları ise üzmüştü. hans da tıpkı pek çok klasik erkek gibi davranıp elindekinin kıymetini bilememiş, mutluluk elinin altındayken onu uzaklarda aramaya kalkmıştır. sonuç ise her zamanki gibi hüsrandır. gönülden seven kocaman kalpli güzel kadın frieda’ya sevgilerimle..

sirk çığırtkanının filmdeki sarsıcı konuşmasından.


“bizde yalan yok dostlarım. elimizde canlı, nefes alıp veren hilkat garibeleri olduğunu söylemiştik. onlara güldünüz, onları görünce ürperdiniz. ama doğumda başınıza bir kaza gelmiş olsa, siz de onlar gibi olabilirdiniz.”


filmde hilkat garibesi olarak nitelenenler kendilerinin birer insan değil yaratık olarak görüldüklerini düşünüyorlardı ve ancak bir araya geldiklerinde biraz da olsa insan muamelesi gördüklerini düşünüyorlardu. bu da bana feci üzücü gelmişti.

cinerituel.com sitesinden alıntıdır.


“… değersizlik hissiyatı yukarıda tanımlanan “normal” çaresizlikten farklıdır. değersizlik duygusu insanı daha fazla şeyler yapmaya ve yaratmaya güdülemediği gibi, bir kısırdöngünün yaşanmasına sebep olur. freaks’in en dikkat çekici yönü toplumun değersizleştirdiği insanların hep aynı sarmal içinde kendini kanıtlama çabalarından yorulmuş, bu sebeple kendi bölgelerine hapsolmuş olduğunu göstermesidir. bu açıdan sirk bir yaşam alanından çok kıstırılmış bir mekâna, hapishaneye çevrilmiş durumdadır. başka yerde yaşam şansı olmayan insanların fiziksel kusurlarını teşhir etmek zorunda bırakılması ise utanç vericidir. filmin asıl vurucu noktası ise bedenlerini teşhir etmekten başka hiçbir yöntemi önermemiş olmasıdır. bu insanların yaşamda varlıklarını sürdürebilmesi, değersizliğin getirdiği kısır döngüye paralel alternatifsiz tek bir yol ile mümkündür. bu yolun onların doğuştan beri hissettikleri değersizlik hissini perçinlediğini ve öğretilmiş bir çaresizlik aşıladığını söylemek mümkün.”


filmde ayakları ve elleri olmayan human torso’nun sigarasını yaktığı ve içtiği sahne beni müthiş etkiledi. torso gibi engelleriyle yaşamayı öğrenmiş ve buna göre çözümler üretmeyi başarmış bireyleri görünce “normal” bireyler olarak elimizdekilerin değerini bilmediğimiz için kendime kızdım. ve pek çoğumuzun davranışlarından dolayı insanlığımızı sorguladım.

aykiriakademi.com sitesinden alıntıdır.


“film; altın oranın uşağı olan gözlere aslında engellilerin sevilebilir ve iyi insanlar olabildiklerinin dersini vermiştir. browning, asıl ucubeliğin göze güzel gelmeyen “freak”lerde olmadığını, gerçek kötülüğün ve iyiliğin insanların iç güzelliğinde yattığını filmin en güzel kadını olan cleo’yu ayrımcı ve çıkarcı bakış açısına sahip bir karakter olarak yaratarak gösterir. bu şekilde “güzellik aşkı” algısının ayrımcılığa ve sömürüye neden oldurduğu gözler önüne serilir. filmin sonunda seyircinin ötekiye bu kadar yabancılaşmış olmasının nedensizliğini sorgulatan yönetmen, finalde cleo’nun elinden bütün güzelliğini alıp onu bir ucubeye çevirip, hans’ı seyirci gözünde “insanlaştırarak” güzellik olgusunun ötesine geçer.

bütün karakterlerin iç güzelliklerini perdeye yansıtmayı başararak görüntünün ötesine geçen “hilkat garibeleri”, kapitalizmin illüzyonunu sinemanın büyüsüne rağmen bozmayı başarmıştır.”


sirk çığırtkanının tavuk kadına dönüşen cleopatra’ya dair sözleri.


“bu hâle nasıl geldiği asla bilinmeyecek. bazıları kıskanç bir âşık yüzünden diyecek, bazıları ucubelerin raconu diyecek. bazıları da fırtınada oldu diyecek. ister inanın, ister inanmayın, işte orada.”


john thomas 1964 yılında film quarterly için yazdığı bir eleştiri yazısında freaks üzerine şunları söyler:

“… freaks korku filmleri tüketicisi olan bir grup akılsız çocuk haricinde kimseyi hayâl kırıklığına uğratmayacaktır. korkunç bir film olduğu kesindir, özellikle ucubelerin kurbanlarının peşine düşüp vücut organlarını kestiği sahne herkesin korkudan yüreğini ağzına getirmek için yeterlidir. ancak önemli olan şudur ki freaks, korkunç sahneler içermesine rağmen, bir korku filmi değildir.”



normalde intikam duygusunu desteklemem. ancak sirkteki cleopatra’nın hans’a yaptıklarını görünce hans’ın yakınlarının cleopatra’dan intikam almak istemesini içten içe ben de destekledim, çünkü cleopatra, hans’ın o nahif temiz duygularıyla oynadı ve onunla gönül eğlendirdi, hans’ın onurunu incitti.

hilkat garibeleri olarak nitelenen güzel yürekli insanların bir araya gelip yemekler yediği şarkılar söylediği sahneleri unutmak mümkün mü?


devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"freaks" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim