gece oynanan saklambaç

seksten daha çok zevk veren tek şey. yetiskinken oynamak çocukken oynamaktan güzeldi. bunu şehir merkezinde değil yayla evlerinde falan oynayinca süper oluyordu. 3 katlı samanligin cinkosunda çat çat diye yürüyüp oradan aşağı ağaçlardan tutuna tutuna, evin damından aşağı pencereden tutunarak inerdik. ebe olan indigimiz yerin arka tarafında uzakta kaldığı için gelip bakamazdi da, çünkü yakında saklananlar ebelerdi. herkes sokak lambasıyla zar zor seçilirdi, bazen başkası sanılırdı, tişört değiştirerek ebeyi yanıltip çayır çömlek patlatırdik. bir ev, bir eski ev, bir samanlık, bir ahır olduğu için hele de karanlığın etkisiyle her yer labirent olurdu. ben 20 21 yaşındayken bir kurban bayramında arkadaşımın yayla evine gittiğimde sulalesindeki kuzenleriyle 14 15 kişi kızlı erkekli oynadik ve oyundan o kadar etkilendik ki sonraki 2 kurban bayramında da oynadık, benden büyük olanlar da vardı. özel olarak o saklambaç için sonraki 2 sene yine gittim.

eğlenceden, heyecandan, zevkten, kahkahadan midem yanardı. evet seksten de üstündü, herkes kendinden geçip gece karanlığında çocuk gibi çığlık atardı. erkek olarak seksten sonra yaşadığın kısa pismanligi ve sorgulamayı da yaşamıyorsun sonuçta hahaha. kafasını çiviye çarpıp kanatanlar, birbirine çarpıp düşenler olurdu, süperdi. gecenin ve karanlığın verdiği çekici ve gizemli atmosfer, koşarken yüzüne çarpan hafif ve serin rüzgar of of.

ortamda bir ölüm sessizliği oluşturan saklambaçtır. bir de gecede sessiz sinema oynanırdı galiba.