gen mi çevresel faktörler mi sorunsalı
başlık "emrebey003" tarafından 28.08.2021 10:55 tarihinde açılmıştır.
1.
açık ara gen diyeceğim versus.
çevresel faktörler önemli olmakla birlikte gen belirleyici unsurdur diye düşünmekteyim.
çünkü çevresel faktörler onyıllar yada yüzyıllar içinde sürekli değişim gösterebilir olmasına karşın, milyonlarca yıllık dna şifresiyle genler oldukça stabildir.
çevresel faktörler önemli olmakla birlikte gen belirleyici unsurdur diye düşünmekteyim.
çünkü çevresel faktörler onyıllar yada yüzyıllar içinde sürekli değişim gösterebilir olmasına karşın, milyonlarca yıllık dna şifresiyle genler oldukça stabildir.
devamını gör...
2.
(bkz: ulusların düşüşü)
devamını gör...
3.
ikisi de etkili. psikolojik bozukluklar için konuşursam bazılarında genetik daha fazla etkiliyken bazılarında çevresel faktörler daha fazla etkilidir. ikisinin etkileşimiyle gelişir birçok bozukluk.
devamını gör...
4.
ikisi de.
devamını gör...
5.
çevresel algılar ne olursa olsun insan sonunda özüne döner yani gen.
devamını gör...
6.
temelde gen, ama çevresel faktörler de çok önemli bir etken diye biliyoruz. (ama, landa yetkin arkadaşlar bilimsel farklı veri ve bilgiler açıklarlarsa da seviniriz.)
devamını gör...
7.
çevresel faktörler genleri bozabiliyor.
bozuk bir gen zaten olumlu çevresel faktörlerle çevrelenemiyor.
her ikisi de demem gerekir bu nedenle ama hayır,
genler var ya her şeydir her şey.
bozuk bir gen zaten olumlu çevresel faktörlerle çevrelenemiyor.
her ikisi de demem gerekir bu nedenle ama hayır,
genler var ya her şeydir her şey.
devamını gör...
8.
ne için soruluyor bu? cevabı sorunun ne olduğu belirler. ama epigenetik denen bir alanda yapılan çalışmalar çevresel faktörlerin gen aktarımına etkisini incelemekte. alanda yapılan çok yeni çalışmalar dna diziliminden başka olarak çevresel faktörlerin de genetik yapıya etki ettiğini ve sonraki nesillere aktarıldığını gösteriyor. buradan da şunu çıkarabilmek mümkün, sınıfsal farklılıklardan beslenen eşitsiz çevresel koşullar nesillerce aktarılan bir adaletsizliğe neden olabiliyor. bu alana şu aralar ayrı bir merak salmış durumdayım.
devamını gör...
9.
gen denilen insan kodunun ne denli gizli bir yanardag oldugunu epigenetik bilimiyle yavas yavas gun yuzune cikarmaktayiz. fakat bu gizli guce ragmen genetigin insan icin cevresel faktorlerin uzerinde bir hakimligi soz konusu mudur, bundan pek emin degilim. zira bana kalirsa insan biraz herkestir. bulundugu ortam, yasadigi toplum, icinde yer aldigi cevre kadar insan, insandir. ruh sagligimiz, ahlakimiz, hatta kahvaltida tuketmeyi tercih ettigimiz besinler dahi yasadigimiz cevreyle iliskilidir. ayrica;
(bkz: evrim teorisi)
(bkz: evrim teorisi)
devamını gör...
10.
insan yazgısı, kendi kişiliğinden başka bir şey değildir ve daha beşikten çıktığı an ne olacağı bellidir. yaşadığı çevrenin insanoğlunu etkilediği, ona biçim verdiği söylense de çevre hiçbir şeyi değiştirmez. isterse yaldızlı saraylarda doğmuş, fenelon gibi eğiticiler elinde yetişmiş olsun, alnına bakkallık yazılmış olan bakkal kalacak, yaşadığı çevre onu krallığa doğru itse de, bir bakkal ruh ve aklına sahip olacaktır. akıl sır ermeyen kalıtım kazanından yüce duygu ve düşünce zenginliklerine sahip olarak çıkansa, bir gübre yığını üstünde dünyaya gelse de, serseriler arasında yaşayıp okuma yazma öğrenmese de, bir düşünür olacak, yüce bir varlık gibi yaşayacaktır.
panait istrati
kir nikola
devamını gör...
11.
gen.
sebebini merak eden varsa örneğin afyon'un iç kesimlerinde üç tane keçisiyle hayata tutunmaya çalışan esme teyzeyi örnek veririm veya trakyanın iç kesimlerinde atalarından öğrendiği yöntemlerle ebelik edip geçinmeye çalışan pala tete'yi örnek veririm veya trabzon yaylalarında işçilik edip ekmek parası kazanmaya çalışan fadime ablayı örnek veririm, toroslarda yörük semra ablayı örnek veririm, kars'ta kaz besleyen zeynep ablayı, artvin'de bal toplayan fatma abla, edirne'nin bir köyünde günebakan kesen ayşe ablayı örnek veririm.
bu güzel insanlar bir yere göç bile etseler oraya kendi güzelliklerini götürür, orayı da güzel yaparlar.
bu güzel anaların güç bela, kimseye el açmadan gururla yetiştirdikleri de güzel evlatlardır, vatana millete hayırlıdır.
bir de çıktıkları kuburu gittikleri her yere sürü halinde taşımaya çalışanlar vardır.
gittikleri yeri talan eden, bozan, yağmalayan, aklı fikri sadece suça çalışanlar vardır.
ister istanbul olsun, ister sahil kesimi, ister japonya isterse de belçika.
onlara gücü gösterene kadar fark etmez. kubur modu hep açıktır.
mesela abd istisnadır, orada adamın zötünü keserler.
atalarımız ne güzel demiş,
katranı 40 yıl kaynatsan olur mu şeker, cinsini sevdiğim cinsine çeker diye.
cevap gendir.
nokta.
sebebini merak eden varsa örneğin afyon'un iç kesimlerinde üç tane keçisiyle hayata tutunmaya çalışan esme teyzeyi örnek veririm veya trakyanın iç kesimlerinde atalarından öğrendiği yöntemlerle ebelik edip geçinmeye çalışan pala tete'yi örnek veririm veya trabzon yaylalarında işçilik edip ekmek parası kazanmaya çalışan fadime ablayı örnek veririm, toroslarda yörük semra ablayı örnek veririm, kars'ta kaz besleyen zeynep ablayı, artvin'de bal toplayan fatma abla, edirne'nin bir köyünde günebakan kesen ayşe ablayı örnek veririm.
bu güzel insanlar bir yere göç bile etseler oraya kendi güzelliklerini götürür, orayı da güzel yaparlar.
bu güzel anaların güç bela, kimseye el açmadan gururla yetiştirdikleri de güzel evlatlardır, vatana millete hayırlıdır.
bir de çıktıkları kuburu gittikleri her yere sürü halinde taşımaya çalışanlar vardır.
gittikleri yeri talan eden, bozan, yağmalayan, aklı fikri sadece suça çalışanlar vardır.
ister istanbul olsun, ister sahil kesimi, ister japonya isterse de belçika.
onlara gücü gösterene kadar fark etmez. kubur modu hep açıktır.
mesela abd istisnadır, orada adamın zötünü keserler.
atalarımız ne güzel demiş,
katranı 40 yıl kaynatsan olur mu şeker, cinsini sevdiğim cinsine çeker diye.
cevap gendir.
nokta.
devamını gör...
12.
13.
önceki gün bu konuda araştırma yapan akademisyen bir arkadaşımla beraber hem onun kaynakları, hem de yapay zeka destekli araştırma ile girizgah oluşturacak bir rapor çıkaralım demiştik. 3 tane yapay zeka modeli üzerinde detaylı çalışmalar yapıp, en son raporu da google gemini 2.5 pro ile oluşturduk. arkadaşım elindeki kaynaklar ve bu özet rapor ile başladığı çalışmalarına devam ediyor, çalışma bitip yayınladığında belki onu da gerekirse paylaşırım. ön çalışma tabii ki çok detaylı değil, elbette eklenecek birçok bilgi vardır, lakin sözlük ortamındaki tartışmalarda fikir vermesi için yazının sonunda linkini paylaşacağım. dileyen görüntüleyip inceleyebilir.
önce net bir cevap vereyim, o mu? bu mu? diye soruyorsanız, ikisi de... şimdi gelelim cevabı izah etmeye;
yıllardır süregelen, "insanı genleri mi şekillendirir yoksa büyüdüğü ortam mı?" şeklindeki tartışma, bilim dünyasında artık "versus" yaklaşımının çöpe atılmasıyla sonuçlanmış durumda. güncel olan yaklaşım, "nature through nurture" şeklinde.
olay şu: genler bireye bir taslak, bir potansiyel şablon oluşturuyor. misal iq seviyesinin %80'e varan oranda kalıtsal olması, ya da beş büyük kişilik özelliğinin (bkz: big five) yaklaşık %40-50'sinin genetik olması gibi. bunu bilgisayar oyunlarında seçtiğiniz karakterin, default olarak gelen özellikleri gibi düşünebilirsiniz. kabaca skyrim'de imperial karakter seçmek gibi. ancak bu ayarlardan hangilerinin daha aktifleşeceği, hangilerinin pasifize edileceği de çevreye bağlı. o da skyrim karakterinizin sneak mi, thief mi olacağını belirlemeniz gibi.
işte burada epigenetik diye bir olgu devreye giriyor. bireyin yaşadığı stres, yediği yemek, maruz kaldığı sevgi ya da şiddet, dna üzerinde pozitif veya negatif etkiler yaratıp "bu geni çalıştır", "şunu sustur" diye komut veriyor. yani travmatik bir çocukluk geçiren bireyin, stresle ilgili genleri "açık" modda takılı kalabiliyor ve hayat boyu anksiyeteye daha yatkın oluyor. tam tersi, destekleyici bir ortamda büyüyen bireyin, potansiyelini daha verimli kullanmasını sağlayacak şekikde etki görüyor.
çocuk suçluluğu olgusuna gelirsek, araştırmalar, özellikle maoa geninin düşük aktiviteli bir versiyonuna sahip erkek çocukların, eğer çocuklukta şiddet ve istismara maruz kalırlarsa, şiddet suçu işleme risklerinin katlanarak arttığını gösteriyor. yani "savaşçı geni" tek başına bir hiç. onu tetikleyen şey, sevgisiz ve güvensiz bir çevre. türkiye'deki suça sürüklenen çocuk istatistiklerine bakınca da temel nedenlerin çoğunlukla aile içi şiddet, yoksulluk, göç gibi çevresel faktörler olduğu görülüyor. yani sorun sadece genlerde değil, o genlerin filizlenmesine izin veren, yol açan, ve teşvik eden bozuk çevrede.
bireyi bir silaha benzetirsek, genler şarjörü doldururken, çevre tetiği çekiyor.
yazının başında bahsettiğim ön çalışmaya da buradan ulaşabilirsiniz.
önce net bir cevap vereyim, o mu? bu mu? diye soruyorsanız, ikisi de... şimdi gelelim cevabı izah etmeye;
yıllardır süregelen, "insanı genleri mi şekillendirir yoksa büyüdüğü ortam mı?" şeklindeki tartışma, bilim dünyasında artık "versus" yaklaşımının çöpe atılmasıyla sonuçlanmış durumda. güncel olan yaklaşım, "nature through nurture" şeklinde.
olay şu: genler bireye bir taslak, bir potansiyel şablon oluşturuyor. misal iq seviyesinin %80'e varan oranda kalıtsal olması, ya da beş büyük kişilik özelliğinin (bkz: big five) yaklaşık %40-50'sinin genetik olması gibi. bunu bilgisayar oyunlarında seçtiğiniz karakterin, default olarak gelen özellikleri gibi düşünebilirsiniz. kabaca skyrim'de imperial karakter seçmek gibi. ancak bu ayarlardan hangilerinin daha aktifleşeceği, hangilerinin pasifize edileceği de çevreye bağlı. o da skyrim karakterinizin sneak mi, thief mi olacağını belirlemeniz gibi.
işte burada epigenetik diye bir olgu devreye giriyor. bireyin yaşadığı stres, yediği yemek, maruz kaldığı sevgi ya da şiddet, dna üzerinde pozitif veya negatif etkiler yaratıp "bu geni çalıştır", "şunu sustur" diye komut veriyor. yani travmatik bir çocukluk geçiren bireyin, stresle ilgili genleri "açık" modda takılı kalabiliyor ve hayat boyu anksiyeteye daha yatkın oluyor. tam tersi, destekleyici bir ortamda büyüyen bireyin, potansiyelini daha verimli kullanmasını sağlayacak şekikde etki görüyor.
çocuk suçluluğu olgusuna gelirsek, araştırmalar, özellikle maoa geninin düşük aktiviteli bir versiyonuna sahip erkek çocukların, eğer çocuklukta şiddet ve istismara maruz kalırlarsa, şiddet suçu işleme risklerinin katlanarak arttığını gösteriyor. yani "savaşçı geni" tek başına bir hiç. onu tetikleyen şey, sevgisiz ve güvensiz bir çevre. türkiye'deki suça sürüklenen çocuk istatistiklerine bakınca da temel nedenlerin çoğunlukla aile içi şiddet, yoksulluk, göç gibi çevresel faktörler olduğu görülüyor. yani sorun sadece genlerde değil, o genlerin filizlenmesine izin veren, yol açan, ve teşvik eden bozuk çevrede.
bireyi bir silaha benzetirsek, genler şarjörü doldururken, çevre tetiği çekiyor.
yazının başında bahsettiğim ön çalışmaya da buradan ulaşabilirsiniz.
devamını gör...
14.
irade ikisini de döver. gen de çevresel faktörler de etkilidir ama sen genimde varmış, kanımda varmış diye yaptığın kötü bir şeyi meşrulaştıramazsın ya da çevrem kötüydü, arkadaş kurbanıyım da diyemezsin.
ne varsa sende var, iradende.
ne varsa sende var, iradende.
devamını gör...
15.
genetik; potansiyelin alt ve üst sınırını belirler. çevresel faktörler de bu aralığın neresinde olacağınızı etkiler.
devamını gör...
16.
gen dolayısıyla çevreselden etkileniyor. geninde buna meyil ne kadarsa o kadar çevresel etkili olabilir. cevap ikisi de ama gen biraz önde. pasif olan genken çevreyle birleşince yolunu çiziyor. zamanla çevre öne geçebilir gibi durabilir ne kadar mal olduğuna bağlı. eşit değiller.
devamını gör...