gerekirse 15 temmuz'daki gibi sokağa çıkarız

cevabımız....

ne kadar demokratik bir ülke ve nasıl da halkıyla barışık bir cumhurbaşkanı böyle…

hani olur da kaybedersek falan diyor, bir şeyler olur, canınız sıkılmasın istiyor, oy vermeden evvel iyice düşünün, akıllı uslu olun da düzen bozulmasın, tatlı tatlı işimizi görmeye devan edelim imasında bulunuyor.

iç savaş sebep, demokrasi sonuçtur.

bu da benim tezimdir.

ayan beyan halkı tehdit üstelik 15 temmuzda olanların arkasında kendilerinin olduğunun da itirafıdır. 15 temmuzda sokağa dökülenler vatanına sahip çıkmaya çalışan halktı . milleti galayana getirip kardeşi kardeşe kırdıran saklanan ise kendileri. başka açıklaması yok bunun .

bu sözlerle demokrasi ve barıştan yana olan ve seçimlerin demokrasinin bir şöleni olduğunu düşünen insanları kavgaya çekmeye çalışıyorlar, bu ve benzeri sözlere kulak tıkayıp hatta böyle sokağa dökülme durumları bile olsa da olayları idrak etmeden ve aklı selim davranmadan kesinlikle onların istediği kavgaya dahil olunmamalıdır.

tam sakinleşiyorum. demokrasi şöleni olacak diyorum. ya reis ya soylu çıkıp bu şekil söylemlerde bulunuyorlar. amacınız ne abi sizin?

bu ülkede seçim sebepli durumlardan ötürü halkı galeyana getirip sokağa dökmeye kimsenin götü yemez.
kimse kusura bakmasın, bu ülke kimsenin babasının çiftliği değil.

15 temmuz başka meseleydi, bu seçim başka mesele. günün sonunda cumhur ittifakı seçmeni, paydaşlarıyla %45'e kadar dayanıyor. hadi diyelim sokağa saldı devrik cumhurbaşkanı bunları, ne olacak sonrasında? 15 temmuz'da fetöcü askerleri paketlemeye benzemez o iş, halkın bir yarısı ve öbür yarısını karşı karşıya getirmek kimseye yaramaz, devrik cumhurbaşkanına hiç yaramaz.

bu iş resmi olarak seçimi kaybetmiş mevcut yönetimin her şey yatıştıktan sonra vatana ihanet ile yargılanmasına sebep olur. günün sonunda her şeyi karşınıza alabilirsiniz fakat t.c. anayasası'nı alamazsınız. günü gelir o anayasaya göre alacağınız cezayı da sizin götünüze monte ederler, çok afedersiniz.

her ne kadar içişleri bakanı koltuunda oturan şahıs emniyeti ideolojik olarak sıkıntılı adamlarıyla doldursa da, polisin içinde de bu durumdan rahatsız olan teşkilatın önemli bir kısmı var. gaza gelmeden, birbirimizi kırmadan, kemal kılıçdaroğlu'nun sağduyu çağrılarına kulak asalım, seçim günü sakin olalım. bu işi ilk turda bitirelim.

unutmayınız, bizim istiklal marşımız 'korkma' diye başlıyor.
korkmayın. çünkü bunlar inanın ki korkulacak değil, hoşt dendiğinde kaçışacak bir avuç paramiliter asalaklardır.

denemesinler. sakınsınlar.

ben elimden gelenin en iyisini yapacağım görevli olduğum sandığı ve oyları korurken.
siz de bunu yapın.
konuşmaya bari yüzünüz olsun...
boş laf: tanım.

çıkmayız, ben çıkmam, seçimle gelen seçimle gider.

halkı kin düşmanlığa sevk etmek ve kışkırtmaktan dava ne zaman açılabilir kendisine? 15 mayıs uygun mu acaba? halkın çoğunluğunu hala koyun zannediyor ama 15 temmuzdaki sazanlar yok artık. dilerim ülkenin kötülüğünü isteyenler kendi başını yer.

halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmekten yargılanması gereken devlet memurunun kusmuğu.

sandıkta sonuçları gördükten sonra da dökülürsün sokağa.

20 yıl boyunda yemeden içmeden, gece gündüz demeden sana karşı çıkabilecek, bak bu olmaz diyebilecek kim var kim yoksa bertaraf et. yaptığının doğru ya da yanlış olduğunu sorgulamadan, aç kalsa da açık kalsa da seni destekleyecek bir seçmen kitlesi yarat. normalde ayrı durması gereken tüm kuvvetleri kendinde topla, bir davanın savcısı da hakimi de ol ve öyle bir korku imparatorluğu kur ki aklı selim kimseler bile ses edemesin sana. sonra da gel bi gecede hepsini devret, alıversinler elinden.* kolay değil tabi o kudreti bir gecede kaybedecek olmanın verdiği endişe.

şahsen ben olsam ben de meşru gayrimeşru tüm yolları denerdim bu gücü bırakmamak için. denedi diye kızmam bu arada ona ama ona uyanları asla affetmem.

sana inanan eğitimsiz cahil insanları neden ateşe atıyorsun? değer mi ?

evet eğitimsiz ve cahiller akp seçmeninin yarısından fazlası en fazla ilkokul düzeyinde eğitim görmüş insanlardan oluşuyor. hakaret değil gerçek.

testinin içinde ne varsa dışına o sızar demiş eskiler.

#2553339 aslında şu çok açıklayıcı bir entry.
yerel seçimlerde imamoğlu'nun kazanması yapılan şey sadece eleştirmek oldu onun aksi bir durum gerçekleşmemişken 14 mayıs gecesi millet ittifakının kazanması sonucu yapacakları taşkınlık ortadadır ve bu tür şeyleri yayarak sadece kendilerini haklı çıkarma çabasındadırlar.

burada söylenmek istenen söz gayet açıktır.
masada olan fetöye yakınlığı ile bilinen ve fetöcülerle chp'lilerin muhabbet tellallğını yapanlara istinaden "maçanız sıkarsa bir darbeye daha kalkışırsını" mesajı verilmiş ama burada gözden kaçan tek şey fetöcülerin bir daha darbeye kalkışmyacağıdır zira zaten kukla gibi, ödül ceza maması ile bağımlı hale gelmiş kendilerine mahkum ettikleri bir iktidar 6'lı masası varken neden darbeye kalkışsınlar.

hiç bir cacık olmaz güç elden gidince ilk gemiyi terk edeceklerde onlar vatandaş zaten böyle bir işe girişmez bilir bu sefer tutuklanabilir bu yüzden kaybeden sadece kaybeder.

tam da şu başlıkta denk gelen reklama bakın.

emaneti iade etme zamanı geldi. bu söylemlerle milleti küstürüp nasılsa bunlar gene kazanacak fikriyle sandığa gitmeme kararı almaya çalışıyorlar. kaybetsekte güzellikle gitmeyiz mesajını da veriyorlar. neticede geçmişte kaybettiği sandıktan galip çıkmıştı kendilerine oy basılı mühürsüz çuvallarla. geçersiz oyları kendilerine saymışlardı. keza kaybettikleri seçimde hükümet kurma yetkisini chp'ye vermemişti başka bir seçimde de. 400 vekili verin bu kan dursun muhabbeti de halkı korku ve paniğe sürükleyerek tehditle oy istemekti. seçim zamanı tesadüfen patlayan bombalar desen bunların iktidarı süresince türkiye geleneği oldu.

demokrasi kelimesini seçilmiş cumhurbaşkanı lafını sıkça kullanan erdoğan'ın demokrasiden anladığı bu. tek adamlı demokrasi. seçim yapmakta özgürsünüz ama tek seçenek benim. ya doğrudan bana oy asın bu işi kolayca çözelim haberlere, yurtdışına falan yansımasın prosedüre uygun olsun ya da oy bana çıkmasa da sokağa iner kan döker gene gitmeyiz. siyasal islamcılar alışkındır koltuk teslim etmemeye. yenildiğini kabullenmeyip çirkefe yatmaya.

bu seçim a mı olsun b mi, ahmet mi hemşerim mehmet mi mezhepdaşım seçimi değil; türkiye cumhuriyeti ve cumhuriyet rejimi kalacak mı, mülteci parkı ve şeriat gelecek mi seçimi.

sandığa da sokağa da sahip çıkma zamanı muhalifler olarak. yoksa ne bir vatanımız ne de gerçekten bir özgürlüğümüz, söz, seçim hakkımız kalacak ileride.

şaşırtmayan tehdit. kendine engel oluşturacak her türlü kurumu* ortadan kaldırdıktan ve halkın rızasıyla halkın yetkisini sınırlandırdıktan sonra* bu tehdidi etmesi doğal. istanbul seçimi ile bir tutanlara hak veriyorum biraz çünkü halkta karşılık bulacağını pek sanmıyorum "sokağa inin." çağrısının. bunun kitlesinin neredeyse tamamı iktidar partisini tutan insanlardır. bir nevi düzen insanlarıdır, rüzgarın estiği yerden taraf olurlar. yenilgi aldıklarında sokağa çıktıklarını hatırlayan var mı? mesela 7 haziran 2015 ile 31 mart 2019'da her yer sakindi, olay falan çıkmadı. 2015'te ilerleyen aylarda ortalığı karıştırabildiler çünkü bahçeli sattı. burada davutoğlu ile babacan satmazsa hiçbir şey olmayacaktır.