herkesin giyimine saygı duymaya çalışıyorum ama bazıları cidden görüntü kirliliğinden başka bir şey değil belli bir kilodan sonra vücut hatlarını aşırı belli eden ve kendi bedeninden küçük kıyafetler giyenler:
hoş olmuyo bunu anlayın artık. bir de modacıların yılın modası diye ilan ettiği herkesin vücut yapısına hitap etmeyecek şeyleri de sırf moda diye alıp giymeyin kendi modanızı kendiniz yaratın
devamını gör...
kimsenin sizin zevkinize hitap etmek zorunda olmadığı gibi, insanların kendilerini iyi hissettiği şekilde giyinmesine görüntü kirliliği demeniz hoş değil. öyleyse ben de bu tanım için düşünce kirliliği diyeyim, olmuyor değil mi? insanları rahat bırakın artık cidden ya. beğenmek zorunda hiç değilsiniz elbette ama insanların zevklerine, tercihlerine karışmayın. "modanızı kendiniz yaratın" denmiş bir de dalga geçer gibi. belki de istediklerini giymek kendi modalarıdır.
devamını gör...
sevgili yazar arkadaşım madem görüntü kirliliği; bakma arkadaşım bakma bu kadar basit çevir kafanı bakma. padişah mısınız anlamıyorum isterseniz söyleyin sokağa çıkacağınız zamanı ona göre giyinsin insanlar. o kişi o kıyafetler içinde öz güvenli, rahat, mutlu hissediyordur, kime ne ? bayılıyoruz milletçe birilerini eleştirmeye.
devamını gör...
imkân oluştuğunda moda ikonu olabiliyorum ama kendime kıyafet alamayalı uzun zaman oldu.

saçma sapan bir döneme geldik...
devamını gör...
insanların giyiminden daha önemli şeyler var mesela düşünceler, fikirler... ümmiye koçak'ın dediği gibi kıyafet ne ki beş dakikada değiştirirsin. önemli olan kafanın içini değiştirmek ve geliştirmek.* bence hepimiz bunu anlayabilirsek hayat daha güzel olacak.
devamını gör...
kendini rahatsiz eden seyleri giyen insanlar giyinmeyi bilmiyor bu kadar basit her seyi cok biliyomus gibi de maydonoz olmayin bedenine olmayan seyi giymek sacmaliktir.
devamını gör...
lisedeki felsefe hocam. desenli etekleri, figürlü acayip renkli çorapları, ayakkabı modeline kadar her ayrıntısı bir garipti ama uyumsuzluğun uyumunu kanıtlamak için özel olarak gönderilmiş gibiydi.
küçük bir tavsiye: eğer öğretmenseniz olabildiğince sade giyinin lütfen. insanın dikkatini toparlaması epey güçlük yaratıyordu çünkü.*
devamını gör...
#743125
başlık altına tanım girmek ne zamandan beri "maydanoz olmak" diye adlandırılıyor? başlık açıyorsanız sizinle aynı fikirde olmayan insanların düşüncelerini yazacağını da göze alsaydınız. *
devamını gör...
çok uyumsuz renkleri kombinliyorum çok garip ve komik şekilde giyiniyorum. bu durumda ben de giyinmeyi bilmeyen insanlardan biri oluyorum.
aslına bakarsanız neyin neyle yakışacağını biliyorum* ama güzel görünme gayem yok. bazen baştan aşağı süzen insanlarla karşılaşıyorum onlar bana ben de onlara gülüyorum. çok absürt renkleri bi arada kullandığıma emin olabilirsiniz. beni gören insanlara yazık diyorum ama dışarıda maksimum 1 dakika göreceği bir insanın giyimi kafasını bu kadar meşgul ediyorsa onun sorunudur herhalde. gülün geçin canım ne takılıyorsunuz.
üşengeçlikten dilenci gibi gezdiğim bile oluyor bazen inanın benim hiç umurumda değil gören bi iki gözün de olmayıversin bi zahmet. anlık göz kanaması için inanın biz de üzülüyoruz size, o kadar da gaddar değiliz. benim gibi bile isteye giyinmeyi bilmemekte ısrar eden insanlar olabilir yahu vurmayın üstlerine.
devamını gör...
aghh. bir şeyin benim bedenime uygun olup olmadığına neden başka biri karar veriyor? kendini rahatsız hissettiğini nereden biliyorsun?bir kıyafetin rahatsız etmesiyle giyinmeyi bilmemenin ne alakası var?
kimse tarzını sizin yapay güzellik algınıza göre oluşturmuyor. bunları sesli ifade edecek kadar kendinizi mühim görüyor olamazsınız değil mi ya?
devamını gör...
ünlü düşünürün dediği gibi, "herkesin hayatına kimse karışamaz. o, o şekil geyinir, bu bu şekil geyinir" düşüncesi ve " e o zaman modacılar taş mı yesin?" düşüncesi arasında sinüsoidal dalga şeklinde sallanan krizdir.
devamını gör...
öyle çok uzaklara gitmenize gerek yok. kendi mahallenizde dahi şöyle bir etrafınıza bakınsanız, tektiplerle kuşatılmış olduğumuzu göreceksiniz. bu arada istisnalar da kaideyi bozmuyor. tektipler ezici bir çoğunlukla her yeri istila etmiş durumda. yakın çevremi ve kendi gardırobumu şöyle yakından bir inceleyince, ya trendlerle, ya da çoğunluk tarafından kabul gören giysilerle yaşayan bir halk olup çıktığımızı düşündüm bir kez daha. halbuki ben eskiden içimden geldiği gibi giyinirdim.

arkadaşlarımın büyük bir kısmı da aynı şeyi yapardı. bugün bakıyorum, üniforma haline getirdiğim birkaç şeyim var dolabımın en görünür yerinde. bunlar yeterli bir kombinasyonmuş gibi gelse de artık sıkıldığımı fark ettim. ben hep bunları mı giyerdim diye düşününce, koca gardırobumun karanlık dehlizlerine doğru tepe taklak düşüverdim. elbette ki dış görünüş her şey demek değil; gidin en pahalı yerlerden alışveriş edin, giysilerinizi başkalarının gözüne sokun demiyorum. ancak kendimizi ifade etme özgürlüğümüzün git gide daraldığı, bunun için mücadele ettiğimiz bir dünyada, kendimiz için giyinmeyi unuttuk mu acaba.

sanırım içimizden geldiği gibi giyin(e)meme meselesinin ardında öncelikle iki farklı neden yatıyor. birincisi, başkalarından farklı olmaya karşı bir heves beslenmemesi ki nasıl bir iştir bu, kimse bir diğerinin aynısı değilken, niye dış görünüş olarak aynı / tıpatıp / tektip olmaya karşı bir meyil var insanlarda? tektipken, bize sahte bir rahatlık hissi veren bu hastalıklı durum nereden çıktı da içimize yerleşiverdi, hatırlayanınız var mı? ikinci neden birçoğumuzun (bazen hatta çoğu zaman) kendisini bazı kalıplara sokmak zorunda kalışıyla alakalı. öğretmen misin? öğretmen gibi giyineceksin. avukat mısın? avukatlara yaraşır kılık kıyafette dolaşmak zorundasın. çevirmen misin? kimse görmeyecek ya seni, çek pijamalarını üstüne, oturduğun yerde çevirini yap işte! giysilerin politik bir dışa vurum olduğu meselesine ise hiç değinmeyeceğim, o bambaşka bir konu. bir de üstünde taşımasını bilene, çuval da yakışırmış derler… buna da öeh demekle yetineceğim. ha, evet, o gün kendinizi çuval gibi hissediyorsanız, geçiriverin bir çuval sırtınıza, bakın o zaman nasıl yakışıyor… nette yaptığım kısa bir araştırmadan sonra, birçok makalenin de bu konuya el attığını gördüm. bazıları hiphop akımını dahi suçlu görüyor çünkü hiphop'ın olduğundan beri, tektipleşme oranı yükselmiş. modacılar da yeni kreasyonlarında benzer stillerde parçalar üretmeye başlamışlar.

eskiden bu insanlar kreasyonlarını bir sır gibi saklamaz, yepyeni şeylerle ortaya çıkmaya çalışmazlar mıydı yahu, ben mi yanlış hatırlıyorum? kendi hayatımda neyin ters gittiğini anlamaya çalışıyorum. bir yerlerde, bir şeyler fena halde aksamış olmalı ki düşünmeksizin, nasıl hissettiğime bakmaksızın, elime ne geçerse giyer olmuşum. birçok insanın karnını zor doyurduğu bir ülkede ne gerek var bunlara diye de dudak bükmeyin, sinirlenmeyin. giyinmek, sürekli olarak yeni bir şeyler giymek, marka kıyafet almak manasına gelmiyor. avmlerde isimleri z ve h ile başlayan iki mağazadan tepeden tırnağa giyinmeyeniniz varsa, tebrik ederim. markalara kanmayın. bunlar da sizi tektipleşmeye iten düzenin bir parçası. tabii ki bu tip yerlerden de bir şeyler satın alabilir insan ama vitrindeki mankenin üstündekini olduğu gibi alıp giymek de neyin nesi, bana bir anlatıverin lütfen.

ralph waldo emerson ne demiş?


iyi giyinmenin nedenlerinden biri de köpeklerin size saygı duyup saldırmaya kalkışmayacak olması!


iyi giyinmeden kasıt da pek tabii ki içinde yaşadığınız toplumun ve düzenin kabul ettiği biçim. yaratıcılıktan yoksun bir iyi giyinme politikası izlerseniz, kimse size bulaşmaz. neden şiddetli bir marka ve vitrin mankeni görüntüsü alerjim var bilmiyorum ama eskiden beri giysilerimi nereden alırsam alayım, etiketlerini kesmek gibi bir huyum var.

galiba artık kendime kendim gibi bir şeyler alıp giymiyorum…

demek kendime dahi görünmez olmak istemişim.

işte, bu vahim bir durum. niye vahim? çünkü her zaman konuşarak kendimizi ifade edemiyoruz, anlatamıyoruz. beden dilimizi en verimli haliyle kullanabilmemiz için de sanki giymeyi tercih ettiğimiz giysilerin de bu işte bir payı varmış gibi geliyor. ama başkaları bizi kabul etsin diye değil, insan kalabalığının, taş binaların arasında kaybolmadan, bir birey olarak da var olabilmek için gerekliymiş gibi geliyor.
devamını gör...
şöyle giyinmeyen erkek de ne bileyim yani...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
sırf gündeme uymak için kendisine hiç uymayan tarzlara zorlayan insandır. sakal erkeğe yakışıyor mottosu ile türeyen maymunsu varlıklar örneklenebilir bu konuda.
devamını gör...
bu benim, başlığı. gram umursamıyorum. ama bakıyorum bir sürü detaylar var insanların kıyafetlerinde. hayatımda var olan birkaç renk var kıyafet bazında. tek detayım saatim. mevsime göre işte ince ya da kalın. bu kadar. işin güzel tarafı ben giydiğimi yakıştırıyorum kendime. bu yüzden insan kendine yakışanı giymelidir mottosunu savunuyorum. sana göre sıradan olabilir, bana göre de öyle çünkü.
devamını gör...
giyinmeyi bilmek diye bir şey yok bence. modaya ayak uydurmak var kimse de buna uymak zorunda değil veya bunu bilmek zorunda değil. bu duruma ek olarak fotoğraf çekmeyi de eklemek istiyorum. hiçkimse güzel fotoğraf çekmeyi bilmek zorunda değil.
devamını gör...
inan bana herkes modadan az buçuk anlıyor. ama anlamak yetmez. anladıklarını alacak parası olmayan kişi sizin tabirinizle giyinmeyi bilmez. bilmemek ayrıdır, giyinmeyi bildiği halde alacak durumda olmamak ayrı.
devamını gör...
geçen sabah kalktım hava karanlık. uykusuz kalmışım. ev soğuk. bir kazağım var transparan. kazak öyle olur mu içi görünüyor.
askerde çarşı izninde canakkale de biz tişört alırdık. karslı bir arkadaşım var o kazak alirdi. ben derdim tişört al ne güzel bak. bizim orda 8 ay kış var kazak lazım derdi.
bende kazak sevmiyorum kalın giyinmeyi sevmiyorum.

ama kazak aldımdi. iş kazağı olsun sabahları giyerim akşam. artık nolduysa naylon laylon kazak açılmış sünmüş mü. transparan olmuş . yel alıyor dışardan kazak.
sabah karanlikta giydim. evde dolanıyorum. dışarı çıktım dolaştım çöp vs odun derken. eve geldim.
kahvaltı. montu giyerken baktım ki. kazağı ters giymisim. hem iç dış ters. hem önü arkası ters.
kimse de demiyor. valla bu erkekler birbirlerinin giydikleriyle ilgilenmiyor. ulan bakın bir belki ben ciplagim. gerçi bende bakmiyorum . şu dün ne giydi deseler bilmem hatırlamam. bir kız olsa ortamda. dalga geçmek için belki uyarmak için derdi. ters giymişsin oğlum diye.
devamını gör...
benim dolabımdaki her şey siyah mesela. şimdi ben biliyor muyum yoksa bilmiyor muyum? hadi yorumlayın bakalım.*
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"giyinmeyi bilmeyenler" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim