orijinal ad: le chef-dœuvre inconnu
yazar: honoré de balzac
basım yılı : 1831
balzac'ın üzerine en çok konuşulan öykülerinden biri olan gizli başyapıt bir ressamın kusursuzluğu aramasıyla hikaye edilir. sadece edebiyat çevrelerinde değil, sanatın birçok alanında ciddi övgüler alan eser, bir sanatçının belirsizliğiyle okuyucuyu başbaşa bırakır.
yazar: honoré de balzac
basım yılı : 1831
balzac'ın üzerine en çok konuşulan öykülerinden biri olan gizli başyapıt bir ressamın kusursuzluğu aramasıyla hikaye edilir. sadece edebiyat çevrelerinde değil, sanatın birçok alanında ciddi övgüler alan eser, bir sanatçının belirsizliğiyle okuyucuyu başbaşa bırakır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "yeni nick" tarafından 24.05.2021 22:32 tarihinde açılmıştır.
1.
balzac'ın bir sanatçının üretim aşamasında çektiği ıstırabı anlattığı eseri. çevirisi "bilinmeyen başyapıt".
bol bol ressam göndermesi vardır. güzel..
bol bol ressam göndermesi vardır. güzel..
devamını gör...
2.
bir honore de balzac kitabıdır.
can yayınlarının kısa klasikler dizisinin otuz sekizinci kitabı olan eser sahip olduğu hacimden beklenmeyecek ölçüde büyük bir etki yaratmıştır. bu etki sadece edebiyat alanıyla da sınırlı kalmamıştır. bunun yanı sıra sinema ve resim sanatlarını da etkilemiştir. büyük bir yazar olmak böyle bir şey olsa gerek.
büyük bir dahi olan pablo picasso bu hikayenin geçtiği düşünülen evi kiralar ve on yıldan fazla bir süre bu evde yaşar, hatta guernica’yı da bu evde yapar. paul cezanne ise kitabın kahramanlarından biri ve en önemlisi olan yaşlı ressam frenhofer’in kendisi olduğu konusunda sarsılmaz bir inanca sahiptir.
hikaye frenhofer ve kendinden genç iki ressam arasında geçen muazzam bir yapıt. hayatını çizmek için uğraştığı o eşsiz yapıtına adayan frenhofer bu eseri kimseye göstermemek konusunda kararlıdır. çünkü bu eser onun başyapıtıdır. kanlı canlıdır. gerçek bir kadının olabileceğinden çok daha güzeldir. ve frenhofer bu güzelliği paylaşıp onun kirlenmesine müsade etmek istemez.
ancak eser asla tam anlamıyla bitmez. çünkü hiçbir eser hiçbir koşul altında bitirilemez. her zaman eksik kalan bir şeyler vardır. bı eseri görmek için yanıp tutuşan iki genç ressam sonunda ustayı bambaşka bir güzelliği kullanarak ikna ederler ancak bu ikna bekledikleri sonucu değil ummadıkları bir olayı ortaya çıkarır.
can yayınlarının kısa klasikler dizisinin otuz sekizinci kitabı olan eser sahip olduğu hacimden beklenmeyecek ölçüde büyük bir etki yaratmıştır. bu etki sadece edebiyat alanıyla da sınırlı kalmamıştır. bunun yanı sıra sinema ve resim sanatlarını da etkilemiştir. büyük bir yazar olmak böyle bir şey olsa gerek.
büyük bir dahi olan pablo picasso bu hikayenin geçtiği düşünülen evi kiralar ve on yıldan fazla bir süre bu evde yaşar, hatta guernica’yı da bu evde yapar. paul cezanne ise kitabın kahramanlarından biri ve en önemlisi olan yaşlı ressam frenhofer’in kendisi olduğu konusunda sarsılmaz bir inanca sahiptir.
hikaye frenhofer ve kendinden genç iki ressam arasında geçen muazzam bir yapıt. hayatını çizmek için uğraştığı o eşsiz yapıtına adayan frenhofer bu eseri kimseye göstermemek konusunda kararlıdır. çünkü bu eser onun başyapıtıdır. kanlı canlıdır. gerçek bir kadının olabileceğinden çok daha güzeldir. ve frenhofer bu güzelliği paylaşıp onun kirlenmesine müsade etmek istemez.
ancak eser asla tam anlamıyla bitmez. çünkü hiçbir eser hiçbir koşul altında bitirilemez. her zaman eksik kalan bir şeyler vardır. bı eseri görmek için yanıp tutuşan iki genç ressam sonunda ustayı bambaşka bir güzelliği kullanarak ikna ederler ancak bu ikna bekledikleri sonucu değil ummadıkları bir olayı ortaya çıkarır.
devamını gör...
3.
honoré de balzac'ın kısacık olmasına rağmen kendisinden epeyce bahsettiren hikayesi. can yayınları kısa klasikler serisinden okudum bu kitabı. samih rıfat çevirmiş ve muhteşem bir önsözü var. enis batur'dan tutun da picasso'ya kadar herkese bir yerinden dokunmuş bir hikaye. film uyarlaması bile yapılmış bu 50 sayfalık hikayenin. sanat tarihi ile ilgili olan herkesin bu kitabı seveceğini düşünüyorum. yapılan atıflar, betimlemeler, usta ressamlardan örneklemeler okumayı çok keyifli hale getiriyor.
olayın kendisi de çok ilginç bence. mabuse'un tek öğrencisi olduğu söylenen usta frenhofer ve yıllarca herkesten gizleyerek üzerinde çalıştığı başyapıtının hikayesini anlatıyor. ana karakter kurgu ürünü olsa da gerçek ressamlardan çokça söz edildiğinden sanki gerçek hayattan bir şey okuyormuş hissine kapılıyorsunuz. hikayenin en güzel yanı da buydu bence. aslında klasik balzac özelliği diyebiliriz buna: hayatın içinden karakterler alıp çetrefilli olaylar anlatmak. bu kitap özelinde ise bu kadar spesifik bir yaşam tarzını ve belli bir meslek grubunu anlatırken bile herkese "evet ya harbiden de böyle." dedirtmesi yine kendine hayran bıraktı beni.
oturup şöyle tek seferde bir kitap okuyayım dediğinizde elinize gizli başyapıt'ı alın pişman olmazsınız.
olayın kendisi de çok ilginç bence. mabuse'un tek öğrencisi olduğu söylenen usta frenhofer ve yıllarca herkesten gizleyerek üzerinde çalıştığı başyapıtının hikayesini anlatıyor. ana karakter kurgu ürünü olsa da gerçek ressamlardan çokça söz edildiğinden sanki gerçek hayattan bir şey okuyormuş hissine kapılıyorsunuz. hikayenin en güzel yanı da buydu bence. aslında klasik balzac özelliği diyebiliriz buna: hayatın içinden karakterler alıp çetrefilli olaylar anlatmak. bu kitap özelinde ise bu kadar spesifik bir yaşam tarzını ve belli bir meslek grubunu anlatırken bile herkese "evet ya harbiden de böyle." dedirtmesi yine kendine hayran bıraktı beni.
oturup şöyle tek seferde bir kitap okuyayım dediğinizde elinize gizli başyapıt'ı alın pişman olmazsınız.
devamını gör...