1.
albert einstein'ın bir sözüdür. "tanrı zar atmaz" olarak çevrilebilir. einstein'ın kuantum mekaniğindeki belirgin düzen eksikliğine yanıt olarak ifade ettiği bir duygudur. yani kısacası belirsizlik ilkesine bir gönderme olarak söylenmiştir. ayrıca bu söz dan brown'un melekler ve şeytanlar kitabında da geçmektedir.
stephen hawking bu söze cevaben "not only does god definitely play dice, but he sometimes confuses us by throwing them where they can't be seen." demiştir. yani kısaca "tanrı zar atmakla kalmaz bazen onları bizim göremeyeceğimiz yerlere göndererek kafamızı karıştırır." demek istemiştir. göremeyeceğimiz yerlerden kasıt karadelikler olabilir, zira bu konu hakkında hawking'in ciddi çalışmaları mevcuttur.
bu konuda benim gönlüm einstein'den yana. büyük oranla deneyden bağımsız bir kurulu düzen inancımız mevcut en nihayetinde. ama gök cisimlerine baktığınız zaman onların birbirlerine belli bir oranda yaklaşıp uzaklaştıklarını görebilirsiniz. bir başka örnek olarak, ay döngüsünü matematiksel bir formüle oturtmamız gösterilebilir. tıpkı m.ö 4000 yıllarında eski mısırlıların ilk takviminde üç mevsimin oluşu ve her biri ay'ın dünya çevresindeki 4 turuna karşılık gelmesi gibi...
ayrıca bir şeyin matematiksel formülünü ispatlayamıyor olmamız ortada bir formülün var olmadığı anlamına gelmez. tarih olgusunun yıllar içinde değiştiği gibi, bilime ayırdığımız zamanın meyvelerini de bu formülleri hesaplayarak topluyoruz. kaldı ki, her şeyin teoremini theory of everything arayan hawking'in rastlantısallığı savunması da kendi içinde bir tezat...
bana göre bu evren, belirli bir kanun veya kanunlar zincirine göre kurulup bırakılmış bir müzik kutusu gibi çalışmaktadır. sizce de öyle değil mi?*
einstein'in bu sözüne tepki veren diğer önemli şahıslar;
"einstein, stop telling god what to do." diye cevap vermiştir ünlü fizikçi niels bohr.
"no, he just plays hide and seek." diye cevap vermiştir woody allen.
stephen hawking bu söze cevaben "not only does god definitely play dice, but he sometimes confuses us by throwing them where they can't be seen." demiştir. yani kısaca "tanrı zar atmakla kalmaz bazen onları bizim göremeyeceğimiz yerlere göndererek kafamızı karıştırır." demek istemiştir. göremeyeceğimiz yerlerden kasıt karadelikler olabilir, zira bu konu hakkında hawking'in ciddi çalışmaları mevcuttur.
bu konuda benim gönlüm einstein'den yana. büyük oranla deneyden bağımsız bir kurulu düzen inancımız mevcut en nihayetinde. ama gök cisimlerine baktığınız zaman onların birbirlerine belli bir oranda yaklaşıp uzaklaştıklarını görebilirsiniz. bir başka örnek olarak, ay döngüsünü matematiksel bir formüle oturtmamız gösterilebilir. tıpkı m.ö 4000 yıllarında eski mısırlıların ilk takviminde üç mevsimin oluşu ve her biri ay'ın dünya çevresindeki 4 turuna karşılık gelmesi gibi...
ayrıca bir şeyin matematiksel formülünü ispatlayamıyor olmamız ortada bir formülün var olmadığı anlamına gelmez. tarih olgusunun yıllar içinde değiştiği gibi, bilime ayırdığımız zamanın meyvelerini de bu formülleri hesaplayarak topluyoruz. kaldı ki, her şeyin teoremini theory of everything arayan hawking'in rastlantısallığı savunması da kendi içinde bir tezat...
bana göre bu evren, belirli bir kanun veya kanunlar zincirine göre kurulup bırakılmış bir müzik kutusu gibi çalışmaktadır. sizce de öyle değil mi?*
einstein'in bu sözüne tepki veren diğer önemli şahıslar;
"einstein, stop telling god what to do." diye cevap vermiştir ünlü fizikçi niels bohr.
"no, he just plays hide and seek." diye cevap vermiştir woody allen.
devamını gör...