going to california

derin bir nefeslik uçak yolculuğu için bilet. ya da yolculuğun ta kendisi. ama dur, yükseklik korkun var senin ve uçaktan da korkarsın! uçamayan süper kahramanlara hemen burun kıvır, sonra kahraman olmayı hayal et dur. düşünme artık bunu, yolculuğa odaklan şimdi. o halde emektar karavanı almak gerek. hadi gidiyoruz ve bu yolculuk hiç bitmeyecek. dört teker altındayken dönüyor koca dünya; üstünde birkaç metre karelik küçük dünya. çocukları büyütüyorsun yollarda. dağları eritiyorsun ardında. renkler senin paletinden saçılıyor etrafa. gökyüzüne bakmayı sakın unutma. bulutlar sayende hayallerindeki surete kavuştular. hayallerini döküyorsun yollara. nasiplenmesini bilenler gülümsüyor izlerine baka baka. birini unutmak mı istiyorsun? yolda olmak, işte aradığın bu! içindekileri kus, yaprakları dik, omuzlarının üstünden son kez selam ver, sönmeye yüz tutmuş ateşi bir kez daha yak; yeni bir başlangıç kesinlikle iyi gelecek... olman gereken yere gidiyorsun, olman gereken kişi ile, olman gereken zamana. gitar senin ellerinde, mandolin onda. notalar üzerinde sallanıyor cümleler. peki ya direksiyon? bırak kontrolü, bir kez olsun her şeyi düşünme. gözlerini kapat ve incecik perdenin ardında gördüklerinin resmini çiz. karala geçmişini; artık sana yeni bir sen gerek...

içimi burkan led zeppelin şarkısı. dinlerken robert plantin sesi o kadar sakinleştiriyor ki. her şeyi bırakıp kaliforniyaya gidebilsem keşke. gerçi şu anda da orası yanıyor.
kalbimdeki bıçak seni de yaralayacak demek istiyorum bu şarkıya.
seni de yaralaya-cak, seni de yaralayacak