1.
bu da ayrı bir dinciliktir. yahudi dinciliği, hıristiyan dinciliği ve müslüman dinciliği sırasıyla gider
devamını gör...
2.
--- alıntı ---
haçlı seferleri ya da haçlı akınları, 1096-1272 yılları arasında, avrupalı katolik hristiyanların, papa'nın isteği ve çeşitli vaatleri üzerine, genellikle müslümanların elindeki orta doğu toprakları (kutsal topraklar) üzerinde askeri ve siyasi kontrol kurmak için düzenledikleri akınlar bütünüdür.
--- alıntı ---
haçlı seferleri ya da haçlı akınları, 1096-1272 yılları arasında, avrupalı katolik hristiyanların, papa'nın isteği ve çeşitli vaatleri üzerine, genellikle müslümanların elindeki orta doğu toprakları (kutsal topraklar) üzerinde askeri ve siyasi kontrol kurmak için düzenledikleri akınlar bütünüdür.
--- alıntı ---
devamını gör...
3.
birinci haçlı seferi; (aklımda kaldığı kadarıyla)
tarih 1096 yılını gösterirken anadolu selçukluların baskılarından bıkmış olan bizans imparatoru aleksios batı hristiyan dünyasından askeri yardım ister. (yıllarca moğolunuz ayrı dert, türkünüz ayrı dert, iki dakka rahat bırakın kardeşim diye bıkmıştır)
batı ülkeleri önce pek rağbet etmez, kim uğraşıcak şimdi elin bizanlısıyla, türkleriyle filan diye ses etmezler. aleksios hemen (günümüzde de rağbet gören) din kartını ortaya atar ve papa'dan da yardım ister. papa da boş durur mu?? atlar hemen orta yere, doğudaki ortodoks hristiyanları da kendisini desteklemelerini sağlamak için fransa'da konsül toplar.
orada başlar "eeyyy hristiyan alemi... kudüs'ü en iyi biz biliriz biiizzz, ıstavroz çıkarmayı sizden öğrenecek değiliz" diye konuşmalara. bu çağrılara kutsal roma-germen imparatorluğu filan pek kulak asmaz. ne haliniz varsa görün,bizim başımızı didiklemeyin derler. e tabi bunu duyan ingilizler de pek sallamazlar, "siz önce bi gidin bakın bakalım neymiş ne değilmiş ona göre ilerde bakarız" derler.
bu çağrılara anca öyle ufak kontluklar, prenslikler, ne idüğü belirsiz ufak tefek dükalıklar filan cevap verirler. "oğlum aşağı mahallede kavga varmış koş lan koş" diye atılırlar orta yere.
bizans imparatoru aleksios askeri yardım filan diye elini ovuşturup beklerken bir anda sürüler halinde ag parti yardım kamyonuna tosunu konduran ahali gibi haçlı askerleri akın etmeye başlarlar.
e haliyle aleksios da tırsmaya başlar "napıcaz olm bunları, hepsi izbandut gibi doluştular bizans'ın içine. karımıza kızımıza, türbanlı bacımıza sarkacaklar , camiye ayakkabılarıyla girip bira mira içecekler" diye.
biraz düşünür aleksios, hemen kafayı toparlar bizans işi çözüm bulur. öyle gelen izbandut sürülerinin başındaki kazmalara der ki "hacı öyle bedavadan geçiş yok, her gelen bizim askerlerimizin rehberliğinde belli noktalarda konaklayacak, yemekti iaşeydi filan herkes cebinden alman usulü ödeyecek. bak size pazarlar kurdum, oradan alın işte ne istiyorsanız. konstantinapol'e gelenler de önce elimi eteğimi öpecek, sonra geçecek. anadolu'da kaybettiğim eski toprakları da ele geçirirse bir kısımını bana verecek" der.
hem ayranım dökülmesin hem belim incinmesin diye şart koşar bu elemanlara.
haçlılar konstantinapolis sınırına geldiğinde "hoopp nereye hacı, öyle her elini kolunu sallayan giremez buralara, başhekimin emri var,geçemen" diye şehre sokulmazlar. önce gidip imparatora bağlılık yemini ettirilirler sonra hızlı bir şekilde gemilerle boğazdan karşıya geçirilerek anadolu topraklarına salınırlar.
bu haçlılar öyle toplu halde gelmezler. orta çağ milletleri her hıyarım var diyene tuzu benden demedikleri için dalga dalga ilerlerler. misal, önce halk haçlı hareketi dediğimiz köylülerden ve küçük soylulardan oluşanlar dalarlar bizans kapılarına, daha sonra baronların ve daha büyük soyluların askerleri gelirler.
anadolu'ya geçerler, ilk önce iznik'i alıp bizans'a verirler. daha sonra anadolu içlerine doğru devam ettiler. anadolu içlerinde gerek türk'lerin gerilla savaşımsı saldırıları, gerek arazinin yaz aylarındaki çoraklığı derken baya kırılırlar antakya'ya gelene kadar.
antakya ele geçirilir uzun kuşatmalardan sonra, diğer yandan burayı geçtikten sonra kudüs'ü ele geçirirler. kudüs'ü ele geçirdikten sonra birbirlerine düşerler, sen mi yöneticen ben mi yöneticem diye diye. en son kudüs krallığını kurarlar ama bunun yönetimi iyice karışıktır.
tarih 1096 yılını gösterirken anadolu selçukluların baskılarından bıkmış olan bizans imparatoru aleksios batı hristiyan dünyasından askeri yardım ister. (yıllarca moğolunuz ayrı dert, türkünüz ayrı dert, iki dakka rahat bırakın kardeşim diye bıkmıştır)
batı ülkeleri önce pek rağbet etmez, kim uğraşıcak şimdi elin bizanlısıyla, türkleriyle filan diye ses etmezler. aleksios hemen (günümüzde de rağbet gören) din kartını ortaya atar ve papa'dan da yardım ister. papa da boş durur mu?? atlar hemen orta yere, doğudaki ortodoks hristiyanları da kendisini desteklemelerini sağlamak için fransa'da konsül toplar.
orada başlar "eeyyy hristiyan alemi... kudüs'ü en iyi biz biliriz biiizzz, ıstavroz çıkarmayı sizden öğrenecek değiliz" diye konuşmalara. bu çağrılara kutsal roma-germen imparatorluğu filan pek kulak asmaz. ne haliniz varsa görün,bizim başımızı didiklemeyin derler. e tabi bunu duyan ingilizler de pek sallamazlar, "siz önce bi gidin bakın bakalım neymiş ne değilmiş ona göre ilerde bakarız" derler.
bu çağrılara anca öyle ufak kontluklar, prenslikler, ne idüğü belirsiz ufak tefek dükalıklar filan cevap verirler. "oğlum aşağı mahallede kavga varmış koş lan koş" diye atılırlar orta yere.
bizans imparatoru aleksios askeri yardım filan diye elini ovuşturup beklerken bir anda sürüler halinde ag parti yardım kamyonuna tosunu konduran ahali gibi haçlı askerleri akın etmeye başlarlar.
e haliyle aleksios da tırsmaya başlar "napıcaz olm bunları, hepsi izbandut gibi doluştular bizans'ın içine. karımıza kızımıza, türbanlı bacımıza sarkacaklar , camiye ayakkabılarıyla girip bira mira içecekler" diye.
biraz düşünür aleksios, hemen kafayı toparlar bizans işi çözüm bulur. öyle gelen izbandut sürülerinin başındaki kazmalara der ki "hacı öyle bedavadan geçiş yok, her gelen bizim askerlerimizin rehberliğinde belli noktalarda konaklayacak, yemekti iaşeydi filan herkes cebinden alman usulü ödeyecek. bak size pazarlar kurdum, oradan alın işte ne istiyorsanız. konstantinapol'e gelenler de önce elimi eteğimi öpecek, sonra geçecek. anadolu'da kaybettiğim eski toprakları da ele geçirirse bir kısımını bana verecek" der.
hem ayranım dökülmesin hem belim incinmesin diye şart koşar bu elemanlara.
haçlılar konstantinapolis sınırına geldiğinde "hoopp nereye hacı, öyle her elini kolunu sallayan giremez buralara, başhekimin emri var,geçemen" diye şehre sokulmazlar. önce gidip imparatora bağlılık yemini ettirilirler sonra hızlı bir şekilde gemilerle boğazdan karşıya geçirilerek anadolu topraklarına salınırlar.
bu haçlılar öyle toplu halde gelmezler. orta çağ milletleri her hıyarım var diyene tuzu benden demedikleri için dalga dalga ilerlerler. misal, önce halk haçlı hareketi dediğimiz köylülerden ve küçük soylulardan oluşanlar dalarlar bizans kapılarına, daha sonra baronların ve daha büyük soyluların askerleri gelirler.
anadolu'ya geçerler, ilk önce iznik'i alıp bizans'a verirler. daha sonra anadolu içlerine doğru devam ettiler. anadolu içlerinde gerek türk'lerin gerilla savaşımsı saldırıları, gerek arazinin yaz aylarındaki çoraklığı derken baya kırılırlar antakya'ya gelene kadar.
antakya ele geçirilir uzun kuşatmalardan sonra, diğer yandan burayı geçtikten sonra kudüs'ü ele geçirirler. kudüs'ü ele geçirdikten sonra birbirlerine düşerler, sen mi yöneticen ben mi yöneticem diye diye. en son kudüs krallığını kurarlar ama bunun yönetimi iyice karışıktır.
devamını gör...
4.
eski başkan bush'un konuşmasında geçen ifade.
devamını gör...
5.
celâli'nin görsel paylaştığı video her şeyi açıklıyor.
bu haçlı seferleri hiç durmadı ve durmayacak.
bu haçlı seferleri hiç durmadı ve durmayacak.
devamını gör...
6.
ı. haçlı seferi (1096-1099)
istanbul üzerinden anadolu’ya geçen 600 bin kişilik bu ordu iznik’i kuşattı. türkiye selçuklu hükümdarı ı. kılıçarslan başkenti iznik’ten konya’ya taşımak zorunda kaldı.
iznik ve batı anadolu yeniden bizans imparatorluğu’ nun kontrolüne geçti. haçlı ordusu anadolu’da ağır kayıplar vererek ilerlediler. kudüs’ü ele geçirdiler. amacına ulaşan tek haçlı seferi’dir.
haçlılar, kudüs başta olmak üzere urfa, antakya, suriye ve filistin’i ele geçirerek kudüs krallığı’nı kurdular. bir süre sonra selçuklulara bağlı musul atabeyinin halep ve şam’ı geri alması ıı. haçlı seferi’ne neden oldu.
ıı. haçlı seferi (1147-1149)
bu sefere fransa kralı ve alman imparatoru da katılmıştır. ancak selçuklu hükümdarı ı. mesut, anadolu’ da haçlı ordusunu yenilgiye uğrattı. dağılan bu ordunun bir kısmı kudüs’e ulaştı. musul ve halep gibi şehirleri yeniden ele geçirmeyi başaramadılar.
ııı. haçlı seferi (1187-1192)
kudüs’ün eyyubi devleti tarafından 1187 hıttin savaşı’yla geri alınması üzerine başladı. sefere alman imparatoru, fransa ve ingiltere kralları katıldı. 100 bin kişilik bu haçlı ordusunu türkiye selçuklu hükümdarı ıı. kılıçarslan anadolu’da yenilgiye uğrattı. dağılan haçlı ordusundan alman imparatoru silifke kıyısında boğularak öldü. kudüs’e ulaşan fransa ve ingiltere kralları kudüs’ü geri alamadılar.
kudüs’ün müslümanların eline geçmesi diğer haçlı seferleri’nin en önemli nedenini oluşturdu. ancak haçlılar kudüs şehrini bir daha geri alamadılar.
ıv. haçlı seferi (1200-1204)
papa’nın çağrısı üzerine toplanan haçlı ordusunun başına italyan komutan geçti. amaç akdeniz üzerinden ortadoğu’ya çıkarak kudüs’ü kuşatmaktı. ancak bizans imparatorluğu’ndaki taht kavgası sonucu ortaya çıkan karışıklık üzerine haçlı ordusu mısır yerine istanbul’a yöneldi. istanbul yağmalandı ve burada bir latin krallığı kuruldu. bu krallık uzun süre siyasi varlığını devam ettiremedi. bundan sonra yapılan haçlı seferleri’nden de bir sonuç alınamadı.
diğer haçlı seferleri
diğer haçlı seferleri akdeniz üzerinden mısır ve suriye’ye yapıldı. anadolu’da ağır kayıplar veren haçlılar bir daha anadolu’yu tercih etmemişlerdir. son haçlı seferleri genellikle akdeniz’deki korsanlar üzerine yoğunlaşmıştır.sefere katılan kralların ve derebeylerin ölmesi, veba salgını gibi nedenler seferlerin amacına ulaşmasını önlemiştir.
istanbul üzerinden anadolu’ya geçen 600 bin kişilik bu ordu iznik’i kuşattı. türkiye selçuklu hükümdarı ı. kılıçarslan başkenti iznik’ten konya’ya taşımak zorunda kaldı.
iznik ve batı anadolu yeniden bizans imparatorluğu’ nun kontrolüne geçti. haçlı ordusu anadolu’da ağır kayıplar vererek ilerlediler. kudüs’ü ele geçirdiler. amacına ulaşan tek haçlı seferi’dir.
haçlılar, kudüs başta olmak üzere urfa, antakya, suriye ve filistin’i ele geçirerek kudüs krallığı’nı kurdular. bir süre sonra selçuklulara bağlı musul atabeyinin halep ve şam’ı geri alması ıı. haçlı seferi’ne neden oldu.
ıı. haçlı seferi (1147-1149)
bu sefere fransa kralı ve alman imparatoru da katılmıştır. ancak selçuklu hükümdarı ı. mesut, anadolu’ da haçlı ordusunu yenilgiye uğrattı. dağılan bu ordunun bir kısmı kudüs’e ulaştı. musul ve halep gibi şehirleri yeniden ele geçirmeyi başaramadılar.
ııı. haçlı seferi (1187-1192)
kudüs’ün eyyubi devleti tarafından 1187 hıttin savaşı’yla geri alınması üzerine başladı. sefere alman imparatoru, fransa ve ingiltere kralları katıldı. 100 bin kişilik bu haçlı ordusunu türkiye selçuklu hükümdarı ıı. kılıçarslan anadolu’da yenilgiye uğrattı. dağılan haçlı ordusundan alman imparatoru silifke kıyısında boğularak öldü. kudüs’e ulaşan fransa ve ingiltere kralları kudüs’ü geri alamadılar.
kudüs’ün müslümanların eline geçmesi diğer haçlı seferleri’nin en önemli nedenini oluşturdu. ancak haçlılar kudüs şehrini bir daha geri alamadılar.
ıv. haçlı seferi (1200-1204)
papa’nın çağrısı üzerine toplanan haçlı ordusunun başına italyan komutan geçti. amaç akdeniz üzerinden ortadoğu’ya çıkarak kudüs’ü kuşatmaktı. ancak bizans imparatorluğu’ndaki taht kavgası sonucu ortaya çıkan karışıklık üzerine haçlı ordusu mısır yerine istanbul’a yöneldi. istanbul yağmalandı ve burada bir latin krallığı kuruldu. bu krallık uzun süre siyasi varlığını devam ettiremedi. bundan sonra yapılan haçlı seferleri’nden de bir sonuç alınamadı.
diğer haçlı seferleri
diğer haçlı seferleri akdeniz üzerinden mısır ve suriye’ye yapıldı. anadolu’da ağır kayıplar veren haçlılar bir daha anadolu’yu tercih etmemişlerdir. son haçlı seferleri genellikle akdeniz’deki korsanlar üzerine yoğunlaşmıştır.sefere katılan kralların ve derebeylerin ölmesi, veba salgını gibi nedenler seferlerin amacına ulaşmasını önlemiştir.
devamını gör...
7.
haçlı sefeerlerini anlatmaya başlamadan önce o dönemde avrupa’nın çeşitli özelliklerine bakmak gerekiyor.
o dönemde avrupa’da yönetim şekli olarak feodalite (derebeylik) sistemi vardı.
yine bu dönemde avrupa’da skolastik düşünce (her şeyin cevabının kutsal kitaplarda arandığı düşünce şekli) hakimdi.
din olarak ise hristiyanlık dini hakimdi ve kilise çok önemli yetkilere sahipti. enterdi (bir ülkenin veya topluluğun tamamının dinden çıkarılması), aforoz (bir kişinin dinden çıkarılması), endüljans (para karşılığında günahların affedilmesi, cennetten arsa satılması) bu yetkilerden bazılarıydı.
kilisenin yöneticisi de papa olduğu için bu dönemde avrupa’da resmen tek kişilik otorite hakimdi yani.
zaten haçlı seferleri de tüm yetkileri elinde toplamış olan papa’nın teşvikiyle müslümanların üzerine doğru gerçekleştirilen seferlerdir.
hristiyanlar 11. yüzyıl ve 13. yüzyıl arasında doğu’ya doğru (müslümanların hakim olduğu zengin ticaret yolları ve topraklar üzerine) seferler düzenlemiş, bunlara da haçlı seferleri denmiştir.
ancak bu seferlerin sadece 4 tanesinin çok önemli sonuçları vardır. bu haçlı seferlerine yukarıdaki tanımlarda yazar arkadaşlarımız tarafından değinildiği için ben bunlarla ilgili bir şey yazmayacağım, sadece neden ve sonuçları hakknda bilgi vereceğim.
haçlı seferlerinin nedenleri:
1) türklerin anadolu coğrafyasında önemli ilerlemeler kaydetmesi üzerine, zaten kavimler göçü ile ikiye ayrılmış ve güçsüzleşmiş olan bizans imparatorluğunun avrupalı güçlü devletlerden yardım istemesi,
2) 3 büyük dinin kutsal merkezi olan kudüs’ün o dönemde müslümanların elinde bulunması dolayısıyla buranın müslümanların elinden alınmak istenmesi,
3) papa’nın ve diğer din adamlarının eğemenliklerini çok daha geniş coğrafyalara yaymak ve güçlenmek istemeleri,
4) o dönemde oldukça yoksul durumda olan avrupalı devletlerin, doğu’nun zenginliklerine ulaşmak istemeleri,
5) yine avrupalı devletlerin baharat yolu ve ipek yolu gibi önemli ticaret yollarını ele geçirmek istemeleri,
6) kilise yönetiminin ve tutucu hristiyanların, halkı müslümanlara karşı kışkırtması,
7) senyörlerin macera arayışı,
8) selçuklu devleti’nin iç ve dış karışıklıklar yaşaması sonucu zayıflamasının hristiyan alemini güçlendirmesi.
haçlı seferlerinin sonuçları:
1) türklerin islam dünyasını haçlılara karşı koruması üzerine islam dünyasındaki önemleri ve otoriteleri arttı,
2) ortadoğu ve türk islam topraklarının zarara uğradı,
3) türklerin batıya doğru ilerleyişi bir süre durdu,
4) anadolu-türk siyasi birliğinin sağlanması gecikti,
5) haçlılar, müslümanların elinden almak istedikleri kudüs’ü ve anadolu’yu, dolayısıyla da önemli ticaret yollarını elde edemedi,
6) kilise yönetiminin ve din adamlarının otoriteleri sarsıldı,
7) derebeylerin çoğunluğunun bu seferler esnasında hayatlarını kaybetmesi nedeniyle avrupa’da derebeylik sistemi zayıfladı ve merkezi krallıklar güç kazandı,
8) toprak soylularının bu seferlerde hayatını kaybetmesi sonucu topraklar halkın eline geçti, avrupa’da halkın maddi durumu iyileşti,
9) akdeniz limanları, ticaretin canlanması üzerine önem kazandı, bu durum venediklilerin ve cenevizlilerin önemli kazançlar elde etmesini sağladı,
10) avrupalı devletler türk-islam dünyasını daha yakından tanıma fırsatı buldu,
11) kağıt, matbaa, pusula gibi buluşlar avrupalılar tarafından öğrenildi, bu durum yeniçağ avrupası’ndaki gelişimin temelini oluşturdu.
o dönemde avrupa’da yönetim şekli olarak feodalite (derebeylik) sistemi vardı.
yine bu dönemde avrupa’da skolastik düşünce (her şeyin cevabının kutsal kitaplarda arandığı düşünce şekli) hakimdi.
din olarak ise hristiyanlık dini hakimdi ve kilise çok önemli yetkilere sahipti. enterdi (bir ülkenin veya topluluğun tamamının dinden çıkarılması), aforoz (bir kişinin dinden çıkarılması), endüljans (para karşılığında günahların affedilmesi, cennetten arsa satılması) bu yetkilerden bazılarıydı.
kilisenin yöneticisi de papa olduğu için bu dönemde avrupa’da resmen tek kişilik otorite hakimdi yani.
zaten haçlı seferleri de tüm yetkileri elinde toplamış olan papa’nın teşvikiyle müslümanların üzerine doğru gerçekleştirilen seferlerdir.
hristiyanlar 11. yüzyıl ve 13. yüzyıl arasında doğu’ya doğru (müslümanların hakim olduğu zengin ticaret yolları ve topraklar üzerine) seferler düzenlemiş, bunlara da haçlı seferleri denmiştir.
ancak bu seferlerin sadece 4 tanesinin çok önemli sonuçları vardır. bu haçlı seferlerine yukarıdaki tanımlarda yazar arkadaşlarımız tarafından değinildiği için ben bunlarla ilgili bir şey yazmayacağım, sadece neden ve sonuçları hakknda bilgi vereceğim.
haçlı seferlerinin nedenleri:
1) türklerin anadolu coğrafyasında önemli ilerlemeler kaydetmesi üzerine, zaten kavimler göçü ile ikiye ayrılmış ve güçsüzleşmiş olan bizans imparatorluğunun avrupalı güçlü devletlerden yardım istemesi,
2) 3 büyük dinin kutsal merkezi olan kudüs’ün o dönemde müslümanların elinde bulunması dolayısıyla buranın müslümanların elinden alınmak istenmesi,
3) papa’nın ve diğer din adamlarının eğemenliklerini çok daha geniş coğrafyalara yaymak ve güçlenmek istemeleri,
4) o dönemde oldukça yoksul durumda olan avrupalı devletlerin, doğu’nun zenginliklerine ulaşmak istemeleri,
5) yine avrupalı devletlerin baharat yolu ve ipek yolu gibi önemli ticaret yollarını ele geçirmek istemeleri,
6) kilise yönetiminin ve tutucu hristiyanların, halkı müslümanlara karşı kışkırtması,
7) senyörlerin macera arayışı,
8) selçuklu devleti’nin iç ve dış karışıklıklar yaşaması sonucu zayıflamasının hristiyan alemini güçlendirmesi.
haçlı seferlerinin sonuçları:
1) türklerin islam dünyasını haçlılara karşı koruması üzerine islam dünyasındaki önemleri ve otoriteleri arttı,
2) ortadoğu ve türk islam topraklarının zarara uğradı,
3) türklerin batıya doğru ilerleyişi bir süre durdu,
4) anadolu-türk siyasi birliğinin sağlanması gecikti,
5) haçlılar, müslümanların elinden almak istedikleri kudüs’ü ve anadolu’yu, dolayısıyla da önemli ticaret yollarını elde edemedi,
6) kilise yönetiminin ve din adamlarının otoriteleri sarsıldı,
7) derebeylerin çoğunluğunun bu seferler esnasında hayatlarını kaybetmesi nedeniyle avrupa’da derebeylik sistemi zayıfladı ve merkezi krallıklar güç kazandı,
8) toprak soylularının bu seferlerde hayatını kaybetmesi sonucu topraklar halkın eline geçti, avrupa’da halkın maddi durumu iyileşti,
9) akdeniz limanları, ticaretin canlanması üzerine önem kazandı, bu durum venediklilerin ve cenevizlilerin önemli kazançlar elde etmesini sağladı,
10) avrupalı devletler türk-islam dünyasını daha yakından tanıma fırsatı buldu,
11) kağıt, matbaa, pusula gibi buluşlar avrupalılar tarafından öğrenildi, bu durum yeniçağ avrupası’ndaki gelişimin temelini oluşturdu.
devamını gör...
8.
11.yüzyılın sonlarından 13.yüzyılın sonlarına kadar cereyan eden askeri harekatlar bütünüdür. dünya ve türk tarihinde de önemli bir yere sahiptir. tarihin akışını özellikle de avrupa açısından tarihin akışını değiştiren bir olaylar silsilesidir. ekonomik, siyasi, dini ve sosyal sebepleri saymakla bitmez.
genel olarak bakacak olursak haçlı seferleri, hristiyanların kutsal yerleri ele geçirme gayesindeki bir araç gibi görünse de birinci haçlı seferinden itibaren hep ganimet için olmuştur. yani doğu'nun zenginliklerini ele geçirmek için yapılan bir askeri harekatlar bütünü diyebiliriz.
haçlı seferlerinin ortaya çıkmasındaki ana etkenlerden biri iber yarımadasından (ispanya ve portekiz) müslümanların atılması olayıdır. bu olaydan sonra özgüven tazeleyen hristiyanların ruhani ve siyasi lideri papa, doğu'nun zenginliklerini ele geçirmek ve kutsal toprakları fethetmek amaçlarıyla müslüman coğrafyasına (ortadoğu ve anadolu'nun güneyi) bir sefer başlatmak istiyordu. tabiki tek sebep bu değildi anadolu'da türk ilerleyişini durduramayan ve iç karışıklıklar yaşayan doğu roma imparatorluğu kendilerine içten içe diş bileyen katoliklerden yardım istemek zorunda kaldı. bu da anadolu'daki türk ilerleyişinden endişe edenin sadece bizans olmadığını göstermektedir. türk ilerleyişinden sonra da başka bir sebep avrupa'da yaşanan salgınlar ve kuraklıklar, kontrolsüz nüfus artışı gibi sebepler de haçlı seferlerinde önemli bir rol oynadı.
gerek doğu'nun zenginliklerini ele geçirme hırsı gerekse de ortodoksların yardım talepleri artık papalığı haçlı seferi yapmaya ikna etmişti. bu amaçla 1095 yılındaki clermont konsilinden hemen sonra fransızlar, almanlar, lombardlar ve normanlar'dan oluşan büyük bir ordu kuruldu. birinci haçlı seferi için iki ayrı büyük ordu kuruldu. biri halktan oluşan (eşkıyalar, haydutlar, fakirler, köylüler, suçlular vs...) diğeri ise baronlardan (krallar, dükler, kontlar) oluşan ordulardı. halktan oluşan haçlı ordusunu keşiş pierre l'ermite yönetiyordu. bu azgın, hayalperest, gözü dönmüş, itaatten anlamayan halkın haçlı ordusu daha balkan topraklarından itibaren yağmaya ve talana başladı. yoldaki ortodoks hristiyanların köylerine saldırıp talan ettiler. 1 ağustos 1096'da yola çıkan bu devasa ordu 1097 yılında konstantinopolis önlerine geldi. şehrin kapılarında bu kontrolsüz orduyu gören bizans imparatoru 1.aleksios dehşete kapıldı ve generallerini acil topladı. ardından bu ordunun komutanları ile görüştü. görüşmelerinde haçlı ordusunun konstantinopolis'ten geçmesine izin vereceğini ancak ordunun bölük bölük geçirileceğini, türklerden alınan kalelerin, toprakların yeniden bizans'a devredileceğini şart koştu. haçlı komutanları bundan hoşnut kalmasalar da şartları kabul ettiler ancak bütün bu şartlara ve tedbirlere rağmen konstantinopolis'ten anadolu'ya geçiş sürecinde bizans halkı ile halkın haçlı ordusu arasında birçok arbede, kavga, hırsızlık, adam yaralama gibi vukuatlar baş gösterdi. bunları tolere eden imparator bu gözü dönmüş orduyu iznik ve izmit'e geçirmeye başardı artık haçlı ordusu buradan itibaren selçuklu ile karşı karşıyaydı.
1096-1097 yıllarında anadolu selçuklu tahtında 1.kılıçarslan oturuyordu. babası kutalmışoğlu süleyman şah'tan aldığı toprakları genişletmiş, diğer anadolu türk beylikleri ile iyi ilişkiler kurmuştu. ancak gelen tehlikenin farkına tehlike geldikten sonra varabildi. buna rağmen halkın haçlı seferini yenilgiye uğratacaktı. haçlıların geçeceği yollardaki iaşe ve su kaynaklarını tahrip ettirdi. böylelikle haçlı ordusu su ve iaşe konusunda sorunlar yaşadı. halkın haçlı ordusunun giriştiği kuşatmalar ve muharebelerde (kserigordos, kırkgeçit) türkler haçlıları büyük bir yenilgiye uğrattılar. haçlılardan esir düşenlerin bir kısmı islama geçerken islama geçmeyenler infaz edildiler böylelikle halkın haçlı seferi haçlılar açısından başarısız oldu.
birinci haçlı seferinin ikinci dalgası ve esas dalgası ise baronların haçlı seferiydi. bu seferde eğitimli piyadeler, okçular, avcılar, şövalyeler ve din adamları ile katipler bulunuyordu. baronların haçlı seferine katılan baronlar şunlardır;
- toulouse kontu 4.raymond
- giyom bau'lu
- tranta kontu baemondo ve yeğeni tancred (güney italya normanları)
- robert cortehauseli
- flandra kontu 2.robert
- godfrey de bouillon (aşağı lorraine dükü, 1.haçlı seferi sonrası kurulacak olan kudüs krallığı'nın kurucusu)
- bourglu baudoin (2.kudüs kralı, godfrey'in kuzeni)
- blois kontu stephen
- amiens kontu 1.enguerrand
- saint-pol kontu ıı. hugues de campdavaine ve oğlu enguerrand.
loren kaynaklı ordu: godfrey de bouillon ve baudouin boulognelu. almanya'yı geçip balkanlara kuzeyden girecek ordu;
italya normanlar ordusu: tranta kontu boemondo ve yeğeni tancerd de hauteville idaresinde. italya'dan balkanlarda epir'e çıkacak ve balkanları doğu yönünde geçecek ordu;
güney fransalılar ordusu: toulouse kontu raymond de saint-gilles idaresinde. kuzey italya'dan balkanlara girip sırbistan ve makedonya üzerinden gidecek ordu;
fransalı franklar ordusu: hugue le grand, robert courteheuse ve robert flandralı. loren kaynaklı orduyu gecikmeyle takip edecek ordu.
baronların orduları daha profesyonel ve eğitimli olduklarından konstantinopolis'te çok fazla olay çıkarmadılar. baronlar ile imparator aleksios'un hedefleri uyuşmuyordu aslında aleksios haçlıları bir piyon gibi türklerin üzerine sürmeye çalışıyordu ancak baronların amacı bir an evvel en kısa yoldan anadolu'dan çıkmak ve kudüs'e ulaşmaktı. 1.aleksios'un en çok sorun yaşadığı baron ise taranto dükü baemondo idi. çünkü imparatorluğunun ilk zamanlarında baemondo önderliğindeki normanlar balkan kıyılarına çıkarma yapmışlar ve aleksios komutasındaki bizans ordusu ile savaşmışlardı. hatta haçlılar aleksios'un da bu sefere katılması gerektiğini düşündüler lakin aleksios'un hedefi baronların ordularını karşılayacak miktarda iaşe ve su kaynağı verip anadolu'ya geçirmekti. tıpkı halkın haçlı ordusunun komutanlarına koştuğu gibi baronlara da türklerden ele geçirdikleri toprakları bizans'a geri verme şartını koştu baronlar isteksiz de olsalar kudüs için bu teklifi kabul ettiler. imparator haçlı komutanlarına ve baronlara türklerin harplerde kullandıkları taktikler ve stratejiler hakkında da önemli bilgiler verdi.
anadolu'ya geçen haçlı ordusu 14 mayıs 1097'de nikea (iznik) önüne geldi. nikea'yı kuşatma altına aldılar bunun için bizans'tan destek birliklerde katıldılar. 2 ay süren kuşatma sonucunda nikea düştü ve söz verildiği gibi bizans'a devredildi. sultan 1.kılıçarslan başkenti konya'ya taşımak zorunda kaldı. haçlılar ise kudüs yolunda ilerlemeye devam ettiler. nikea kuşatmasının devam ettiği günlerde haçlı ordusunun diğer kolu eskişehir civarında yola devam etmekteydi. ordunun bu kolunu bizzat 1.kılıçarslan karşıladı. sultanın yanında danişmend beyi gümüştekin gazi'de yer almaktaydı. selçuklu ordusu hızlı ve hafif zırhlı okçu süvarilerden oluşuyordu lakin selçuklu okçu süvarilerinin okları ağır zırhlarla kuşanan haçlı ordusuna fazla hasar veremedi. godfrey de bouillon, taranto dükü baemondo, robert courteheuse'nin başında bulunduğu bu haçlı ordusu selçuklu kuvvetlerine karşı galip geldi.
nikea ve dorileon zaferlerinden sonra haçlı ordusunun ilerleyişi devam etti. mağlubiyetlerinden sonra stratejilerini gözden geçiren 1.kılıçarslan haçlı ordusuyla doğrudan muharebeye girmeme kararı aldı. bizanslı tatakios kılavuzluğundaki haçlı ordusu şu güzergahı takip etti;
uluborlu (polybotus), yalvaç (antioch-pisidia), akşehir (philomelium), ladik (laodicea), konya (ıconium), ereğli(hereclea), kemerhisar (tyana), niğde (augustapolis). burada haçlı ordusu ikiye ayrıldı. genellikle güney italya'da yerleşmiş normanlar ve güney italyanlardan oluşan bir kısmı boemondo ve tancred komutası altında gülek boğazı'na yönelerek çukurova'ya ve tarsus'a girdiler. bu yolun toroslarda ve özellikle gülek boğazı'nda pusuya uygun olduğu görüşü ile haçlı ordusunun büyük ikinci kısmı kayseri (mazacha), kahramanmaraş (marash) yoluyla çukurova'ya indi.
türklere verilen zayiatların yanı sıra anadolu sıcağı, su ve iaşe sorunu, kıtlık gibi nedenlerden dolayı pek çok haçlı askeri telef oldu. haçlılar ihtiyaçlarını karşılamak için geçtikleri yolların çevresindeki köyleri müslüman ya da hristiyan ayırt etmeksizin talan ettiler. bunların yanında haçlı baronları arasında da mücadeleler vardı.
20 ekim 1097 - 28 haziran 1098 arasında haçlılar antakya'yı kuşattılar. iki kez kuşatılan kale ikinci kuşatma sonrasında düştü. kuşatma sırasında salgın baş gösterdi. müslümanların antakya'yı kaybetmesindeki en önemli sebep şii - sünni kavgalarıydı. bu yüzden şii fatımiler antakya'ya sünni selçuklu'ya destek göndermemişlerdir. antakya'yı ele geçirdikten sonra da haçlı ordusundaki su ve yemek ihtiyacı sorunu devam etmekteydi bu sorunu önce ellerindeki atları kesip yemekte buldular ancak koca orduya bu yetmedi. güvenilir bir hristiyan kaynağına göre haçlılar antakya'da öldürdükleri müslümanların etlerini kaynatıp yemişlerdir. yani yamyamlık baş göstermiştir. kuşatmadaki başarıdan sonra antakya haçlı kontluğu 1.baemondo tarafından kurulmuştur.
haçlı ordusunun bir diğer kısmı ise antakya'dan ana hedef kudüs'e inmekteydi bu süreç şöyledir;
- 13 ocak: toulouse'lu raymond'un haçlı ordusu başında antakya'dan güneye doğru yürüyüşe başlaması.
- 16 ocak: haçlı ordusu saycar şehrine hücum etmeden şehrin kenarından geçmesi.
- 28 ocak: toulouse'lu raymond'un hisn-el-akrad kalesini eline geçirmesi.
- 14 şubat-13 mayıs: toulouse'lu raymond'un haçlı ordusunun akka kalesini başarısız şekilde kuşatması.
- 17 şubat: haçlı ordusunun tartus şehrini eline geçirip talan etmesi.
- 2 mart: godefroi de bouillon'un jabala kalesine başarısız hücumu.
- 16 mayıs: haçlı ordusu hücum etmeden trablusşam şehri etrafından geçmesi.
- 26-29 mayıs: haçlı ordusunun kasariya önünde yürüyüşüne 3 gün mola verip dinlenmesi.
- 1 haziran: haçlı ordusunun arsuf şehrini eline geçirmesi. haçlı ordusunun doğuya dönerek ramalah ve kudüs yönüne yönelmesi.
- 1 haziran: kudüs'e liman olan yafa şehrinin fatimi askerî güçleri tarafından yıkılıp terk edilmesi.
- 2 haziran: haçlı ordusunun ramallah şehrini ele geçirmesi ve bu şehir önünde kudüs'e varmak için yeniden teşkilatlanması.
- 6-7 haziran: tancred ve bourg'lu baudouin komutasında bir haçlı ordusunun beytüllahim şehrini ele geçirmesi.
- 7 temmuz: haçlı ordusunun kudüs kalesi önüne gelmesi ve kudüs kuşatmasının başlaması
7 temmuz 1099'da kudüs'ü kuşatan haçlılar 15 temmuz 1099'da kudüs'e girdiler. fatımiler haçlılara güçlerinin yetmeyeceğini anlayınca müslüman halkı haçlıların insafına terk etmiştir.
15 temmuz 1099 gününde kudüs'e giren haçlı ordusu tarihteki en büyük katliamlardan birini yaptı. bu katliamlar arap ve hristiyan tarihçiler tarafından şöyle anlatılır;
o günleri yaşamış, ismi bilinmeyen bir yazarının "gesta francorum" adlı latince tarih eserinde bu katliam şöyle tasvir edilir:
bizim askerlerimiz süleyman tapınağına kadar onları katlederek, öldürerek takip ettiler; burada katliamla o kadar çok kişi öldürülmüştü ki ölenlerin akan kanı katliama devam eden askerlerimizin ayak bileklerine kadar yükselmişti.
bir diğer birincil kaynak olan foucher de chartres tarihi şöyle yazar:
bu tapınakta 10.000 kişi öldürüldü. gerçekten orada olsaydınız ayaklarımızın ayak bileklerine kadar öldürülenlerin kanı ile kaplı olduğunu görürdünüz. daha başka ne denilebilir? buradaki hiç kimse hayatta bırakılmadı; ne kadınların ne çocukların hayatını bağışladılar.
bir başka haçlı yazari, aguiles'li raymund ("historia francorum qui ceperunt ıherusalem" adlı eserinde) "övünmeli" bir üslupla şunları anlatır:
görülmeye değer harika sahneler gerçekleşti. adamlarımızın bazıları - ki bunlar en merhametlileriydi - düşmanların kafalarını kesiyorlardı. diğerleri onları oklarla vurup yere düşürdüler, bazıları ise onları canlı canlı ateşe atarak daha uzun sürede öldürüp işkence yaptılar. şehrin sokakları, kesilmiş kafalar, eller ve ayaklarla doluydu. öyle ki yolda bunlara takılıp düşmeden yürümek zor hale gelmişti. ama bütün bunlar, süleyman tapınağı'nda yapılanların yanında hafif kalıyordu. orada ne mi oldu? eğer size gerçekleri söylersem, buna inanmakta zorlanabilirsiniz. en azından şunu söyleyeyim ki, süleyman tapınağı'nda akan kanların yüksekliği, adamlarımızın ayak bileklerinin boyunu aşıyordu.
arap tarihçi ali ibnü'l esir (1160-1233) al-kamil fi'l tarih (mükemmel tarih)" adlı eserinde
kutsal şehrin nüfusu kılıçtan geçirildi ve frenkler bir hafta süren bir müslüman katliamına giriştiler. mescid-i aksa camiinde yetmiş binden fazla kişiyi öldürdüler.
demektedir.
birkaç birincil kaynak yahudi sinagog binasının içine sığınan yahudilerle birlikte yakıldığı yazmaktadır. sinagog içinde yahudiler canlı canlı yanmakta ve yananların iniltileri etrafa yayılmakta iken haçlı askerlerinin "isam, sana tapıyoruz." adli ilahiyi iniltilerin üzerinde duyurmak için sinagog etrafında dönerek gayet yüksek sesle bağırarak söyleyip kendilerini eğlendikleri bildirilir. şam tarihini işleyen ibnü'l kalanisi (1073-1160) zeyl tarih dimaşk adlı zamanının tarihinde olanı şöyle özetler:
ahaliden çoğu öldürüldü. sinagoglarına sığınan yahudileri franklar kafalarının üstünden yaktılar.
ve bu yangından sinagog'da bulunan hiçbir yahudinin sağ kalmadığını yazar.[3]
bu felaketin önemini azaltmak hedefli bazı avrupalı tarihçi yazarlar birkaç müslümanın bu katliamdan kurtulduklarını yazmaktadırlar. mesela, haçlı komutanı tancred'in tapınak dağı etrafının kendine verildiği için oraya sığınmış müslümanlardan bazılarını öldürmekten kurtarmak istediğini; fakat diğer haçlıların onu dinlemeyip katliama devam ettikleri bildirilir. "gesta francorum" tarih yazarının
şehir inançsızlardan ele geçirilince, bizim askerlerimiz şehirde bulunan çok sayıda inançsızı, hem erkek hem kadın, ellerine geçirdiler, bunları ya
öldürdüler ya da kul olarak aldılar.
diye yazması, şehirlilerinin bazılarının haçlılar tarafından köle olarak alınmasını haçlıların insaflı davrandıkları olarak yorumlanmaktadır. yine aynı yazarın
[liderlerimiz] bütün şehir ölü arap cesetleri ile dolu olup bunların şehri fena kokuttukları için bütün ölü [arap] cesetlerinin şehirden dışarı atılmasını emrettiler ve böylece hayatta kalan araplar bütün cesetleri şehrin çıkış kapılarına sürüklediler ve oralarda sanki yüksek evler gibi yığınlar yaptılar. inançsız kişilerin bu kadar büyük katliamını hiç kimse görmüş duymuş değildi. yakılan ölü cesetleri sanki piramitler gibi yığılmıştı. kaç kişinin öldürülmüş olduğunu allah'tan başka kimse bilemez.
birinci haçlı seferi tarihteki tek başarılı haçlı seferidir. yaklaşık 600 bin kişinin katıldığı rivayet edilmiştir.
buradan
buradan
buradan
genel olarak bakacak olursak haçlı seferleri, hristiyanların kutsal yerleri ele geçirme gayesindeki bir araç gibi görünse de birinci haçlı seferinden itibaren hep ganimet için olmuştur. yani doğu'nun zenginliklerini ele geçirmek için yapılan bir askeri harekatlar bütünü diyebiliriz.
haçlı seferlerinin ortaya çıkmasındaki ana etkenlerden biri iber yarımadasından (ispanya ve portekiz) müslümanların atılması olayıdır. bu olaydan sonra özgüven tazeleyen hristiyanların ruhani ve siyasi lideri papa, doğu'nun zenginliklerini ele geçirmek ve kutsal toprakları fethetmek amaçlarıyla müslüman coğrafyasına (ortadoğu ve anadolu'nun güneyi) bir sefer başlatmak istiyordu. tabiki tek sebep bu değildi anadolu'da türk ilerleyişini durduramayan ve iç karışıklıklar yaşayan doğu roma imparatorluğu kendilerine içten içe diş bileyen katoliklerden yardım istemek zorunda kaldı. bu da anadolu'daki türk ilerleyişinden endişe edenin sadece bizans olmadığını göstermektedir. türk ilerleyişinden sonra da başka bir sebep avrupa'da yaşanan salgınlar ve kuraklıklar, kontrolsüz nüfus artışı gibi sebepler de haçlı seferlerinde önemli bir rol oynadı.
gerek doğu'nun zenginliklerini ele geçirme hırsı gerekse de ortodoksların yardım talepleri artık papalığı haçlı seferi yapmaya ikna etmişti. bu amaçla 1095 yılındaki clermont konsilinden hemen sonra fransızlar, almanlar, lombardlar ve normanlar'dan oluşan büyük bir ordu kuruldu. birinci haçlı seferi için iki ayrı büyük ordu kuruldu. biri halktan oluşan (eşkıyalar, haydutlar, fakirler, köylüler, suçlular vs...) diğeri ise baronlardan (krallar, dükler, kontlar) oluşan ordulardı. halktan oluşan haçlı ordusunu keşiş pierre l'ermite yönetiyordu. bu azgın, hayalperest, gözü dönmüş, itaatten anlamayan halkın haçlı ordusu daha balkan topraklarından itibaren yağmaya ve talana başladı. yoldaki ortodoks hristiyanların köylerine saldırıp talan ettiler. 1 ağustos 1096'da yola çıkan bu devasa ordu 1097 yılında konstantinopolis önlerine geldi. şehrin kapılarında bu kontrolsüz orduyu gören bizans imparatoru 1.aleksios dehşete kapıldı ve generallerini acil topladı. ardından bu ordunun komutanları ile görüştü. görüşmelerinde haçlı ordusunun konstantinopolis'ten geçmesine izin vereceğini ancak ordunun bölük bölük geçirileceğini, türklerden alınan kalelerin, toprakların yeniden bizans'a devredileceğini şart koştu. haçlı komutanları bundan hoşnut kalmasalar da şartları kabul ettiler ancak bütün bu şartlara ve tedbirlere rağmen konstantinopolis'ten anadolu'ya geçiş sürecinde bizans halkı ile halkın haçlı ordusu arasında birçok arbede, kavga, hırsızlık, adam yaralama gibi vukuatlar baş gösterdi. bunları tolere eden imparator bu gözü dönmüş orduyu iznik ve izmit'e geçirmeye başardı artık haçlı ordusu buradan itibaren selçuklu ile karşı karşıyaydı.
1096-1097 yıllarında anadolu selçuklu tahtında 1.kılıçarslan oturuyordu. babası kutalmışoğlu süleyman şah'tan aldığı toprakları genişletmiş, diğer anadolu türk beylikleri ile iyi ilişkiler kurmuştu. ancak gelen tehlikenin farkına tehlike geldikten sonra varabildi. buna rağmen halkın haçlı seferini yenilgiye uğratacaktı. haçlıların geçeceği yollardaki iaşe ve su kaynaklarını tahrip ettirdi. böylelikle haçlı ordusu su ve iaşe konusunda sorunlar yaşadı. halkın haçlı ordusunun giriştiği kuşatmalar ve muharebelerde (kserigordos, kırkgeçit) türkler haçlıları büyük bir yenilgiye uğrattılar. haçlılardan esir düşenlerin bir kısmı islama geçerken islama geçmeyenler infaz edildiler böylelikle halkın haçlı seferi haçlılar açısından başarısız oldu.
birinci haçlı seferinin ikinci dalgası ve esas dalgası ise baronların haçlı seferiydi. bu seferde eğitimli piyadeler, okçular, avcılar, şövalyeler ve din adamları ile katipler bulunuyordu. baronların haçlı seferine katılan baronlar şunlardır;
- toulouse kontu 4.raymond
- giyom bau'lu
- tranta kontu baemondo ve yeğeni tancred (güney italya normanları)
- robert cortehauseli
- flandra kontu 2.robert
- godfrey de bouillon (aşağı lorraine dükü, 1.haçlı seferi sonrası kurulacak olan kudüs krallığı'nın kurucusu)
- bourglu baudoin (2.kudüs kralı, godfrey'in kuzeni)
- blois kontu stephen
- amiens kontu 1.enguerrand
- saint-pol kontu ıı. hugues de campdavaine ve oğlu enguerrand.
loren kaynaklı ordu: godfrey de bouillon ve baudouin boulognelu. almanya'yı geçip balkanlara kuzeyden girecek ordu;
italya normanlar ordusu: tranta kontu boemondo ve yeğeni tancerd de hauteville idaresinde. italya'dan balkanlarda epir'e çıkacak ve balkanları doğu yönünde geçecek ordu;
güney fransalılar ordusu: toulouse kontu raymond de saint-gilles idaresinde. kuzey italya'dan balkanlara girip sırbistan ve makedonya üzerinden gidecek ordu;
fransalı franklar ordusu: hugue le grand, robert courteheuse ve robert flandralı. loren kaynaklı orduyu gecikmeyle takip edecek ordu.
baronların orduları daha profesyonel ve eğitimli olduklarından konstantinopolis'te çok fazla olay çıkarmadılar. baronlar ile imparator aleksios'un hedefleri uyuşmuyordu aslında aleksios haçlıları bir piyon gibi türklerin üzerine sürmeye çalışıyordu ancak baronların amacı bir an evvel en kısa yoldan anadolu'dan çıkmak ve kudüs'e ulaşmaktı. 1.aleksios'un en çok sorun yaşadığı baron ise taranto dükü baemondo idi. çünkü imparatorluğunun ilk zamanlarında baemondo önderliğindeki normanlar balkan kıyılarına çıkarma yapmışlar ve aleksios komutasındaki bizans ordusu ile savaşmışlardı. hatta haçlılar aleksios'un da bu sefere katılması gerektiğini düşündüler lakin aleksios'un hedefi baronların ordularını karşılayacak miktarda iaşe ve su kaynağı verip anadolu'ya geçirmekti. tıpkı halkın haçlı ordusunun komutanlarına koştuğu gibi baronlara da türklerden ele geçirdikleri toprakları bizans'a geri verme şartını koştu baronlar isteksiz de olsalar kudüs için bu teklifi kabul ettiler. imparator haçlı komutanlarına ve baronlara türklerin harplerde kullandıkları taktikler ve stratejiler hakkında da önemli bilgiler verdi.
anadolu'ya geçen haçlı ordusu 14 mayıs 1097'de nikea (iznik) önüne geldi. nikea'yı kuşatma altına aldılar bunun için bizans'tan destek birliklerde katıldılar. 2 ay süren kuşatma sonucunda nikea düştü ve söz verildiği gibi bizans'a devredildi. sultan 1.kılıçarslan başkenti konya'ya taşımak zorunda kaldı. haçlılar ise kudüs yolunda ilerlemeye devam ettiler. nikea kuşatmasının devam ettiği günlerde haçlı ordusunun diğer kolu eskişehir civarında yola devam etmekteydi. ordunun bu kolunu bizzat 1.kılıçarslan karşıladı. sultanın yanında danişmend beyi gümüştekin gazi'de yer almaktaydı. selçuklu ordusu hızlı ve hafif zırhlı okçu süvarilerden oluşuyordu lakin selçuklu okçu süvarilerinin okları ağır zırhlarla kuşanan haçlı ordusuna fazla hasar veremedi. godfrey de bouillon, taranto dükü baemondo, robert courteheuse'nin başında bulunduğu bu haçlı ordusu selçuklu kuvvetlerine karşı galip geldi.
nikea ve dorileon zaferlerinden sonra haçlı ordusunun ilerleyişi devam etti. mağlubiyetlerinden sonra stratejilerini gözden geçiren 1.kılıçarslan haçlı ordusuyla doğrudan muharebeye girmeme kararı aldı. bizanslı tatakios kılavuzluğundaki haçlı ordusu şu güzergahı takip etti;
uluborlu (polybotus), yalvaç (antioch-pisidia), akşehir (philomelium), ladik (laodicea), konya (ıconium), ereğli(hereclea), kemerhisar (tyana), niğde (augustapolis). burada haçlı ordusu ikiye ayrıldı. genellikle güney italya'da yerleşmiş normanlar ve güney italyanlardan oluşan bir kısmı boemondo ve tancred komutası altında gülek boğazı'na yönelerek çukurova'ya ve tarsus'a girdiler. bu yolun toroslarda ve özellikle gülek boğazı'nda pusuya uygun olduğu görüşü ile haçlı ordusunun büyük ikinci kısmı kayseri (mazacha), kahramanmaraş (marash) yoluyla çukurova'ya indi.
türklere verilen zayiatların yanı sıra anadolu sıcağı, su ve iaşe sorunu, kıtlık gibi nedenlerden dolayı pek çok haçlı askeri telef oldu. haçlılar ihtiyaçlarını karşılamak için geçtikleri yolların çevresindeki köyleri müslüman ya da hristiyan ayırt etmeksizin talan ettiler. bunların yanında haçlı baronları arasında da mücadeleler vardı.
20 ekim 1097 - 28 haziran 1098 arasında haçlılar antakya'yı kuşattılar. iki kez kuşatılan kale ikinci kuşatma sonrasında düştü. kuşatma sırasında salgın baş gösterdi. müslümanların antakya'yı kaybetmesindeki en önemli sebep şii - sünni kavgalarıydı. bu yüzden şii fatımiler antakya'ya sünni selçuklu'ya destek göndermemişlerdir. antakya'yı ele geçirdikten sonra da haçlı ordusundaki su ve yemek ihtiyacı sorunu devam etmekteydi bu sorunu önce ellerindeki atları kesip yemekte buldular ancak koca orduya bu yetmedi. güvenilir bir hristiyan kaynağına göre haçlılar antakya'da öldürdükleri müslümanların etlerini kaynatıp yemişlerdir. yani yamyamlık baş göstermiştir. kuşatmadaki başarıdan sonra antakya haçlı kontluğu 1.baemondo tarafından kurulmuştur.
haçlı ordusunun bir diğer kısmı ise antakya'dan ana hedef kudüs'e inmekteydi bu süreç şöyledir;
- 13 ocak: toulouse'lu raymond'un haçlı ordusu başında antakya'dan güneye doğru yürüyüşe başlaması.
- 16 ocak: haçlı ordusu saycar şehrine hücum etmeden şehrin kenarından geçmesi.
- 28 ocak: toulouse'lu raymond'un hisn-el-akrad kalesini eline geçirmesi.
- 14 şubat-13 mayıs: toulouse'lu raymond'un haçlı ordusunun akka kalesini başarısız şekilde kuşatması.
- 17 şubat: haçlı ordusunun tartus şehrini eline geçirip talan etmesi.
- 2 mart: godefroi de bouillon'un jabala kalesine başarısız hücumu.
- 16 mayıs: haçlı ordusu hücum etmeden trablusşam şehri etrafından geçmesi.
- 26-29 mayıs: haçlı ordusunun kasariya önünde yürüyüşüne 3 gün mola verip dinlenmesi.
- 1 haziran: haçlı ordusunun arsuf şehrini eline geçirmesi. haçlı ordusunun doğuya dönerek ramalah ve kudüs yönüne yönelmesi.
- 1 haziran: kudüs'e liman olan yafa şehrinin fatimi askerî güçleri tarafından yıkılıp terk edilmesi.
- 2 haziran: haçlı ordusunun ramallah şehrini ele geçirmesi ve bu şehir önünde kudüs'e varmak için yeniden teşkilatlanması.
- 6-7 haziran: tancred ve bourg'lu baudouin komutasında bir haçlı ordusunun beytüllahim şehrini ele geçirmesi.
- 7 temmuz: haçlı ordusunun kudüs kalesi önüne gelmesi ve kudüs kuşatmasının başlaması
7 temmuz 1099'da kudüs'ü kuşatan haçlılar 15 temmuz 1099'da kudüs'e girdiler. fatımiler haçlılara güçlerinin yetmeyeceğini anlayınca müslüman halkı haçlıların insafına terk etmiştir.
15 temmuz 1099 gününde kudüs'e giren haçlı ordusu tarihteki en büyük katliamlardan birini yaptı. bu katliamlar arap ve hristiyan tarihçiler tarafından şöyle anlatılır;
o günleri yaşamış, ismi bilinmeyen bir yazarının "gesta francorum" adlı latince tarih eserinde bu katliam şöyle tasvir edilir:
bizim askerlerimiz süleyman tapınağına kadar onları katlederek, öldürerek takip ettiler; burada katliamla o kadar çok kişi öldürülmüştü ki ölenlerin akan kanı katliama devam eden askerlerimizin ayak bileklerine kadar yükselmişti.
bir diğer birincil kaynak olan foucher de chartres tarihi şöyle yazar:
bu tapınakta 10.000 kişi öldürüldü. gerçekten orada olsaydınız ayaklarımızın ayak bileklerine kadar öldürülenlerin kanı ile kaplı olduğunu görürdünüz. daha başka ne denilebilir? buradaki hiç kimse hayatta bırakılmadı; ne kadınların ne çocukların hayatını bağışladılar.
bir başka haçlı yazari, aguiles'li raymund ("historia francorum qui ceperunt ıherusalem" adlı eserinde) "övünmeli" bir üslupla şunları anlatır:
görülmeye değer harika sahneler gerçekleşti. adamlarımızın bazıları - ki bunlar en merhametlileriydi - düşmanların kafalarını kesiyorlardı. diğerleri onları oklarla vurup yere düşürdüler, bazıları ise onları canlı canlı ateşe atarak daha uzun sürede öldürüp işkence yaptılar. şehrin sokakları, kesilmiş kafalar, eller ve ayaklarla doluydu. öyle ki yolda bunlara takılıp düşmeden yürümek zor hale gelmişti. ama bütün bunlar, süleyman tapınağı'nda yapılanların yanında hafif kalıyordu. orada ne mi oldu? eğer size gerçekleri söylersem, buna inanmakta zorlanabilirsiniz. en azından şunu söyleyeyim ki, süleyman tapınağı'nda akan kanların yüksekliği, adamlarımızın ayak bileklerinin boyunu aşıyordu.
arap tarihçi ali ibnü'l esir (1160-1233) al-kamil fi'l tarih (mükemmel tarih)" adlı eserinde
kutsal şehrin nüfusu kılıçtan geçirildi ve frenkler bir hafta süren bir müslüman katliamına giriştiler. mescid-i aksa camiinde yetmiş binden fazla kişiyi öldürdüler.
demektedir.
birkaç birincil kaynak yahudi sinagog binasının içine sığınan yahudilerle birlikte yakıldığı yazmaktadır. sinagog içinde yahudiler canlı canlı yanmakta ve yananların iniltileri etrafa yayılmakta iken haçlı askerlerinin "isam, sana tapıyoruz." adli ilahiyi iniltilerin üzerinde duyurmak için sinagog etrafında dönerek gayet yüksek sesle bağırarak söyleyip kendilerini eğlendikleri bildirilir. şam tarihini işleyen ibnü'l kalanisi (1073-1160) zeyl tarih dimaşk adlı zamanının tarihinde olanı şöyle özetler:
ahaliden çoğu öldürüldü. sinagoglarına sığınan yahudileri franklar kafalarının üstünden yaktılar.
ve bu yangından sinagog'da bulunan hiçbir yahudinin sağ kalmadığını yazar.[3]
bu felaketin önemini azaltmak hedefli bazı avrupalı tarihçi yazarlar birkaç müslümanın bu katliamdan kurtulduklarını yazmaktadırlar. mesela, haçlı komutanı tancred'in tapınak dağı etrafının kendine verildiği için oraya sığınmış müslümanlardan bazılarını öldürmekten kurtarmak istediğini; fakat diğer haçlıların onu dinlemeyip katliama devam ettikleri bildirilir. "gesta francorum" tarih yazarının
şehir inançsızlardan ele geçirilince, bizim askerlerimiz şehirde bulunan çok sayıda inançsızı, hem erkek hem kadın, ellerine geçirdiler, bunları ya
öldürdüler ya da kul olarak aldılar.
diye yazması, şehirlilerinin bazılarının haçlılar tarafından köle olarak alınmasını haçlıların insaflı davrandıkları olarak yorumlanmaktadır. yine aynı yazarın
[liderlerimiz] bütün şehir ölü arap cesetleri ile dolu olup bunların şehri fena kokuttukları için bütün ölü [arap] cesetlerinin şehirden dışarı atılmasını emrettiler ve böylece hayatta kalan araplar bütün cesetleri şehrin çıkış kapılarına sürüklediler ve oralarda sanki yüksek evler gibi yığınlar yaptılar. inançsız kişilerin bu kadar büyük katliamını hiç kimse görmüş duymuş değildi. yakılan ölü cesetleri sanki piramitler gibi yığılmıştı. kaç kişinin öldürülmüş olduğunu allah'tan başka kimse bilemez.
birinci haçlı seferi tarihteki tek başarılı haçlı seferidir. yaklaşık 600 bin kişinin katıldığı rivayet edilmiştir.
buradan
buradan
buradan
devamını gör...
9.
bittiği zannedilen ama farkli bicimlerde tekrar tekrar tezahür eden hristiyan macerası.
devamını gör...
10.
kudüs'ü ve kutsal toprakları müslümanların kontrolünden kurtarmak amacıyla hıristiyan güçler tarafından düzenlenen askeri seferlere verilen isim.
devamını gör...
11.
-biz niye çalışıyoruz ki? gidip çalışıp kazanmışların elinden alalım. e fikrimizi de dayatırız,köle yaparız.
-ee durup dururken saldıramayız ki?
-bi' dini yayıp çıkacağız deriz.
-ee durup dururken saldıramayız ki?
-bi' dini yayıp çıkacağız deriz.
devamını gör...
12.
günümüzde modern silahlarla ve emperyalizm kılıfıyla faaliyetlerine devam eden örtülü din kaçkınlığı.
devamını gör...
13.
hangisi bilmiyorum birden fazla olan bu seferlerin bir tanesinde kısa süreliğine de olsa bizans yıkılmış ve latin kralliği kurulmuştur istanbulda.sonra malum bizans tekrar dirildi .bir süreliğine tabi.
edit:4. hacli seferiymis.
edit:4. hacli seferiymis.
devamını gör...
14.
günümüzde var olmayan zira avrupa kıtasında dahi musevi-hristiyan dini ve kültürüne mensup olan neredeyse kalmamıştır. hollandalıların ekseriyeti dinsizdir (ateist, agnostik, deist vs.) bu oran çekler arasında %70 civarıdır geriye kalan %30 luk kesim arasında da herkes hristiyan değildir neo-pagan dinlere inananlar da olduğu gibi halk "kültürel hristiyan" olarak geçiyor. ingilizler ise hristiyanlığın reformist mezheplerine inanıyor veya dinsizler ki neredeyse yarısı.
kısacası avrupa kıtasında ortaçağda olduğu gibi musevi-hristiyan mezhepleri eskisi gibi yaygın değil yerini ya dinsizliğe ya neo-pagan dinlere ya da farklı kültlere bırakıyor. bir nevi benzeri türkiye, iran ve orta asya (afganistan ve tacikistan hariç) ülkelerinde görüyoruz. semavi dinler takipçi kaybediyor. ilerleyen yüzyıllarda odin, zeus, perun, taranis, buda ve tengri'nin müritleri oldukça fazla olacaktır.
kısacası avrupa kıtasında ortaçağda olduğu gibi musevi-hristiyan mezhepleri eskisi gibi yaygın değil yerini ya dinsizliğe ya neo-pagan dinlere ya da farklı kültlere bırakıyor. bir nevi benzeri türkiye, iran ve orta asya (afganistan ve tacikistan hariç) ülkelerinde görüyoruz. semavi dinler takipçi kaybediyor. ilerleyen yüzyıllarda odin, zeus, perun, taranis, buda ve tengri'nin müritleri oldukça fazla olacaktır.
devamını gör...
15.
papa 2. urbanus'un clermont konsilindeki çağrısı ile 1096 yılında başlayıp 13. yüzyıla kadar süren, çoğu kaynağa göre barbar istilalarının sonuncusu. steven runciman'ın 3 ciltlik nefis haçlı seferleri tarihini okumak bu konuda doyurucu olur. türk tarih kurumu tarafından prof. dr. fikret ışıltan'ın güzel, akıcı çevirisi ile yayınlanmıştır.
devamını gör...
16.
1nci haçlı seferinde (ki kudüs'ü fethetme hedefine ulaşan tek seferdir) ilgili bizim tarih kitaplarımızda #656179 haçlı ordusunun 600bin kişi olduğu ve kılıçadlan'ın bu ordunun büyük bir kısmını anadolu topraklarına gömdüğü yazılır.
o dönemde avrupa nüfusu 60 milyon. yani her 100 kişiden biri orduya katılmış öyle mi. bu yalana neden gerek gördü bizim tarih yazıcılarmız acaba?
işte gerçek:
1) pierre l'ermit'in başıboş ordusu. kadın, çocuk, doğru düzgün silahı ve askeri eğitimi olmayan kuru kalabalık. selçuklular iznik yakınlarında bunların erkeklerini son ferdine kadar kırdı. kadınlar müslüman olup selçuklulara katıldı. sayıları azami 40bin kişidir.
2) şövalyelerin haçlıları: selçuklular bunlarla gerilla, vur kaç savaşı yaptı.
7-10bin çok iyi eğitimli ve zırhlı şövalye, 35-50bin arası piyade, 20-30 bin arası lojistik elemanı olmak üzere 80-100 bin askerden oluşuyordu. bunlar kudüs önüne gelince sayıları 1500 civarında şövalye dahil 15bin savaşçıya düşmüştü.
bu sayı azalmasına yürütülen yıpratma (gerilla) savaşı kadar bazı soyluların anadolu'da kendi devletlerini kurma isteği neden olmuştur. örneğin urfa'da (edessa) ve antep'te (eblehan) iki haçlı devleti kurulmuş bunllar kudüs'e gitmemiştir.
-----------------------
haçlı seferleri din savaşı gibi gösterilse de gerçek çin ve hindistan'dan avrupa'ya giden ipek yolunun ve dünya ticaretinin denetimini ele geçirme savaşlarıdır.
o dönemde avrupa nüfusu 60 milyon. yani her 100 kişiden biri orduya katılmış öyle mi. bu yalana neden gerek gördü bizim tarih yazıcılarmız acaba?
işte gerçek:
1) pierre l'ermit'in başıboş ordusu. kadın, çocuk, doğru düzgün silahı ve askeri eğitimi olmayan kuru kalabalık. selçuklular iznik yakınlarında bunların erkeklerini son ferdine kadar kırdı. kadınlar müslüman olup selçuklulara katıldı. sayıları azami 40bin kişidir.
2) şövalyelerin haçlıları: selçuklular bunlarla gerilla, vur kaç savaşı yaptı.
7-10bin çok iyi eğitimli ve zırhlı şövalye, 35-50bin arası piyade, 20-30 bin arası lojistik elemanı olmak üzere 80-100 bin askerden oluşuyordu. bunlar kudüs önüne gelince sayıları 1500 civarında şövalye dahil 15bin savaşçıya düşmüştü.
bu sayı azalmasına yürütülen yıpratma (gerilla) savaşı kadar bazı soyluların anadolu'da kendi devletlerini kurma isteği neden olmuştur. örneğin urfa'da (edessa) ve antep'te (eblehan) iki haçlı devleti kurulmuş bunllar kudüs'e gitmemiştir.
-----------------------
haçlı seferleri din savaşı gibi gösterilse de gerçek çin ve hindistan'dan avrupa'ya giden ipek yolunun ve dünya ticaretinin denetimini ele geçirme savaşlarıdır.
devamını gör...
17.
hala devam etmekte olan seferler. sefer düzenledikleri yerlere de önceden milliyetçilik tefrikası tohumları atarlar ki kendilerine karşı birlik ve beraberlik içinde direnen bir toplum olmasın.
devamını gör...