hangi ülkeye yerleşmek daha mantıklı
başlık "chessgramerpislikherif" tarafından 11.06.2024 22:54 tarihinde açılmıştır.
1.
(bu bir fikir alışverişi gönderisidir)
uzun bir aradan sonra merhaba sözlük,
yurtdışında bir ülkeye yerleşme şansınız olsa nereyi seçerdiniz? sebepleriyle birlikte yazarsanız sevinirim.
eğer yurtdışında yaşayanlarınız varsa; yaşadıkları ülke ve şartları konusunda aydınlatırlarsa sevinirim.
uzun bir aradan sonra merhaba sözlük,
yurtdışında bir ülkeye yerleşme şansınız olsa nereyi seçerdiniz? sebepleriyle birlikte yazarsanız sevinirim.
eğer yurtdışında yaşayanlarınız varsa; yaşadıkları ülke ve şartları konusunda aydınlatırlarsa sevinirim.
devamını gör...
2.
kişilikle ilgilidir.
kurallara önem veriyorsan ve saygılıysan japonya
kurallar umrunda değil her boku yemek istiyorsan türkiye
soğukları seviyorsan bir kuzey ülkeleri
soğukları sevmiyorsan ekvator ülkeleri
sefil ama mutlu olmak istersen küba
zengin ama mutsuz olmak istiyorsan amerika
kurallara önem veriyorsan ve saygılıysan japonya
kurallar umrunda değil her boku yemek istiyorsan türkiye
soğukları seviyorsan bir kuzey ülkeleri
soğukları sevmiyorsan ekvator ülkeleri
sefil ama mutlu olmak istersen küba
zengin ama mutsuz olmak istiyorsan amerika
devamını gör...
3.
bae.
devamını gör...
4.
yapabiliyosanız emerika.
devamını gör...
5.
daha açık bir soru sormak istiyorum. yurt dışında çalışma imkanınız olan bir işiniz var ve bu ülkeler arasında tercih mi problem.
eğer böyle bir durum yoksa çok problem yaşarsınız onu belirteyim.
o zaman biraz tecrübe aktarayım.
avrupa ülkeleri. kurallar kesindir ve uymak zorundasınız. kurallara uymazsanız zorla uydururlar. kalifiye bir işiniz yoksa çok para kazanamazsınız ama bu durumda bile rahat yaşarsınız.
balkan ülkeleri. avrupanın tam avrupalaşamayan ülkeleridir. avrupa birliği üyesi olsalar da olmasalar da bir adım geridedirler. ama insanları daha sıcaktır.
asya ülkeleri. hazır bir işiniz yoksa aç kalırsınız. ama yaşaması ve insana saygısı iyidir.
afrika ülkeleri. kuzeyi ayrı dert güneyi ayrı dert.
amerika kıtası ve avustralya hakkında zaten az çok bilginiz vardır. gitmediğim için yorum yapamıyorum.
eğer böyle bir durum yoksa çok problem yaşarsınız onu belirteyim.
o zaman biraz tecrübe aktarayım.
avrupa ülkeleri. kurallar kesindir ve uymak zorundasınız. kurallara uymazsanız zorla uydururlar. kalifiye bir işiniz yoksa çok para kazanamazsınız ama bu durumda bile rahat yaşarsınız.
balkan ülkeleri. avrupanın tam avrupalaşamayan ülkeleridir. avrupa birliği üyesi olsalar da olmasalar da bir adım geridedirler. ama insanları daha sıcaktır.
asya ülkeleri. hazır bir işiniz yoksa aç kalırsınız. ama yaşaması ve insana saygısı iyidir.
afrika ülkeleri. kuzeyi ayrı dert güneyi ayrı dert.
amerika kıtası ve avustralya hakkında zaten az çok bilginiz vardır. gitmediğim için yorum yapamıyorum.
devamını gör...
6.
bana her yer olur.
20'li yaşlarımda hep ingiltere' ye gitmek istedim, merak ettim, hala istiyorum. ingilizleri seviyorum her ne kadar devleti, kızıl derli' leri öldürseler de ingilizlerin kanında saf isyan ve başkaldırı vardır. dünyanın en iyi müziğini, en güzel isyanı ingilizler yapmıştır, samimi ve almanlar gibi kibirli değillerdir. sor bana hiç gittim mi hayatımda hiç şehir için de bile tek bir kere bile uçağa binmedim.
30' lu yaşlarımın başında hindistan'ı çok merak ettim ve hala merak ediyorum, param olursa, oraya gidersem bir zamanlar sabundan yaptığım ve bıraktığım heykellerin ana fikrini gayesini gerçekleştireceğim.
sonra israil'e gitmek çok istedim, onun için hayaller çok kurdum, hala gitmek istiyorum ve aslında gidebilirim. orada güzel sanatlar da okumayı çok istemiştim.(olsun benim mezun olduğum okul güzel sanatlar fakültesi çok güzeldi, hayatımda tek geriye dönüş yapmak isteseydim okuduğum yıllara geri dönerdim. okul benim evimdi, gece gündüz atölye de kalıyorduk, sürekli içiyorduk, her katta güzel sanatların ayrı bölümleri vardı, ben bütün katlara bakardım, atölye de içmeye devam ederdik, her bölümden arkadaşlarım vardı en az bir tane de olsa farklı dallardan iş yaptım, yardım ettim, okul en üst katında müzikoloji bölümünde sürekli bir piyano sesi gelirdi. zemin katta aynı heykel resim bölümü gibi okuldan hiç ayrılmayan tiyatro dan arkadaşlarımın oyunlarını izlerdim, onlarda fuul time okulda yaşardı, konservatuar dan ezgi çellosunu evime getirir çalardı, ona yalvarırdık ne olur durma diye kocaman keman kucağında bize gösteri yapardı, sürekli sanat içinde insana dair ne varsa hepsini gördük, 24 saat içerdik. sergiler de bile beleş içmek için can atardık, elimizde spastikler gibi sürekli insana ait olmayan nesneler yoktu. atölyelerimiz mükemmeldi, şimdi o okul yıkıldı, devlet önce canlı modele izin veremdi, ben çok şanslıydım hatta son anatomi derslerinde canlı model alabilen son öğrencilerdenim, ilk nü modellerden başladılar, sonra okulu komple yıktılar, tıp fakültesinden ayırdılar, konsevatuar dan ayırdılar, şimdi ise devlet yetenek sınavını kaldırmış yani güzel sanatları öldüren devletimiz mutludur amaçlarına ulaştılar çünkü. benim dönemim de en yeteneklisi bendim, alan derslerim den hep yüksek not aldım, ancak koşullu sanat tarihi dersinden kaldığım için aslında bir o kadar karışık ve ben şu an bunu yazmakla ne elde ediyorum bilmiyorum da okulum uzadı 7 sene sonra mezun oldum. mezun olmam gereken yılda kişisel sergi açtım ve sonraki dönemler de mezun olurken yine sergi açarsın dedim de olmadı. onun yerine filistin- israil savaşını; sanatında anlatan ve göçebe hayatı yaşamış görmüş bir filistinli' nin savaştan kaçıp ingiltere' ye yerleşmesi ile güzel sanatlar fakültesinde okuması ile öteki olma durumunu, yer yurt edinememe, kadın hakları vs. falan sanatçının yaptığı bütün eserlere bakıp, kitabını alıp okuyup, internette ki verilere bakarak filistin' li sanatçı ve ingiltere' de yaşayan mona hatoum' ın bir çok yapıtını beğenmedim. samimi ve doğal görünmeyen, zorlama yapıtları beni derinden sarsmadı, ancak çok sevdiğim performans sanatında ki bazı performanslarını taktir etmiştim, kendisi zaten politik bir tarafta durarak sanatta kendisini ifade ediyor, bir yemek tabağının üzerine yansıtılan kamera görüntüleri; bir doktorun, iç organları görüntülemesi için kullandığı yüksek teknoloji aletini mona hatoum bize çok iyi ifade edip yansıtıyor, tezimden tam yüz puan almıştım, ayakta alkışlanmıştım, ama yedi senede okuldan mezun olmuştum, seneler geçti ben hala mona hatoum için aynı şeyleri düşünüyorum, samimi ve doğal gelmiyor.)
boşluksuz üst paragrafı okumayacağınızı zaten biliyorum. insan olan her yerde varım, tüm dünyada sınırların kalkması için eylemler yapılacaksa sonuna kadar gider yaparım, hatta eylem yaparken izin almadan bir başka ülkeye gidebilelim. kaçak göçmenleri sonuna kadar destekliyorum, izin verilmiyor, ben de göçmenim. soyum atalarım gürcistan' dan göç etmişler, küçükken tıpkı bir aşiret ailesi gibi dede evinde kalırdık, yaşlılar, amcalar, yengeler, kuzenler hepsi bir çatı altında kalırdı, küçükken hep papara yerdim neden türkçe konuşuyorsun diye, mustafa kemal atatürk' ü görmüş ninem, yüzün üstünde yaşadı. o bize anlatırdı nasıl göç ettiklerini ve hep gürcüce konuşurdu, bana da zorla gürcüce konuşmamı baskılayan akrabalarım yüzünden hiç öğrenmek istemedim, inadım inat kıçım kanat. saçma inadım olmasaydı şu an babam annem gibi konuşuyor olacaktım.
20'li yaşlarımda hep ingiltere' ye gitmek istedim, merak ettim, hala istiyorum. ingilizleri seviyorum her ne kadar devleti, kızıl derli' leri öldürseler de ingilizlerin kanında saf isyan ve başkaldırı vardır. dünyanın en iyi müziğini, en güzel isyanı ingilizler yapmıştır, samimi ve almanlar gibi kibirli değillerdir. sor bana hiç gittim mi hayatımda hiç şehir için de bile tek bir kere bile uçağa binmedim.
30' lu yaşlarımın başında hindistan'ı çok merak ettim ve hala merak ediyorum, param olursa, oraya gidersem bir zamanlar sabundan yaptığım ve bıraktığım heykellerin ana fikrini gayesini gerçekleştireceğim.
sonra israil'e gitmek çok istedim, onun için hayaller çok kurdum, hala gitmek istiyorum ve aslında gidebilirim. orada güzel sanatlar da okumayı çok istemiştim.(olsun benim mezun olduğum okul güzel sanatlar fakültesi çok güzeldi, hayatımda tek geriye dönüş yapmak isteseydim okuduğum yıllara geri dönerdim. okul benim evimdi, gece gündüz atölye de kalıyorduk, sürekli içiyorduk, her katta güzel sanatların ayrı bölümleri vardı, ben bütün katlara bakardım, atölye de içmeye devam ederdik, her bölümden arkadaşlarım vardı en az bir tane de olsa farklı dallardan iş yaptım, yardım ettim, okul en üst katında müzikoloji bölümünde sürekli bir piyano sesi gelirdi. zemin katta aynı heykel resim bölümü gibi okuldan hiç ayrılmayan tiyatro dan arkadaşlarımın oyunlarını izlerdim, onlarda fuul time okulda yaşardı, konservatuar dan ezgi çellosunu evime getirir çalardı, ona yalvarırdık ne olur durma diye kocaman keman kucağında bize gösteri yapardı, sürekli sanat içinde insana dair ne varsa hepsini gördük, 24 saat içerdik. sergiler de bile beleş içmek için can atardık, elimizde spastikler gibi sürekli insana ait olmayan nesneler yoktu. atölyelerimiz mükemmeldi, şimdi o okul yıkıldı, devlet önce canlı modele izin veremdi, ben çok şanslıydım hatta son anatomi derslerinde canlı model alabilen son öğrencilerdenim, ilk nü modellerden başladılar, sonra okulu komple yıktılar, tıp fakültesinden ayırdılar, konsevatuar dan ayırdılar, şimdi ise devlet yetenek sınavını kaldırmış yani güzel sanatları öldüren devletimiz mutludur amaçlarına ulaştılar çünkü. benim dönemim de en yeteneklisi bendim, alan derslerim den hep yüksek not aldım, ancak koşullu sanat tarihi dersinden kaldığım için aslında bir o kadar karışık ve ben şu an bunu yazmakla ne elde ediyorum bilmiyorum da okulum uzadı 7 sene sonra mezun oldum. mezun olmam gereken yılda kişisel sergi açtım ve sonraki dönemler de mezun olurken yine sergi açarsın dedim de olmadı. onun yerine filistin- israil savaşını; sanatında anlatan ve göçebe hayatı yaşamış görmüş bir filistinli' nin savaştan kaçıp ingiltere' ye yerleşmesi ile güzel sanatlar fakültesinde okuması ile öteki olma durumunu, yer yurt edinememe, kadın hakları vs. falan sanatçının yaptığı bütün eserlere bakıp, kitabını alıp okuyup, internette ki verilere bakarak filistin' li sanatçı ve ingiltere' de yaşayan mona hatoum' ın bir çok yapıtını beğenmedim. samimi ve doğal görünmeyen, zorlama yapıtları beni derinden sarsmadı, ancak çok sevdiğim performans sanatında ki bazı performanslarını taktir etmiştim, kendisi zaten politik bir tarafta durarak sanatta kendisini ifade ediyor, bir yemek tabağının üzerine yansıtılan kamera görüntüleri; bir doktorun, iç organları görüntülemesi için kullandığı yüksek teknoloji aletini mona hatoum bize çok iyi ifade edip yansıtıyor, tezimden tam yüz puan almıştım, ayakta alkışlanmıştım, ama yedi senede okuldan mezun olmuştum, seneler geçti ben hala mona hatoum için aynı şeyleri düşünüyorum, samimi ve doğal gelmiyor.)
boşluksuz üst paragrafı okumayacağınızı zaten biliyorum. insan olan her yerde varım, tüm dünyada sınırların kalkması için eylemler yapılacaksa sonuna kadar gider yaparım, hatta eylem yaparken izin almadan bir başka ülkeye gidebilelim. kaçak göçmenleri sonuna kadar destekliyorum, izin verilmiyor, ben de göçmenim. soyum atalarım gürcistan' dan göç etmişler, küçükken tıpkı bir aşiret ailesi gibi dede evinde kalırdık, yaşlılar, amcalar, yengeler, kuzenler hepsi bir çatı altında kalırdı, küçükken hep papara yerdim neden türkçe konuşuyorsun diye, mustafa kemal atatürk' ü görmüş ninem, yüzün üstünde yaşadı. o bize anlatırdı nasıl göç ettiklerini ve hep gürcüce konuşurdu, bana da zorla gürcüce konuşmamı baskılayan akrabalarım yüzünden hiç öğrenmek istemedim, inadım inat kıçım kanat. saçma inadım olmasaydı şu an babam annem gibi konuşuyor olacaktım.
devamını gör...
7.
(bkz: norveç)
huzuru bulabileceğim tek ülkenin burası olduğuna inanıyorum. düşünsene tek derdin sürekli kapalı havası. sosyokültürel yapısından bahsetmiyorum bile. ayrıca "bana göre" dünyanın en güzel doğa olaylarından biri olan kuzey ışıklarının senin için sıradan hale gelecek olması bile yeter.
huzuru bulabileceğim tek ülkenin burası olduğuna inanıyorum. düşünsene tek derdin sürekli kapalı havası. sosyokültürel yapısından bahsetmiyorum bile. ayrıca "bana göre" dünyanın en güzel doğa olaylarından biri olan kuzey ışıklarının senin için sıradan hale gelecek olması bile yeter.
devamını gör...
8.
sübyancıysan kore.. kuzey olan değil tabii orda öttürürler girebilirsen.
devamını gör...
9.
norveç, isviçre ne güzel olurdu. ama soralım bakalım onlar beni ülkelerine almak istiyorlar mı? yok.
devamını gör...
10.
norveçte herkesin çıplaklar plajında dans ettiğini sanan ateistler var puhahaha.
lan norveç, isveç falan akp gibi partilerin kurduğu yönettiği sağcı kapitalist ülkeler, sana sosyokültürel olarak yakın birilerini bulacağın ülke hindistan.
hindularla birlikte toplanıp niye müslümanlar inek yiyo, niye taylandlılar kutsal köpek yiyor diye topluca ağlarsınız.
türkiyeyi hindistana çevirmek isteyen ateistler ve komünistler niye isveç krallığında huzur bulacağını düşünüyor yada norveçte gerçekten enteresan.
lan norveç, isveç falan akp gibi partilerin kurduğu yönettiği sağcı kapitalist ülkeler, sana sosyokültürel olarak yakın birilerini bulacağın ülke hindistan.
hindularla birlikte toplanıp niye müslümanlar inek yiyo, niye taylandlılar kutsal köpek yiyor diye topluca ağlarsınız.
türkiyeyi hindistana çevirmek isteyen ateistler ve komünistler niye isveç krallığında huzur bulacağını düşünüyor yada norveçte gerçekten enteresan.
devamını gör...
11.
finlandiya. ekim 2024'de helsinki ye yerleşeceğim.
devamını gör...
12.
eğer türk kafasını bırakabilirsen
eğer türk kafasını bırakabilirsen
eğer türk kafasını bırakabilirsen
tabii ki abd...................
yoksa 1 sene geçmeden çemkirmeye başlarsın
ne biçim ülke burası yeaaaaaaaaaaaaaaaaaa
sanki geldiğin yerde padişahtın
eğer türk kafasını bırakamayacaksan
hiç dışarıyı düşünme kal burada
buranın bir benzerini bulamazsın
ama illada gidecem diyorsan
en rahat edeceğin yer ya hindistan
yada pakistan.
eğer türk kafasını bırakabilirsen
eğer türk kafasını bırakabilirsen
tabii ki abd...................
yoksa 1 sene geçmeden çemkirmeye başlarsın
ne biçim ülke burası yeaaaaaaaaaaaaaaaaaa
sanki geldiğin yerde padişahtın
eğer türk kafasını bırakamayacaksan
hiç dışarıyı düşünme kal burada
buranın bir benzerini bulamazsın
ama illada gidecem diyorsan
en rahat edeceğin yer ya hindistan
yada pakistan.
devamını gör...
13.
yazmışlar ya, kişiliğe bağlı. avrupa ülkeleri kadınlar için amerika'dan daha uygundur, daha özgür olabilirler çünkü.
ama mesela içki seven adam için---> almanya!!
ama mesela içki seven adam için---> almanya!!
devamını gör...
14.
kuzey ya da batı avrupada random bir ülke.
devamını gör...
15.
sokak düğünleri ve konvoyların olmadığı, insanların kurallara uyduğu, internet altyapısı sağlam, sıcak bir iklime sahip herhangi bir avrupa ülkesi olabilir.
devamını gör...
16.
mantıklı olan, ülkeni yaşanılır bir ülke kılma yolunda çaba göstermektir. hayata, dünyaya, insanlığa katkı bunu gerektirir.. aradığınız ülkeyi oluşturanlar böyle yapmışlardı.
devamını gör...
17.
amerika amerika amerika
devamını gör...
18.
(bkz: patagonya)
umarım doğru yazdım. şimdi arkamdan nick sahininden sözlüğün diğer sahiplerine kadar yazan çıkmasın da…!
umarım doğru yazdım. şimdi arkamdan nick sahininden sözlüğün diğer sahiplerine kadar yazan çıkmasın da…!
devamını gör...
19.
her şey maddi güce bakar. eğer maddi gücünüz yeterliyse hangi ülkeye yerleştiğinizin bir önemi yok, her türlü rahat edersiniz.
edit: patagonya ülke değil yalnız. ama yerleşilecek bir yer mi? kesinlikle. çünkü km2'ye yarım insan düşüyor. var bir hayalimiz.
edit: patagonya ülke değil yalnız. ama yerleşilecek bir yer mi? kesinlikle. çünkü km2'ye yarım insan düşüyor. var bir hayalimiz.
devamını gör...
20.
bolivya olsun tercihen la paz...
devamını gör...