1.
nazım hikmet ran tarafından yazılmış ve o dönemde yaşanan influenza virüsü salgınına yakalanmış hastalara atfedilmiş olan fakat nedense birçok insanın şimdilerde bile hiç duymamış olduğu bir şiirdir.
bugünlerden tam yüzyıl öncesi,yani 1918-1920 yılları dünya için yine pek parlak zamanlar değildi. çünkü o yıllarda, henüz yeni bitmiş olan 1. dünya savaşındaki toplam kayıpların defalarca kat fazlası kadar insanın ölümüne sebep olan o meşhur 'ispanyol gribi' global düzeni derinden sarsmıştı. hatta bu salgının 1. dünya savaşını bitiren sebep olduğu bile söylenir. mustafa kemal atatürk'ün dahi bu gribe yakalanmış ve tıp dünyası için apayrı bir yere sahip olan prof. doktor binbaşı refik saydam'ın çabalarıyla atlatabilmiş olduğu o büyük salgın işte...
nazım hikmet kuvay-ı milliye destanı'nda da bahsetmiştir bu karanlık zamanlardan:
“biz ki istanbul şehriyiz,seferberliği görmüşüz:kafkas, galiçya, çanakkale, filistin,vagon ticareti, tifüs ve ispanyol nezlesi.bir de ittihatçılar...bir de uzun konçlu alman çizmesi... 914’ten 918’e kadar yedi bitirdi bizi.” demiştir.
hastalar; her dizesinden umut damlayan bir şiirdir. okurken veya dinlerken 'işte nazım hikmet tam burada;yanı başımızda', dedirtir bize. bir acayip duygudur belki ama yine de limon,mum veya kof bir çınar olmadığımıza; herkes gibi insan olduğumuza şükrettirir. hastaların umutlarını ilacına kattırır. çünkü yaşamak için ayak diremek zorundasındır.
hastalar kardeşlerim iyileşeceksiniz.
ağrılar, sızılar dinecek.
yumuşak, ılık
bir yaz akşamı gibi inecek
ağır, yeşil dalların ardından rahatlık.
hastalar, kardeşlerim,
biraz daha sabır, biraz daha inat.
kapının arkasında bekleyen ölüm değil; hayat.
kapının arkasında dünya, dünya cıvıl cıvıl...
kalkacaksınız yatağınızdan, gideceksiniz.
tuzun, ekmeğin, güneşin tadını yeni baştan keşfedeceksiniz.
sararmak limon gibi, mum gibi erimek,
devrilmek kof bir çınar gibi ansızın...
kardeşler, hastalar!
biz ne limonuz, ne mum, ne çınar.
biz insanız çok şükür;
çok şükür biliriz,
ilacımıza
umudu katmasını...
yaşamak gerek diyerek
ayak direyip
dayatmasını...
hastalar,
kardeşlerim
iyileşeceksiniz!
ağrılar, sızılar dinecek,
yumuşak, ılık bir yaz akşamı gibi inecek,
ağır yeşil dalların ardından rahatlık...
bugünlerden tam yüzyıl öncesi,yani 1918-1920 yılları dünya için yine pek parlak zamanlar değildi. çünkü o yıllarda, henüz yeni bitmiş olan 1. dünya savaşındaki toplam kayıpların defalarca kat fazlası kadar insanın ölümüne sebep olan o meşhur 'ispanyol gribi' global düzeni derinden sarsmıştı. hatta bu salgının 1. dünya savaşını bitiren sebep olduğu bile söylenir. mustafa kemal atatürk'ün dahi bu gribe yakalanmış ve tıp dünyası için apayrı bir yere sahip olan prof. doktor binbaşı refik saydam'ın çabalarıyla atlatabilmiş olduğu o büyük salgın işte...
nazım hikmet kuvay-ı milliye destanı'nda da bahsetmiştir bu karanlık zamanlardan:
“biz ki istanbul şehriyiz,seferberliği görmüşüz:kafkas, galiçya, çanakkale, filistin,vagon ticareti, tifüs ve ispanyol nezlesi.bir de ittihatçılar...bir de uzun konçlu alman çizmesi... 914’ten 918’e kadar yedi bitirdi bizi.” demiştir.
hastalar; her dizesinden umut damlayan bir şiirdir. okurken veya dinlerken 'işte nazım hikmet tam burada;yanı başımızda', dedirtir bize. bir acayip duygudur belki ama yine de limon,mum veya kof bir çınar olmadığımıza; herkes gibi insan olduğumuza şükrettirir. hastaların umutlarını ilacına kattırır. çünkü yaşamak için ayak diremek zorundasındır.
hastalar kardeşlerim iyileşeceksiniz.
ağrılar, sızılar dinecek.
yumuşak, ılık
bir yaz akşamı gibi inecek
ağır, yeşil dalların ardından rahatlık.
hastalar, kardeşlerim,
biraz daha sabır, biraz daha inat.
kapının arkasında bekleyen ölüm değil; hayat.
kapının arkasında dünya, dünya cıvıl cıvıl...
kalkacaksınız yatağınızdan, gideceksiniz.
tuzun, ekmeğin, güneşin tadını yeni baştan keşfedeceksiniz.
sararmak limon gibi, mum gibi erimek,
devrilmek kof bir çınar gibi ansızın...
kardeşler, hastalar!
biz ne limonuz, ne mum, ne çınar.
biz insanız çok şükür;
çok şükür biliriz,
ilacımıza
umudu katmasını...
yaşamak gerek diyerek
ayak direyip
dayatmasını...
hastalar,
kardeşlerim
iyileşeceksiniz!
ağrılar, sızılar dinecek,
yumuşak, ılık bir yaz akşamı gibi inecek,
ağır yeşil dalların ardından rahatlık...
devamını gör...