hayat adil olmak zorunda mı sorunsalı

çoğu zaman bu durumdan yakınırız, kendi hayatlarımızla olmasını istediğimiz hayatı kıyaslayıp dururuz. her zaman daha iyisini isteyip daha iyisi için mücadele ederiz. mücadele ederken istediğimiz amaca ulaşacağımız kesinleşse bile içimizde ufak bir isyan daima olur. ve bu isyan her halükarda kendini besler çünkü bazı kimselerin bizim istediğimiz olguya böylesine bir mücadeleye ihtiyacı olmadan erişebildiğini görürüz ve bu durumda istemsizce zihnimizde bir kıskançlığa, kibire ve bir kırıklığa neden olabilir. sonrasında da neden adil olmadığını düşünürüz hayatın ve yakınırız. bir tarafta savaşın içerisinde kanlarla büyüyen bir çocuk, diğer tarafta her şeyiyle rahat bir yaşamda büyüyen çocuk. örnekler artırılır uzatmak istemiyorum. sonuç olarak bu eşitlik mecburi mi sizce? hayatlarımız adil olmak zorunda mı, herkesin yaşama hakkı mücadele ettiği kadar değil mi?

valla kimse kalibre edilmiş terazi beklemiyor adalet konusunda ama bu kadar da adaletsiz olması biraz fazla gibi geliyor bana hep. kimileri için kefe boşken bile yere değiyor biz hep boş kefeyle hava alıyoruz yukarılarda. he tabii hu coğrafyanın terazisi bahsetmekte olduğum.

birinin yaşantısına bakarak ''hayat adil değil'' demek kolaycılığına kaçmak yerine şimdiki olduğunuz kişinin biri olması gerektiğini düşünerek buna da kader derseniz bi nebze rahatlarsınız. kadere inanmıyorsanız da üzgünüm, kimse size adil davranmak zorunda değil ki hayat davransın.

hayatın ne böyle bir vaadi var ne de isteği.
lakin bazan dalga geçer gibi davranıyor, umutlandırıp utandırıyor.

sadece buraya takığım. kardeşim senden ekstra bir şey talep etmiyorum ama ibneliğe de lüzum yok yani.