yaşanılan ortam ve edinilen deneyimlerin tümü için kullanılan bir mecazdır.
devamını gör...
50 yaş üstünün facebook profilinde eğitim kısmına yazdığı dehşet-ül vahşet derecede ilgi çeken eğitim durumudur.
devamını gör...
mantıcı alper bey'in sunduğu bir nüktedanlar video serisi.
devamını gör...
hukuk fakültesini bitirmeden hayat okulunda master yapmışlığım var
devamını gör...
herkesin mezun olduğu ama diplomasının olmadığı bir okul.
devamını gör...
göz açınca başlayan kapayınca biten süreçtir henüz geçer not alanı görmedim
devamını gör...
youtube'da kaliteli içerikler üreten, değeri bilinmeyen bir youtube kanalı.

slogan: okuldan değil, hayattan öğrendiklerimiz...

motivasyon: motive ol ve motive kal!


etkili iletişim vezir, kötü iletişim rezil eder


rock efsanesi kıraç ile ilham verici sohbet


emekli sat efsane isim namık ekin ile ilham veren anıları


doğadaki insan serdar kılıç ile ilham veren sohbet

devamını gör...
boş adamların mezun olduğu okuldur.
devamını gör...
sanayi çalışanlarının bitirdiği okul.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

hayat okulu asla bitmez, ya siz derslerde uyumayı seçersiniz, yada yeterince harman kalmamışsınızdır.

bırakalı 6 yıl olsada dün kafaya reset atmak için, birazcık semiz otu çözmek istedim. bağlantı yok, yakın bir arkadaşıma söyledim, bir kaç yeri aradı, sonra yolu tarif etti, sürdüm.

binlerce ara sokaktan geçtikten sonra dalganın döndüğü mahalleye girdik, ordan birini aldık yanımıza, sonra aynı mahalledeki bir berbere girdik.

saçı başı düzgün bir biçimde dağınık olan berber müşteriyi traş ediyordu. hoş geldiniz, dedi, ferah bir dükkandı oturduk, biraz sonra "ne lazım" diye sordu. diğer üç kişi birbirimize baktık bir süre...

ne lazımdı bana acaba semiz otunun peşinden giderken bir berber dükkanında bulmuştum kendimi elbette traş olmaya gelmemiştim.

berber müşterden çekindiğimizi anladı ve rahat olun yabancı yok burda, semiz otu mu lazım diyerek bizi gevşetti. sanırım herkes semiz otu hakkında doğal dürtülere sahipti. berberin 3 çocuk çırağı vardı içerde demek aşinalar.

evet 100 liralık lazım dedim, işi bitince halledecektik. bekledik, önümde bir masa vardı içinde minyatür alkol şişeleri ve bazı aksesuarların yanında çeşitli kalibrede mermilerle doluydu. yarım saat sonra traş bitti, müşteri çocuk çıraklardan birinin babasıymış. enteresan... berberin işi bitince arabaya bindik, yakınlarda bir yere gidip, semiz otu alıp berber dükkanına geri döndük. bir kaç genç müşteri gelmişti berber traşa geçti. burda sarabilirmiyim dedim, çekinme dedi. otu tohumlardan ayıklayıp arapları yapıştırdım. içeride bir çok kişi vardı ve kimse umursamıyordu. daha önce halka açık bir yerde sarmamıştım.

çok şişko olmasada kendim gibi fit bir junk sardım. traş bitince içmek için dışarı çıktık. sadece ben ve berber içiyorduk, diğer iki arkadaş semiz otunu sevmezmiş. dükkandan çıkınca kuytu bir yere geçip içeceğiz sanıyordum, fuck! mahallenin meydanına geldik ve her yerde insanlar varken berber ateşle dedi.

adaptasyon konusunda yetenekliyimdir. herkesin içinde semizlemekten çekinmiyorsa s.k.rler bende çekinmem ve sorgulamam. az önce burdan geçen bir devriye polis aracı görmüş olmama rağmen tereddüt etmedim ve ateşledim. daha önce halka açık yerlerde içmiştim ama böyle meydanın ortasında göstere göstere içmemiştim. berberle nevaleyi dönmeye başladık etrafta yaşlı teyzeler ve çocuklar ve esnaf vardı. gerçekten kimse umursamıyordu. normalde bir mahallede ne kadar vegan işler dönsede kimse açıkta içilmesine müsamaha göstermez ama bu mahalle bi garipti.

nevale berbere dönünce 3 tane genç çocuk gelip selam verdi, berber bi tanesine nevaleden bir kaç yudum içirdi. gençler tokalaşıp gittiler. nevale zıvanaya dayanınca öldürmeden kaldırıma fırlatıp dükkana döndük. dalga zehir gibiydi. dükkana girene kadar kafam cıvıldamaya başladı. az önce bekleyip oturduğum dükkan değildi orası kafam mekanı bükmüş daha canlı bir yer haline getirmişti.

zımba gibiydim. berberde oturmaya başladık. içeri öyle sicili bozuk gençler girip çıkıyorduki alışkın değilseniz tedirgin olabileceğiniz türden tiplerdi çoğu. dürüm söylendi ben hariç diğerleri yemek yediler. yemekten sonra berber elinde satmak istediği bir otomatik tüfek olduğunu söyledi. ortamın yabancısı olduğum için bana dönüp iznin olursa göstermek istiyorum dedi. elbette buyur göster dedim.

sniper kasası gibi bir kutu çıkardı oturduğumuz kanapenin arkasından, kutuyu açtı, f12 typhoon model süper yakışıklı bir makina çıkardı. parçalarını ve dolu şarjörü takıp dükkanın ortasına yere koydu. kafam o kadar güzeldiki böyle anlarda asla tedirgin olmam. berber makinaya bakıp iç geçirerek, şuna bakınca elim ayağım titriyor yemin ederim ava çıkmak istiyorum, dedi.

dükkanda pek çok çocuk vardı kimse makinayı yadırgamıyordu. herkesin çok alışık olduğu şeylerdi. birazdan makinayı eline alıp namluya mermi sürdü. dışarı çıkıp bir kaç tane sıkayım mı dedi. arkadaşlar sık tabi dediler. dışarı bir iki gidip gelsede dükkanın önünde sıkmak istemediği için olsa gerek içeri geri geldi ve makinanın aparatlarını gösterdi. kafası trilyon ve elinde mermisi namluda bir makinayla bize aparatları tanıttı. boynunun her iki yanında kocaman iki yara izi olduğunu o an farkettim. daha sonra öğrendiğime göre boynunun her iki yanını bıcakla deşmiş hastahaneye zor yetişmiş. birinin geldiğini farkedip hemen makinayı zulaladı.

gelen suriyeli bir kadındı, 5 yaşındaki çocuğunu traş ettirecekti. berber kadınla flört ediyordu, sabahta gelmiş ve sıra olduğunu görünce gitmişti kadın.

berbere oğlu için istediği traşı tarif etti kafasının tepesinde örgülü bir kuyruk vardı saçın geri kalanı 5 numaraydı. kadın yanları kısaltıp kenarlara üç çizik istedi. gettolarda çocuklar ronaldo traşı, gençler ve abiler genellikle azer bülbül traşı yapar.

kafam öyle güzeldiki aklımdan geçenlerin hızına yetişemiyordum. tecrübeli bir tüketicinin kafaya hakimiyeti çok daha kaliteli yapar tribi. kafamdan geçen her şey çok kutsaldı. bir şey dikkatimi dağıttı. berberin çocuğun saçını ıslatmak için sıktığı fısfıs şişesi. bu 100lük bir chivas regal şişesiydi kapak kısmına fısfıs aparatı takılmıştı. berbere şişeyi çok beğendiğimi söyleyip bir fotoğrafını çekmek istediğimi söyledim çok sevindi. içinde tuaf aksesuarların olduğu masaya koyup bi fotoğraf çektim.

biraz sonra bir kadın kucağında 2 yaşında bir çocukla geldi. çocuk 20 dk boyunca ağladı traş olamamak için, daha önce hiç berberde kadın görmemiştim. suriyeli kadınla koyu bir muhabbete dalmıştı berber içerde traş bekleyen firari abiler mahallenin gençleri ve çocuk çıraklarla doluydu. artık işe gitmeliydim müsade istedik ve çıktık.

yolda arkadaşım o mahallede bir kulüp olduğundan bahsetti. ne tür bir kulüp olabilir diye merak ettim. bir bodrum katında sadece müslüm baba çalan ve sadece semiz otu tüketilen bir mekan varmış... meraktan kudursam da işe gitmem gerekiyordu, kendi gözlerimle ortamı görüp incelemek için uygun bir zamanda mutlaka gidelim dedim. bazen öyle harman kalırsın ki amsterdam ayağına gelir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"hayat okulu" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim