hayat tecrübesi olmayıp sözlükte yazmak

bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın farklı bir versiyonu. çoluk çocuğu almayın piste.

çok ayıp bi' eylem.

2 askeri darbe, 1 sivil darbe görmemiş insanlar sözlükte yazmamalı
prostatı olmayan da girmemeli bu sözlüğe.

sözlüğe kayıt olurken de "ne kadar hayat tecrübeniz var" onedio testi çözdürülsün.

neyse o değil de manga rozeti için puan biriktiren var mı hiç?
onu da incelemek lazım.

sözlüğün güzel yanlarından biri olan durum. buradaki gençler farkında değil belki de ama 10 yıl sonra geri dönüp baktıklarında, ne kadar değiştiklerini görecekler.

ben 10. sınıftayken ulu'da yazar olmuştum. üzerinden 10 yılı aşkın zaman geçmiş. ilk girdilerime bakıyorum, ne kadar saçma sapan şeyler.

şimdikiler de sonra saçma gelecek eminim.

sadece ben yazarsam sözlük anlamsız olur.
yazabilirler
bence sıkıntı yok.

(bkz: kore gazisi olmadan sözlükte yazmak)

yıllardır profesyonel olarak evde yaşıyorum, mümkünse dışarı çıkmıyorum. bir an düşündüm de hardbien dışarı ciksam kurda kuşa yem olurum, doğru dürüst bir hayat tecrübem yok bir de millete öğüt veriyorum arada püü..

kaç yıl tecrübe lazım acaba diye düşündürten bişi.

buarada yazan en tecrübesizin bile 10-15 yıllık hayat tecrübesi vardır diye düşünüyorum ki ortalama 30'a yakın sanırım. yani hayat tecrübesi derken biraz açsak. ne gibi tecrübeler arıyoruz. mesela askerlik yapmayana kız verilmemesi gibi şartlar mı koysak. benim aklıma gelen tecrübeler
- en az bir kez boynuz yemiş olmak
- kendi parasını kazanmış olmak
- alkollü olarak kavga etmiş olmak

evet. bu tecrübelere sahip değilseniz yazmayın. kızdırmayın kahvehane dayılarını. hıııı.

hayat tecrübesi olmayan 0-1 yaş aralığındadır. haliyle hepinizin tecrübesi var.

kolay olmasının yanında yaygın da bir olay bu. meselenin hayatsız olup sözlükte yazmaktan ziyade, sahip olunan bilgi ve hayat tecrübesini köpürterek sözlüğe aktarmak olduğu anlaşılmalı elbette.

nasıl ki instagram 4/10'luk hayatların 9/10'lukmuş gibi pazarlanmasına imkan sağlıyorsa, sözlük dediğimiz ortamlar da kendi iç dinamikleri ve kullanıcılarına sağladıkları yazınsal alan ölçüsünde aynı amaca hizmet ediyor. kitle az çok değişse de insan her yerde insandır çünkü, amaçlar da belli düzeyde ortaktır. olay her zaman ve her yerde kendini satmak yani.
zorlasa on dakikada özetleyebileceği üç günlük italya gezisinden bin tane fotoğrafla dönen, napoli'de yediği pizzaya bile ayrı albüm ayıran kız ne kadar muhteşem bir hayatı olduğunu instagram üzerinden gösteriyordur.
buradaki adamınsa satabileceği bi tek cümleleri vardır, gerçeklik payı veya reel dünyada bir temeli olup olmadığını bizim bilemeyeceğimiz yazıları. bu yüzden de yazarak parlatmak zorundadır kendisini. başka çaresi yoktur.
uzun uzun analizler yapar seks hakkında. "doggy süperdir" der. doggy pozisyonunda erkeğin hakimiyeti elinde bulundurduğundan, tüm kızların içten içe buna bayıldığından çünkü hepsinin yatakta baskın bir erkek görmek istediğinden, doggy pozisyonunda kızın kıçına şaplak atılmasının onları çıldırtacağından bahseder. kadın orgazmının inceliklerini anlatır cümle cümle; kadınların orgazmı zihinlerinde başlarmış, çok zihinsel bir olaymış, bizimki gibi değilmiş asla. böyle şeyler yazıp durur.
hak vererek okursunuz siz de. hak verirsiniz çünkü yazdıkları öyle çok da yanlışlanabilecek şeyler değildir; herkesin bildiği ya da en azından tahmin edebileceği, konu hakkında hiçbir deneyimi olmayan bi adamın bile sağdan soldan okuduklarını analiz edip mevzu üzerine düşünerek ileri sürebileceği tespitlerdir bunlar.
peki tüm bu yorumları yapan adam gerçekten bir seks üstadı mıdır? belki de değildir. olamaz mı? belki de milli bile olmamıştır ya da hayatında toplasan bir iki kere denk getirebilmiştir. her şey mümkün.
az önce söyledik ya, herkes bilir, herkes yazar bunları. zor değil. mesele ifade gücü, yazabilmek, ağzının iyi laf yapması falan işte. sözlükte bi siz varsınız, bi de kelimeleriniz. biz gerçek sizi tanımıyoruz. hayat boyunca dokunduğunuz tek meme, lisedeki sevgilinizin zar zor sütyeni üzerinden ellettiği memelerse bile meme hakkında konferans verebilirsiniz buradaki insanlara.

burası sözlük arkadaşlar. kırmızı şarapla beyaz şarap arasındaki tek farkın birinin oda sıcaklığında diğerininse hafif soğutulmuş olarak içilmesi gerektiği olduğunu bilen adamların, kazara ellerine geçen bir fransız şarabı hakkında paragraflarca tadım notu yazabildiği bir mecra. google sağ olsun imkan veriyor böyle şeylere. o yüzden takılmayın hayat tecrübesiymiş, bilgiymiş. okuyun geçin. bol bol gülün. sözlükler biz, ikiyüzlü ve prim peşindeki samimiyetsiz sığırlarla alay edelim diye var. bir de kızlara ulaşabilelim, yazı kanalıyla onlarla bi bağlantı kuralım diye. gerisi boş cidden.

kime göre neye göre. tecrübeyi neyle belirliyoruz. iş, aşk, okul . unutmayın ki herkesin yükü kendine ağır .herkesin yaşadığı kendine tecrübe.
biri gelsin desin ki 6 yaşında evlendirilmiş kızın tecrübesi yok.
(bkz: derdini seveyim)

resmen adımın yazdığı başlık. benim bu kişi.