hayvan hakları

hukuktan habersiz kişilerin savunduğu uydurma bir haklar bütünü. hayvan hakları diye bir şey yoktur. çünkü hak yalnız kişilere verilebilir. hayvanlar kişilik sahibi değildir. eğer hayvana bir kişilik atfedilecek olursa onların cezalandırılması ve belli sorumluluklar altına da sokulması gerekir. hayvanlar korunmalıdır, ancak hak sahibi olmadıklarını unutmamak gerekir.

ülkemizde, insan haklarından daha ön sıradadır.

"hayvan hakları diye bir şey yoktur" bu nasıl bir cümle yaw? "yaşama" "yaşam" hakkı? sana üstüne ev yapalım demedik.

türkiyenin hayvan hakları konusunda dahil olduğu, tamamiyle ya da kısmen kabul ettiği uluslarası sözleşmeler, bildiriler vb.
declaration of animal rights buradan
universal declaration on animal welfare buradan
universal charter of the rights of other species (2000)
dünya hayvanları korunma indeksinde türkiye d statüsündedir.
buradan
#352497">#352497 hayvanlar kişi olmadıkları ve sorumluluk ve ceza alamayacaklarından hakları olmaz demek yanlıştır.
hayvanlar duyan, düşünen canlılardır ve hepsinin kendine dair bir kişiliği vardır. cognitive ve duygusal öğrenme yetenekleri vardır. sorumluluk ve ceza hayvanın sorumluluğunu üstlenen kişiye verilir. tıpkı çocukların, zihinsel yetenekleri farklı olan kişilerin, psikiyatrik sorunları olan kişilerin duyan ve düşünen canlılar olması, sorumluluk ve ceza almamaları gibi. eğer sorumluluk ve ceza hak sahibi olmamayı gerektiriyor olsaydı bu durumda çocuk hakları olmazdı. bu durumda zihinsel yetenekleri farklı olan kişilerin, psikiyatrik sorunları olan kişilerin hakları olmazdı.
türkiye'de hayvan haklarıyla ilgili olarak düzenlemeler 5199 sayılı hayvanları koruma kanunuyla yapılmıştır, çocuk haklarıyla ilgili düzenlemeler ise 5395 sayılı çocuk koruma kanunu altında yapılmıştır. çocukların hakları yoktur gibi anlamsız bir itirazda bulunacak olan varsa hemen convention on the rights of the child belgesine bakabilir.
not: burada çocuk ve hayvan kıyasalaması sadece yazara cevaben sorumluluk, suç ve ceza kapsamında örnek olarak verilmiştir.

(bkz: iki çocuğun kediyi bayıltana kadar dövmesi) olayından sonra sorguladığım haklardır.

dünya üzerinde kalbi atan her masuma yapılanın hesabı sorulmalıdır.

yasasının hala mecliste beklediği olmazsa olmaz haklardır... hayvanlar için adalet istiyoruz!

hak sadece insanlara özgü bir arayış değildir. hayvanların konuşamıyor olmaları onların haksızlığa uğrayacağı ve haklarının olmayacağı anlamına gelmiyor. bir hayvana kasten işkence etmek, tabancayla öldürmek, yaralamak hem hukuki hem de vicdani bir suçtur.

hayvan hakları; hayvan hakları kavramı, insan harici hayvanların insan amaçlarına uygun düştüğü biçimde kullanılabilecek birer eşya olmadığı, kendi arzuları ve ihtiyaçları olan bireyler olarak muamele görmeleri gerektiği anlamına gelir.

hayvanların deneylerde kullanılmamasını savunmak, iyi şartlarda barınmalarını istemek, birer hayvan hakkıdır.

hayvanlar da varoluşun bir bireyi, evrenin bir gerçeği , doğanın doğal uzantısı. ve ontolojik olarak da bizim gibi hakları var. bir varlığı var her şeyden önce karşim. sen ona bakıyorsun o da sana bakıyor.

ama tuhaf olan bunun için hayvan hakları diye bir yasa çıkartılması. bu nasıl oluyor dayı? insan yaratılışında ve ahlakında zaten olması gereken bir hakkı yasa ile korumaya kalkmak insanlığın en büyük ayıplarından biridir. artı yasa ile de hayvan haklarını koruyamazsın. yasa ile insan haklarını da koruyamazsın. binaenaleyh yasa ile hak korunmaz. bunu içselleştirilmiş bir ahlak ile korursun ancak.

insanların hayvanlara yaptıklarını görünce, bazen insan haklarından daha üstün olduğunu düşünüyorum.

hak, hukuka uygunluk, adalet; hukukun, adaletin gerektirdiği ve birine ayırdığı şey, kazanım olarak tanımlanır. tanımdan rahatlıkla görüleceği üzere hak, insani bir şeydir. hayvanlar için böyle bir şeyden söz edilemez.
eğer hayvanın "yaşama hakkından" söz ettikten hemen sonra mangal başında pirzola pişiriyor, hayvanın yavrusu için ürettiği sütü içiyor, evinize giren sineği, sivrisineği, hamam böceğini zehirliyor, fareleri yakalamak için onları acıyla öldüren kapanlar kuruyor, deriden yapılmış ayakkabı giyip kemer takıyorsanız, hayvanların yaşam hakkına en büyük tecavüzü yapmış oluyorsunuz.
"ben onun iyiliği için yapıyorum" deyip evinize, bahçenize alacağınız kedinın, köpeğin çükünü kesip, kukusunu dağlayıp kısırlaştırıyorsanız, canlıların en büyük belki de en başta gelen üreme, neslini sürdürme "hakkına" tecavüz etmiş oluyorsunuz.
sonra burada, başka yerde, cak cak hayvan haklarından söz ediyorsunuz.
hayvan hakkı yoktur. söz konusu olan şey hayvanların refahıdır. ikisi birbirinden çok farklı şeydir. unesco'nun da hayvan hakları evrensel beyannamesi diye bir bildirgesi yoktur. ersan şen'leşmeyelim.

sen onların doğasına karışma, tahrif etme, dağa/bayıra/ ormana gökdelen dikme,asfalt döşeme her yere ,nesillerini tüketme, barınaklara tıkma... yasa çıkarmaya gerek yok. ama hangisi daha mümkün tabii yasa çıkarmak. insan içinde öyle ya,kadın hakları diye bir yasaya ihtiyaç duyulabiliyor yani insan hakları da yetmiyor. "yaşama hakkı"nın garantisi yok hiçbir canlı için. kendimizi yasalarla da koruyamıyoruz artık.