her boş vakitte okumak insanı ahmaklaştırır

alman filozof arthur schopenhauer'in 'okumak, yazmak ve yaşamak üzerine' adlı yapıtında savunduğu tez.

içeriğe biraz değinirsek salt yazar ağzıyla ve onun fikirleriyle tahayyül edersek bu bizi kısıtlar. dar bir kafa ve ezbercilikten öteye gidemez.


günümüzde (hele ülkemizde) bir lüks olsa gerek , televizyon hadi neyse de

tek bir yazar okumak üzerinden belirtildiğini düşündüğüm tez. günümüzde okumak istediğinizde bir çok farklı yazar ve okuma aracına ulaşım sağlanabildiği için ahmaklaştırmaz aksine beyni geliştirir.

günümüzde olsa kesinlikle aynı şeyi tv izlemek, sosyal medyada boş takılmak için söylerdi.

her şeyin fazlasının zarar olması.

bir bakıma pragmatist bakış açısı da denilebilir ama. okunduğunla bir şey yap demek istemiş olabilir.

yalnızca okuma, okuduğunu yaşamayı da unutma demiş olabilir. yalnızca yapıtın isminden yaptığım bir çıkarım.

maalesef bazı mesleklerde insanın devamlı okuması ve kendini geliştirmesi zorunlu bir durumdur.bu insanlar istisnasız her boş vaktinde* okur,öğrenir. tıp ve hukuk şimdi aklıma gelenler mesela.eğer mesleki zorunluluk olarak değil de entelektüel açıdan bakarsak* gerçekten de sadece okumak,başka hiçbir şey yapmamak zihni köreltir,insanı kendi kendine düşünemez hale getirir. hatta schopenhaur'a göre ne kadar çok okunursa okuduklarının o denli az etkisi kalır insan üzerinde.çünkü ona göre okunan şeyin etki bırakması için bunlar hakkında derin derin düşünmek ve bunu da zamana yaymak gereklidir.*

schopenhauer sevmem normalde pek, en son bir kitabına kafa atıyordum sinirden. ama bu sözü haklı. insan yer yer bir konu hakkında oturup düşünmeyi de bilmeli. sadece başkalarının fikirlerini okuyup papağan gibi tekrarlayarak belki fazla bilgi sahibi olunur ama kendi fikirlerini oluşturmuş, akıllı bir insan olunmaz cidden.

bence fazla zeka da ahmaklaştırıyor. çünkü sevdiklerinin kıymetini bilmiyor oluyorsun.

schopenhauer dediyse tamam o zaman ya. kitabı yavaşça bırakıyorum bir köşeye. ha bir de kadınlar hakkındaki fikirlerini de paylasiverin bir ara.

mı acaba

dedi ahmak.

derrida da schopenhauer gibi aynı şeyi söyler evet. okumayı insanın düşünmesine açılan bir kapı, bir araç olarak görür iki filozof da.

bir okuyup iki düşünmeli yapıbozuma uğratmalıyız böylelikle tüm metni.

bu cümlenin öncesini ve sonrasını görmeden yani hangi bağlamda kurulduğunu bilmeden yorum yapmak istemem.

bazı insanlar çok kitap okumayı yani sayıca fazla kitap bitirmeyi bir yetkinlik olarak görüyor. ben onlardan değilim.

bence okumak değil okudukları üzerine yazmak ve konuşmak daha önemli.

ahmaklığına karizmatik bir kılıf uydurmaya çabalayan birinin tespiti gibi duran cümle. *

mantigimin denk dustugu ender insanlardandir arthur sc. uzgunum ama bu sefer halt etmis. yuruttugu mantik icinden mantiksizlik cikarmis. oncelikle bir filozof olarak "bos zaman" kavrami kadar manasiz bir soz kalibinin olmadigini bizzat kendisinin bilmesi gerekir/di.

bos vakit degil, bosa gecirilen vakit vardir aslinda. okuyarak gecirilen vaktin de bosu namumkundur. ki okudugundan bagimsiz bir seylerin kazanimi an icerisinde muhakkak ki olur. kitaplarin ahmaklastirmasi bir kenara, okumak kadar farkindaligi yukselten, insanin aklini basina getiren, ufkunu acan, senelerin tecrubesini bunyeye bir anda yukleyen, zihinde algilari acan, dusunduren, irdeleten, baska bir etmen oldugunu henuz kesfetmedim, kesfedemedim.

kamu spotu; arthur'a ve sorgulayan insanlardan rahatsiz olanlara inat, kitaplarin icine gömülelim biz. uyanmak icin, suru kitlesinden kurtulmak icin, akil yurutmek ve secimlerimizin idraki icin. koru korune inanmamak icin. kisaca insan olabilmek icin...

dedi allame-i cihan...

(bkz: tabii lan manyak mısın)

hepimizin malumu, beyin hücrelerimiz bir müddet sonra çoğalmayı durduruyorlar. lakin zihinsel aktivitede çok önemli bir şey var, bu da beyin hücrelerinin sayısı artmayıp aksine zamanla azalacağından, hücreler arası kurulan köprüler. işte fizyoloji hocamız okumanın, bu köprülerin sayısını arttırdığını tespit ettiklerini söylemişti. vallahi okuyalım diye bizi kandırdı mı bilemem. **

beynin boşluğa da ihtiyacı vardır. mesela insan bütün gününü yemek yiyerek geçirebilir mi ?

eey schopenhauer, sen kimsin ya? biz senin ne olduğunu 14 mayıs günü göreceğiz. yazıyoruz bunları bir kenara. yargılanacaksın.

bu lafın doğruluğunu hayatınız boyunca anlamazsınız umarım.