1.
(bkz: viyana valsi)
18. yüz-yıl müziğin ve sahne ışıklarının büyüsü altında efsanevi bir aşka ev sahipliği yapmıştır.
30 yaşındaki wolfgang mozart,
genç,ingiliz soprano anna storace ile hayatta kendini en mutlu hissettiği yerde sahnede tanışır.
en kıymetli hazinesini notalarında onunla paylaşır.
ve aşklarını yaşayabildikleri tek yer,
mozart in anna söylesin diye yazdığı aryalardır.
vivien shotwell in yetenekli kaleminden dökülmüş kelimeler,
şiirsel doku ile harman haline getirilmiş.
kitabı okurken,
sahne dünyasının sihirli ışıklarında kaybolacak,
tarihin bir dönemine şahitlik edeceksiniz.
1.baskısını 2014 nisan ayında oluşturulmuş olan kitap viyana valsi olarak çevrilmiştir.
orjinal eser adı , vienna nocturne olarak bilinmektedir.
18. yüz-yıl müziğin ve sahne ışıklarının büyüsü altında efsanevi bir aşka ev sahipliği yapmıştır.
30 yaşındaki wolfgang mozart,
genç,ingiliz soprano anna storace ile hayatta kendini en mutlu hissettiği yerde sahnede tanışır.
en kıymetli hazinesini notalarında onunla paylaşır.
ve aşklarını yaşayabildikleri tek yer,
mozart in anna söylesin diye yazdığı aryalardır.
vivien shotwell in yetenekli kaleminden dökülmüş kelimeler,
şiirsel doku ile harman haline getirilmiş.
kitabı okurken,
sahne dünyasının sihirli ışıklarında kaybolacak,
tarihin bir dönemine şahitlik edeceksiniz.
1.baskısını 2014 nisan ayında oluşturulmuş olan kitap viyana valsi olarak çevrilmiştir.
orjinal eser adı , vienna nocturne olarak bilinmektedir.
devamını gör...
2.
80’lerde çocuk olmak
seksenli yıllara ait anılar,sayısı seksenin üzerinde şair, yazar, besteci, drama eğitmeni, senarist gibi çeşitli sanat dalları mensuplarınca yazılıp kadir aydemir tarafından yayına hazırlanmış .
sadece 80’li yıllarda değil, 90’lı yılllarda da yaşayan o günlerin kendine has tarihsel zamanıyla olgunlaşmış bir nesli anlamak için okunacak çok da eğlenceli, herkesin kendisinden ya da anne babasından bir şeyler bulacağı yazılar bunlar.
o dönemin siyasi yapısını, gündelik yaşantısını, sözü sohbetini, şarkılarını, filmlerini,reklamlarını hatta yiyecek içeceğinin neler olduğunu yazarların gözüyle yeniden anımsayabiliriz.
kitabın sonunda bir de ‘gün gün 80’ler ‘ bölümü bulunuyor.bu bölümün içinde bir gelenler bir de gidenler (aramızdan ayrılanlar) var.
keyifli okumalar dilerim.
seksenli yıllara ait anılar,sayısı seksenin üzerinde şair, yazar, besteci, drama eğitmeni, senarist gibi çeşitli sanat dalları mensuplarınca yazılıp kadir aydemir tarafından yayına hazırlanmış .
sadece 80’li yıllarda değil, 90’lı yılllarda da yaşayan o günlerin kendine has tarihsel zamanıyla olgunlaşmış bir nesli anlamak için okunacak çok da eğlenceli, herkesin kendisinden ya da anne babasından bir şeyler bulacağı yazılar bunlar.
o dönemin siyasi yapısını, gündelik yaşantısını, sözü sohbetini, şarkılarını, filmlerini,reklamlarını hatta yiyecek içeceğinin neler olduğunu yazarların gözüyle yeniden anımsayabiliriz.
kitabın sonunda bir de ‘gün gün 80’ler ‘ bölümü bulunuyor.bu bölümün içinde bir gelenler bir de gidenler (aramızdan ayrılanlar) var.
keyifli okumalar dilerim.
devamını gör...
3.
kıymetli yazarlarımıza bir kitap önerisi yapmak istiyorum. seneler önce okuduğumda beni çok etkilemişti. "en etkilendiğin kitap hangisi?" diye sorsalar ilk sırada yine onu söylüyorum. kitabımızın adı "volga kızıl akarken". yazarı şevki bektöre fakat kendisi kitabı bastıramadığı için eşi saadet bektöre bastırmış. yeni basımları yok bildiğim kadarıyla fakat sahaflardan veya ikinci el kitap satan sitelerden temin edebilirsiniz. şimdiden keyifli okumalar dilerim.
devamını gör...
4.
(bkz: ölüm,yazı,vücut)
(...)eğer felsefe,
olguların olanaklılık koşullarını anlamakla yükümlü düşünce disipliniyse,
o zaman söylenemez olanın alanına adım atıp,orada "vücutsal kendiliği" kavramaya çaba göstermelidir.
böyle bir çaba, söylenemez olanı söyleme yanılsamasına kapılmaz, yada kapılmamalıdır.
bilir ki söylenemez olan,
söylenemez kalacaktır.
ama kavramsal çabanın yazısı söylenemez olanı cağrıştırabilir, ya da onun ölçüsünü yeniden koyabilir.
tüm kavramlara söylemediklerini söyleterek...
ahmet soysal 'ın
sezi, doku ve kavram niteliklerini
ölüm de,
yazı da,
ve vücut da bir solukta betimlemiş,
resimleri ile bahar kocaman
simgesel hale getirmiştir.
"soyutlama" isimli sergi çalışmaları sayfalar arasında görsel şölen oluşturmuştur.
bir solukta okunan kitabımız 53 sayfa olarak,
norgunk yayıncılık tarafından 2004 yılında baskıya alınmıştır.
(...)eğer felsefe,
olguların olanaklılık koşullarını anlamakla yükümlü düşünce disipliniyse,
o zaman söylenemez olanın alanına adım atıp,orada "vücutsal kendiliği" kavramaya çaba göstermelidir.
böyle bir çaba, söylenemez olanı söyleme yanılsamasına kapılmaz, yada kapılmamalıdır.
bilir ki söylenemez olan,
söylenemez kalacaktır.
ama kavramsal çabanın yazısı söylenemez olanı cağrıştırabilir, ya da onun ölçüsünü yeniden koyabilir.
tüm kavramlara söylemediklerini söyleterek...
ahmet soysal 'ın
sezi, doku ve kavram niteliklerini
ölüm de,
yazı da,
ve vücut da bir solukta betimlemiş,
resimleri ile bahar kocaman
simgesel hale getirmiştir.
"soyutlama" isimli sergi çalışmaları sayfalar arasında görsel şölen oluşturmuştur.
bir solukta okunan kitabımız 53 sayfa olarak,
norgunk yayıncılık tarafından 2004 yılında baskıya alınmıştır.
devamını gör...
5.
çünkü;
kışı andıran bir yürektense..bir yangın yeğdir..
istanbul kırmızısı
(bkz: ferzan özpetek)
can sanat yayınlarının şubat 2014 de yapmış olduğu ilk basımından 20.000 adet oluşturulan,
bir ferzan özpetek romanıdır.
kitap iç kısmının sayfa konumları tasarım olarak hazırlanmış olup,
kapak tasarımı da dahil olmak üzere utku lomlu imzası taşımaktadır.
kitap ilk girişinde annesi simone ye ithaf edilmiş ve şu cümle ile dikkati üzerine okuyucu da çekmiştir.
"çünkü aşk gerçekten hayattaki en önemli şeydir.."
henüz daha çok başında olduğum kitap,
dostane bir kitapsever in
şiddetle oluşturduğu tavsiyesi üzerine kitaplığımla ve gözlerimle buluşmuştur.
bildiğiniz üzere,
(bkz: ferzan özpetek) i
fimleri ile adini tanımıştık.
bilgilendirmeye göre sevginin ve hüznün romanı olan istanbul kırmızısı
sanatçının sinema eğitimi için gitmiş olduğu italya ya gidişine kadarki istanbul yaşantısından izler taşıyor.
önemli olanın bir şehr-i yasamak değil
yaşatmak olduğunun gerekliliğini de aktarıyor.
ve şu soruyu soruyor..
insan iki şeyi aynı anda sevebilir mi?
iki insanı..?
iki şehr-i.?
iki ülkeyi.?
kışı andıran bir yürektense..bir yangın yeğdir..
istanbul kırmızısı
(bkz: ferzan özpetek)
can sanat yayınlarının şubat 2014 de yapmış olduğu ilk basımından 20.000 adet oluşturulan,
bir ferzan özpetek romanıdır.
kitap iç kısmının sayfa konumları tasarım olarak hazırlanmış olup,
kapak tasarımı da dahil olmak üzere utku lomlu imzası taşımaktadır.
kitap ilk girişinde annesi simone ye ithaf edilmiş ve şu cümle ile dikkati üzerine okuyucu da çekmiştir.
"çünkü aşk gerçekten hayattaki en önemli şeydir.."
henüz daha çok başında olduğum kitap,
dostane bir kitapsever in
şiddetle oluşturduğu tavsiyesi üzerine kitaplığımla ve gözlerimle buluşmuştur.
bildiğiniz üzere,
(bkz: ferzan özpetek) i
fimleri ile adini tanımıştık.
bilgilendirmeye göre sevginin ve hüznün romanı olan istanbul kırmızısı
sanatçının sinema eğitimi için gitmiş olduğu italya ya gidişine kadarki istanbul yaşantısından izler taşıyor.
önemli olanın bir şehr-i yasamak değil
yaşatmak olduğunun gerekliliğini de aktarıyor.
ve şu soruyu soruyor..
insan iki şeyi aynı anda sevebilir mi?
iki insanı..?
iki şehr-i.?
iki ülkeyi.?
devamını gör...