hiç bir konuda çuvallayamasaydın ne yapardın sorusu

bu soruyu ilk duyduğumda saatlerce düşünmeme yol açtı. eğer her şey plandığım gibi olacaksa ve hata payı mümkün değilse veya hata yapsam dahi işler benim istediğim yola çıkıyorsa…hmm…

başbakan olmazdım. politika hiç sevmem o yüzden uğraşmazdım. liderlik ruhumda var. bir yerleri yönetirdim. zaten ne yapsam başarılı olacağım için her gün aşırı mutlu uyanırdım.

kitap yazardım. nasılsa bestseller olacak değil mi? *

her şey yolunda gitseydi ben futbolcu olurdum.
8 yaşımda başladığım amatör futbola, 18 yaşımda 1. ligden teklif gelince babamın " ne futbolu lan! git üniversite oku! " demesiyle veda etmiştim.

keşke her şey yolunda gitseydi de ben de hayallerime kavuşsaydım.

şu an ya komiserdim ya da komiser yardımcısıydım. iyi ki çuvallamışım çünkü emir almayı hiç sevmiyorum.

çok zor bir soru. ilk çuvallayışımdan başlasam hava harp mezunuydum. sonra sırasıyla mühendis, uluslararası bisiklet yarışçısı, futbolcu... şeklinde kayıplarım ve mesleki başarısızlıklarım oldu. ama galiba en önemlisi ve insani yanıma dokunacak olanı, doğru insanlara yüz dönmemiş olsaydım hâlâ insana ve kendime güvenim olurdu. şimdi elimde beni mutlu etmeyen bir iş ve bir maaş var, kalan her şeyde çuvallamış oluyorum galiba.

hicbir'i bitisik yazardim.

bu da benim serseri serbest stilim kaarrrrdesiimm*

düzgün yaşamak diyelim sonucunu hesaplamadan bir işe dalmak yada kararsızlıklarla dolu dünyada karar verici olmak

ilk lisemden mezun olsaydım eğer diye sorguluyorum bazen ama boşver böyle iyi :)

hiçbir konuda çuvallayamamak imkânsız çünkü bu sefer de çuvallamak konusunda çuvallamış oluyorsun :) çuvallama paradoksu bir nevi. ben başarılı olacağımı bilseydim kitap yazardım. ki hâlâ düşünüyorum yazmayı başarılı olsam da olmasam da. bir gün bu hayalim inanıyorum ki gerçekleşecek.

başarıya ulaşmayan çabaları değersizleştiren bir zihniyet olduğu muhakkak ama bazen gidebilen insanın gittiği yer değil yolda geçirdiği zaman daha değerli de olabilir.

misal dördüncü murat bağdat fatihi. sadrazamına söylediği rivayet edilen bir cümle var. bağdatı almaya çalışmak almaktan daha keyifliydi şeklinde.

bu ikili ilişkilerde de biraz böyle. dünyanın en güzel en çekici en en en kadını ile çift olacak olsanız, kadın gelip size hadi çift olalım derse süreci atladığınız için iki gün sonra onu da beğenmez olursunuz.

bir yarim olsun isterdim gözleri yeşil
bir yarim olsun isterdim gül yüzü gülen
onu çok sevmek isterdim delice sevmek
peşinden koşup koşup sonunda almak