insanı bambaşka şehirlere savuran bir garip attila ilhan şiiri. bir şiirin içine kaç düşünce kaç duygu yer edebilir şaşırıyor insan. çocuk cesetleri doğuran dünyanın her karışında biri oluveriyorum okudukça. budapeşte'de tankları dinliyorum. sürgündeki namık kemal, çervenkof tarafından asılmış bulgar gazeteci, gece yarısı kurşuna dizilen o yaşlı sosyalist sendikacı oluyorum. yine de attila ilhan yapmış yapacağını, bunca kederin orta yerinde o tanıdık aşk ve bekleyiş yerinde duruyor.

o meşhur yalnızlığımdan çıkıp gideceğim diye başlayan dize bu şiire aittir aynı zamanda. muhtemelen kederle yazmadı attila ilhan ama ne zaman denk gelsem boğazımı yakan bir dizesi var; bir gece sabaha karşı, dehşetini birden kaybedecek gelmeyişin. aslında bir korku hali değil midir bu? ölen birinin kederini artık o kadar derin hissetmediğimizde boğazımıza eski bir düşman gibi çöken o suçluluk duygusu gibi. ben sana mecburum şiir derlemesinin belki de en güzel şiiri çünkü başka hangi şiir tutup yakasından insanı sere serpe, çekiştirip durmuştur dünyanın bambaşka şehirlerine? şiirin son dizeleri ise başka bir hikaye, öyle güzel ki sonuna geldiğim için sevindiğim tek şiirdir muhtemelen.


gece garlarında bekledim
tren
tren
rıhtımlara döküldüm saçıldım
gelmedin

en gizli rüzgarları dinliyorum
bir yerde benden konuşuluyor
biliyorum
hırsızlama konuşuluyor geceyarısı
kayıp cigaraların korkak aydınlığında
cesetlere oturulmuş
konuşuluyor

belki mütareke'de tutsak istanbul'da
belki barselon'da savaş sonrası

kimbilir belki de
ağır bir kar kalabalığına durmuş
alman sosyal demokratlarının viii'inci mitinginde
konuşuluyor
batı belin'de
biliyorum
en gizli rüzgarları dinliyorum

paris'teki "tiryaki köpek" kahvesi'nde
chesterfield cıgaralarının düşmanı soğuk gözlü bir kadın
ellerimden tutan bir kadın her on beş dakikada bir
bütün yahudiler gibi yahudi
yurdundan uğramışlar gibi yabancı bütün
benden konuşuyor
38 senesinde
biliyorum

nihavent bir şarkı bekliyorum
izmir'in işgal edildiği gün
ıslıksız dudaklarımdan alıp götürdüğün
hangi sırılsıklam marşandiz katarıyla kim bilir
hangi ingiliz devriyesinden kaçırarak
kuvayi milliye çetelerine götürdüğün
o nihavent şarkıyı bekliyorum
biraz şuh
biraz mahzun
biraz çıplak
benden konuşuyor o şarkı
biliyorum


acı bir tütün gibi yakıyor genzimi
senden uzak olmak

akşamları dağılan sonbahar bulutları götürüyor
bedevi sonbahar bulutları alıp götürüyor
iki yorgun yaprak diye gözlerimi
karanlığı karşılamak
sulanmış toprak bir avluda
pembe ve mor
ve bir genç kız yüzü kadar dinlendirici
gecesafalarıyla beraber
karanlığı sensiz karşılamak
açık deniz uğultuları
çocuk şiirleri ve mapusane türküleriyle
dolduruyor içimi
yıldızların parıltılı ağırlığı altında
kerpiç duvarlar çatlarken
yalnız olmak
sensiz olmak
tadına bir kavak gibi tekbaşına varıp gökyüzünün
tekbaşına dokunmak kelebek kanatlarına
beni senden alıp dağıtıyor
senden alıp başkalarına dağıtıyor beni
büsbütün

işte bak
siyasi polisin kapısında buluyorlar
badajoz'da buluyorlar beni
ispanya'da
damarlarım açılmış
gözlerim birbirinden uzak

kendimi hep milano'da hesaplıyorum
ıslak duvarlarında bütün
bütün yorgun duvarlarında milano'nun
uykularıma giren bir afiş
balta ve mızrak
en gizli kulaklarımda italyanca bir türkü var
- ... mia bambina dolce mia bambina
yenik badajoz'da birkaç kere ölü sonbahar
en kullanılmadık bulut gölgelerinin altına
ümitlerini düğümleyip eğilmiş
toledo'lu milisler
kızgın namlularını rüzgara tutup
yine benden konuşuyorlar
yakın ve fevkalade iyimser
bir yağmur halinde giriyorum
uykularına

işte bak
eflatun bir karanlık çektiler üstüme
kilitlediler
dişlerim ayrılmıyor birbirinden
dilsiz bir gestapo hücresindeyim
on beş dakika sonra yirmi dört saat dolacak
ben erna baumgartner değil miyim
heidelberg üniversite'nden
sesi daima bir parça dumanlı
dudakları daima bir parça ıslak
iki demir çocuk hitlerci gençler birliği'nden
ele vermediler mi beni

(hem birisi konrad
kardeşim gibi sevdiğim
hani boksör schmeling'e hayran
otomobil markalarına meraklı)
şimdi o müthiş dakikayı yaşıyorum aklımdan
üniversitenin büyük kapısına yağmur yağıyor
onlar meydanda toplanmış heine'yi yakıyorlar
ben trençkotumu unutmuşum
otobüs durağına koşuyorum

işte bak
budapeşte'de durgun soğumuş gözlerimle unutulmuşum
en uzak içlerime bir rüzgar dağılıyor
bu bir bakıma kahrolmuşluğum
bir bakıma boydan boya kırılmış şarkılar
budapeşte radyosu susmuş
fabrikaların isli duvarlarında petöfi'nin mısraları
sımsıcak
ufacık kan gülüşmeleri duyuluyor
yenik bir sessizliğin arkasından
tankların o küstah öksürükleri
en uzak içlerime tunanın aydınlığı vurmuş
bir bulvarda yanyana mitralyöze gidiyorlar
fakülteli kızlar
savrularak
bir ihtiyar sosyalist sendikacı
sorgusu biter bitmez geceleyin kurşuna diziliyor

gülümsemesi açık bir yara gibi acı
utandırıcı
hürriyet gibi göznüde pırıl pırıl
hala çatlamış gözlükleri

bir gece sabaha karşı
en kilitli kapılarım açılacak
yalnızlığımdan çıkıp gideceğim
ne sensiz kalırsam korkusu
ne kitaplarda okuyup altını çizdiklerim
ne alkol tutabilecek beni
ne ölüm telaşı

bir gece sabaha karşı
kırık bir kuş çırpıntısı yaprakların üstünde
en küçük su
dört bir taraflara yelkenler halinde açılmış
en büyük sedalar
bir değil ben artık birkaç kişiyim
bir vakit paris'te jean jaures'in kürsüsünde
bir vakit makina başında kuvayı milliye telgrafçısı
madird'de bir akşam üstü arriba frente popular
bir akşam üstü sofya'da çervenkof tarafından asılmış
sosyal demokrat bulgar gazetecisi
bir değil ben artık birkaç kişiyim
belki juarez'im meksika'da güneşin tuzunu yalıyorum
belki de namık kemal osmanlı sürgününde
habib burgiba diye bir limanda yakalanıyorum
bükreş'te matbaamı dağıtıyor demir muhafızlar
kalküta'da kongre partisi sekreteriyim
hürriyet sokağında isimsiz bir mezar

bir gece sabaha karşı
dehşetini birden kaybedecek gelmeyişin
ıslığımın tadında bir değişme
iç tartışmalarımda büsbütün başka bir tutum
büsbütün başka kıvılcımlar
ve en padişah korkulara direnebilen
yepyeni bir mustafa kemal davranışı

devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"hürriyet ve istiklal benim karakterimdir" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim