1.
ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet
esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten gibi şahane beyitlerle namık kemal tarafından 1876 yılında yazılan ve özgürlük, vatanseverlik, hürriyet, vatan ve millet gibi temaların işlendiği bir kaside. türk düşün hayatında hürriyet kavramının ete kemiğe büründüğü ilk yapıt bu kabul edilir. bir zamanlar osmanlı hürriyetçileri selanik'te, istanbul'da, manastır'da düzenledikleri gizli toplantılarda bu kasideyi kısık seslerle okuyup coşarlarmış. 2021 yılına saatler kala bizim üzerimize düşen de 135 sene öncesinden süzülüp gelen ve türkiye cumhuriyetinin kuruluşuna da doğrudan etken olan bu kasideyi okuyup bir şeyler anlamlandırmaya çalışmaktır diye düşünüyorum.
asıl adı besâlet-i osmâniyye ve hamiyyet-i insâniyye (osmanlılığın yiğitliği ve insanlığın hamiyeti) olan ve kaside-i hameset adıyla da bilinen bu kaside ağdalı bir osmanlıcayla yazılmıştır. biraz uzunca olan bu kasideyi hakkıyla incelediğimiz takdirde kelime dağarcığımız da önemli ölçüde genişleyecektir.
--! spoiler !--
görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten
çekildik izzet ü ikbal ile bâb-ı hükûmetten
(çağın değer yargılarını doğruluktan ve samimiyetten sapmış görerek
kendi arzumuz ve saygınlığımız ile devlet kapısından ayrıldık.)
usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez iânetten
(kendini insan bilenler halka hizmet etmekten usanmaz,
mürüvvet sahibi olanlar zavallılara yardım etmekten kaçınmaz)
hakîr olduysa millet, şânına noksan gelir sanma
yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr-ü kıymetten
(eğer millet, hor görülmüşse onun şanına bir eksiklik geleceğini sanma;
yere düşmekle cevher, değerinden özünden birşey kaybetmez)
vücûdun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır
ne gâm râh-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten
(vücudun mayası, vatan toprağıdır;
bu vücut, acı ve sıkıntı içinde vatan yolunda toprak olursa, en küçük bir üzüntü duyulmaz)
muini zâlimin dünyada erbâb-ı denaettir
köpektir zevk alan, sayyâd-ı bi-insâfa hizmetten
(dünyada zalimin yardımcısı, aşağılık kimselerdir;
insafsız avcıya hizmetten zevk alan ancak köpektir)
hemen bir feyz-i bâkî terk eder bir zevk-i fânîye
hayatın kadrini âli bilenler, hüsn-i şöhretten.
(hayatın değerini şöhretin güzelliğinden üstün tutanlar ile
geçici zevklere ebedî feyiz tercih edilir)
nedendir halkta tul-i hayata bunca rağbetler
nedir insana bilmem menfaat hıfz-ı emanetten.
(insanlarda hayatın uzamasına bunca düşkünlük nedendir;
insan emaneti koruyacağı yerde ondan niçin menfaat bekler?)
cihanda kendini her ferdden alçak görür ol kim
utanmaz kendi nefsinden de ar eyler melametten
(kişi dünyada herkesten kendini alçak görür, ayıplanmaktan kaçınır,
fakat kendi nefsinden utanmaz)
felekten intikam almak, demektir ehl-i idrâke
edip tezyid-i gayret müstefid olmak nedâmetten
(akıllı ve bilinçli olanların, yaptıklarından pişman olup çalışmalarını artırması ve bunlardan ders alması, felekten intikam almak demektir)
durup ahkâm-ı nusret ittihâd-ı kalb-i millette
çıkar âsâr-ı rahmet, ihtilaf-ı rey-i ümmetten
(başarının, üstünlüğün değeri, milletin gönül birliğinde durur;
koruma ve kollama eserleri ise ümmetin düşüncesinin çarpışması ile çıkar)
eder tedvîr-i âlem bir mekînin kuvve-i azmi
cihân titrer sebât-ı pây-ı erbâb-ı metânetten
(iktidar sahibi bir kişinin azim gücü, dünyanın bir düzene girmesini sağlar;
metanet sahibi kişilerin ayaklarını sağlam basması ile cihan titrer)
kaza her feyzini her lutfunu bir vakt için saklar
fütur etme sakın milletteki za'f u betaetten
(kader, her feyzini, her lütfunu bir zaman için saklar;
milletteki gevşeklikten, zayıflıktan sakın korkma!)
değildir şîr-i der-zencire töhmet acz-i akdamı
felekte baht utansın bi-nasib- erbab-ı himmetten
(zincire vurulmuş aslana ayaklarının güçsüzlüğü töhmet değildir;
bu dünyada nasipsiz himmet sahiplerinden talih utansın.)
ziya dûr ise evc-i rif'atinden iztırâridir
hicâb etsin tabiat yerde kalmış kabiliyetten
(ışık yüksekliğin doruğundan uzaksa çaresizliktendir;
tabiat yerde sürünen kabiliyetten utansın.)
biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i osmaniyânız kim
muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn-ı hamiyetten
(biz o osmanlılar boyunun ulu soyundanız;
mayamız, bütünüyle şehadet kanıyla karılmıştır)
biz ol âl-i himem erbâb-ı cidd ü içtihâdız kim
cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten
(biz o yüce hamiyetli, çalışkan ve güçlü kişileriz ki
bir küçük aşiretten dünyaya hükmeden bir devlet meydana getirdik)
biz ol ulvi-nihâdânız ki meydân-ı hamiyette
bize hâk-i mezar ehven gelir hâk-i mezelletten
(biz o yüce yaratılışlı milletiz ki
hamiyet meydanında ayaklar altında toprak olmaktan bize ölüm daha iyi gelirı)
ne gam pür âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet
kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten
(hürriyet mücadelesi korkulu ateş olsa ne dert,
yiğit olan bir insan gayret meydanından kaçar mı?)
kemend-i can-güdâz-ı ejder-i kahr olsa cellâdın
müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten
(cellâdın can yakan kemendi acımasız bir ejder bile olsa,
yine bin defa esaret zincirinden daha iyidir)
felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin
dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten
(felek her türlü eziyet yollarını toplasın gelsin,
millet yolunda hizmetten dönersem kahpeyim)
anılsın mesleğimde çektiğim cevr ü meşakkatler
ki ednâ zevki âlâdır vezâretten sadâretten
(bu yolda çektiğim acılar, sıkıntılar anılsın;
bunun en basit zevki bile vezirlikten, sadrazamlıktan daha iyidir, yücedir)
vatan bir bî-vefâ nâzende-i tannâza dönmüş kim
ayırmaz sâdıkân-ı aşkını âlâm-ı gurbetten
(vatan, bir vefasız alaycı sevgiliye dönmüş,
aşkına bağlı olanları gurbet acılarından ayırmıyor)
müberrâyım recâ vü havfden indimde âlidir
vazifem menfaatten hakkım agrâz-ı hükümetten
(korkudan, yalvarma yakarmadan uzağım;
benim yanımda görevim menfaatimden, hakkım hükûmetin kötü niyetlerinden daha üstündür)
civânmerdân-ı milletle hazer gavgâdan ey bidâd
erir şemşîr-i zulmün âteş-i hûn-i hamiyetten
(ey adaletsiz, milletin yiğitleriyle mücadeleden sakın;
senin zulmünün kılıcı hamiyet kanının ateşi karşısında erir)
ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet
çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten
(zulüm ile, işkence ile hürriyeti ortadan kaldırmak ne mümkün;
eğer kendinde bir güç görüyorsan insanoğlundan idraki kaldırmaya çalış)
gönülde cevher-i elmâsa benzer cevher-i gayret
ezilmez şiddet-i tazyikten te'sir-i sıkletten
(gönülde çalışma gevheri, elmas cevherine benzer;
ağırlığın tesirinden, baskının şiddetinden ezilmez)
ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet
esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten
(ey hürriyetin güzel yüzü, sen ne büyüleyici imişsin.
gerçi esaretten kurtulduk derken senin aşkının esiri olduk)
senindir şimdi cezb-i kalbe kudret setr-i hüsn etme
cemâlin ta ebed dûr olmasın enzâr-ı ümmetten
(şimdi kalbi fethedecek güç sendedir, güzelliğini gizleme;
güzelliğin, milletin nazarlarından ebediyete kadar uzak kalmasın)
ne yâr-ı cân imişsin ah ey ümmid-i istikbâl
cihanı sensin azad eyleyen bin ye's ü mihnetten
(ey geleceğin umudu, sen ne can dostuymuşsun;
dünyayı bütün üzüntü ve sıkıntılarından kurtaran sensin)
senindir devr-i devlet hükmünü dünyaya infâz et
hüdâ ikbâlini hıfzeylesin hür türlü âfetten
(hükmetme çağı senindir, hükmünü dünyaya geçir;
allah yüceliğini her türlü belâlardan korusun)
kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar
uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten
(ey yaralı kükreyen aslan, senin gezdiğin güzel sahralar zulmün köpeklerine kaldı,
artık gaflet uykusundan uyan!)
--! spoiler !--
devamını gör...
2.
ilk kez başlık kullanılan kasidedir. aynı zamanda bir kavrama (hürriyet) yazılan ilk kaside olma özelliğini de taşımaktadır. bununla birlikte klasik kasidelerde görülen bölümlerin olmaması da biçimsel bir yenilik sayılmaktadır.
bilmeyenler için kaside divan şiirinde, din ve devlet adamlarını övmek için yazılan bir şiir türüdür. ve bu şiirle, türk edebiyatı'nda toplumsal bir konu olan hürriyet ilk kez işlenmiştir. bu da türk şiirinin değişiminin ilk ayak izi olarak nitelendirilebilir.
bilmeyenler için kaside divan şiirinde, din ve devlet adamlarını övmek için yazılan bir şiir türüdür. ve bu şiirle, türk edebiyatı'nda toplumsal bir konu olan hürriyet ilk kez işlenmiştir. bu da türk şiirinin değişiminin ilk ayak izi olarak nitelendirilebilir.
devamını gör...
3.
"görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten
çekildik izzet ü ikbâl ile bâb-ı hükûmet’ten"
şeklinde gerçekten çok güçlü bir girişe sahip olan, devletin içine düştüğü yolsuzluğu belirten ve en sonunda da her şeye rağmen okuyucuya özgüven aşılayan, namık kemalin kaleme aldığı şiirdir.
"hakir olduysa millet, şanına noksan gelir sanma
yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıymetten"
...
"ne efsûnkâr imişsin âh ey didâr-ı hürriyet
esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten"
çekildik izzet ü ikbâl ile bâb-ı hükûmet’ten"
şeklinde gerçekten çok güçlü bir girişe sahip olan, devletin içine düştüğü yolsuzluğu belirten ve en sonunda da her şeye rağmen okuyucuya özgüven aşılayan, namık kemalin kaleme aldığı şiirdir.
"hakir olduysa millet, şanına noksan gelir sanma
yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıymetten"
...
"ne efsûnkâr imişsin âh ey didâr-ı hürriyet
esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten"
devamını gör...