içten pazarlıklı insanların neden olduğu sorunlar

"içten pazarlıklı insanlar" dediğimiz zaman sanki toplumun genelinden bahsediyormuşuz gibi bir his oluşsa da, bu kitlenin çoğu maalesef bizim yakın çevremizde bulunan ve bizim çok yüksek oranda güvendiğimiz insanlardan oluşuyor. sanırım her insanın kendi duygularını ve zaaflarını kontrol etmekte problemi var. bireysel olarak erişemediğimiz bir şeye başkası sahipse, ona karşı bağımızın türü ne olursa olsun; kıskançlık hatta kökeni belli olmayan bir garez güdüyoruz. bu noktadan sonrası "felfelaket".


bu noktaya bir şekilde evrilmiş insandan her şeyi bekleyin. nereden vuracağı, sizinle ilgili bildiği hangi bilgiyi- nereye pazarlayacağını kestiremezsiniz. tabii, bu riyakarlıkla yüzleşmek ve bu tiplerin karanlık taraflarının oluşturduğu anlık dumuru atlatmak ayrı konuşulması gereken bir konu oluyor. bu insanların kim olurlarsa olsunlar limitleri yoktur. kendi hastalıklı kafalarının içerisinde büyüttükleri kıskançlık ve haset nereye çekerse, oraya gidiyorlar.

boşuna demiyorlar, insanın sırdaşı sadece kendisi olmalı. kimse sizi, sizden iyi koruyamaz. dünyanın her yerinde toplumsal ahlak ve etik değerler öylesine hızlı çöküyor ki, geriye hızla büyüyen bir çöplük oluşuyor.

ne içten ne de dıştan pazarlık yapabiliyorum. bu ne kadar. 300. 250 olmaz mı. olmaz. alayım o zaman.

iş yerinde büyük sıkıntı çıkartıyor. biliyorsunuz uzunca bir süre bunları ailemizden çok görüyoruz. iş gereği ister istemez yüz göz oluyoruz. aylık çalışma yerleri belirlenirken amir denen boş beleş mal değneği insan kişisi bunların etkisinde kalıp rahat yerlere içten pazarlıklı teresleri yazıp duruyor. benim gibi minnet etmeyenler de her ay en zor yerlerde çalışıp bedenen olmasada ruhen yoruluyoruz.

kaosssssssssssssssssss