1.
iki derviş, yolculukları sırasında bir dere kenarına varmışlar. genç bir kadın dere kenarında karşıya nasıl geçeceğini bilemez halde umutsuzca beklemekteymiş. dervişlerden biri, genç kadını kucaklayıp suyun öteki tarafına bırakmış. öteki derviş, arkadaşının bu davranışını hiç hoş karşılamamış ancak sesinide çıkarmamış. dervişler tekrar yola revan olmuşlar. yolda giderken diğer derviş kendi kendine söylenip,
-bir dervişin bir kadını kucaklaması, olacak iş değil, diye kendi kendine söylenirken artık dayanamayarak yanındaki dervişe;
- sen, böyle bir şeyi nasıl yaparsın? biz dervişiz! bırak bir kadını kucaklayıp karşıya geçirmeyi, onlara bakmamız bile yasaktır! hatta seni baştan çıkarabilirdi.
öteki derviş oldukça sakin karşılık vererek;
- dostum ben o kadını dereden geçirdikten sonra orada bıraktım. sen neden hala içinde taşırsın? demiş.
günümüzde boş yere, zihnimizde taşıdığımız o kadar gereksiz ve boş vesvese ve suizan var ki, bütün bunları bir kenara bırakmalıyız. çünkü hayat çok kısa ve yapılacak çok iş var.
-bir dervişin bir kadını kucaklaması, olacak iş değil, diye kendi kendine söylenirken artık dayanamayarak yanındaki dervişe;
- sen, böyle bir şeyi nasıl yaparsın? biz dervişiz! bırak bir kadını kucaklayıp karşıya geçirmeyi, onlara bakmamız bile yasaktır! hatta seni baştan çıkarabilirdi.
öteki derviş oldukça sakin karşılık vererek;
- dostum ben o kadını dereden geçirdikten sonra orada bıraktım. sen neden hala içinde taşırsın? demiş.
günümüzde boş yere, zihnimizde taşıdığımız o kadar gereksiz ve boş vesvese ve suizan var ki, bütün bunları bir kenara bırakmalıyız. çünkü hayat çok kısa ve yapılacak çok iş var.
devamını gör...