iktidara zarar verecekse doğruları söylemek caiz değildir

yeni şafak yazarı ilahiyatçı hayrettin karaman'ın fetvasıdır.

kaynak

bir dinci zırvasırdır. kaale almaya gerek yok.

ezilenin yanında olmamak caizdir tabi. kafalar gitmiş belli, meczup.

hz. ömer (r.a.) bir gün hutbede cemaate şöyle seslendi:

“ben haktan ayrılırsam ne yaparsınız ” bir sahabe kalkarak cevap verdi:

“seni kılıcımla düzeltirim ya ömer!”

hz. ömer (r.a.) ellerini açarak;

“ya rabbi! sana şükürler olsun ki ben senden gaflete düşersem, senin adaletinden ayrılırsam, beni kılıcıyla doğrultacak cemaate sahibim”

işte başkan işte vatandaş! günümüze dönecek olursak hoca olduğunu söyleyen bir kişi haksızlıklara, adaletsizlikler karşı yalan söyleyin diyor.

iktidar zehirlemiş bunları.

allah aşkına, yolsuzluğun hırsızlık olmadığını iddia eden bir ilahiyatçının nesini ciddiye alalım. siz böyle açıklamalar yapadurun, sonra da "memlekette ateist, deist, kafir" çoğalıyor diye ağlayın sızlayın.

hz. ömer cemaatini toplar ve şunu sorar;

" ey cemaat ben yoldan çıkarsam beni nasıl duzeltirsiniz?"

cemaatten biri elini kaldırır ve cevap verir.

" kilicimizla düzeltiriz"

hz. ömer bunun üzerine
" ne mutlu o beni yoldan çıkarsam.duzeltecek bir halkım var"

nereden nereye?

ateistspor:not

söyleyen kişi ve hitap ettiklerini düşününce "iktidara zarar verecekse" kısmını atınca anlamı bozulmayan cümle.

şirk tanımını günden güne geliştiren topluluğa ait kişi beyanı. kendine yeni bir din kurmuş, akşamdan düşünüp sabaha kurallarını belirliyor, ne güzel (!)

bu gibi insanlar az veya çok kendi dinlerini temsil ettiklerini inandıkları kişileri ne yaparsa yapsın kollama ihtiyacı duyarlar. onlar için bozuk yönleri de olsa bu iktidar en islamcı iktidardır ve fazla eleştirilirse bu dolaylı olarak islam'a ve şeriat yolunda atılmış adımlara zarar verir diye düşünürler.bakış açıları genelde bu minvaldedir. ayrıca bu ülke onlar için dar'ül-harb gibidir her ne kadar inkar da etseler... dolayısıyla bazı haram ve yasaklar çiğnenebilirdir. (bkz: darü'l-harb)
edit: imla

bu aynı zamanda şu demek; biz bir haksızlık yaparsak, siz bunu duyuramaz, eleştiremez ve söyleyemezsiniz. çünkü bu bizim işimize gelmez. bizim işimize gelmeyen her şey değiştirilmeli, onu değiştirmek yalan ve yanlış bile olsa.

“söylediğimiz her yalanla gerçeğe borçlanırız. er ya da geç, o borç ödenir.”

borcu ödeyen de genelde yalanlara sessiz kalanlar olur.

islamiyet'in muktedirlere bir başkaldırı olduğunu bilmeyenin islam'ı kullanmasıdır. akif beki karşı çıkmış bu lakırdıya. sizi mahallenizden islamcılara bıraktım gari. ben çekirdeğe devam. neyi eleştirmiş akif beki? şu söylemi.

uydurma bir dine ait bir fetva. islam'da yok öyle kafana göre, istediğin durumda doğrucu istediğin durumda yalancı olmak.

"birbirinizin mallarını haksızlıkla yemeyin ve bile bile günahla insanların mallarından bir bölümünü yemeniz için onları hakimlere aktarmayın." *

"onlardan öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan sanasınız diye. oysa o kitaptan değildir. "bu allah katındandır" derler. oysa o, allah katından değildir. kendileri de bildikleri halde allah'a karşı (böyle) yalan söylerler." *

"gerçeği sürekli ters yüz eden, günaha düşkün olan herkesin vay haline."*

sultanın sofrasına oturan, inandığı kitaba mankurt olan bir din tüccarı önermesi. modern zaman belamı.

iktidarsızlık sorunu olduğu aşikar kişi beyanıdır.