ilk insanlar sevişerek çoğalınacağını nasıl akıl edindiler

seviştiler seviştiler sonra yeniden seviştiler. sonra her şey birdenbire oldu.

çoğalınacağını akıl etmediler. seviştiler bir daha seviştiler sonra bi baktılar çoğalmışlar. çoğaldıkça seviştiler seviştikçe çoğaldılar sonra. içgüdü edindiler. asıl sorun ilk sevişmeyi nasıl keşfettiler.

o pozisyonlar değişik şekilde french kissler vs. çok değişik.

biz gelişmiş primatlar aşamalı bir şekilde aşağı burunlu maymunlar sınıfı, kuyruksuz maymunlar takımı, hominidae familyası, homininae alt familyası, hominini tribü(tribe) ve en son homo cinsi evrelerinden geçtiğimiz için pat diye olmamıştır her şey. ki zaten bu hormonal bir güdü olduğu için akıl edecek bir şey değildir.

ilk insanın hz adem olduğunu kabul edeceksek ona gönderilen 10 sayfa suhuf'un içeriğinde yazıyor olabilir.**

anlatıyorum mahallede kahvede anlatmışlardı.

kargoyla eve gelen mobilyayı düşünün. bunu birbirine geçire geçire takıyoruz. çiviyi bir yere sokuyoruz. katlıyoruz. bir şeyler yapıyoruz rastgele ve oluyor.

ilk insanlar sürekli çıplak takılıyorlar. bir gün ayıkıyorlar durumu. benim çubuğa benzer bir şeyim var. karşımdakinin içine girebiliyor diyorlar. sonra test ediyorlar harbiden oluyor. bir bakıyorlar çocuk olmuş. orada anlıyorlar mevzuyu. lan böyle yapınca ürüyoruz diyorlar.

yiyecek bulmayı, barınmayı, konuşmayı nasıl öğrendilerse öyle.
hayvanları izlediler ve birazda kendi dürtülerini takip ettiler.

(bkz: çiftleşme)

evrim sürecini bilmeyenler hayvanları izlemekten faln bahsetmişler swh
bir anda insan var oldu ve sevişmeyi nasıl düşündüler öylemi?

yıl olacak 2022...

çoğalmanın ve çiftleşme iç güdüsünün akıl etmeyle olmayacağını ilkel canlıların dahi üreyebilmesinden çıkarım yapamayıp başlık açan yazar sorusu. hatta dur karşim sana ilginç bir bilgi vereyim, şu bizim mutfak tezgahında işini bitirince musluğun arkasına sıkışan süngerler olur bildin mi? hehh o sünger aslında bir canlı. ee şimdi bayram değil seyran değil eniştem bu bilgiyi niye verdi diycen de dostum bak o sünger bilinen en ilkel canlı. ve evet çoğalıyor. çoğalmasa nasıl bulaşık yıkayacağız düşünmek bile istemiyorum. *. bu arada yanlış demişim en ilkel organizma diyecektim çünkü doku düzeyinde olmayan ama canlı olan varlıklar da var hatta iyi hatırlattın onların bile üreme iç güdüsü var öyle düşün.*

şimdi dostum şaka falan bir tarafa güzel bir noktaya parmak basmışsın ciddi söylüyorum fakat asıl sorguladığın şeyi biraz yanlış ifade etmişsin. aslında bu iç güdünün varlığını sorgularken bu iç güdünün neden olduğu bir sonucu sorgulamış gibi göründüğün için entry küçümseyici yazar kitlesinin ekmeğine salça sürmüş oldun. bizler şimdi iç güdü denen şeyi evrimsel sürecin kazandırdığı refleksler olarak tanımlıyoruz hatta kimine göre bu refleks ilahi bir ilhamdır. bu olay tamamen varoluş ve canlılığın gelişimine bakış açımızla ilgili. sen de örnek olarak üreme iç güdüsünü seçmişsin ki en ilgi çekici konulardan biridir benim için de. tabi ki bu olay diğer bütün evrimsel süreçler gibi basamaklarla gelişmiş. ortada hiçbir şey yokken ilk canlı "hadi kız kalk sevişek" dememiştir diye düşünüyorum. lan harbiden çok ilginç konu şimdi ufkum bilmem kaç katına çıktı. sizden ricam sevgili yazarlar bu konuya yönelik mantıklı ve tutarlı bir senaryonuz yoksa alay da etmeyin dükkanın önünü kapatıyorsunuz. tartışılmaya değer bir konu eğer doğru anlarsınız.

ya da böyle ilk insanlar kendilerinde bulunan bir uzvu, organı, nasıl başka birinde bulunan uzvun, organın içine yerleştirdiler, sonra oraya bir şekilde boşaltım yapmak suretiyle bu olayı gerçekleştirdiler.

ve bunun da sonrası ilk hamile kalan kadın, aaa ben hamileyim imajını nasıl verdi, bebek çıktığında falan mı anladı. çok garip şeyler ya. ilk insanlar terketme merak edilesi.

günün birinde sadece gölgede yaşayabilen bir amip sadece güneşte yaşayabilen bir amibin yanına geldi. tesadüfen ve gece vakti... hücre zarları birbirine değdi ve hücre materyalleri birbirine karıştı. sabah olunca bir de baktılar ki sadece gölgede yaşayabilen güneşte, sadece güneşte yaşayabilen gölgede yaşayabilir hale gelmiş. bu iyiymiş demişler. bölündükçe bu özellik torunlarına geçmiş. bunları gören diğer amipler de "vayy" deyip öteki türle bir araya gelmiş. onlar da hücre materyallerini karıştırmışlar.
işte o günden bu yana hücre sıvılarını karıştırmak iyi bir şey olarak bilinir olmuş. zamanla bu iş daha da özelleşmiş. tüm sıvılar değil belli sıvılar karıştırılmaya başlanmış.
yani insan bulmamış sıvı alışverişini. amiplerden beri gelen gelenek...

(bkz: ilk defa denenen şeyden alınan haz)

insan maymundur ,maymunda primattır yani öncesi s.k.şme deneyimi vardı .

ayku 86 < olunca maalesef boşa kürek.

sahi la..! onlara acıkmayı, yemek yerlerse doyduklarını.. uyumayı mesela.. yorulmayı, dinlenmeyi kim öğretti acaba.. mesela düşünebiliyor musunuz gözlerini kapatınca göremedikleri öğretilmese yanmıştık..!!

totemizm, egzogaminin ilkel yaşamdaki gelişimi vs. gibi antropolojik araştırmaların yapıldığı adalarda bireylerin erkeğin babalığından haberdar olmadığı için kadının anneliğinin yanında, erkeğin dayıya benzer bir rol üstlendiği ve diğer erkeklerin de bu role yardım ettikleri görülmüş. geçtiğimiz yüzyılda oluyor tüm bunlar.. *

uzaylılar ve annunakiler; atalarımızı kadın erkek demeden toplayıp ellerinden tutup mektebe götürmüşler. burda detayları anlatıp bir posta uygulamalı gösterimden sonra müşebbek tatlısı ve kolonya ikram edip dünyaya geri salmışlar.

kaynak:
antik uzaylılar, history channel
erich von däniken
haktan akdoğan
dinlenme tesisi kitaplığından aldığım gerçeğin izinde, kuantum ve annunakiler isimli başyapıt

allah vahyetti heralde.