insanların tarikatlara üye olma sebepleri

genellikle eziklik, fakirlik, cehalet ve adam kayırma, torpil ekseninde cevap verilen. eğer bu olayı merak ediyorsanız, tecrübelerim dahilinde biraz konuşmak istiyorum. bu işi basitçe "cehalete, ezikliğe veya torpilciliğe" indirgeyenler ve özellikle sadece semavi bir dine düşman olduğu için yorum yapanlar buradan sonrasını okumasınlar. ciddi insanlarla devam edelim.

öncelikle, burada bahsedilen tarikat aslında cemaat. ikisini karıştırmamak lazım. tarikat üst başlıktır, bir tarikate bağlı irili ufaklı bir sürü cemaat vardır. toplumda algılandığı ve uygulandığı şeklinin dışında cemaat olgusunun dindeki yerinden bahsedelim. islam dini, ibadette toplu davranışları bireyselliğin üzerinde tutar. bunun mantığı: bir olay için toplanmanın, onun etkisini ve gücünü arttırmasıdır. basitçe şöyle düşünün: stadyumda maç izlemekle, arkadaşlarınızla maç izlemenizle, yalnız maç izlemeniz arasındaki fark bunu az da olsa anlamamıza yardımcı olur. dinde de kitle halinde bir ibadete yönelmek insanın hem motivasyonunu hem de tutkusunu artırır. bu da dini hassasiyetlerin daha fazla uyarılmasına sebep olur.

şimdi bizim toplumumuzdaki cemaat gerçeğinden bahsedelim. bir topluluk için "cahiller" demek yanlış değil ama basittir. çünkü çoğunluğu cehaletten kırılan bir toplumun oluşturduğu her topluluğa siz rahatça "cahiller" diyebilirsiniz. mesela tüm siyasi parti örgütleri. mesela lgbt örgütleri. bunların tek tek detaylı analizlerini yaptığınızda hepsinin cahil, üç beş akıllı insanın peşinde dolaşan asalaklardan oluştuğunu rahatlıkla görebilirsiniz. siz bir cemaat için cahil derseniz, o cemaate bağlı atıyorum binlerce doktora, binlerce mühendise, mimara da cahil demiş olursunuz. ha birileri der, kendi bilecekleri iştir.

ülkemizdeki cemaatler, bireyselciliğin insanlardan götürdüğü tüm değerlerin geri kazanıldığı ortamlar olmuşlardır. beğenirsiniz beğenmezsiniz, dini olarak hassas yetiştirilmiş 45 yaşında bir adamın, hem dini sorumluluklarını yerine getirebileceği, ruhen meditasyon yapabildiği konuşmalar dinleyebileceği, sosyalleşeceği daha iyi bir oluşum yok. çaylar eşliğinde gündelik hayattan, iş hayatından, ekonomiden, siyasetten muhabbet ediliyor. arkadaşlık ilişkileri gelişiyor, ailece sosyalleşiliyor. insanlar inandığı tanrının ve peygamberin hiç bilmediği yönlerini öğreniyor ve bu sürekli öğretme modeli insanların tutkusunu diri tutuyor. bir örnekle bunu somutlaştırayım: islamda cehennem olgusu var ve bir adam insanların karşısına geçip kutsal kitaptan alıntılarla cehennemi tasvir ediyor. bu inançla birleştiği zaman insanın içinde korkunç bir tutkuya, korkuya sebep oluyor. bu insanın beyninde bir takım hormonlar salgılanıyor. işte bu tutku, o heyecan bu insanları cemaate çeken. daha iyi anlamak istiyorsanız, senelerdir ramazan ayında insanların nihat hatipoğluna neden kitlendiklerini düşünün. sözlüğümüzün bilim adamları tivit atmaktan kalan zamanlarında ona da sövüyor ya neyse.

insanların dini duygularını daha sağlam yaşamasının yanında, gerçek hayatla alakalı da dayanışma içine girebildikleri bir yerdir cemaat. bunu iyiye, kötüye kullanan illaki olacaktır. nasıl ki parti teşkilatlarında birileri rant kuruyor, bu da öyle. birilerinin masumiyetinden bazıları faydalanıyor, bu gücü torpile dönüştürebiliyor. ancak şu noktayı özellikle belirtmek istiyorum: cemaatlerdeki insanlar para almaktan çok para verirler. bu paralar belirli hizmetlere harcandıktan sonra, eğer geçecekse belirli bir zümrenin eline geçer. bu zümre de her cemaatin yüzde biridir belki. geri kalanlar buralardan `nemalanmazlar`, aksine tasarruflarının bir bölümünü buralara bağışlarlar. yani çoğunluğunun fedakarlık yaptığı bir topluluğu rantçı, torpilci diye nitelendiremezsiniz. siz cemaat olayını fetöyle çok genelliyorsunuz. onlar şeytani bir oluşumdu, cemaat falan değildi. bunu senelerdir hepimiz biliyorduk. diğer cemaatlar içinde de biliniyordu bu. bir defa dini hassasiyetleri zayıftı, dini kuralları sündürüp durmalarıyla meşhurdular hatta bazen kitapla ters düşecek şeyler söyleyebiliyorlardı. yani takiyyeciydiler. dershanesinin önünden geçeni polis asker yapabilen bir örgüt, ancak terör örgütü olabilirdi ki oldular zaten.

para ve güç belirli bir zümrede toplandıktan sonra, geride kalanları bu topluluk içinde tutan motivasyonun para olmadığını söyleyebiliriz. ha bu kesim içinde birbirleriyle ticaret yapan, iş ağı kuran insanlar vardır. burada hiçbir anormallik yoktur. birbirlerine referans olmaları da kendi bilecekleri iştir. hiçbir toplulukta insanların tamamı temiz niyetle orada değildir. bundan çıkar sağlayan, menfaat ilişkileri kuran insanlar olacaktır. hatta topluma zarar verecek hal ve davranışlar içinde olanlar da olabilecektir. ancak bunu engelleyemeyiz. bu insanlar zaten varlar ve kendilerine cemaati basamak yapmasalar başka bir şeyi yaparlar.

bu toplumun kokuşmuşluğu tahmin ettiğimizden çok ama çok daha fazla. cemaatler insanların nispeten dünyevi arzularını törpülemek adına bir hizmette bulunuyorlar. bu insanların bir yaşama motivasyonuna ihtiyaçları var. buna iyi şartlarda yaşayan, kendilerine bir konfor alanı bahşedilmiş ya da bu tip bir olguyu baştan reddetmiş bir çevrede büyümüş insanların 'cahiller sürüsü' demesi çok da garipsenecek bir şey değil.

yazdıklarımdan bu oluşumları desteklediğim anlamını çıkarıp bana saldırmayın. bugün cemaat üyesi 2.5 milyon insandan bahsediliyor. olayı anlamamız lazım. burada konuşulacak şey zaten doğruluğu yanlışlığı olmamalı. bu gerçeği anlamak ve denetim mekanizmasını ona göre şekillendirmek olmalı. bu yapıları besleyen sebepleri anlayıp, hamleyi ona göre yapmak olmalı. ek olarak da bence ekonomik güçle cemaatleşme ters orantılı. insanların dayanışması gerektiği hissini ekonomik kaygılar da besliyor. naçizane tavsiyem: kimi okuduğunuza, kimin bir konuya hangi birikimle yaklaştığına dikkat edin. hem kendiniz için hem de toplum için.

beyinsizlik dışında aklıma başka sebebin gelmediği hede.

hakaret anlamın da söylemedim yanlış anlaşılmasın. ciddi ciddi söylüyorum. beyni olan bir insan tarikatların, cemaatlerin içinde dönen pisliği çevresinden falan az çok bilir, düşünür. tarikatların, cemaatlerin zerre bir faydası olmadığını akıl süzgecinden geçirir bir şekilde.

din afyondur insanı uyutur bunları biliyoruz tabi ama be kardeşim hiç mi haberler de cemaatler de, tarikatlar da yapılan tacizleri, tecavüzleri duymadın gözünü seveyim, bu kadar da uyuşmayın ya.

daha geçen eylül ayında uşşaki tarikatı'nın lideri fatih nurullah'ın 12 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmasını konuşuyor insanlar. ama yok ille de gideceksen buyur git tarikatına üye ol, ama sonra şeyh'in seni biraz fazla sevdi diye ağlamak yok.

beyinden yoksun olduklarından, kula kul olmak için üye oluyorlar.

gay sex partisi yapmak için kılıf.

sosyolojik ve kültürel sebeplerdir. şöyle; bir insan din'in basic versiyonu ile yetinmeyip ek enstrumanlara ihtiyaç duyuyorsa eğer içerisindeki zümreden ayrı kalmamak için yapıyordur. çünkü ayrı kalan dışlanıp ötekileştirilebilir. aynı dine inansalar bile bu böyle olabilir. tabi bu tarz durumların da dünyada en cıvcıvlı olduğu yerler din farketmeksizin daima taşradaki lokal yerleşkelerdir. gidin amerika'ya özellikle ortabatıdaki amishler mormonlar, veya güneyde lousiana'daki bataklık kültleri, kilisede caz yapan siyahi cemaatler falan... hepsi işte üstte bahsettiğim sosyolojik olgulardan kaynaklanıyor.

kendi varoluşlar sıkıntılarını yanlış yerlerde bulmaya çalışma. buralardan kurtulmak için rehabilitasyon merkezleri açılmalı.

(bkz: türkiye'nın kabile devleti olması)

bu da bir çeşit kabilecilik. devlette birbirlerini kollamaları ve her dönem devlette birinin etkili olması da bu yüzden.

bir dahaki sefere kralsın be oğlum.

refah içinde yaşamak için.

yapayalnızlık duygusuyla yaşamak zordur. kişinin herkesten farklı hissettiğini ve düşündüğünü keşfettiğinde bununla varolabilmesi için desteğe ihtiyacı vardır. yeterince güçlü ve fikirlerinizden emin değilseniz sizin gibi düşünenleri ararsınız.
halkın çoğunluğu böyledir. yeterince güçlü olanlar mı? onlar kendilerini yaşamak için kimseden yardım beklemezler. genelde de tam da bu yüzden etraflarında zamanla bir cemaat birikir.

kısa yoldan cennete gitme arzusudur. hristiyan inancında papaz her şeydir. günahları kutsal ruh adına bağışlama yetkisine sahiptir vb. tarikat inancında da benzerlikler vardır. şeyhler peygamber üstü görülür, isterlerse müritlerinin cennete girmelerinde yardımcı olduklarına inanırlar. bu inançlar onları oraya sürükler. bir nevi hak etmedikleri sözde torpil yapan adam konumundadırlar.

eksik kalmamak için. (bkz: tuzla koşmak)

iradeyi ve götü teslim etmek işlerine gelir, düşünmek ve badeletmek için uğraşmak zorunda kalmazlar. senin için düşünen birileri hep arkandadır.

seks tarikatı.

osmanlı devletinde sadece gayri müslimler farklı dinlere ve mezheplere inanmıyordu. anadolu’da göç ile anadolu’ya gelmiş farklı etnik kökenlerden ve mezheplerden insanlar yaşıyordu. her insanın farklı bir din yorumunu benimsemesi ve coğrafyanın farklı iklimsel zorunluları dayatması neticesinde islamı anlama ve yorumlama zorunluluğu doğdu.

ortalama zekada biri için okumak anlamak çok kolay olmadığından bir bilene danışalım diyerek o dönemin din alimi kabul edilen kişilere yönelme ortaya çıkıyor.

tüm ülkenin teokratik bir yönetim altında şetiat ile yönetildiği bir dünyayı düşünün, bugün gibi değil.

salaklık.

anne babaların hatası..

düşünmemek, yönetilmek,yonlendirilmek hoşlarına gidiyor. birileri onları güdmesi arzularını tetikliyor. orgazm yaşıyorlar.

yükü kediye yükleyip rahat rahat gezmek.

tarikatlara uye olma ne oglum.

şeyh: evveet arkadaslaaar tarikatima abone olup like atmayi unutmaayin.

mi bu ne yani bu? dbwnwgwkgqbs

oglum yani hey ya rabbim hey ya...

cahillik.

bilmeyen birini tanrı olduğunuza ikna edebilirsiniz. yapanlar da var zaten. (bkz: menzil cemaati)