1.
ağlamayacağına yemin etmek
cesur, güzel ancak fazla iddialı bir yemindir.
ağlamamaya yemin etmekten kastın, duygusal sebeplerle, birileri için ağlamamak olduğunu kabul ediyoruz. kimsenin "dram filmi de izlesem ağlamayacağım." diye yemin edeceğini düşünmüyoruz ya da babası öldüğü için. o halde, bu, duygusal olarak ya birine hiçbir zaman fazla anlam yüklemeyeceğin ya da birilerinin seni hiç kırmayacağı anlamına gelir. ikisi de yapılabilir; pekala kimseyi sevmez; s..tir edersin başından, karşı cinsi ciddiye almaz, hiçbir şekilde duygusal temasa girmezsin. bir süre sonra, ilgin de zihnindeki kurgular da onlardan uzaklaşır. ancak bunun bedeli vardır, ağlamak duygulanmaktır; içerlemektir ve bunlar yaşamın içinde, yaşamın bir rengi, hislerinizin diriliğinin işareti olan şeylerdir. ağlamamak, duygulanmamak, hislenmemek bir kütüğe dönüşmektir.
ben yıllardır umursamıyorum, kimin ne yaşadığıyla ilgilenmiyorum mesela. işime bakıyorum, dostlarımla zaman geçiriyorum, film izliyor, kitap okuyorum. birinin duygusal dünyasında olup biteni merak etmiyorum, sevmediğim gibi de sevilmiyorum da. yani yaşamımdan böyle bir hassasiyeti çıkardım. e ne oldu peki? duygulanmak ve hislenmek için, yıllar önce sevdiğim kadını hatırlayıp, kurgusal karaktere çevirip pasajlar yazıyorum ara sıra. haha. üç birayla beraber iyi hissettiriyor ve özlem duyuyorum. özlem duymak güzel bir şey; hayal kurmak da öyle. ama her şey gün geçtikçe daha da silikleşiyor; unutuyorsun ve öylece devam ediyorsun yaşama.
yaşamın sizi siz yapan bu güzelliklerine kapıyı kapatmayın. kapatan, bir süre sonra açamaz. bunu öyle beylik laf olarak söylemiyorum. çok açık söylüyorum bunu. etrafınızda yalnızlıkla bütünleşmiş çok insan görürsünüz. bu insanlar bir şekilde sevdalandılar, küstüler ve çekildiler. şimdi çoğuna sorsan, nasıl çıkacağını ve neden çıkacağını bilemez. cevaplayamaz bunu; neden çıkmaması gerektiğine dair güçlü argümanlar üretir ve bu onu daha güçlü bir kütük haline getirir.
uzattık; ağlayın, sevin, sevilin, aldatın, aldatılın ama bu karanlık tarafa geçmeyin. buralar iyi değil.
ağlamamaya yemin etmekten kastın, duygusal sebeplerle, birileri için ağlamamak olduğunu kabul ediyoruz. kimsenin "dram filmi de izlesem ağlamayacağım." diye yemin edeceğini düşünmüyoruz ya da babası öldüğü için. o halde, bu, duygusal olarak ya birine hiçbir zaman fazla anlam yüklemeyeceğin ya da birilerinin seni hiç kırmayacağı anlamına gelir. ikisi de yapılabilir; pekala kimseyi sevmez; s..tir edersin başından, karşı cinsi ciddiye almaz, hiçbir şekilde duygusal temasa girmezsin. bir süre sonra, ilgin de zihnindeki kurgular da onlardan uzaklaşır. ancak bunun bedeli vardır, ağlamak duygulanmaktır; içerlemektir ve bunlar yaşamın içinde, yaşamın bir rengi, hislerinizin diriliğinin işareti olan şeylerdir. ağlamamak, duygulanmamak, hislenmemek bir kütüğe dönüşmektir.
ben yıllardır umursamıyorum, kimin ne yaşadığıyla ilgilenmiyorum mesela. işime bakıyorum, dostlarımla zaman geçiriyorum, film izliyor, kitap okuyorum. birinin duygusal dünyasında olup biteni merak etmiyorum, sevmediğim gibi de sevilmiyorum da. yani yaşamımdan böyle bir hassasiyeti çıkardım. e ne oldu peki? duygulanmak ve hislenmek için, yıllar önce sevdiğim kadını hatırlayıp, kurgusal karaktere çevirip pasajlar yazıyorum ara sıra. haha. üç birayla beraber iyi hissettiriyor ve özlem duyuyorum. özlem duymak güzel bir şey; hayal kurmak da öyle. ama her şey gün geçtikçe daha da silikleşiyor; unutuyorsun ve öylece devam ediyorsun yaşama.
yaşamın sizi siz yapan bu güzelliklerine kapıyı kapatmayın. kapatan, bir süre sonra açamaz. bunu öyle beylik laf olarak söylemiyorum. çok açık söylüyorum bunu. etrafınızda yalnızlıkla bütünleşmiş çok insan görürsünüz. bu insanlar bir şekilde sevdalandılar, küstüler ve çekildiler. şimdi çoğuna sorsan, nasıl çıkacağını ve neden çıkacağını bilemez. cevaplayamaz bunu; neden çıkmaması gerektiğine dair güçlü argümanlar üretir ve bu onu daha güçlü bir kütük haline getirir.
uzattık; ağlayın, sevin, sevilin, aldatın, aldatılın ama bu karanlık tarafa geçmeyin. buralar iyi değil.
devamını gör...