yönetmen koltuğunda bob gale'in yer aldığı 2002 yapımlı komedi-macera filmidir. her şey, neal adındaki bir gencin doğum gününde dilek tutmasıyla başlar. kendini birden bir maceranın ortasında bulan neal, artık bir paket teslim etmek üzere yola çıkmıştır.
yönetmeni: bob gale
oyuncular:
james marsden
gary oldman
christopher lloyd
michael j. fox
amy smart
chris cooper
oyuncular:
james marsden
gary oldman
christopher lloyd
michael j. fox
amy smart
chris cooper
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "stuff" tarafından 19.03.2021 01:29 tarihinde açılmıştır.
1.
back to the future serisinin senaristi bob gale'in hem yazıp hem de yönettiği, 2002 yapımı fantastik bir yol hikayesi. içinde harika karakterler ve yerler barındıran filmin kadrosunda; gary oldman, christopher lloyd, james marsten, kurt russel, chris cooper, amy smart ve küçük bir rolde de michael j. fox var.
filmde bir çok distopik olay ve mekan mevcut. diyaloglar harika yazılmış. çoğu yerde durdurup not almak isteyebilirsiniz. verilmek istenen mesajlar bazen insanın gözüne gözüne sokulmaya çalışılsa da, film sizi sıkmadan kendini izletmeyi başarıyor.
bahsettiğim bu ikili diyaloglara en güzel örneklerden birisi de, filmdeki iskambil kartı sahnesi;
filmde bir çok distopik olay ve mekan mevcut. diyaloglar harika yazılmış. çoğu yerde durdurup not almak isteyebilirsiniz. verilmek istenen mesajlar bazen insanın gözüne gözüne sokulmaya çalışılsa da, film sizi sıkmadan kendini izletmeyi başarıyor.
bahsettiğim bu ikili diyaloglara en güzel örneklerden birisi de, filmdeki iskambil kartı sahnesi;
devamını gör...
2.
muhteşem bir filmdir, bu filmin konusunu ben açmak isterdim ama stuff yakalamış bile. türkçeye otoyol 60 olarak çevirilen bu filmde insanların yüzlerinin çeşitliliği göstermek hedeflenmiştir. yaşattığı duygular çok hoştur ve aynı zamanda eğiticidir de.
devamını gör...
3.
hayatta bazen, bazı cevaplar, gözümüzün önündedir ancak görmeyiz, görmezden geliriz. bunun için ya her şeyden vazgeçmek ya da bir yolculuğa çıkmak gerekir.
işte böyle bir film, interstate 60... gerilim, heyecan ve merak dolu. üstelik insanın ufkunu açıyor. oldukça beğendiğim bir film oldu diyebilirim.
...
altmışıncı otoyol olarak çevirebileceğimiz bir bob gale filmi. ancak bilinmeyen yol olarak çevrilmiş. çünkü otobanda öyle bir yol yok, anlatıya göre...
yine öneri üzerine izlediğim bir filmdi. peynir tadında. hem de salamura peynir. öyle ezine falan hayal etmeyin. klasik kahvaltılık salamura peynir. tuzlu ve de kaliteli...*
izlemesi keyif verdi. altyazılı izledim, dublajlı olmasına rağmen ancak pek de bir farkını göremedim. çünkü ağır küfürlerin hepsi, eski klasik seslendirmelerden hareketle tırnak içerisinde "lanet olsun" , "allah kahretsin" , "nefret ediyorum, iğrenç bir gün" şeklindeydi. ingilizcemin, bu yönlü gelişmesini, ben de istemezdim.*
2002 yapımı ve kısa sayılabilecek -yaklaşık iki saat kadar- bu filmde, en sevdiğim karakter gary oldman'ın canlandırdığı, maymun pipolu ve kırmızı papyonlu adam oldu.
siz onu değil, o sizi bulur, repliği ve maymun pipolu adamın verdiği doğru cevap topunun, üstü açık bmw'deki o boşluğa tam oturması, efsaneydi.
filmin girişi, kısa bir anlatı ile başlıyor ve tarihsel gerçekliği olan bu anlatı, filme yön veriyor. film, gerilim öğeleri de içeriyor ancak komedi ve macera denmiş. bence gerilim durumları da had safhadaydi ve yerindeydi.
banton adlı şehirde çalışan kırmızı kıyafetli insanlar, bu öğeyi tetikleyenlerdendi. hatta la casa de papel mantığının ilk hali gibi geldi bana.
ardından gelen deliler, huzursuzlar ve uyumsuzlar da, daha sonra yazılmış bilim kurgu romanları ve bunlardan uyarlanan filmlerle ilgili ilk anlatıydı sanki...
film, kendi içerisinde, gelecek mesajları aktarmasıyla bir ilk olma özelliği taşıyor sanırım. eğer bilinçliyse harika, değilse de sonradan örnek olduysa bu da güzel, ancak buradan yola çıkıldıysa işte o muhteşem.*
filmden bırakacağım bazı alıntılar:
bazı insanlar, ne dileyeceklerini hiç bilmiyorlar.
itfaiye kırmızısı renk. ne güzel değil mi?
kolomb, yola çıktığında rüzgar esecek mi bilmiyordu.
bazı insanlar özgürlük için köle olmak ister...
ikinci alıntının kendi hayatımdaki yansımasından, bir başlıkta söz etmistim: (bkz: kırmızının en çok yakıştığı araba)... demek ki benim gibi düşünenler varmış. yalnız değilmişim. *
...
macera ve uzun yol filmerini çok severim. bu ise bir harikaydı. tekrar söylüyorum: aradığımız cevaplar içimizde. sadece biz onları görmek istemiyor yaa da başkaları kırılmasın diye erteliyoruz. ertelemeyelim!..
ufkumu açan bir film oldu.
son olarak trailerdan bu şarkıyı bırakmak istiyorum:
işte böyle bir film, interstate 60... gerilim, heyecan ve merak dolu. üstelik insanın ufkunu açıyor. oldukça beğendiğim bir film oldu diyebilirim.
...
altmışıncı otoyol olarak çevirebileceğimiz bir bob gale filmi. ancak bilinmeyen yol olarak çevrilmiş. çünkü otobanda öyle bir yol yok, anlatıya göre...
yine öneri üzerine izlediğim bir filmdi. peynir tadında. hem de salamura peynir. öyle ezine falan hayal etmeyin. klasik kahvaltılık salamura peynir. tuzlu ve de kaliteli...*
izlemesi keyif verdi. altyazılı izledim, dublajlı olmasına rağmen ancak pek de bir farkını göremedim. çünkü ağır küfürlerin hepsi, eski klasik seslendirmelerden hareketle tırnak içerisinde "lanet olsun" , "allah kahretsin" , "nefret ediyorum, iğrenç bir gün" şeklindeydi. ingilizcemin, bu yönlü gelişmesini, ben de istemezdim.*
2002 yapımı ve kısa sayılabilecek -yaklaşık iki saat kadar- bu filmde, en sevdiğim karakter gary oldman'ın canlandırdığı, maymun pipolu ve kırmızı papyonlu adam oldu.
siz onu değil, o sizi bulur, repliği ve maymun pipolu adamın verdiği doğru cevap topunun, üstü açık bmw'deki o boşluğa tam oturması, efsaneydi.
filmin girişi, kısa bir anlatı ile başlıyor ve tarihsel gerçekliği olan bu anlatı, filme yön veriyor. film, gerilim öğeleri de içeriyor ancak komedi ve macera denmiş. bence gerilim durumları da had safhadaydi ve yerindeydi.
banton adlı şehirde çalışan kırmızı kıyafetli insanlar, bu öğeyi tetikleyenlerdendi. hatta la casa de papel mantığının ilk hali gibi geldi bana.
ardından gelen deliler, huzursuzlar ve uyumsuzlar da, daha sonra yazılmış bilim kurgu romanları ve bunlardan uyarlanan filmlerle ilgili ilk anlatıydı sanki...
filmden bırakacağım bazı alıntılar:
bazı insanlar, ne dileyeceklerini hiç bilmiyorlar.
itfaiye kırmızısı renk. ne güzel değil mi?
kolomb, yola çıktığında rüzgar esecek mi bilmiyordu.
bazı insanlar özgürlük için köle olmak ister...
ikinci alıntının kendi hayatımdaki yansımasından, bir başlıkta söz etmistim: (bkz: kırmızının en çok yakıştığı araba)... demek ki benim gibi düşünenler varmış. yalnız değilmişim. *
...
macera ve uzun yol filmerini çok severim. bu ise bir harikaydı. tekrar söylüyorum: aradığımız cevaplar içimizde. sadece biz onları görmek istemiyor yaa da başkaları kırılmasın diye erteliyoruz. ertelemeyelim!..
ufkumu açan bir film oldu.
son olarak trailerdan bu şarkıyı bırakmak istiyorum:
devamını gör...
4.
insanın ne dilediğine dikkat etmesi gerektiğini hatırlatan filmlerden.
euphoria sahnesi ile bana sanki aldoux huxley'nin cesur yeni dünyasında ki somasına selam çakıyor gibi geldi.
gary oldman'nın en iyi rollerinden biridir burada oynadığı cin.
euphoria sahnesi ile bana sanki aldoux huxley'nin cesur yeni dünyasında ki somasına selam çakıyor gibi geldi.
gary oldman'nın en iyi rollerinden biridir burada oynadığı cin.
devamını gör...