1.
ameledir. asistanların hareminde bolca bulundurduğu çok amaçlı çakılardır. ceza nöbetlerinden dolayı zamanla iflas eden bünyelerinin yanısıra beyinlerinde ki bilgiler de yolsuzluğa karışır. çokca kez staj yönetimine darbe girişimi düşüncesinde bulunsalar da bu girişim hayali ''kırmızıdaki 3 numaranın kan gazı alıncak '' diyen kıdemli hemşirenin işitilmesiyle son bulur. bol bol rektal tuşe ve kan gazı alma işlemi yapan bu acınası stajer doktorlar mezun olunca periferde de rahat edemezler. orada da kıdemli pratisyen ya da uzmanın mobbinginden dolayı intiharın eşiğine gelirler. tus kazanıp asistan olunca kurtulacağını sanan bu zavallılar orada da mobbingin allahını görür. hele bir de majör cerrahi branşlarındaysa kafasında saç belinde derman kalmaz. eğer güzel bir kadınsa kıdemli asistanlar tarafından kapışılır. eğer erkek ise yakışıklı da olsa işten kaçmak için durmadan helaya gider. (bkz: ucuzluğun bu kadarı)
hastalar bir bakışta anlar intörn olduğunu. sen git kralın gelsin sen bir bok bilmiyondur daha öğrencisin derler. hocaları hasta yanında içinden geçer mimlenirler çünkü.
bir intörn doktor her zaman ezilir.
bir intörn doktor her zaman si.. öhhü öhhüüüüü.
hastalar bir bakışta anlar intörn olduğunu. sen git kralın gelsin sen bir bok bilmiyondur daha öğrencisin derler. hocaları hasta yanında içinden geçer mimlenirler çünkü.
bir intörn doktor her zaman ezilir.
bir intörn doktor her zaman si.. öhhü öhhüüüüü.
devamını gör...
2.
ingilizce intern kelimesinden türkçeye geçmiş, stajyer anlamına gelen, halihazırda tıp fakültesi son sınıf öğrencileri için kullanılan terimdir. lakin ilk tanimda da yazıldığı gibi stajyer yerine amele kelimesi daha uygundur.
devamını gör...
3.
öğrenci dostu tıp fakültelerinde sadece öğrenmesi gereken şeylerin yaptırıldığı, özellikle memur işlerinin üzerlerine vazife edilmediğini ya da minimal olduğunu da belirtmek gerekir.
devamını gör...
4.
ucuz iş gücüdür. bir gün bir intern görürseniz ona sarılıp geçeceğini söyleyin. buna ihtiyaçları var.
devamını gör...
5.
tıp dünyasında çaylak. evet tam olarak bu.
devamını gör...
6.
geleceğin kahramanlarından biridir. öğrenciyken çaylak muamelesi görür ama aslında fedakar, cefakar, taktir edilesi insandır. bir kere akıllıdır. tıp kazanmıştır, boru mu ? not: intörn değilim. gerçekten düşündüklerimi yazdım.
devamını gör...
7.
yamulmuyorsam hemşirelerin kendilerine kök söktürdüğü mezuniyet sonrasında tam tersi muamele sahibi olan tıp son sınıf bebişleri.
sanıldığının aksine de hemşirelerle araları yoktur. ben zamanında çok çıngar çıkarırdım zamanla olgunlaşınca tıpçıdan sevgili yapılmayacağına kanaat getirdim. intörnken belki çekilir olabilirler bilemiyorum.
sanıldığının aksine de hemşirelerle araları yoktur. ben zamanında çok çıngar çıkarırdım zamanla olgunlaşınca tıpçıdan sevgili yapılmayacağına kanaat getirdim. intörnken belki çekilir olabilirler bilemiyorum.
devamını gör...
8.
dramlarinin sebebi doktor egosunun kırılmasından başka bir şey olmayan, tıp fakültesi 6.sinif 'öğrencilerine' verilen ad.
şimdi demeyeceğim ki her şey idel. doktor eğitiminin türkiye'de özellikle son 15 yılda gerilediğini, doktor yetistiren kişilerin tamamıyla doğru bir metot kullanamadıklarıni inkar etmiyorum.
ama intornlerin, pratisyenlerin ve asistanlarin kendilerini köle muamelesi görüyormuş gibi anlatmaları ajitasyondur.
asistan size kan gazı aldırır tabi. yarin tek basiniza kan gazı alabilmek için belki 100 defa pratik yapmanız gerekir de ondan. hastanede hata yaparsanız, asistan, hemşire, hoca vardır hatanızı anında telafi ederler sonra hoca herkesin önünde içinizden geçer çünkü periferde tek başınıza hata yapınca zarar görecek olan insanlar olacak ve orada sizi kollayan kimse olmayacaktır.
pratisyen devreciligi dediğiniz ise işte bu egosu şişmiş diğer meslektaşınızın salaklığından başka bir şey değildir. ıkisi de pratisyen işte. nöbet mi kilitliyor? alma kardeşim. hasta mı kilitliyor? hastaya bakmakla yükümlü hekimin işinden kaytarmasina müsaade etme sen de.
gelelim asistanliğa evet mesleğin en çok somuruleceginiz kısmı burası. hoca her işi size yaptırır. kliniğe arada uğrayıp şunu şöyle yapın deyip gider. poliklinikte onun adına hasta bakarsınız. ameliyatta fırça yersiniz falan. ancak tıp eğitimi özünde bir pratik egitimdir. eni sonu bunların hepsini yerinde görmeden kitaptan okuyarak öğrenilmez.
bu dersi de intornlukte alırsınız işte. öyle ben hemen doktor oldum, hadi bana hasta doktor bey/hanım desin diyorsunuz ya. bütün çevreniz size der ki paşam hele dur. 5 yıl okudun biriktirin ama doktorluk o kadarla bitmiyor. hadi bakalım bi anamnez al. bi order doldur, bi damar yolu aç. hele sen bi kendi başına kalmadan, tek başına sorumluluk almadan meslektaşlarinla, iş arkadaşlarınla beraber çalışmayı öğren.
doktorluk öyle tek kişi işi değil, takım olmayı öğren.
ağlamanın manası yok. sümüklü sümüklü böyle. bu kadar baskıyı kaldıramayan insan yarın karşısına trafik kazasından hasta alıp getirdiklerinde hastaya mudahele etmek için zamanla yarışacak. iç kanama geçiren insanın hayatını kurtarmak için koca bir takımın içinde birey olarak uyum içinde çalışması gerekecek. hemşiresi, asistani, intornu ve hocası birbirinin ayağına basmadan, bildigin performans sergilemesi gerekecek.
baskıyı da kaldırmayı böyle böyle öğreniyor insan. intornlere son çağrıdır. gidip bir köşede ağlayacaksanız, hiç doktor da olmayın kardeşim. işten de kaytarmayin, her şey işinize yarayacak her şey. mesleğiniz sadece kitabi bilgiden ibaret değil. kitabi bilgi olmazsa olmaz evet. ama diğer boyutları da bir o kadar önemli. o egonuzu bi kırın, muhatabınızın hayatının söz konusu olfugunu da hiç unutmayın.
şimdi demeyeceğim ki her şey idel. doktor eğitiminin türkiye'de özellikle son 15 yılda gerilediğini, doktor yetistiren kişilerin tamamıyla doğru bir metot kullanamadıklarıni inkar etmiyorum.
ama intornlerin, pratisyenlerin ve asistanlarin kendilerini köle muamelesi görüyormuş gibi anlatmaları ajitasyondur.
asistan size kan gazı aldırır tabi. yarin tek basiniza kan gazı alabilmek için belki 100 defa pratik yapmanız gerekir de ondan. hastanede hata yaparsanız, asistan, hemşire, hoca vardır hatanızı anında telafi ederler sonra hoca herkesin önünde içinizden geçer çünkü periferde tek başınıza hata yapınca zarar görecek olan insanlar olacak ve orada sizi kollayan kimse olmayacaktır.
pratisyen devreciligi dediğiniz ise işte bu egosu şişmiş diğer meslektaşınızın salaklığından başka bir şey değildir. ıkisi de pratisyen işte. nöbet mi kilitliyor? alma kardeşim. hasta mı kilitliyor? hastaya bakmakla yükümlü hekimin işinden kaytarmasina müsaade etme sen de.
gelelim asistanliğa evet mesleğin en çok somuruleceginiz kısmı burası. hoca her işi size yaptırır. kliniğe arada uğrayıp şunu şöyle yapın deyip gider. poliklinikte onun adına hasta bakarsınız. ameliyatta fırça yersiniz falan. ancak tıp eğitimi özünde bir pratik egitimdir. eni sonu bunların hepsini yerinde görmeden kitaptan okuyarak öğrenilmez.
bu dersi de intornlukte alırsınız işte. öyle ben hemen doktor oldum, hadi bana hasta doktor bey/hanım desin diyorsunuz ya. bütün çevreniz size der ki paşam hele dur. 5 yıl okudun biriktirin ama doktorluk o kadarla bitmiyor. hadi bakalım bi anamnez al. bi order doldur, bi damar yolu aç. hele sen bi kendi başına kalmadan, tek başına sorumluluk almadan meslektaşlarinla, iş arkadaşlarınla beraber çalışmayı öğren.
doktorluk öyle tek kişi işi değil, takım olmayı öğren.
ağlamanın manası yok. sümüklü sümüklü böyle. bu kadar baskıyı kaldıramayan insan yarın karşısına trafik kazasından hasta alıp getirdiklerinde hastaya mudahele etmek için zamanla yarışacak. iç kanama geçiren insanın hayatını kurtarmak için koca bir takımın içinde birey olarak uyum içinde çalışması gerekecek. hemşiresi, asistani, intornu ve hocası birbirinin ayağına basmadan, bildigin performans sergilemesi gerekecek.
baskıyı da kaldırmayı böyle böyle öğreniyor insan. intornlere son çağrıdır. gidip bir köşede ağlayacaksanız, hiç doktor da olmayın kardeşim. işten de kaytarmayin, her şey işinize yarayacak her şey. mesleğiniz sadece kitabi bilgiden ibaret değil. kitabi bilgi olmazsa olmaz evet. ama diğer boyutları da bir o kadar önemli. o egonuzu bi kırın, muhatabınızın hayatının söz konusu olfugunu da hiç unutmayın.
devamını gör...
9.
hepsi daha öğrencidir. kimsenin baskısını, mobbingini çekmek zorunda değillerdir. eğitim hayatın her aşamasında vardır ama metotları değişir uygun yolu bulunur. ne demek ağlamayın?
bu kadar acımasız olunamaz ya inanamıyorum.
daha yeni bir asistan kendini ölüm düzeneğini kurarak öldürdü. bunun farkında mısınız?
kimsenin egosu altında ezilmemesi gereken insanlardır. çünkü bir insan baskı altında öğrenmekte zorluk çeker.
ileriki uygulamaları baskı altında olacak olsa da öğrenme kısmında bilgiler ve pratikler refleks haline gelene kadar sakin bir ortamda bulunmaları gerekmektedir.
araba kullanmayı öğrenen birini lök diye trafiğe sokun sonra da "hadi yürü hep buralarda süreceksin alış" diyin.
bu insanlar bir yandan da tus'a hazırlanıyor unutmayın. yazık. insafsızlar.
bu kadar acımasız olunamaz ya inanamıyorum.
daha yeni bir asistan kendini ölüm düzeneğini kurarak öldürdü. bunun farkında mısınız?
kimsenin egosu altında ezilmemesi gereken insanlardır. çünkü bir insan baskı altında öğrenmekte zorluk çeker.
ileriki uygulamaları baskı altında olacak olsa da öğrenme kısmında bilgiler ve pratikler refleks haline gelene kadar sakin bir ortamda bulunmaları gerekmektedir.
araba kullanmayı öğrenen birini lök diye trafiğe sokun sonra da "hadi yürü hep buralarda süreceksin alış" diyin.
bu insanlar bir yandan da tus'a hazırlanıyor unutmayın. yazık. insafsızlar.
devamını gör...
10.
personel,hemşire,hasta yakını,sekreter ve nadiren doktor.
devamını gör...
11.
tıp fakültesi son sınıf öğrencisi.
devamını gör...