istediği erkeği yavaşça ağına çeken kadın

önce yumuşak adımlarla başlar efendim, başta arkadaşça yaklaşır. sonra avını ürkütmeden seviyeyi yavaşca arttırır. av ise bilmediği sularda yüzmenin verdiği merak ve heves duygusuyla daha derinlere iner. daha sonra çıkış kapıları fark edilmeden yavaşca kapanmaya başlar. bunun farkına varan av kaçmak istesede büyülü bir şekilde orada kalmaya devam etmek ister. bu büyü sevgidir efendim, insan sevilince kapıları gözü görmez. avcı bu noktada avı sakinleştirip tüm içsel koruma mekanizmalarını zayıflatır ve kaleyi içten fetheder. bu sayede avcı, avını daha iyi tanır. sonraki aşamada ise daha belirgin ve agresif adımlar atar. bu noktada avımız (bkz: stockholm sendromu) benzeri bir duruma girer. en son ise kapılar açılsa bile av gitmek istemez. çünkü kaçma girişimlerinin hepsinde daha çok çekilir. çırpındıkça avcıya olan bağlılığı artar. sonucunda ise artık halinden memnun bir avdır.

örümcek kadın olabilir. *

şırfıntı elini cabuk tutsa biraz tam her sey yoluna girecek.

kusur erkektedir.
kadınlar karşısında aciziz bence.

biraz aklı varsa enerjisinin %1 ini dahi harcamayacak olan kadındır.

geçmiş olsun birini daha kaybettik.*

black widow sen misin?

hafif baliketli olup tayt giymesi yeterli olan kadin

beni de ağına çekse keşke bir kadın. ne güzel olurdu.
zaten buna teşneyim.
bir denesinler bence. *

bu ne bilimsizliktir. yok öyle bir şey.

benimdir bu kadın. bugüne kadar hiç sekmedi. sanırım istediğini almak konusunda başarılı biri olmakla alakalı bu. teşekkürler bebişlerim beni hiç zorlamıyor olmanıza minnettarım…

(bkz: femme fatale)

az önce geçti..! "yakınlarda ağ tamircisi var mı" diye soruyordu, biz balıkçı sandık, 'anca sazan avlar la bu' dedi hatta balıkçı arkadaşlardan biri.

yemiyoruz hanımlar.
ama yemiş gibi yapıyoruz çünkü keyif alıyoruz*