izlenen en iyi tiyatro oyunu

açık ara ile aziz nesin'in taşlaması olan azizname idi. ikincisi ise moliere'in hastalık hastası.

profesyonel- istanbul dt

kapıların dışında

o geceyi yazacam olmayacak.

komik para.

bernarda alba'nın evi diye bir oyun izlemiştim. onu ve lüküs hayat'ı izlediklerim arasında en iyisi olarak nitelendirebilirim.

(bkz: bir delinin hatıra defteri)
(bkz: erdal beşikçioğlu)

sherlock hamit ?

lüküs hayat. burdan 1701 doğumlu olduğum ortaya çıkarmış.

zengin mutfağı
şener şen nasıl bir oyuncuymuş öyle.
kaç yıldır izlemek istiyordum, izledim.
soğuğa yakın ılık bir eylül akşamıydı, gökyüzü yıldız doluydu, dolunay vardı.
ıyi ki pandemi vardı ve oyunu açık havada izledik.
ömrümce izlediğim en iyi oyundu.

tersine dünya

yazsam sikinti olabilir. harika bir tiyatroydu.

ben son senelerde otuz-kırka yakın oyuna gıttım.
benım ıcın:dede korkut

en iyi diyemem hepsi benim bebeklerim ama etkilendiğim uykusuz bir rüya salim ve öteki valla ikisine bir daha giderim. özellikle uykusuz bir rüya salim. bir de hakikat elbet bir gün ah berkay ateş

son zamanlarda izlediğim en iyi oyun serkan keskin'in saatleri ayarlama enstitüsü'dür, net...

fakat bugüne kadar izlediğim en iyi oyun, nihal yalçın'ın artık oynamadığı antabus'udur...

üsteki yazar gibi bende serkan keskin'in saatleri ayarlama enstitüsü demek istiyorum. sonrasında devlet tiyatrosunda izlediğim martılar ve bana mastikayı çalsana diyebilirim. müzikal ayrı seviyorum.

aslında tiyatro değil, bale ama moskovoda bolşoy tiyatro salonunda izlediğim kuğu gölü balesinden sonra hiçbir izlediğim canlı perfons tat vermedi.
boşuna dünyanın en mükemmel tiyatro salonu ve dünyanın en meşhur bale gösterisi denmiyor.
baleden nefret eden adamı götür, hayranı olup çıkar gösteriden.

son izlediğim amadeus müzikali.

tiyatroyu çok severim. onun çok ayrı bir tadı vardır. ve uzun yıllardır çok ama çok iyi oyunlar seyrettim ama en iyi tiyatro oyununu seçmem gerekirse bunu tamamen öznel yargılarla, ben de oluşturduğu hissiyatla yapmak durumundayım doğal olarak.

buna göre benim aklımda üç oyun var. bu oyunlardan bir tanesini ordu'da birini rize'de bir diğerini de hem rize'de hem de çanakkale'de izledim.

bu oyunlardan ilki usta oyuncu yıldız kenter'in oynadığı ve benim çok sevdiğim yazarlardan biri olan eric emmanuel schmitt tarafından yazılmış olan oscar ve pembeli meleği idi. o kadar harika yazılmış bir oyundu ki ve yıldız kenter o kadar muhteşem oynamıştı ki hala o sahneler aklımda.

diğer oyun ise duşan kovacevic tarafından yazılmış ve bülent emin yarar ve yetkin dikinciler'in oynadığı muhteşem oyun profesyonel idi. oyun dahice yazılmış bir eserdi kesinlikle. bir edebiyat adamı ile bir gizli polisin hikayesini anlatan oyun hem duygusal hem eğlenceliydi.

son oyun ise bir müzikal olan sidikli kasabası idi. oyunun nasıl başlayıp ne zaman bittiğini bile anlamadım. müzikler muhteşemdi. harika bir dekor vardı. izlerken en çok eğlendiğim oyunlardan biri oldu.