johan cruyff'un on dört kuralı
başlık "insan olun biraz" tarafından 20.03.2025 14:42 tarihinde açılmıştır.
1.
dünya futboluna yön vermiş bir futbol efsanesi olan johan cruyff'ın sporcular için koyduğu kurallardır.
johan cruyff kariyeri boyunca 534 maça çıkıp 316 gol atmıştır. bir ajax ve barcelona efsanesi olan johan cruyff bu iki takımda da hem futbolculuk hem teknik direktörlük yapmıştır. 1984 yılında futbolu bırakan johan cruyff'u izleme şansım olmadı. ama hem teknik direktörlük dönemini hem de eski maçlarını izleyerek kendisine hayran olunabilir.
my turn: an autobipgraphy kitabında kendi kurduğu johan cruyff vakfındaki on dört kuraldan bahseder büyük futbolcu. bu vakıf özellikle engelli sporcular için çeşitli imkanlar sağlayan ve sporu güzelleştirme amacı taşıyan bir kuruluştur.
bu on dört kuralın ilki takım oyunculuğudur. johan cruyff genç sporculara başarılı olmanın yolunun birlikte başarmaya çalışmak olduğunu anlatır. şu an izlemek zorunda bırakıldığımız endüstriyel futbol ortamında tamamen ekran yıldızı haline gelmiş futbolcular bu durumdan bihaberler.
ikinci kural ise sorumluluktur. bu kuralla herkesin oyun içindeki her şeyle kendi işi gibi ilgilenmesini salık verir johan cruyff. oyunun her alanı ile ilgili sorumluluk alan futbolcular ve sporcular oyunla ilgili daha derin bir görüşe sahip olurlar. ama günümüzde futbolcular kendilerini oyuna ve taraftara karşı değiş menajer ve sponsorlara karşı sorumlu hissediyor.
üçüncü kural saygıdır. açıklanmaya en az ihtiyaç duyulan madde olsa da sanırım en az uygulanan madde de budur. oyuncuların sadece takım arkadaşlarına değil rakibe de saygı göstermesi gerektiğini söyler johan cruyff. oyunun güzel yanı da budur zaten. yine günümüze bakınca rakibe saygı konusu tamamen rafa kalkmışken takım arkadaşına saygı bile az görülür oldu.
efsanenin dördüncü kuralı bütünleşmedir. bir takım oyununda sahada gösterilecek birlik beraberlik için saha dışında da benzer bir bütünleşme sağlanması gerekir. bahsettiğim şey elbette gece hayatına birlikte akmak değildir. ama arkadaşlık duygusunu sağlamlaştıracak etkinlikleri birlikte yapmak sahaya da olumlu olarak yansıyacaktır.
beşinci kural inisiyatiftir. johan cruyff yeni şeyler denemekten korkmamalarını söyler genç sporculara. çünkü bu oyun daha ileri gidecekse bunu başaracak olanlar inisiyatif alan insanlar olacaktır. futbol üzerine kafa yorup futbolun felsefesini kavrayan insanlar dünyanın bu en güzel oyununu daha güzel bir hale getirebilir.
altıncı kural hocalıktır. johan cruyff tarafından koyulan bu kuralda oyuncuların takım arkadaşlarına akıl hocalığı yapması gerekliliği anlatılıyor. elbette bunu üstünlük taslayarak değil bir eksiği giderme niyeti ile ve tevazu ile yapmak gerekir.
sonraki maddemiz ise bence en önemli olanlardan biri olan kişiliktir. dünya çapında efsaneye dönüşen sporcuların neredeyse tamamı güçlü kişiliklere sahiptir. kendileri olmaktan asla vazgeçmezler. hiçbir koşulda kendi ilkelerinden ödün vermezler. bir sporcunun güçlü kişilikte olması ona duyulan saygıyı da artıracaktır.
efsanenin koyduğu sekizinci kural ise sosyalleşmedir. sporda ve hayatta karşılıklı etkileşimin önemine değinen bu madde sporcular için birlik beraberliğin ne denli elzem olduğuna vurgu yapmaktadır. başka insanlardan öğrenecek o kadar çok şeyimiz var ki.
dokuzuncu kural tekniktir. aslında burada bahsedilen şey futbol oyununun temel gerekliliklerine hakim olmaktır. yani top sürme, top kontrolü, şut çekme ve pas verme gibi şeyler. ayrıca savunma yapmak için de teknik bilgilere ihtiyaç vardır. türk futbolunda yıllarca bunun acısını çektik. avrupalı futbolcular otuz metreden gelen topu tık diye önlerine alırken bizim futbolcularımız kaval kemiğine çarpan topun peşinde koşmak zorunda kaldı. teknik her zamam önemlidir. .
onuncu kurak teknik ile her zaman yan yana kullanılan taktiktir. yıllarca bam bam bam taktiği ve kaos futbolu ile sonuca gitmeye çalışan ve gariptir ki bazen sonuç da alan türk futboluna çok uzak bir sözcük. takıma göre taktik geliştirmek ya da akıldaki taktiğe göre kadro kurmak bizim için çok uzak kavramlar oldu yıllarca. ama johan cruyff gibi bir deha dünya futbolunda bir dönem ortalığı kasıp kavuran total futbolu mükemmelleştirdi.
sonraki kural gelişmedir. sporcuların sadece fiziksel olarak değil karakter olarak da gelişme göstermesi gerekir. sporun hakkını vermek için sürekli gelişme sürecine inanmakta fayda var her zaman. ama sanırım ün kazanan sporcuların çoğu zamanımızda bunun anlamını bilmiyor.
bir diğer kural ise öğrenmektir. belli bir seviyeye gelen sporcuların artık öğrenecek bir şeylerinin kalmadığını düşünmeye başlaması çöküşün başlangıcıdır onlar için. muhtemelen takımları için de öyle. sporculuk hayatının her aşamasında yeni şeyler öğrenmek için uğraşanlar efsane olma yolunda önemli bir adım atmış demektir.
on üçüncü kural birlikte oynamaktır. futbolun bireysel bir oyun olmadığını, bir takım oyunu olduğunu anlamak gerekir. kişisel performans üzerinden ün kazanma düşüncesi oyunun güzelliğine gölge düşürür. takım arkadaşının açığını kapatmak, onun başarısı için de oynamak oyunu güzelleştirir ve başarıyı getirir.
ve son madde yaratıcılık. bu madde maalesef her sporcuya nasip olmuyor. o yüzden her sporcu efsane olamıyor. yaratıcılık oyunu okumak, yönlendirmek ve futbola yeni şeyler katmak için gerekli olduğu kadar sürpriz ögesini kullanmak ve oyunu daha ileri taşımak için de gereklidir.
johan cruyff'un futbol özelinde spor ve sporcularla ilgili koyduğu bu kurallar aslında insanların gündelik hayatları için de geçerlidir. johan cruyff sadece futbolcu olarak değil bir düşünce adamı olarak da çok önemli bir insandı.
kendisini saygıyla anıyorum.
johan cruyff kariyeri boyunca 534 maça çıkıp 316 gol atmıştır. bir ajax ve barcelona efsanesi olan johan cruyff bu iki takımda da hem futbolculuk hem teknik direktörlük yapmıştır. 1984 yılında futbolu bırakan johan cruyff'u izleme şansım olmadı. ama hem teknik direktörlük dönemini hem de eski maçlarını izleyerek kendisine hayran olunabilir.
my turn: an autobipgraphy kitabında kendi kurduğu johan cruyff vakfındaki on dört kuraldan bahseder büyük futbolcu. bu vakıf özellikle engelli sporcular için çeşitli imkanlar sağlayan ve sporu güzelleştirme amacı taşıyan bir kuruluştur.
bu on dört kuralın ilki takım oyunculuğudur. johan cruyff genç sporculara başarılı olmanın yolunun birlikte başarmaya çalışmak olduğunu anlatır. şu an izlemek zorunda bırakıldığımız endüstriyel futbol ortamında tamamen ekran yıldızı haline gelmiş futbolcular bu durumdan bihaberler.
ikinci kural ise sorumluluktur. bu kuralla herkesin oyun içindeki her şeyle kendi işi gibi ilgilenmesini salık verir johan cruyff. oyunun her alanı ile ilgili sorumluluk alan futbolcular ve sporcular oyunla ilgili daha derin bir görüşe sahip olurlar. ama günümüzde futbolcular kendilerini oyuna ve taraftara karşı değiş menajer ve sponsorlara karşı sorumlu hissediyor.
üçüncü kural saygıdır. açıklanmaya en az ihtiyaç duyulan madde olsa da sanırım en az uygulanan madde de budur. oyuncuların sadece takım arkadaşlarına değil rakibe de saygı göstermesi gerektiğini söyler johan cruyff. oyunun güzel yanı da budur zaten. yine günümüze bakınca rakibe saygı konusu tamamen rafa kalkmışken takım arkadaşına saygı bile az görülür oldu.
efsanenin dördüncü kuralı bütünleşmedir. bir takım oyununda sahada gösterilecek birlik beraberlik için saha dışında da benzer bir bütünleşme sağlanması gerekir. bahsettiğim şey elbette gece hayatına birlikte akmak değildir. ama arkadaşlık duygusunu sağlamlaştıracak etkinlikleri birlikte yapmak sahaya da olumlu olarak yansıyacaktır.
beşinci kural inisiyatiftir. johan cruyff yeni şeyler denemekten korkmamalarını söyler genç sporculara. çünkü bu oyun daha ileri gidecekse bunu başaracak olanlar inisiyatif alan insanlar olacaktır. futbol üzerine kafa yorup futbolun felsefesini kavrayan insanlar dünyanın bu en güzel oyununu daha güzel bir hale getirebilir.
altıncı kural hocalıktır. johan cruyff tarafından koyulan bu kuralda oyuncuların takım arkadaşlarına akıl hocalığı yapması gerekliliği anlatılıyor. elbette bunu üstünlük taslayarak değil bir eksiği giderme niyeti ile ve tevazu ile yapmak gerekir.
sonraki maddemiz ise bence en önemli olanlardan biri olan kişiliktir. dünya çapında efsaneye dönüşen sporcuların neredeyse tamamı güçlü kişiliklere sahiptir. kendileri olmaktan asla vazgeçmezler. hiçbir koşulda kendi ilkelerinden ödün vermezler. bir sporcunun güçlü kişilikte olması ona duyulan saygıyı da artıracaktır.
efsanenin koyduğu sekizinci kural ise sosyalleşmedir. sporda ve hayatta karşılıklı etkileşimin önemine değinen bu madde sporcular için birlik beraberliğin ne denli elzem olduğuna vurgu yapmaktadır. başka insanlardan öğrenecek o kadar çok şeyimiz var ki.
dokuzuncu kural tekniktir. aslında burada bahsedilen şey futbol oyununun temel gerekliliklerine hakim olmaktır. yani top sürme, top kontrolü, şut çekme ve pas verme gibi şeyler. ayrıca savunma yapmak için de teknik bilgilere ihtiyaç vardır. türk futbolunda yıllarca bunun acısını çektik. avrupalı futbolcular otuz metreden gelen topu tık diye önlerine alırken bizim futbolcularımız kaval kemiğine çarpan topun peşinde koşmak zorunda kaldı. teknik her zamam önemlidir. .
onuncu kurak teknik ile her zaman yan yana kullanılan taktiktir. yıllarca bam bam bam taktiği ve kaos futbolu ile sonuca gitmeye çalışan ve gariptir ki bazen sonuç da alan türk futboluna çok uzak bir sözcük. takıma göre taktik geliştirmek ya da akıldaki taktiğe göre kadro kurmak bizim için çok uzak kavramlar oldu yıllarca. ama johan cruyff gibi bir deha dünya futbolunda bir dönem ortalığı kasıp kavuran total futbolu mükemmelleştirdi.
sonraki kural gelişmedir. sporcuların sadece fiziksel olarak değil karakter olarak da gelişme göstermesi gerekir. sporun hakkını vermek için sürekli gelişme sürecine inanmakta fayda var her zaman. ama sanırım ün kazanan sporcuların çoğu zamanımızda bunun anlamını bilmiyor.
bir diğer kural ise öğrenmektir. belli bir seviyeye gelen sporcuların artık öğrenecek bir şeylerinin kalmadığını düşünmeye başlaması çöküşün başlangıcıdır onlar için. muhtemelen takımları için de öyle. sporculuk hayatının her aşamasında yeni şeyler öğrenmek için uğraşanlar efsane olma yolunda önemli bir adım atmış demektir.
on üçüncü kural birlikte oynamaktır. futbolun bireysel bir oyun olmadığını, bir takım oyunu olduğunu anlamak gerekir. kişisel performans üzerinden ün kazanma düşüncesi oyunun güzelliğine gölge düşürür. takım arkadaşının açığını kapatmak, onun başarısı için de oynamak oyunu güzelleştirir ve başarıyı getirir.
ve son madde yaratıcılık. bu madde maalesef her sporcuya nasip olmuyor. o yüzden her sporcu efsane olamıyor. yaratıcılık oyunu okumak, yönlendirmek ve futbola yeni şeyler katmak için gerekli olduğu kadar sürpriz ögesini kullanmak ve oyunu daha ileri taşımak için de gereklidir.
johan cruyff'un futbol özelinde spor ve sporcularla ilgili koyduğu bu kurallar aslında insanların gündelik hayatları için de geçerlidir. johan cruyff sadece futbolcu olarak değil bir düşünce adamı olarak da çok önemli bir insandı.
kendisini saygıyla anıyorum.
devamını gör...