kalbi müslüman beyni deist belaltı ateist

çok ahmakça bir mantıkla yazılmış bir bomboş bir tanımdır. temel islamcı postulatıyla hareket edilmiş, ancak 1500 yıllık gevişten öteye gidememiştir. öyle ki; neresinden düzelteceğinizi bilemediğiniz safsatalar içermektedir. örneğin:

birincisi; yahudilik, hristiyanlık ve islam'ın allahları kalbi bir inanç ve duyu organı olarak algılamışlarsa da, bu antik ve orta çağlara özgü bir bilimsizliktir. çünkü kalp bedende yalnızca kanı süzüp pompalayan bir mekanik organdır. kalbin, inanç, duygu, düşünce gibi zihinsel eylemlerin hiç biriyle bir ilgisi yoktur. tüm bu edimlerimiz , bazılarının önemini şimdi bile anlayamadığı beyin organımızın yetenekleridir.

dolayısıyla, kuran'ın iman, bilgi, idrak, anlayış gibi konularda insanın kalbine atıf yaptığı 100’den fazla ayet bomboş iddiayı içermektedir. örneğin: (bakara suresi, 7. ayet: (i: “allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir;”) nisa suresi, 63. ayet: “allah kalplerinde olanı bilmektedir.” tevbe suresi, 110. ayet: “onların kalpleri parçalanmadıkça, kurdukları bina kalplerinde bir şüphe olarak sürüp gidecektir.” fetih suresi, 4. ayet: “mü'minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, indiren o'dur.” araf suresi 179. ayet: “….. onların kalpleri vardır, onlarla duyup anlamazlar…” )

ikincisi; daha din ile ahlakın farklı değerler sistemi olduğunu, dinlerin tarih boyunca kendi akıldışı iddialarına yandaş bulmak için ahlakı istismar ettiklerini bilemeyecek denli bilgi eksiklikleri içermektedir. kaldı ki günah ve ahlaksızlık aynı şeyler değildir. 13 yaşında cariye alıp ona tecavüz etmek helalken, yani günah değilken tam bin ahlaksızlıktır.
aynı biçimde, sabah namazına kalkmamak inanan için günah iken bir ahlaksızlık değildir.

üçüncüsü; diğer yandan ahlaksızlığı, cinsel tutarsızlığı bel altı olarak adlandırıp ateizmle özleştirmek başlı başına ahlaksız bir tutumdur. bu kafa bin yıl aynı otlakta yayılsa da insanlıktan nasibini almayacaktır.
ateistlerin büyük çoğunluğu akılla, sorgulamayla, vicdan ve erdemle kendi etik değerlerini oluştururlar ve başka hiç bir dine, inanca, topluma, tanrıya hesap vermeye gerek duymadan kişisel öz saygıları, haysiyetleri gereği bunlara uyarlar. insanın en büyük
tabi yukarıdaki başlık yazarının felsefe, teoloji ya da kelam ilmiyle bir birikimi olmadığını var sayarak son olarak somut bir konu söyleyeyim:

ateizmin en güçlü olduğu, norveç, hollanda, güney kore, japonya gibi ülkelerdeki hırsızlık, çocuklara tecavüz, rüşvet, kamu malını çalma (bir islamcı hasleti), cinayet, kadına şiddet gibi suçların nüfusa oranı ile müslüman dindarlığın en yüksek olduğu, afganistan, suudi arabistan, pakistan, iran, türkiye'deki oranlarını karşılaştırdığınızda sonucu görürüz.

yazarın bel altını bilmem, ama ukdeye yazdığı tanım beyin altında bir yandan ciddi cinsel bir açlık; diğer yandan bir değerler çatışması yaşadığını gösteriyor. uzmandan söylemesi.

ateist etiğin bu konudaki ilkeleri de çok sade ve nettir. ama bu, başka bir tanımın konusu.

bu bildiğin frankenstein'ın öyküsüne dönmüş.

kalbini temizlemek için omo kullanır.

geldi yine tipini....

sonra biz yazınca atayizler işine baksın...

hep kötü örnekleri gördüğü için islam'dan soğumuş insanları radikalleştirmekten başka bir işe yaramayacak, düşünmeden yazılmış bir başlıktır.
aynen islam'a saldırmaktan başka birşey bilmeyenlerin bazı söylemleriyle saf müslümanları radikalleştirdigi gibi.
(bkz: kurtulamadığımız belalar)

(bkz: kalbi deist beyni ateist belaltı müslüman)

benim sadece bel altım müslüman.
ciddiyim ailem beni sünnet ettirdi
yaşım küçüktü
ben ateistim falan dediysem de dinlemediler
kendileriyle davalık olduk.

benim kalbim temiz müslüman tayfası oluyor bu. müslüman olmayan insanlar tanımımdan kapsam dışı, yanlış anlama olmasın.