yazar: yaşar kemal
yayım yılı: 1952
bir çocuğun mutluluğu, çöpten toplanan renkli kalemler kadar basit olabilir. fakat bu mutluluk ne kadar sürecektir?
yayım yılı: 1952
bir çocuğun mutluluğu, çöpten toplanan renkli kalemler kadar basit olabilir. fakat bu mutluluk ne kadar sürecektir?
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "sirma" tarafından 15.04.2022 23:00 tarihinde açılmıştır.
1.
yaşar kemal tarafından kaleme alınan dokunaklı ve etkileyici bir öykü. yakın tarihte sedat girgin'in çizimleri ile yapı kredi yayınlarından yeni baskısı da çıkmıştır.
yaşar kemal öykü boyunca öznel bir anlatım sergiliyor. daha baştan bir çöplük bence bir şehir demektir diyerek temayı bize aktarıyor. istanbul kirliyse çöplüğün pis, temizse mis koktuğunu yani şehrin yansıması olduğunu vurguluyor. çöplükleri yaratanın aslında toplum olarak bizler olduğunu belirterek de bir sistem eleştirisi yapıyor. öykü boyunca kısa ve akılda kalıcı karakter betimlemeleri var. küçük kızın ailesi, yani çöpçü rüstem çavuş ve ailesinin temizliklerine ve saflıklarına vurgu yaparak taraf tutmamızı istiyor yaşar kemal. paragraflardan birinde büyük bir ustalıkla rüstem çavuş'un yanında türkü söylemekten imtina etmesini anlatarak ana dilin yasak olduğu ve kullanmaktan korkulduğunu anlatmış incelikle. hikaye boyunca yaşar kemal'e yakışır ustalıkta geçişler var. küçük kızın kendi içinde çatışması kalemleri okula götürmekle götürmemek arasında kalmasından aktarılmış. antik yunan tragedyalarından aşina olduğumuz trajik bir hata ile küçük kız babasının çöpçü olduğunu söylemekten utanıp yalana başvuruyor. kızın içsel çatışmasında düğümlenen hikaye yalanla aniden çözümleniyor ve karakter hızla duvara çarpıyor. öğretmenin art niyetli oluşu ve yargısız infazla çocuğu hırsızlıkla suçlaması toplumun kokuşmuşluğuna bir atıf.
son olarak alıntıyla bitirelim;
ben çöplükleri iyi bilirim. rüstem çavuş’tan dolayı. çöplükler, şehirlerin tıpı tıpına aynasıdır… bir şehir pisse, aşağılıksa, kalleşse, merhametsizse, o şehrin çöplükleri bin misli daha pis kokar. leş gibi… istanbul şehrinin çöplüklerine martılar konar, çöplüğün üstü apak olur. ve bu murdar çöplük martıdan gözükmez olur. haa, bir de renk renk kalemler çıkar istanbul çöplüklerinden… altın yüzük çıktığı da olur.
bir öykü nasıl kaleme alınmalıdır dersi niteliğinde incelenecek bir yapıt.
yaşar kemal öykü boyunca öznel bir anlatım sergiliyor. daha baştan bir çöplük bence bir şehir demektir diyerek temayı bize aktarıyor. istanbul kirliyse çöplüğün pis, temizse mis koktuğunu yani şehrin yansıması olduğunu vurguluyor. çöplükleri yaratanın aslında toplum olarak bizler olduğunu belirterek de bir sistem eleştirisi yapıyor. öykü boyunca kısa ve akılda kalıcı karakter betimlemeleri var. küçük kızın ailesi, yani çöpçü rüstem çavuş ve ailesinin temizliklerine ve saflıklarına vurgu yaparak taraf tutmamızı istiyor yaşar kemal. paragraflardan birinde büyük bir ustalıkla rüstem çavuş'un yanında türkü söylemekten imtina etmesini anlatarak ana dilin yasak olduğu ve kullanmaktan korkulduğunu anlatmış incelikle. hikaye boyunca yaşar kemal'e yakışır ustalıkta geçişler var. küçük kızın kendi içinde çatışması kalemleri okula götürmekle götürmemek arasında kalmasından aktarılmış. antik yunan tragedyalarından aşina olduğumuz trajik bir hata ile küçük kız babasının çöpçü olduğunu söylemekten utanıp yalana başvuruyor. kızın içsel çatışmasında düğümlenen hikaye yalanla aniden çözümleniyor ve karakter hızla duvara çarpıyor. öğretmenin art niyetli oluşu ve yargısız infazla çocuğu hırsızlıkla suçlaması toplumun kokuşmuşluğuna bir atıf.
son olarak alıntıyla bitirelim;
ben çöplükleri iyi bilirim. rüstem çavuş’tan dolayı. çöplükler, şehirlerin tıpı tıpına aynasıdır… bir şehir pisse, aşağılıksa, kalleşse, merhametsizse, o şehrin çöplükleri bin misli daha pis kokar. leş gibi… istanbul şehrinin çöplüklerine martılar konar, çöplüğün üstü apak olur. ve bu murdar çöplük martıdan gözükmez olur. haa, bir de renk renk kalemler çıkar istanbul çöplüklerinden… altın yüzük çıktığı da olur.
bir öykü nasıl kaleme alınmalıdır dersi niteliğinde incelenecek bir yapıt.
devamını gör...