kan isteyen tanrı figürü

yaklaşık 6000 yıllık tarihi vardır. tarım toplumu yeni yeni oluşmaya başladığı vakit, kıtlık zamanları avcılığı bıraktığımız için tanrı bizi cezalandırıyor diye düşünülmüş, toprağa kan akıtma inançları filizlenmeye başlamıştır. ilk çıkış noktası budur.

günümüzde sığır ile idare edilse de kartacalılar ve keltlerin çocuk kurban ettikleri dahi bilinmektedir.

bu sapkınlığa dur diyelim arkadaşlar. katliama ortak olmayalım.

antik aztek uygarlığı, antik mısır uygarlığının aktif olduğu dönemlerde insan gücünden daha üstte görülen yetkinliklere sahip varlıklara tanrı yaftası yapıştırılırdı. bu gökyüzünden gelen yağmur, açık alanda deriyi kavuran güneş gibi diğer doğa harikaları için de geçerliydi. tarımın sekteye uğradığı senelerde yıldız takvimlerine göre insanlar kurban edilirdi ve yağmur yağana kadar bu törenler de devam ederdi. kurban edilen de, eden de bu durumun sonucunun iyi olacağına inanırdı. dolayısıyla bir cezalandırmadan ziyade doğal bir olgu gibi görürlerdi. tanrısallaştırılan, günümüzde görmemizin mümkün olmadığı, nesli yok edilen bazı canlıların da tanrılardan biri olduğuna inandıkları için, açlık duygusu yaşandığında bir insanı yemeleri üzerine, insanla beslenen tanrı kavramları da yine ortaya çıkmış oldu. zamanla bu inanç gen aktarımlarıyla yahudilik gibi inançlara da sıçramaya başladı ve daha insancıl hale ve günümüze uyarlanmış hale geldi. bazı inançlara göre de halen bakire kadın, küçük çocuklar vesaire gibi faktörlerden de bu kurban alımı illegal olarak devam etmekte.

bizim anladığımız yapıdaki tanrının, yani işleyişin yaratılışından sorumlu merkezin ise olaylara müdahelesi yoktur, özgür irade temelinde sonraki hayatının çizgisini belirleyen bir araç olmaktan çıkar aksi takdirde. bu sebeple mantığıyla hareket etmeyenin sonu kötü.

ulan her gun et ve et urunleri yiyen gelip burada kurban bayramını haltlıyor.

ıki bira içince aynen ben de böyle düşünürüm.