1.
2.
selam olsun. kendisi tam bir dava adamıydı.
devamını gör...
3.
(bkz: esselamu aleykum my brother)
devamını gör...
4.
oz dünyasının din simsarı. mağdura oynaması ile meşhurdur.
devamını gör...
5.
eamonn walker tarafından canlandırılan karakter.
devamını gör...
6.
augustus hill'in sesiyle: prison 97s444, kareem said. a.k.a goodson truman. convicted june 6, 97 - arson in the second degree. sentence: 18 years, eligible for parole in 5.
oz isimli hapishane dizisinin en önemli, dizide en çok kalmış, hikayesine en çok odaklanılmış, en dikkat çekici karakterlerinden biridir. en sevdiğim dizi karakterlerinin başını çeker. dizinin çıktığı zamanlar 30'lu yaşlarında olan eamonn walker tarafından canlandırılmıştır.
gerçek adı goodson truman'dır fakat müslüman olunca adını kareem said olarak değiştirmiştir.
o bir müslüman liderdir. dış hayatta da, içerde de.
oswald hapishanesi’ne yani kısacası 'oz'a gelmiş olup suçluluğu şüpheli olan tek kişidir.
idealist, karizmatik, yüksek ilkeli, sarsılmaz prensipleri olan bir karakteri vardır. güçlü bir entelektüeldir ve retoriği çok kuvvetlidir. hapishane içindeki müslüman cemaatinin lideridir. cemaatinin refahı için uğraşır, kendini müslümanlara ve müslümanlığı doğru yaymaya adamıştır. ayrıca iyi bir avukat ve yazardır. sadece kendi inananlarının değil, tüm tutukluların haklarını savunan, adalet arayışında olan bir figürdür. hapishanedeyken de yazmaya devam etmiştir ve kitap çıkararak ses getirmeye devam etmiştir.
her daim şiddetten kaçan, öfkesini dizginleyen, barışçıl direniş felsefesini uygulamaya çalışır. kalplerdeki kini yok etmeye ve iyiliği yaymaya çalışır. fakat her insan gibi onun da gaflet anları vardır ve böyle anlarda diğer müslümanlar, yardımcıları, onun yanında olurlar. dizideki hapishaneni acımasız yapısı içinde, said'in kendisi, inançları ve idealleri defalarca sınanır.
"allah'a hizmet etmek kolay olsaydı herkes yapardı."
hapishanedeki güç dengesi, şiddet ve karışık ilişkiler onun sabrını zorlar. said’in en en en büyük mücadelesi, her türlü pisliğin döndüğü ve bir sürü düşmanının olduğu bir yerde hayatta kalabilmek değil; ahlaki ve dini ilkelerinden ödün vermemeye çalışmaktır. her seferinde de doğru bildiklerinin arkasında durur.
kendinden çok farklı insanları, hatta düşmanlarını bile adalet konusunda savunabilir. herkesin doğru yola gelebileceğine dair her zaman ümitli ve sabırlıdır. adalet ve insan onuru için sürekli bir savaş verirken, kendi iç çatışmaları onu ele geçirir. barışın temsilcisi olmak isteyen said'i bile katil yapan bu düzen onu derin bir hüzne, karamsarlığa, sarsıntıya gark eder.
siyahiler arasında en güçlü olan, uyuşturucu ticaretini elinden geçiren simon adebisi'yi nefsi müdafaa olarak öldürmesi ile hapishane çalkalanmıştır.
bu andan itibaren said'in iç çatışmaları başlamıştır. kendine gelene kadarki süreçte tüm öfkesini dışa vuruşu, hırçınlığı ile birkaç yanlış daha yapar. daha sonra kendine gelir.
kareem gerçekten çok iyilik sever, hoşgörülü, affedici ve zeki bir karakterdir. onu öldürmek için geldiğini bile bile 'müslüman olmak istiyorum, size katılmak istiyorum' diyerek gelen herkese kucak açmış, onları zamanla etkilediği olmuştur. daha ilk sezonda siyahi grubun en önde gelenlerinden birini kendi safına katarak müslüman yapması, takkesiyle idama yollaması, sureler okuyarak uğurlaması çok dokunaklıdır. kaldı ki james robson gibi sâfi kötü bir karaktere bile yardım eli uzatması çok değerliydi.
kendisini ve mücadelesini sorgulamaya başladığı nokta gerçekten dış olaylardan bağımsız olarak bir maneviyatı, insanlığı ve dünyevi ruh halini çok iyi yansıtıyor. insanlık bu ya diyorsunuz, kimsenin mükemmel olmayışını çok iyi işlemişler said ile. yıllarca verdiği mücadelenin sonuçsuz kaldığını hissettiği anlarda bile allah'a olan güveni ile toparlanabiliyor. bu mânâda insanları sadece illâ müslümanlığa, islama değil; tanrı bilincine ve güvenine de çok kez yönlendiriyor.
tam olarak adebisi'nin öldüğü yere kadar dizi mükemmeldi, tek kelime ile. adebisi ölümü ardından monotonlaşsa da kareem said'in değişimini görmek güzeldi. "biraz üzgün ve ömer öfkesinde biraz" sanki ismet onun için yazmıştı bu dizeleri.
said, dizi boyunca hep bir köprü kurmaya çalışır, arabuluculuk yapar. fakat bu rolü yüzünden tehdit olarak görüldüğü olur. barış değil güç isteyenler onu çok kez ortadan kaldırmaya çalışmışlardır. ama eninde sonunda duruşuyla, ahlakıyla, adaletiyle; düşmanından bile saygı görür, güvenilir.
said bir insanda olan tüm güpgüçlü ve zapzayıf özellikleri bize sunduğu için çok özel biri. özellikle müslüman bir karakter de olarak, malcolm x benzeri karakter oluşturmaları, siyahi haklarını koruma alanında martin luther atıfları çok değerliydi. tarihin en iyi dizi karakteri, adam gibi adam. kareem said bir tane ya! oz gibi muhteşem, dünyanın güncelde hâlâ en iyi dizilerinden olan bir dizide, amerikan yapımı bir dizide en ikonik, en iyi karakterin böyle harika bir müslüman karakter olması eşsiz. *
sırf said için tekrar izledim diziyi, tekrar tekrar da izlerim.
eamonn walker da inanılmaz karizmatik, inanılmaz fit biri. dansçıdır aynı zamanda. new york film akademisinde de eğitim almış. role hem çok yakışmış, hem de çok iyi rol yapmış. kendisi birleşik krallık doğumlu olmasına rağmen rolü için yaptığı aksan da oyunculuğunun iyiliğine bir kanıttır.
ayrıca dizinin en ama en önemli sahnesi bence kesinlikle sezon finalinde olan, iyi halden dolayı ramazan ayında vali tarafından said'e verilen affı reddetme sahnesidir. kaçıncı defa izlersem izleyeyim tüylerimi diken diken eder.
"kederliyim. kardeşlerimi mahpus ve baskı altında arkada bıraktım.... özgürlüğün değeri çok yüksek olsa da, bana verdiğiniz bu affı reddediyorum!"
1. sezon finalinde çıkan ayaklanmada silah ile herkesi susturup tüm liderlik özelliklerini ve karizmasını göstermesine bayılıyorum.
bir ara müslüman grubundan kopması ve arif'in başı alması ile arif'e yanlışlarını hatırlaması de pek güzel.
"niye alıntını bitirmedin arif? kuran sevgi kitabıdır, nefret değil. o hepimiz için iyi olanı söyler. kelimeleri kendi isteğin için kullanıyorsun."
işte böyle efsane bir karakteri, herhalde en sıradan ölümlerden biriyle uğurladılar.* * son sezon olan 6. sezonda, tam da yayınevi açarak hak savunacakken ziyarete gelen bir gazeteci tarafından vurularak öldürülür.
"adebiiiiisiiiiiiii!!!!!!"
السلام عليكم my brother.. love u.
oz isimli hapishane dizisinin en önemli, dizide en çok kalmış, hikayesine en çok odaklanılmış, en dikkat çekici karakterlerinden biridir. en sevdiğim dizi karakterlerinin başını çeker. dizinin çıktığı zamanlar 30'lu yaşlarında olan eamonn walker tarafından canlandırılmıştır.
gerçek adı goodson truman'dır fakat müslüman olunca adını kareem said olarak değiştirmiştir.
o bir müslüman liderdir. dış hayatta da, içerde de.
oswald hapishanesi’ne yani kısacası 'oz'a gelmiş olup suçluluğu şüpheli olan tek kişidir.
idealist, karizmatik, yüksek ilkeli, sarsılmaz prensipleri olan bir karakteri vardır. güçlü bir entelektüeldir ve retoriği çok kuvvetlidir. hapishane içindeki müslüman cemaatinin lideridir. cemaatinin refahı için uğraşır, kendini müslümanlara ve müslümanlığı doğru yaymaya adamıştır. ayrıca iyi bir avukat ve yazardır. sadece kendi inananlarının değil, tüm tutukluların haklarını savunan, adalet arayışında olan bir figürdür. hapishanedeyken de yazmaya devam etmiştir ve kitap çıkararak ses getirmeye devam etmiştir.
her daim şiddetten kaçan, öfkesini dizginleyen, barışçıl direniş felsefesini uygulamaya çalışır. kalplerdeki kini yok etmeye ve iyiliği yaymaya çalışır. fakat her insan gibi onun da gaflet anları vardır ve böyle anlarda diğer müslümanlar, yardımcıları, onun yanında olurlar. dizideki hapishaneni acımasız yapısı içinde, said'in kendisi, inançları ve idealleri defalarca sınanır.
"allah'a hizmet etmek kolay olsaydı herkes yapardı."
hapishanedeki güç dengesi, şiddet ve karışık ilişkiler onun sabrını zorlar. said’in en en en büyük mücadelesi, her türlü pisliğin döndüğü ve bir sürü düşmanının olduğu bir yerde hayatta kalabilmek değil; ahlaki ve dini ilkelerinden ödün vermemeye çalışmaktır. her seferinde de doğru bildiklerinin arkasında durur.
kendinden çok farklı insanları, hatta düşmanlarını bile adalet konusunda savunabilir. herkesin doğru yola gelebileceğine dair her zaman ümitli ve sabırlıdır. adalet ve insan onuru için sürekli bir savaş verirken, kendi iç çatışmaları onu ele geçirir. barışın temsilcisi olmak isteyen said'i bile katil yapan bu düzen onu derin bir hüzne, karamsarlığa, sarsıntıya gark eder.
siyahiler arasında en güçlü olan, uyuşturucu ticaretini elinden geçiren simon adebisi'yi nefsi müdafaa olarak öldürmesi ile hapishane çalkalanmıştır.
bu andan itibaren said'in iç çatışmaları başlamıştır. kendine gelene kadarki süreçte tüm öfkesini dışa vuruşu, hırçınlığı ile birkaç yanlış daha yapar. daha sonra kendine gelir.
kareem gerçekten çok iyilik sever, hoşgörülü, affedici ve zeki bir karakterdir. onu öldürmek için geldiğini bile bile 'müslüman olmak istiyorum, size katılmak istiyorum' diyerek gelen herkese kucak açmış, onları zamanla etkilediği olmuştur. daha ilk sezonda siyahi grubun en önde gelenlerinden birini kendi safına katarak müslüman yapması, takkesiyle idama yollaması, sureler okuyarak uğurlaması çok dokunaklıdır. kaldı ki james robson gibi sâfi kötü bir karaktere bile yardım eli uzatması çok değerliydi.
kendisini ve mücadelesini sorgulamaya başladığı nokta gerçekten dış olaylardan bağımsız olarak bir maneviyatı, insanlığı ve dünyevi ruh halini çok iyi yansıtıyor. insanlık bu ya diyorsunuz, kimsenin mükemmel olmayışını çok iyi işlemişler said ile. yıllarca verdiği mücadelenin sonuçsuz kaldığını hissettiği anlarda bile allah'a olan güveni ile toparlanabiliyor. bu mânâda insanları sadece illâ müslümanlığa, islama değil; tanrı bilincine ve güvenine de çok kez yönlendiriyor.
tam olarak adebisi'nin öldüğü yere kadar dizi mükemmeldi, tek kelime ile. adebisi ölümü ardından monotonlaşsa da kareem said'in değişimini görmek güzeldi. "biraz üzgün ve ömer öfkesinde biraz" sanki ismet onun için yazmıştı bu dizeleri.
said, dizi boyunca hep bir köprü kurmaya çalışır, arabuluculuk yapar. fakat bu rolü yüzünden tehdit olarak görüldüğü olur. barış değil güç isteyenler onu çok kez ortadan kaldırmaya çalışmışlardır. ama eninde sonunda duruşuyla, ahlakıyla, adaletiyle; düşmanından bile saygı görür, güvenilir.
said bir insanda olan tüm güpgüçlü ve zapzayıf özellikleri bize sunduğu için çok özel biri. özellikle müslüman bir karakter de olarak, malcolm x benzeri karakter oluşturmaları, siyahi haklarını koruma alanında martin luther atıfları çok değerliydi. tarihin en iyi dizi karakteri, adam gibi adam. kareem said bir tane ya! oz gibi muhteşem, dünyanın güncelde hâlâ en iyi dizilerinden olan bir dizide, amerikan yapımı bir dizide en ikonik, en iyi karakterin böyle harika bir müslüman karakter olması eşsiz. *
sırf said için tekrar izledim diziyi, tekrar tekrar da izlerim.
eamonn walker da inanılmaz karizmatik, inanılmaz fit biri. dansçıdır aynı zamanda. new york film akademisinde de eğitim almış. role hem çok yakışmış, hem de çok iyi rol yapmış. kendisi birleşik krallık doğumlu olmasına rağmen rolü için yaptığı aksan da oyunculuğunun iyiliğine bir kanıttır.
ayrıca dizinin en ama en önemli sahnesi bence kesinlikle sezon finalinde olan, iyi halden dolayı ramazan ayında vali tarafından said'e verilen affı reddetme sahnesidir. kaçıncı defa izlersem izleyeyim tüylerimi diken diken eder.
"kederliyim. kardeşlerimi mahpus ve baskı altında arkada bıraktım.... özgürlüğün değeri çok yüksek olsa da, bana verdiğiniz bu affı reddediyorum!"
1. sezon finalinde çıkan ayaklanmada silah ile herkesi susturup tüm liderlik özelliklerini ve karizmasını göstermesine bayılıyorum.
bir ara müslüman grubundan kopması ve arif'in başı alması ile arif'e yanlışlarını hatırlaması de pek güzel.
"niye alıntını bitirmedin arif? kuran sevgi kitabıdır, nefret değil. o hepimiz için iyi olanı söyler. kelimeleri kendi isteğin için kullanıyorsun."
işte böyle efsane bir karakteri, herhalde en sıradan ölümlerden biriyle uğurladılar.* * son sezon olan 6. sezonda, tam da yayınevi açarak hak savunacakken ziyarete gelen bir gazeteci tarafından vurularak öldürülür.
"adebiiiiisiiiiiiii!!!!!!"
السلام عليكم my brother.. love u.
devamını gör...
7.
devamını gör...