kent soylu beyaz adamın kültürel hegemonyası
başlık "dahlvier" tarafından 23.07.2025 19:02 tarihinde açılmıştır.
1.
direkt damardan gireceğim mevzudur: villain, yani kötü adam kelimesinin ingilizcesinde bile bunu görürüz. bu sözcüğün etimolojik kökeni "köylü"ye, "çiftçi"ye uzanır - ortaçağ latincesi: (bkz: villanus) - village, villager falan... yani birçok kurgudaki kötü adamlara, şehirli bile olsalar artık köylü kökenli, derogatory/alçaltıcı bir sözcüğü layık görmekteyizdir.
beyaz adam demişken de... antroposantrizm başlığında yazdığım şu yazıdan bir alıntı yapayım:
"anthro ön eki "insan"lar için kullanılsa da, bazı feminist felsefeciler antroposantrizmin batılı beyaz adamı üstün kılan ataerkil bir konsept olduğunu ileri sürmüşlerdir. bu görüşlerini de ırkçılık konusunu da içine katarak daha açılımlı bir hale getirmişlerdir. yani nasıl ki "white supremacist" (beyazların üstün ırk olduğunu düşünen) biri, siyahlara istediği gibi davranmayı kendinde hak görüyorsa/görmüşse (bkz: kölecilik), insanmerkezciler de aynı muameleyi doğaya yapabiliyor. mühimsenesi ve bence doğru bir yaklaşım bu. bunu değiştirmeye çalışan felsefecilere de ekofeministler deniyor."
şimdi konu seksizm ve ırkçılığa kadar uzanmış oldu... ama tabii ki o kadar derinleşmeyeceğim ben bu başlıkta. yani bu sıcakta o kadar uzun bir şeyler yazasım yok.
anarşizm başlığında şu dediğimi de kopyalayayım dedim ama buraya:
"anarşizm, anlamı saptırılmış bir kelimedir. ingilizcedeki "an" ön eki, "sız-siz-suz-süz" son ekidir dilimizde. arşi (archy) de, archon (arkhon) kelimesinden gelir. arkhonlar, antik yunanistan'daki oligarşik yöneticilerdir. bu kelimenin (arkhon) anlamları; yönetici, hükümdar, kanun koyan/uygulayan'dır. yani anarşizm esasen; "yöneticisizlik", "hükümdarsızlık" demektir. tepenizde size karışan, kuralları koyan birilerinin olmamasıdır."
burada bağlamdan biraz çıksak da işte aslında belirli bir bağlamda ilintilendirilebilir de bu gibi şeyler. anarşizm kavramını kaos ve şiddetle ilişkilendirmek de bence "gücü elinde tutanın keyfi çarpıtlamarı" kapsamında değerlendirilebilir.
misal, uğultulu tepeler romanındaki "koyu tenli çingene" olarak tasvir edilen heathcliff karakteri... yani işte gizemli bir tipleme olsa bile o beyaz adamın güvenli dünyasına sinsi bir tehdit gibi de anlaşılabilen bir karakterdi.
mesela atatürk, "köylü, milletin efendisidir" demiş. yüzüklerin efendisi'ndeki sauron da bir villain (baş kötü, köylü/çiftçi kelimesinden gelen bir sözcük). ve yüzüklerin efendisi... dark lord zaten. yani kara(nlık) bir tipleme. beyaz adam'ın adil düzenine bir tehdit... burada bilerek saçmalıyorum arkadaşlar. yani işte sıcaklar yüzünden tam ciddi olamıyorum. * ama dediklerimde gerçek payı da yok olmayabilir...
barselona balkonları başlığında da aktardığım gibi, balkonlar bile üst statülerdeki beyaz adamlara aitmiş ilk. gerçi bu, konuyla tam alakalı mı bilemedim ama işte sıcaklardan... bir balkona çıkıp beyaz burjuva avrupalılara şükran duygularımı göndereyim, biraz serinlerken bari. *
yani konuyu çok geniş ele alırsak elbette başlıkta bahsettiğim tarzdaki olguların daha geniş ele alınması gerektiği ortaya çıkar. mesela şu [acculturation] başlıktaki yazıda olduğu gibi ciddiyetimi takınıp bir şeyler yazsaydım... ya da (bkz: afrika talanı) başlığında yazdıklarım gibi bir şeyler... - ben de count dahlvier olarak aristokratik bir kontum zaten. yani böyle kendi kontluğumda hegemonyamı da ilan etmişim. yani bir anda bir aydınlanma geldi bana şu anda. bu başlık benim gibi şerrrrefsizleri anlatıyormuş aslında. çok utandım ve daha fazla utanmak için hemen kontların arsızlığı diye bir başlık açıyorum. kent soyludan bile öte, direkt soyluyum hatta. aristokratım yani. gerçi self-styled bir kontum. yani kendimi kont ilan etmişim. soysuzmuş soyluuu... da diyebilirsiniz belki. (bkz: namusluymuş namussuz)*
sıcaklar demiş miydim?.. *
bu arada vantilatörü de terminatörü de beyaz adam bulmuştur bence. yani biri bizi serinletirken diğeri ise yok edebilir. terminatör henüz bulunmamış da olabilir gerçi. hem armut çuvalda ne gezer?.. işte böyle bir soğuk espriyle de bu zırvaladığım yazımı sonlandırıyorum. umarım sizi biraz serinletmiştir, hiç sanmıyorum gerçi ama... ha-ha-ha!
beyaz adam demişken de... antroposantrizm başlığında yazdığım şu yazıdan bir alıntı yapayım:
"anthro ön eki "insan"lar için kullanılsa da, bazı feminist felsefeciler antroposantrizmin batılı beyaz adamı üstün kılan ataerkil bir konsept olduğunu ileri sürmüşlerdir. bu görüşlerini de ırkçılık konusunu da içine katarak daha açılımlı bir hale getirmişlerdir. yani nasıl ki "white supremacist" (beyazların üstün ırk olduğunu düşünen) biri, siyahlara istediği gibi davranmayı kendinde hak görüyorsa/görmüşse (bkz: kölecilik), insanmerkezciler de aynı muameleyi doğaya yapabiliyor. mühimsenesi ve bence doğru bir yaklaşım bu. bunu değiştirmeye çalışan felsefecilere de ekofeministler deniyor."
şimdi konu seksizm ve ırkçılığa kadar uzanmış oldu... ama tabii ki o kadar derinleşmeyeceğim ben bu başlıkta. yani bu sıcakta o kadar uzun bir şeyler yazasım yok.
anarşizm başlığında şu dediğimi de kopyalayayım dedim ama buraya:
"anarşizm, anlamı saptırılmış bir kelimedir. ingilizcedeki "an" ön eki, "sız-siz-suz-süz" son ekidir dilimizde. arşi (archy) de, archon (arkhon) kelimesinden gelir. arkhonlar, antik yunanistan'daki oligarşik yöneticilerdir. bu kelimenin (arkhon) anlamları; yönetici, hükümdar, kanun koyan/uygulayan'dır. yani anarşizm esasen; "yöneticisizlik", "hükümdarsızlık" demektir. tepenizde size karışan, kuralları koyan birilerinin olmamasıdır."
burada bağlamdan biraz çıksak da işte aslında belirli bir bağlamda ilintilendirilebilir de bu gibi şeyler. anarşizm kavramını kaos ve şiddetle ilişkilendirmek de bence "gücü elinde tutanın keyfi çarpıtlamarı" kapsamında değerlendirilebilir.
misal, uğultulu tepeler romanındaki "koyu tenli çingene" olarak tasvir edilen heathcliff karakteri... yani işte gizemli bir tipleme olsa bile o beyaz adamın güvenli dünyasına sinsi bir tehdit gibi de anlaşılabilen bir karakterdi.
mesela atatürk, "köylü, milletin efendisidir" demiş. yüzüklerin efendisi'ndeki sauron da bir villain (baş kötü, köylü/çiftçi kelimesinden gelen bir sözcük). ve yüzüklerin efendisi... dark lord zaten. yani kara(nlık) bir tipleme. beyaz adam'ın adil düzenine bir tehdit... burada bilerek saçmalıyorum arkadaşlar. yani işte sıcaklar yüzünden tam ciddi olamıyorum. * ama dediklerimde gerçek payı da yok olmayabilir...
barselona balkonları başlığında da aktardığım gibi, balkonlar bile üst statülerdeki beyaz adamlara aitmiş ilk. gerçi bu, konuyla tam alakalı mı bilemedim ama işte sıcaklardan... bir balkona çıkıp beyaz burjuva avrupalılara şükran duygularımı göndereyim, biraz serinlerken bari. *
yani konuyu çok geniş ele alırsak elbette başlıkta bahsettiğim tarzdaki olguların daha geniş ele alınması gerektiği ortaya çıkar. mesela şu [acculturation] başlıktaki yazıda olduğu gibi ciddiyetimi takınıp bir şeyler yazsaydım... ya da (bkz: afrika talanı) başlığında yazdıklarım gibi bir şeyler... - ben de count dahlvier olarak aristokratik bir kontum zaten. yani böyle kendi kontluğumda hegemonyamı da ilan etmişim. yani bir anda bir aydınlanma geldi bana şu anda. bu başlık benim gibi şerrrrefsizleri anlatıyormuş aslında. çok utandım ve daha fazla utanmak için hemen kontların arsızlığı diye bir başlık açıyorum. kent soyludan bile öte, direkt soyluyum hatta. aristokratım yani. gerçi self-styled bir kontum. yani kendimi kont ilan etmişim. soysuzmuş soyluuu... da diyebilirsiniz belki. (bkz: namusluymuş namussuz)*
sıcaklar demiş miydim?.. *
bu arada vantilatörü de terminatörü de beyaz adam bulmuştur bence. yani biri bizi serinletirken diğeri ise yok edebilir. terminatör henüz bulunmamış da olabilir gerçi. hem armut çuvalda ne gezer?.. işte böyle bir soğuk espriyle de bu zırvaladığım yazımı sonlandırıyorum. umarım sizi biraz serinletmiştir, hiç sanmıyorum gerçi ama... ha-ha-ha!
devamını gör...