kiracı ve ev sahibi sorununun çözülememesi

hükümetin bu problemi değil hic bir sorunu cozememesini hep birlikte izliyoruz.
çalışıyorsun asgari ucret belli kiralar aldığın maaşın üstüne çıkmış uyduruk yaptırımlar sozde getiriliyor ev sahipleri tinlamiyor .insanlar kendi kafasına gore zammi dayiyor sonra kanlı bıçaklı.
mahkemeler kiraci ev sahibi davaları ile rekora imza atiyor .ama kimin umrunda oyle değilmi

artık bu mevzu uzlaştırmacıya gidecek, hatta gidiyor sanırım.

hiçbir zaman çözülemeyecektir. nah buraya yazdım.

ev sahibimin oğlunun geleceği ve evden çıkmamın istendiği haberini aldığım an şöyle bi başlığa denk gelmek kader değil de nedir hahsjd maslowun hiyerarşisinde yine en alt basamağa harala gürele yuvarlandığım bi süreçteyim. kendimi her toparlamaya çalıştığımda tökezlemekten bıktım. bana bi ev bağışlayın ya vallahi ev değiştirmekten bıktım. imdattttttt

devleti aaaali törkiyyanın devlet olmamasından kaynaklı olarak yurttaşların kendi aralarındaki sorunların hiçbirisi çözülmez. bakın bir örnek vereyim: otelde bir rezervasyon yaptınız, rezervasyonun onayı geldi. siz 15 temmuzda otel bitli palasta tatil yapacaksınız. otele gidiyorsunuz o tarihte. bir bakıyorsunuz otel yerinizi başkasına satmış.
böyle bir durumda hakkınızı arayacağınız hiçbir merci yoktur ülkede. kime giderseniz gidin "nereden çıktın sen bilader" tavrıyla karşılaşırsınız.
aynı olay almanya'da başıma geldi. turizm bürosuna gidip şikayet ettim. beni, onayımı alıp münih'in dışında (ankara merkez eryaman uzaklığı), daha lüks bir otele yerleştirdiler. mihmandarımın yakıt parasını karşıladılar. ben sadece öteki otele ödeyeceğim parayı ödedim. farkı öteki otelden alıp bir de ceza kestiler. işte devlet bu.
kira kiracı konusunda da böyle. devlet "siz kendi aranızda halledin"diyor. ve bunu hiç bir ahlaki normu olmayan, aç gözlülüğü, tamahkarlığı, alçaklığı bir yaşam felsefesi olarak kabul etmiş halka söylüyor.
sonra kiracısını 52 yerinden bıçakladı, ev sahibini balkondan aşağı attı haberlerini okuyoruz.

adama zorla istanbul'da apartman aldıracaklar.

öyle bii kılım ev sahiplerine.

istanbul'da ev almak gerçekten büyük kumar ama sırf ev sahibi denen düşük profillerle muhatap olmamak için almak lazım gibi. deprem olsa dask 100.000 tl verip yollar herhalde sısııssıs ciddi kumar.

neyse, sorun yaşayan herkese geçmiş olsun. benim şu an için bir problemim yok ama bu düşük zekalı şark kurnazlarının sağı solu belli olmaz. tipini emcüklediklerim. harbi kılım. ev sahibiyim diyene tokadı basasım geliyor.

hayırlısı.

ev sahibimin "evi satıyorum alıcı gelip bakacak,ne zaman müsaitsiniz?"sorusuna "evi kaça satacaksınız,arkadaşım ev almayı düşünüyordu,bu evi düşünebilir"deyince;alıcı,satıcı herkesin bir anda ortadan kaybolduğu durumdur."kiracı evden nasıl çıkartılır"adlı senaryoya hoşgeldiniz...

sorun şu ki gerçek enflasyon altında bır değerleme ıle yanı %25 ıle kıra gelırını kısıtlamak... hersey kıtabına göre uygulandığında sorun kalmayacvaktır. kiracılar için üzgünğm ama sadece ev kırasıyla gecınenler de var bu ulkede.

enflasyon karşısında bir taraf bir tarafı eziyor devletin eli kolu bağlandı. son zamanların meşhur kavgaları, en kestirme çözüm evi kiralarken tahliye taahhütnamesi imzalatmak.
mihci.av.tr/tahliye-taahhut...

%25 i öne sürüp millete artistlik yapan malınızın ortağı gibi şekil yapan kiracılar da en az vicdandan nasiplenememiş olan ev sahipleri kadar büyük bir problemdir...

aynı semtte benzer özelliklerde oturan kiracılardan biri 4.500 lira diğeri 20 bin lira kira veriyorsa adaletini öpeyim dünya...

mağdur edilen çok sayıda ev sahibi var..
ev sahiplerine çok yükleniyorlar ama görece mağdur taraf ev sahipleridir...

ağırlık olarak mağdur olan taraf ev sahipleri değildir, %25 olayına ben de karşıyım ama hangi ev sahibi olması gereken (önceki seneye kadar böyle olduğu için olması gereken diyorum) resmi tüfe üzerinden zam yapıyor? çoğu ev sahibi malum sitedeki üst limit ne ise onu baz almaya çalışıyor, ee bu piyasayı kim bu hale getiriyor? ev sahiplerinin haklı olduğu tek konu %25 konusu bana göre, bu konuda da aklı selim her ev sahibi ve kiracı konuşup anlaşarak orta yolu buluyor, bulmalı, ama sen kalkıp %200-300 oranında zam yaparsan ve kiracı da %25 koyup geçerse kusura bakmayın burada ev sahipleri mağdur olmuyor.

not: açıklanan tüfe doğru değil derseniz onun sorumlusu iki taraf da değil zaten.

çünkü 2 taraf da kendince haklı. ev sahibinin de kiracının da gideri artarken geliri yerinde sayıyor. ev sahibi aldığı kirayla geçinemiyor kiracı zaten yarı aç yarı tok. çok zor çok. karşı daireye 15 bin istedi diye ev sahibine kızdık meğer adam 1 emeklilik 1 de evin kirasıyla geçinmeye çalışıyormuş. evde duran asgari ücret alan bir gariban. hangisine üzülelim bilemedik.

devlet hem ev sahibini hem kiracıyı mağdur etmeyecek şekilde bir kota koyup bunu suistimal edenleri içeri atmadığı sürece çözülmez. yüzde 25 az olabilir, yüzde 50 olsun tamam. ev sahibine bakıyorum, 5 binlik evi 1 sene sonra 15-20 bine çıkarıyor. bu fırsatçılık. normalde ev kirası kazancın yüzde 40'ını geçmemeli.

sorun devlet tarafından yaratıldığı için çözülemiyor. maaşlı çalışan kesimin geliri kiraların altında kaldı. kendileri yemekten ne işçiye ne memura gereken zammı yapmıyorlar. öyle olunca ev sahibinin malını peşkeş çekiyorlar. insanlara gerçek enflasyon rakamları üzerinden zam yapılmadığı sürece de bu iş çözülmez. ev sahibinin ya da kiracının çözebileceği bir durum yok.

çözülmesi de söz konusu değil. çünkü devletin böyle bir derdi yok. aksine
devletin işine geliyor.

karadenizli müteahhitler batmasın diye onların lüks konut üretip satmasını sağlıyor karşılığında da seçmenini memnun ediyor.

normalde devlet toplu konut idaresi denen kuruluş üstünden maliyetine ev yapıp insanları kiradan kurtarması gerekirken görevini umursamıyor.

buna rağmen genel seçimleri kazanmış, üstüne yerel seçimlerde de metropolleri de geri kazanacak.

böyle bir seçmen profili varken ben de kendi müteahhit sınıfımın çıkarlarını gözetirim elbette.

burjuvazi bunu gerektirir. halk bu ekonomide bile sosyalist partilere yönelmiyorsa, din, etnik kimlik, beka vs konuları hala ekonomik gerçeklerden önde geliyorsa arabulucuya gönderirim 20.000 davayı olur biter işte diyen bir devlet aklı kaçınılmaz olur. akıl dediğim sözün gelişi.

benim oturduğum sokakta kira 15-18 bin arası, vasatın altı bir semt,70-90 metrekare 2+1-3+1 daireler.
100 metrekare ve üstü evlerde var çevrede 20 bin lira,üsküdar'da bir mahalle.


hemen hemen büyük şehirlerin hepsinde aynı ..
şimdilik emekli-işçi memur kiracılar idare ediyor .
ben 2 sene sonrası için hiç iyi görmüyorum.
bazı arkadaşlar iyi niyetle devlet falan demiş.
ortada devlet falan yok, yağma düzeni var ,osmanlı'da da devlet yoktu şimdi osmanlı torunlarının yönetiminde de.
akşam saatlerinde yutup'ta bangledeş'i izledim hızla bangladeş gibi olmaya gidiyoruz.

(bkz: başıboş ev sahibi sorunu)

enflasyonun değişmesi, paranın değerinin çok düşmesiyle kiracılar ve ev sahipleri arasında ciddi gerilimler yaşanıyor. bu pek çok hukuksal meselelere de yol açıyor. zamların ve kira artışlarının aşırı miktarlara varması kiracıları da mağdur duruma düşürüyor. krizin azmasına da yüzde 25 kanunu sebep oldu. ev kiralarında kira artışının yüzde 25'i geçemeyeceği konusunda bir kanun maddesi uygulandı. depremde sayıca fazla yıkılan binadan dolayı ev ihtiyacı arttı. sonra iş kavgalara, evden çıkarmalara, fahiş zam taleplerine kadar uzadı. haberlere de ev sahibi ve kiracı kavgaları düşmeye başladı. ev sahipleri, kiracıları çıkarmak için türlü bahane ve yöntemlere başvurmaya başladılar. oğlunun evleneceğini, annesinin hasta olduğunu, çocuğunun üniversiteyi kazandığını, kendilerinin gelip oturacaklarını söyleyerek kiracılara baskı oluşturdular. hatta çıkaramadığı kiracılara babasının komiser emeklisi, biraderinin polis memuru, damadının yüzbaşı, dayısının mafya babası olduğunu söyleyip işi tehdit, kaba kuvvet, fiziksel şiddete götürdükleri oluyor. eğer ki ev sahibinin başka geliri yoksa ve tek veya iki evi kiraya vererek geçiniyorsa, bunu daha da dikkate almak gerek. eskiden böyle bir durum yoktu, eskiden ev sahibinin oturduğu evi, bir de kiraya verdiği evi varsa daha rahat ve sorunsuz bir hayatı olurdu. yıllardır seviyeli giden kiracı ve ev sahibi ilişkilerinin bu noktaya gelmesi de toplumsal ve insaniyet açısından sıkıntılı bir durum.

karadeniz bölgesindeki bir şehirde üç daire sahibi akdeniz bölgesinde kirada oturan bir insan olarak fikrimi söylüyorum: ev sahipleri haksızdır.
ben kiracıma bakıyorum "lan bu herif 2000 liraya oturuyor denize nazır evde. çıkarsam 7000'e su içinde veririm. hadi bu da 6000 bin versin yoksa çektirsin gitsin" demiyorum. diyemiyorum. adam mobilya atölyesinde asgari ücretle ve sigortasız çalışıyor. iki bebesi var. mahallemizin çocuğu. nesini alacaksın?
benim ev sahibim bir gün porche panameraya ertesi gün range rover'a biniyor. 3500'dü kira, paramız pul oldu diye 13 bin'e çıkarttı. evinin değeri 400 bindi, 3 milyona çıktı, oradaki kazancı hiç saymıyor.
bu işin çözülmesi tek bir yasaya bakar. kirada birden fazla evi olan kişiler şirket sayılır, buna istinaden defter tutma, kayıt tutma yükümlülükleri vardır ve ona göre vergi verirler dersin. bak bakalım %45 vergiyi yiyince kaç kişi taşa toprağa birikim yapıyor.

şuan günümüzün en temel adalet ve hukuk sorunsalıdır kendileri.
kiracının haklarını bilmesi halinde kılıçların sert çekildiği bir ilişki halini alır.
bkz: kiracının hakları nelerdir