1.
bir zamanlar anadolu'da gezici göz doktorları varmış. köy köy, kasaba kasaba dolaşır, bugün katarakt dediğimiz hastalıktan muzdarip insanların kataraktlı gözlerini ucu sivri özel bir dikenle tedavi ederlermiş.
mesleki çalışmalarını gizlice yürütür, genellike ikili ya da üçlü guruplar halinde sonbahar ve kışın hastalarını tedavi(!) ederlerken yanlarına kimsenin girmesine izin vermezlermiş.
kırlangıç uşakları, hastalarının göz bebeğinin kenarından ince, sert, ve ucu sivri bir dikeni sokar, sertleşmiş göz bebeğini bağlarından kopartıp yerinden kaldırır, ameliyat bitince de gözü sarmak ya da pansuman yapmak zahmetine katlanmazlarmış.
kırlangıç uşağı tabiri; antep dolaylarında bugün "hileci, dalavereci, başkalarını kandıran, açıkgöz" anlamında kullanılıyormuş.
aşık veysel'in de bir gazete röportajında kırlangıç uşağı ile ilgili anlattığı bir anısı var;
'kırlangıç uşağı' diye seyyar doktorlar vardı. buraya geldiler bir gün. onlar göz açarlardı. göz doktorlarıydılar. babam rahmetli gösterdi, baktılar;
-sağ gözü ışık görüyor. üstünde perde var. o perdeyi alırsak gözü açılır. akdağmadeni'ne getir de orada tedavi edelim, dediler.
onlar gitti. aradan birkaç gün geçti. bende bir sevinç başladı ki sorma. fakat fakirlik var. babam para bulacak da götürecek de açtıracak... o arada, öküzün önünden samanın irisini, tozunu, toprağını temizlemek için ahıra girdik. öküz bağlıydı. hayvan kafasını öylesine sallayınca, boynuzunu tam gözümün üstüne vurdu.
sağ gözümü de akıttı gitti. o ışık da kayboldu. kaldı o iş de." 16 aralık 1969 - milliyet gazetesi
mesleki çalışmalarını gizlice yürütür, genellike ikili ya da üçlü guruplar halinde sonbahar ve kışın hastalarını tedavi(!) ederlerken yanlarına kimsenin girmesine izin vermezlermiş.
kırlangıç uşakları, hastalarının göz bebeğinin kenarından ince, sert, ve ucu sivri bir dikeni sokar, sertleşmiş göz bebeğini bağlarından kopartıp yerinden kaldırır, ameliyat bitince de gözü sarmak ya da pansuman yapmak zahmetine katlanmazlarmış.
kırlangıç uşağı tabiri; antep dolaylarında bugün "hileci, dalavereci, başkalarını kandıran, açıkgöz" anlamında kullanılıyormuş.
aşık veysel'in de bir gazete röportajında kırlangıç uşağı ile ilgili anlattığı bir anısı var;
'kırlangıç uşağı' diye seyyar doktorlar vardı. buraya geldiler bir gün. onlar göz açarlardı. göz doktorlarıydılar. babam rahmetli gösterdi, baktılar;
-sağ gözü ışık görüyor. üstünde perde var. o perdeyi alırsak gözü açılır. akdağmadeni'ne getir de orada tedavi edelim, dediler.
onlar gitti. aradan birkaç gün geçti. bende bir sevinç başladı ki sorma. fakat fakirlik var. babam para bulacak da götürecek de açtıracak... o arada, öküzün önünden samanın irisini, tozunu, toprağını temizlemek için ahıra girdik. öküz bağlıydı. hayvan kafasını öylesine sallayınca, boynuzunu tam gözümün üstüne vurdu.
sağ gözümü de akıttı gitti. o ışık da kayboldu. kaldı o iş de." 16 aralık 1969 - milliyet gazetesi
devamını gör...