yazar: anatole france
yayım yılı: 1894
soylu bir aileden gelen thérése martin-belleme ve heykeltıraş sevgilisinin dönemin floransa'sında yaşadıkları aşkı anlatan kitaptır. pek çok yazar, şair ve sanatçının yanı sıra dönemin toplumsal olaylarına da değinmektedir.
yayım yılı: 1894
soylu bir aileden gelen thérése martin-belleme ve heykeltıraş sevgilisinin dönemin floransa'sında yaşadıkları aşkı anlatan kitaptır. pek çok yazar, şair ve sanatçının yanı sıra dönemin toplumsal olaylarına da değinmektedir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "skai" tarafından 08.05.2023 21:22 tarihinde açılmıştır.
1.
1921 nobel edebiyat ödülü'nü alan anatole france'ın kitabıdır. kitabın sonu bende bir hüzün oluşturmuştur. şöyle ki;
dechartre'ın tasarımı olan kırmızı zambak mücevherini kendi kuyumcusuna yaptırıp o özel günde herkesin içinde takıp, aşkını gizlice yüreğine iliştirmiş olan therese... aynı gün, o kırmızı zambak nedeniyle ellerini kanatacağını, ruhunu yaralayacağını nereden bilebilirdi.
“ufak bir rastlantı, geçmişte kalmış takıntılı bir sevgilinin tavrı ve kendisine artık bütünüyle yabancı gelen iki cümlelik aşk itirafı.” işte buydu yaşamının felaketi martin kontesinin. geç bulduğu aşkını erken yitirmesi bundandı. kıskançlık dechartre'ı yiyip bitirmiş, güvenini sarsmıştı. kendisine ‘ seni seviyorum ' derken son derece dürüst olan o biricik therese'i bu yüzden affedememiş, bir yanlış anlamaya kurban vermişti aşkını.
ardından hatasını anlasa da şöyle dedi therese'e ”başka birinde bağışlanabilecek bir şey sizde bağışlanamaz." ona bu denli güçlü duygular beslerken, geçmişte yaşadığı olayları bile zihninden uzak tutamıyor, kendisini şu anda aldatılmış sayıyordu. therese biricikti, tekti, sonsuzdu, zamana sahip değildi ki. geçmiş onun şimdisiydi, geleceğiydi. dechartre onu böyle arzuluyordu işte. her şeyiyle.
therese ise şöyle demişti gitmeden önce “ küçükken...mermer nympların önünde ölmek isterken ne büyük bir önsezim varmış.”
peki kitapta anlatılan son bulduktan sonra ne oldu? therese nasıl yaşadı hayatının geri kalanını, dechartre nasıl yaşadı?
therese'in o kırmızı zambak'ı çıkarıp attığını sanmıyorum. dechartre'ın hatasını anlayıp, çektiği acıya son vermek düşüncesiyle ona doğru koştuğunu da...
dechartre'ın tasarımı olan kırmızı zambak mücevherini kendi kuyumcusuna yaptırıp o özel günde herkesin içinde takıp, aşkını gizlice yüreğine iliştirmiş olan therese... aynı gün, o kırmızı zambak nedeniyle ellerini kanatacağını, ruhunu yaralayacağını nereden bilebilirdi.
“ufak bir rastlantı, geçmişte kalmış takıntılı bir sevgilinin tavrı ve kendisine artık bütünüyle yabancı gelen iki cümlelik aşk itirafı.” işte buydu yaşamının felaketi martin kontesinin. geç bulduğu aşkını erken yitirmesi bundandı. kıskançlık dechartre'ı yiyip bitirmiş, güvenini sarsmıştı. kendisine ‘ seni seviyorum ' derken son derece dürüst olan o biricik therese'i bu yüzden affedememiş, bir yanlış anlamaya kurban vermişti aşkını.
ardından hatasını anlasa da şöyle dedi therese'e ”başka birinde bağışlanabilecek bir şey sizde bağışlanamaz." ona bu denli güçlü duygular beslerken, geçmişte yaşadığı olayları bile zihninden uzak tutamıyor, kendisini şu anda aldatılmış sayıyordu. therese biricikti, tekti, sonsuzdu, zamana sahip değildi ki. geçmiş onun şimdisiydi, geleceğiydi. dechartre onu böyle arzuluyordu işte. her şeyiyle.
therese ise şöyle demişti gitmeden önce “ küçükken...mermer nympların önünde ölmek isterken ne büyük bir önsezim varmış.”
peki kitapta anlatılan son bulduktan sonra ne oldu? therese nasıl yaşadı hayatının geri kalanını, dechartre nasıl yaşadı?
therese'in o kırmızı zambak'ı çıkarıp attığını sanmıyorum. dechartre'ın hatasını anlayıp, çektiği acıya son vermek düşüncesiyle ona doğru koştuğunu da...
devamını gör...