orijinal ad: le lys dans la vallée
yazar: honore de balzac
yayım yılı: 1835
genç bir adamın kendinden büyük, evli çocuklu bir kadına aşık olmasını konu alan balzac eseri. balzac bu eseriyle daha çok kullandığı farklı tarz ve tasvirlerle anılır. kitap salt bir aşk romanı değildir, protestan-katolik karşılaştırmasından, dönemin politik algısına kadar önemli noktalara temas eder.
yazar: honore de balzac
yayım yılı: 1835
genç bir adamın kendinden büyük, evli çocuklu bir kadına aşık olmasını konu alan balzac eseri. balzac bu eseriyle daha çok kullandığı farklı tarz ve tasvirlerle anılır. kitap salt bir aşk romanı değildir, protestan-katolik karşılaştırmasından, dönemin politik algısına kadar önemli noktalara temas eder.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "fatsa" tarafından 06.12.2020 18:21 tarihinde açılmıştır.
1.
duvarlardaki duvar kağıdının bile en az iki paragraf betimlendiği güzide bir klasik. 14 sene önce okumama rağmen hala o duvar kağıdının çok kaliteli bir marka olduğunu ve desenini anımsıyorum. ayrıca fransız milf hanımın iç bayıcı, hissediyorum ama söyleyemem tripleri yerine ingiliz milf hanımın çatır çatır aşkını yaşamasına daha fazla düştüğümü söylemek isterim.
devamını gör...
2.
yukarıda bir yerde adamın arkadaşının karısına olan aşkından dolayı uygunsuz görülmüş galiba
vadideki zambak , genç wertherin acıları
bunlar içe gömülmüş aşklar
yaşanamamış hayaller
aşkı yaşayan karakterler kendilerini defalarca suçlamıştır , çaresizce sevmişlerdir
zaten vadideki zambak kitabını klasik yapan felixin bu aşkı yaşayamayışı ve okurların bu duyguları hissedebilmesi.
vadideki zambak , genç wertherin acıları
bunlar içe gömülmüş aşklar
yaşanamamış hayaller
aşkı yaşayan karakterler kendilerini defalarca suçlamıştır , çaresizce sevmişlerdir
zaten vadideki zambak kitabını klasik yapan felixin bu aşkı yaşayamayışı ve okurların bu duyguları hissedebilmesi.
devamını gör...
3.
ortaokul yıllarında eski basımını okuduğum kitap. aşağıda ezberlediğim bir bölümünü bırakıyorum,oradan anlayın artık tasvirlerin nasıl boğduğunu. tasvirleri ve dilini aşarsak eğer konusu güzel ve okunası bir kitap. balzac’ın bende yeri ayrıdır.
‘aşk belki bir çokları için kurumuş sahiller arasında akıp gitmiş lav selleri olmuştur; fakat yenilmez güçlükler, yenerek susturulmuş bir sevdanın bir volkan ağzını saf ve temiz bir suyla doldurduğu ruhlar da yokmudur?’.
bu ağır dili( buna edebiyatçılar ağdalı dil derler) goriot baba kitabında bulamazsınız. goriot baba,vadideki zambak kitabından önce yazılmış. sonrada yazım dilini değiştirmiş olmalı. sanat toplum içindirden sanat sanat içindire dönülmüş.
umutsuz ve platonik bir aşkı anlatan bu kitap , aşkı anlatabileceği en güzel dil ile anlatmış. öylesine alayım ve zaman geçireyim tarzında bir kitap değil. hakkını vermek için tüm cümleleri sindirmeniz gerekir,çoğu zaman tekrar tekrar aynı cümlenin okunması gerekir.
bana klasikleri sevdiren ve balzac’a hayran olmamı sağlayan kitaptır.
‘aşk belki bir çokları için kurumuş sahiller arasında akıp gitmiş lav selleri olmuştur; fakat yenilmez güçlükler, yenerek susturulmuş bir sevdanın bir volkan ağzını saf ve temiz bir suyla doldurduğu ruhlar da yokmudur?’.
bu ağır dili( buna edebiyatçılar ağdalı dil derler) goriot baba kitabında bulamazsınız. goriot baba,vadideki zambak kitabından önce yazılmış. sonrada yazım dilini değiştirmiş olmalı. sanat toplum içindirden sanat sanat içindire dönülmüş.
umutsuz ve platonik bir aşkı anlatan bu kitap , aşkı anlatabileceği en güzel dil ile anlatmış. öylesine alayım ve zaman geçireyim tarzında bir kitap değil. hakkını vermek için tüm cümleleri sindirmeniz gerekir,çoğu zaman tekrar tekrar aynı cümlenin okunması gerekir.
bana klasikleri sevdiren ve balzac’a hayran olmamı sağlayan kitaptır.
devamını gör...
4.
ayık kafayla okumak lazım bu kitabı. o kadar çok betimleme var ki dalgın kafayla kitabı özümsemek imkansız bir yerden sonra dikkat dağılıyor o yüzden 300 sayfa diye bir çırpıda bitirmeye çalışmayın sindire sindire okuyun. karakterlerin hem psikolojik tasviri hem de fiziksel tasvirlerini kafanızda daha sağlam oturtabilir dramadan hoşlanıyorsanız da yeterince tatmin olabilirsiniz
devamını gör...
5.
dram ve romantizm sevmeyen bünyemin kabul edebildiği 3-4 eserden biridir. hatta bu tarzdaki kitap önerilerine "ben zirvede bıraktım, vadideki zambakla" diyerek direnç gösteriyorum.
betimleme ve tasvirleriyle kitabı okumazsınız, içinde ve içinizde yaşarsınız.
betimleme ve tasvirleriyle kitabı okumazsınız, içinde ve içinizde yaşarsınız.
devamını gör...
6.
bir aşk kitabı. ve hakkında söylemek istediğim çok şey olan kitap.
ve birazdan bunlardan bahsedeceğim ama ondan öncesinde şunu bilmelisiniz. bu kitabı ilk kez okuduğumda 13-14 yaşlarındaydım. kitaptan nasıl etkilendiysem yıllardır zihnimin en'leri arasında. ki beni tanıyanlar bilir, pek 'en insanı' da değilimdir. neyse bu kitap beni çok etkilemişti. aradan geçen yıllar içinde de konu da sevgili balzac'ın üslubu da zihnimden uçup gitti. ne zaman bir yerde vadideki zambak'ı duysam içimde bir güzel his doğar(dı).
son zamanlarda aldığım bir karar ile klasikleri tekrar ediyorum, bir kısmını da ilk kez okuyorum. baya öteledim ama en sonunda korka korka başladım. bu arada günlük yaklaşık iki - üç saat arası vaktim yollarda geçtiği için de genelde sesli kitap dinliyorum. bu da onlardan biri. içimde bir heyecan acaba neresi, neresi bu kadar çok etkileyen diye diye beklerken kitap bitti. yaşadığım hayal kırıklığının tesirini anlatamam. geçmişin tozlu sayfasındaki güzel anıların yok olması mı, yoksa kadınların tasnif edilişindeki çarpıklık mı, yoksa aşk mı ne idüğü belirsiz bir şey olan duygularının sözde kutsallığı mı?!! çok kızgınım balzac. aramızda nasıl da masum bir yazar-okur ilişkisi vardı. dönemini göz önünde bulundurup seni affetmek istiyorum ama yok şu an çok taze hislerim.
kitapta sık sık mektup türünden yararlanılmış. ve bu esnada da okuru azıcık * bilgilendirmek/eğitmek istemiş balzac.
yine de içinde hala geçerli tespitlerin olduğu bölümler/cümleler de var. buyurun:
eğer insanların sizi sevmesini istiyorsanız onlara kendilerinden bahsedin.
gençlerde hoşgörü yoktur çünkü onlar hayatın acımasızlığı ile yüzleşmemiştir.
ruhsal yanlızlıkların, coğrafi yalnızlıktan daha kötü etkiler doğurduğu görülür.
ve birazdan bunlardan bahsedeceğim ama ondan öncesinde şunu bilmelisiniz. bu kitabı ilk kez okuduğumda 13-14 yaşlarındaydım. kitaptan nasıl etkilendiysem yıllardır zihnimin en'leri arasında. ki beni tanıyanlar bilir, pek 'en insanı' da değilimdir. neyse bu kitap beni çok etkilemişti. aradan geçen yıllar içinde de konu da sevgili balzac'ın üslubu da zihnimden uçup gitti. ne zaman bir yerde vadideki zambak'ı duysam içimde bir güzel his doğar(dı).
son zamanlarda aldığım bir karar ile klasikleri tekrar ediyorum, bir kısmını da ilk kez okuyorum. baya öteledim ama en sonunda korka korka başladım. bu arada günlük yaklaşık iki - üç saat arası vaktim yollarda geçtiği için de genelde sesli kitap dinliyorum. bu da onlardan biri. içimde bir heyecan acaba neresi, neresi bu kadar çok etkileyen diye diye beklerken kitap bitti. yaşadığım hayal kırıklığının tesirini anlatamam. geçmişin tozlu sayfasındaki güzel anıların yok olması mı, yoksa kadınların tasnif edilişindeki çarpıklık mı, yoksa aşk mı ne idüğü belirsiz bir şey olan duygularının sözde kutsallığı mı?!! çok kızgınım balzac. aramızda nasıl da masum bir yazar-okur ilişkisi vardı. dönemini göz önünde bulundurup seni affetmek istiyorum ama yok şu an çok taze hislerim.
kitapta sık sık mektup türünden yararlanılmış. ve bu esnada da okuru azıcık * bilgilendirmek/eğitmek istemiş balzac.
yine de içinde hala geçerli tespitlerin olduğu bölümler/cümleler de var. buyurun:
eğer insanların sizi sevmesini istiyorsanız onlara kendilerinden bahsedin.
gençlerde hoşgörü yoktur çünkü onlar hayatın acımasızlığı ile yüzleşmemiştir.
ruhsal yanlızlıkların, coğrafi yalnızlıktan daha kötü etkiler doğurduğu görülür.
devamını gör...
7.
vadideki zambak, honore de balzac’ın 1835 yılında kaleme aldığı romanıdır. kitaptaki karakterler soylu kişilerden oluşur ve genel hatlarıyla platonik, melankolik ve umutsuz bir aşkı anlatmaktadır.
bazı alıntılar:
"toprağın bağrına gömdüğümüz kimseler vardır; fakat özellikle sevdiğimiz öyle insanlar vardır ki, kefenleri yüreğimizdir ve anıları her gün yürek çarpmalarımıza karışır."
"ceza yasaları hiçbir bahtsızlık yaşamamış kişilerce hazırlanıyor."
"insanların adaleti ne kadar zayıf, ne kadar da güçsüz!"
"bir ömür boyu süren aşk yeryüzü yasasının ölümcül bir istisnasıdır; bütün çiçekler solar, büyük sevinçlerin ardından, olur da bir yarınları varsa, kötü bir gün gelir. gerçek hayat kaygılarla doludur."
"engin ve ışıltılı yüreğin gökyüzüne o kadar benziyor ki,onda yanmak için bir şenlik ateşine yaklaşan sinekler gibi yanılıyorum."
"görüyor, duyuyor, yürüyordum ama yeryüzüne ait değildim sanki."
"her ruhun bir üslubu vardır."
"ruhumun ücra köşelerinde, tıpkı sakin havalarda fark edilen ve fırtına dalgalarının parçalar halinde kumsala fırlattığı o kabuklu deniz ürünleri gibi, gömülmüş, dokunaklı anılarım var."
bazı alıntılar:
"toprağın bağrına gömdüğümüz kimseler vardır; fakat özellikle sevdiğimiz öyle insanlar vardır ki, kefenleri yüreğimizdir ve anıları her gün yürek çarpmalarımıza karışır."
"ceza yasaları hiçbir bahtsızlık yaşamamış kişilerce hazırlanıyor."
"insanların adaleti ne kadar zayıf, ne kadar da güçsüz!"
"bir ömür boyu süren aşk yeryüzü yasasının ölümcül bir istisnasıdır; bütün çiçekler solar, büyük sevinçlerin ardından, olur da bir yarınları varsa, kötü bir gün gelir. gerçek hayat kaygılarla doludur."
"engin ve ışıltılı yüreğin gökyüzüne o kadar benziyor ki,onda yanmak için bir şenlik ateşine yaklaşan sinekler gibi yanılıyorum."
"görüyor, duyuyor, yürüyordum ama yeryüzüne ait değildim sanki."
"her ruhun bir üslubu vardır."
"ruhumun ücra köşelerinde, tıpkı sakin havalarda fark edilen ve fırtına dalgalarının parçalar halinde kumsala fırlattığı o kabuklu deniz ürünleri gibi, gömülmüş, dokunaklı anılarım var."
devamını gör...
8.
lisedeyken okulumuzda düzenlenen bir öykü yarışmasını kazanmam üzerine edebiyat hocamın (sanırım çok fazla betimleme yapmamdan ötürü) hediye ettiği kitaptır.
al da gör betimlemenin allahını demek istemiş olabilir. kitabı okuduktan sonra uzun uzuuun betimlemeler yapmaktan tamamen vazgeçtim.
etkisi sanırım onun beklediğinin tam tersi oldu ama yine de edebiyat öğretmenime teşekkürü bir borç bilirim.
al da gör betimlemenin allahını demek istemiş olabilir. kitabı okuduktan sonra uzun uzuuun betimlemeler yapmaktan tamamen vazgeçtim.
etkisi sanırım onun beklediğinin tam tersi oldu ama yine de edebiyat öğretmenime teşekkürü bir borç bilirim.
devamını gör...
9.
genç felix'in evli ve çocuklu bir hanım olan henriette'ye duyduğu aşkı konu edinen güzel bir kitap.
felix'in, henriette'nin kocasıyla olan sohbetlerini, tavla partilerini hatırlıyorum da.... kendimi kötü hissettim yine bak.
felix'in kendini aileye sevdirmesi, ailenin içine girmesi henriette'ye duyduğu aşkı ve hayranlığı daha da büyütmüştür.
felix annesinden görmediği sevgiyi, desteği, inancı henriette'de bulmuş, onu bir yönüyle bir anne, diğer bir yönüyle de bir sevgili gibi sevmiştir. ya da iki duyguyu aynı anda bir bütünde toplamıştır.
o kadına karşı ilginç bağlılığının altında her ne yaparsa yapsın kendini bir türlü annesine sevdirememesi, annesi tarafından hiçbir zaman değer görmemesi yatar. bunu ne kadar istemişse de annesi ona merhametle ve sevgiyle yaklaşmamış, diğer kardeşlerinden daima ayırmış, uzağında tutmuş, sevgisiz bırakmış ve dışlamıştır.
felix, henriette'yi görüp büyülendiği o güne değin yatılı okullarda kalmış, imkansızlıklar, yoksunluklar, zorluklar arasında didinmiş, yılmamış, her şeye rağmen, kızsa da, kırılsa da ailesini onurlandırmak ve onlar tarafından takdir görmek için çalışmış, lakin her ne yaptıysa görmek istediği iyiliği, sevgiyi görememiş genç bir adamdır. -henriette'nin gözünde de daha çok bir anne çocuğu-
ailesi onun hakkında çocukluğundan beri negatif yargılara sahiptir. onun yerine erkek kardeşini seçmişlerdir. onu felix'ten daha parlak ve güçlü bulmuşlardır... o yüzden ondan beklintileri daha yüksektir. felix'in yüksek makamlara gelebileceğine dair inançları zayıf bile değildir. yoktur. halbuki felix son derece yeteneklidir. orası ayrı konu.
netice itibariyle, felix itildiği yalnızlıkta derin bir kişilik yapısı kazanır...
duygu dünyası hasarlıdır ve sevgisi, bağlılığı çoğu insanınkinden farklıdır.
henriette, felix'i bir anne sevgisiyle bağrına basmak ister, ondaki potansiyeli kavrar ve onun yetişkin, başarılı, güçlü bir adam olması yönünde her şeyi yapar, hayaller kurar. felix'in aşkının en temiz itirafı dağ bayır topladığı çiçeklerden demetler yapmasıdır henriette için. o bu iş için uzun zamanlar ayırır. sonra felix iş hayatına atılır. yükselir, uzun zamanlar görüşemezler, mektuplaşırlar. senenin belli başlı günlerinde bu ailenin evinin misafiri olur hep. artık o da aileden biridir. ve herkes onun gelmesini dört gözle beklemektedir. henriette, felix'e duyduğu sevgi ve büyük özlemle sınanır. özlem sevgiyi, sevgi özlemleri büyütür. evladının gelişimine şahitlik eden bir anne yüreğinin çarpışını ve derin bir aşkı hissedersiniz bu kitapta. elbette hikaye burada kalmaz. felix koca bir adam olur. henriette'nin en büyük beklentisi felix'in bu büyük sevgiye ihanet etmemesidir. hikaye uzundur. alın kitabı okuyun.
ne diyim. insan okurken üzülüyor...
hayır ağlamak istemiyorum. hayır.
felix'in, henriette'nin kocasıyla olan sohbetlerini, tavla partilerini hatırlıyorum da.... kendimi kötü hissettim yine bak.
felix'in kendini aileye sevdirmesi, ailenin içine girmesi henriette'ye duyduğu aşkı ve hayranlığı daha da büyütmüştür.
felix annesinden görmediği sevgiyi, desteği, inancı henriette'de bulmuş, onu bir yönüyle bir anne, diğer bir yönüyle de bir sevgili gibi sevmiştir. ya da iki duyguyu aynı anda bir bütünde toplamıştır.
o kadına karşı ilginç bağlılığının altında her ne yaparsa yapsın kendini bir türlü annesine sevdirememesi, annesi tarafından hiçbir zaman değer görmemesi yatar. bunu ne kadar istemişse de annesi ona merhametle ve sevgiyle yaklaşmamış, diğer kardeşlerinden daima ayırmış, uzağında tutmuş, sevgisiz bırakmış ve dışlamıştır.
felix, henriette'yi görüp büyülendiği o güne değin yatılı okullarda kalmış, imkansızlıklar, yoksunluklar, zorluklar arasında didinmiş, yılmamış, her şeye rağmen, kızsa da, kırılsa da ailesini onurlandırmak ve onlar tarafından takdir görmek için çalışmış, lakin her ne yaptıysa görmek istediği iyiliği, sevgiyi görememiş genç bir adamdır. -henriette'nin gözünde de daha çok bir anne çocuğu-
ailesi onun hakkında çocukluğundan beri negatif yargılara sahiptir. onun yerine erkek kardeşini seçmişlerdir. onu felix'ten daha parlak ve güçlü bulmuşlardır... o yüzden ondan beklintileri daha yüksektir. felix'in yüksek makamlara gelebileceğine dair inançları zayıf bile değildir. yoktur. halbuki felix son derece yeteneklidir. orası ayrı konu.
netice itibariyle, felix itildiği yalnızlıkta derin bir kişilik yapısı kazanır...
duygu dünyası hasarlıdır ve sevgisi, bağlılığı çoğu insanınkinden farklıdır.
henriette, felix'i bir anne sevgisiyle bağrına basmak ister, ondaki potansiyeli kavrar ve onun yetişkin, başarılı, güçlü bir adam olması yönünde her şeyi yapar, hayaller kurar. felix'in aşkının en temiz itirafı dağ bayır topladığı çiçeklerden demetler yapmasıdır henriette için. o bu iş için uzun zamanlar ayırır. sonra felix iş hayatına atılır. yükselir, uzun zamanlar görüşemezler, mektuplaşırlar. senenin belli başlı günlerinde bu ailenin evinin misafiri olur hep. artık o da aileden biridir. ve herkes onun gelmesini dört gözle beklemektedir. henriette, felix'e duyduğu sevgi ve büyük özlemle sınanır. özlem sevgiyi, sevgi özlemleri büyütür. evladının gelişimine şahitlik eden bir anne yüreğinin çarpışını ve derin bir aşkı hissedersiniz bu kitapta. elbette hikaye burada kalmaz. felix koca bir adam olur. henriette'nin en büyük beklentisi felix'in bu büyük sevgiye ihanet etmemesidir. hikaye uzundur. alın kitabı okuyun.
ne diyim. insan okurken üzülüyor...
hayır ağlamak istemiyorum. hayır.
devamını gör...
10.
derler ki balzac çok hastaymış bayağı demişler ki işte diyelim felix geldi. yani romanlarında ki bir karakterin adını söylemişler kalkmış elbiselerini giymiş hazırlanmış beklemeye başlamış.
lisede okudum galiba bu kitabı. bir kitap daha var böyle stendhal in kırmızı ve siyahı. yani kendisinden büyük bir kadına aşkı anlatan kitap.
o tabi biraz daha farklı.
vadideki zambak ta tam bir mature durumu var. şimdi düşününce. felix diye genç zayıf bir oğlan var. henrieette diye asil güzel bir evli çocuklu kadın. bu ikisi birbirine aşık oluyor. ve hiç sevisme öpüşme yok sıfır. henrieette felix e hep destek oluyor ve öğüt veriyor. hatta ölürken bile onu düşünüyor.
kızıyla evlenmesini istiyor aşka bak.
felix ise bir ara lady diye bir kadınla takılıyor ama aklı hep henrieette de. felix hırslı tabi tıpkı işte stendhal in kırmızı ve siyah
'indaki yine kendisinden büyük kadına aşkı anlatan kitaptaki julien sorel gibi. ama julien daha hırslı aç göz para sever tabi.
işte felix sonuçta hep dönüp dolaşıp henrieette ye geliyor.
aklıma da henrieette nin felix e yazdığı mektuplardan bir kısım kalmıştır hep.
henrieette şöyle diyor.
kadınlar diğer erkekleri aşağılayan erkekleri sever.
erkeklerde bunu çok yapar.
bir de genç kızlardan uzak dur onlar ne istediğini bilmez . olgun kadınlara bak, onlar seni mutlu eder istediğini verir.
sonuçta bir aşk kitabı dönemin fransa'nı da anlatıyor.
lisede okudum galiba bu kitabı. bir kitap daha var böyle stendhal in kırmızı ve siyahı. yani kendisinden büyük bir kadına aşkı anlatan kitap.
o tabi biraz daha farklı.
vadideki zambak ta tam bir mature durumu var. şimdi düşününce. felix diye genç zayıf bir oğlan var. henrieette diye asil güzel bir evli çocuklu kadın. bu ikisi birbirine aşık oluyor. ve hiç sevisme öpüşme yok sıfır. henrieette felix e hep destek oluyor ve öğüt veriyor. hatta ölürken bile onu düşünüyor.
kızıyla evlenmesini istiyor aşka bak.
felix ise bir ara lady diye bir kadınla takılıyor ama aklı hep henrieette de. felix hırslı tabi tıpkı işte stendhal in kırmızı ve siyah
'indaki yine kendisinden büyük kadına aşkı anlatan kitaptaki julien sorel gibi. ama julien daha hırslı aç göz para sever tabi.
işte felix sonuçta hep dönüp dolaşıp henrieette ye geliyor.
aklıma da henrieette nin felix e yazdığı mektuplardan bir kısım kalmıştır hep.
henrieette şöyle diyor.
kadınlar diğer erkekleri aşağılayan erkekleri sever.
erkeklerde bunu çok yapar.
bir de genç kızlardan uzak dur onlar ne istediğini bilmez . olgun kadınlara bak, onlar seni mutlu eder istediğini verir.
sonuçta bir aşk kitabı dönemin fransa'nı da anlatıyor.
devamını gör...
11.
yazarı honore de balzac olan bir tür aşk romanı.aşk derken aşkın zor olanını anlatıyor biraz da.kendisinden yaşça büyük bir kadına aşık olan felix romanın baş karakteridir.genç adam aşık olduğu ve sürekli destek gördüğü henriette varken kariyerinde büyük bir aşama kaydediyor.sonra bir başka kadına aşık oluyor.fakat aradığını bulamayıp henriette'e geri döndüğünde işler eskisi gibi olmuyor.
devamını gör...
12.
"çünkü erkek, kadınla ilişkisinde yalanı bir görev sayar" gibi bir cümle geçiyordu içinde. lise yıllarımda okumuştum, o zaman dikkate alsaydım keşke.
naif erkeğimiz, tecrübeli ve sabırlı (tabii ki güzeller güzeli) kadına aşık olur. gelişen olaylar aşk mı vefasızlık mı sebebiyle oldu bilmiyorum ama sonucunu çok yerinde bulduğumu söylemek isterim.
naif erkeğimiz, tecrübeli ve sabırlı (tabii ki güzeller güzeli) kadına aşık olur. gelişen olaylar aşk mı vefasızlık mı sebebiyle oldu bilmiyorum ama sonucunu çok yerinde bulduğumu söylemek isterim.
devamını gör...
13.
honere de balzac romanı olan vadideki zambak felix isimli ana karakterin nathalie'ye yazdığı bir mektupla başlar. felix yaşamının ilk çağlarından başlayarak mektubunda hayatını nathalie'ye açmış. kitabı kısaca özetlemek gerekirse; bir baloda gördüğü kadını omzundan öpüyor ve kadının güzelliğine aşık oluyor. daha sonra kadını bulup evlerine misafir oluyor. kadın evli, çocuklu ve bulunduğu yerin bilinen, dinine bağlı insanlarından. kadın romanın başlarında felix'i çocuk olarak görüp baloda yaptığı hiç yaşanmamış gibi davranarak onu affeder ve zaman geçtikçe sohbetleri artar, felix'in kendi yaşantısını henriette'ye açmasıyla onu daha iyi tanır ve ortak yanlarını, felix'in yeteneklerini görür. felix henriette'yi tanıdıkça ailesinden, annesinden göremediği sevgiyi, ilgiyi henriette'de görünce ona duygusal olarak daha çok bağlanır. fakat henriette ondan yaşça büyük olduğunu düşünür, çocuklarına ve dinine bağlı olduğu için hiç bir zaman felix'le bedenen birlikte olamazlar. ama manevi olarak felix'i ölene kadar yalnız bırakmamıştır. felix'in iyi yerlere gelmesi için tüm imkanlarını ve bilgilerini kullanmıştır. fakat felix bulunduğu konumdan daha iyi bir yere gelince başka biriyle birlikte olur, henriette'den de vazgeçemez. ne yapacağına karar veremezken henriette, felix'in hayatındaki kadını öğrenir ve büyük hayal kırıklılığı yaşayıp hastalanır, tam öleceği zaman felix henriette'yi sevdiğini ve şu an hayatında bulunan kadını sevmediğini düşünür, onu bırakıp henriette'nin yanına gider ama iş işten çoktan geçmiş olur. son defa henriette ile vedalaşır ve mektubunu alır. mektubunda kavuşamadıklarını ancak ikna edebilirse kızıyla evlenmesini istediğini yazar. kızı annesinin ölümünden felix'i suçlar ve bir daha yaşadığı eve gelmemesini söyler. felix bu dışlanmanın ardından bıraktığı sevgilisine döner ama o da felix hiç hayatına girmemiş gibi davranınca bir hayal kırıklılığı daha yaşar. kadınlardan uzak durup işine sarılacağını belirtmesiyle mektubunu sonlandırır.
bu yaşananlar felix açısından dramatik görünmesine rağmen nathalie'nin felix'e bu mektubunun ardından yazdığı cevap felix için daha içler acısı olmuştur. olaylara farklı bir bakış açısı sunan nathalie; ''sizi sevmenin zahmetli şanından vazgeçiyorum; bu sevgi için bir çok nitelik taşımak, katolik ya da anglikan olmak gerekecek ve hayaletlerle uğraşmaya niyetim yok.'' sözü ile felix'i değer bilmezlikle ve geçmişte yaşayamadığı şeylerin acısını çeken ama yaşattıklarının vicdan azabını çekmeyen bencil biri olduğunu söyler. kitap nathalie'nin son sözleriyle sonlanır, ''bütün kadınlar yüreğinizin çoraklığını fark edecektir ve bu yüzden daima bedbaht olacaksınız. içlerinden çok azı tıpkı sadık dostunuzun şu an yaptığı gibi, size söylediklerimi söyleyecek kadar içten, sizden, dostluğunu sunarak hiç kin duymadan ayrılacak kadar temiz yürekli olacaktır.''
bazı şeyleri yaşamanın verdiği acı ve suçluluk duygusundan ziyade başka birinden, farklı bir bakış açısından aldığımız olumsuz durumlar canımızı daha çok yakabiliyor. kitabı okurken felix'in yarım kalmışlıklarına üzülürken, nathalie'nin mektubu ile eksikliklerini başka bir kadın ile tamamlamaya çalışan felix'e kızıyor insan ister istemez. anlattığı şeyler ne kadar samimi ve içten olursa olsun yaşadığı her hikayede başka birinin hayaletini görmeyi kimse istemez ve herkes cesaret edemez.
bu yaşananlar felix açısından dramatik görünmesine rağmen nathalie'nin felix'e bu mektubunun ardından yazdığı cevap felix için daha içler acısı olmuştur. olaylara farklı bir bakış açısı sunan nathalie; ''sizi sevmenin zahmetli şanından vazgeçiyorum; bu sevgi için bir çok nitelik taşımak, katolik ya da anglikan olmak gerekecek ve hayaletlerle uğraşmaya niyetim yok.'' sözü ile felix'i değer bilmezlikle ve geçmişte yaşayamadığı şeylerin acısını çeken ama yaşattıklarının vicdan azabını çekmeyen bencil biri olduğunu söyler. kitap nathalie'nin son sözleriyle sonlanır, ''bütün kadınlar yüreğinizin çoraklığını fark edecektir ve bu yüzden daima bedbaht olacaksınız. içlerinden çok azı tıpkı sadık dostunuzun şu an yaptığı gibi, size söylediklerimi söyleyecek kadar içten, sizden, dostluğunu sunarak hiç kin duymadan ayrılacak kadar temiz yürekli olacaktır.''
bazı şeyleri yaşamanın verdiği acı ve suçluluk duygusundan ziyade başka birinden, farklı bir bakış açısından aldığımız olumsuz durumlar canımızı daha çok yakabiliyor. kitabı okurken felix'in yarım kalmışlıklarına üzülürken, nathalie'nin mektubu ile eksikliklerini başka bir kadın ile tamamlamaya çalışan felix'e kızıyor insan ister istemez. anlattığı şeyler ne kadar samimi ve içten olursa olsun yaşadığı her hikayede başka birinin hayaletini görmeyi kimse istemez ve herkes cesaret edemez.
devamını gör...