körler ülkesinde tek gözlü insan kral olur
başlık "chimera" tarafından 17.02.2021 13:28 tarihinde açılmıştır.
1.
eski bir ingiliz atasözüdür. gerçekten körler ülkesinde görebilen birisi herkesten daha mı üstün olur yoksa tam tersi herkesten farklı olduğu için küçümsenip dışlanır mı? ben bu soruya şöyle bir cevap verebilirim. hayatları boyunca görmenin ne demek olduğunu bilmeyen kalabalığa, bir çok şeyin tanımı tam olarak anlatılamayacağından körlerin bunu anlamasına imkan yoktur. çevremizdeki bir çok şeyi deneyimleyerek anlayabildiğimizi varsayarsak , buna göre görüşüm ; en iyisi ya burdan gitmek ya da körlüğü tercih etmektir.
devamını gör...
2.
görenler ülkesinde , kör kralların hüküm sürdüğü yerlerden daha acı değildir. en azından yüzde 50 gerçeği görme yetisi vardır. görenler ülkesinde bu oran krallar için yüzde 0’dır. bu durum daha vahimdir.
devamını gör...
3.
bu konu ile ilgili bir dizi var adı da see. kesinlikle izlenmesi gereken ve başarılı bir distopya dizilerinden.
devamını gör...
4.
bir de şey vardır mesela, gibi dizisinde yılmaz'ın bir repliği. "kimsenin hiçbir şey bilmediği yerde bir insan her şeyi bilebilir." tam olarak bu sözle aynı düzlemde giden bir söz, muazzam bir repliktir.
devamını gör...
5.
körler ülkesinde tek gözlü kral olmak.
ya da olmamak.
işte bütün mesele bu!
kendi yetersizliğini görebilen insan, hakikatin en büyük eşiğinde olur.
zirâ eksikliğini bilen, tamamlanmak için mücadele etmek ister, bu yolda ufak da olsa adım atar. fakat bir de kendini eksiksiz sananlar var ki, asıl felaket bu... onlar, körler ülkesinde tek gözlü kral denilen kişilerdir aslında. buna oldukça da heveslidirler. etraflarına kendilerinden zayıf, eksik, kusurlu, iddiasız, gelişmemiş, sığ kimseleri toplarlar.
içten içe bunu kabullenmezler de öyle he. "çevremde büyük adamlar var, ben de zaten kimim ki, ben de düşük bir seviyeyim" dese de ağızları, kalplerindeki kibir ve süper ego, davranışları yüzünden kendini belli eder. kendilerinden üstün biriyle yan yana gelmek resmen onların bir korkusudur. ve bu korku genelde hemcinsinden olanlara tekabül eder.
insanoğlunun bir kısmını bu tek gözlü krallar oluşturuyor. görmemek işten değil.
bu yüzden fark etseler de fark etmeseler de çevrelerindeki insanları hep kendi seviyelerinin altındaki kişilerle sınırlı tutarlar. hükmetmek hoştur onlar için. hemcinsleri arasında bir rekabete girmekten kaçınır, daha iyisiyle karşılaşmaktan imtina ederler.
he, bir de tam tersi, karşı cinsi etkileyebilmek de çok hoştur.
hakikatte, mücadele edecek cesareti olmayanlar, gelişim yönünde adım at(a)mayanlar, üstünlüklerini ancak zayıflar arasında ilan edebiliyorlardır. körler ülkesindeki tek gören olmak çok ama çok hoştur ya. var mı böyle rahatlık?
yaş ve konum fark etmeksizin çevresine topladıkları 'ezik' insanları yine yaş ve konumu bahane ederek 'yaşı, deneyimi benden çok, ne haddime üstün olmak, yaşı küçük kendimle neden kıyaslayayım, konumu şurada ben ise buradayım kendimi karşılaştırmam ki' falan deseler de nafiledir. bunlar diğerlerinden çok kendilerini manipüle edip iyi bir insan olduklarına kendilerini inandırmak adına uyguladıkları vicdan mastürbasyonudur. dilleri böyle söylerken kalpleri saz çalıp oynar.
çoğu tek gözlü kral, böyle yaptığını fark etmez bile. önemli nokta bu. çoğu bu yaptığını fark etmez bile. içine işlemiştir, içten gelen bir şeydir.
sahiden kültürlü, oturaklı, şahsiyet sahibi hemcinsleriyle * muhatap olsalar, yükselmek zorunda kalırlar.
yükselmek zorunda olmak ise bu tek gözlü krallarımızın rahat düzenlerini bozar. daha kolay, hükmedilebilir bir çevrede; vasatlıklarını yücelterek "vay be yaşına göre büyük adam" olmak varken, neden bir şeyleri tehlikeye atsınlar ki değil mi?
bu yüzden, daha iyi olmak için mücadele etmeyen, kendini geliştirmeye niyeti olmayan herkes, kendi bataklığında krallık sürer ve yaşamı boyunca gelecek zamanlı cümlelerden ileri gidemez.
kız ya da erkekler diye atıf yapmıyorum bu her cins insanda vardır. potansiyel üstün bir hemcins daha bir sorgulatır insanı kendine. ben bunun örneğini iki cinste de bol bol gördüğüm için çıkarımımı yazmak istedim.
bir gün ansızın biri gelir, sırf varlığıyla dâhi tek gözlü krallarımızın iç dünyalarındaki çürümeyi su yüzüne çıkarır. onların yücelttiği sahte tahtları sarsılır, benlikleri kuşkuya düşer. çünkü benlikleri sağlam bir karaktere oturmadığı için sallanması da kolay olur. hakikatte güçsüzse bu tek gözlü krallarımız; olduğu kişiyi, gerçekleri kabul etmekte bayağı bi' direnir, haklılık davası güder içinde (dışında değil, içinde), meseleleri zihinsel bir satranca çevirir. çünkü kendisini üstün hissettiği dünyasında, başka bir "göz"e yer yoktur. *
ammmmaa, hakikat değişmez: kendi eksikliğini kabul etmeyen insan, daima olduğu yerde kalmaya mahkûmdur.
çürük tahtalardan yapılan tüm tahtlar yıkılır. yıkımı içten olur. böyle birini dışardan değiştiremezsin. çünkü o kişi hükmetmeyi sever ve rahatını korumak ister. hiçbir kral tahtını kolay kolay bırakmaz. ego arzularının peşi o kadar kolay bırakılmaz. bırakmayı geçin, bu durumda olduğunu, davranışlarını fark etmek bile her yiğidin harcı değildir. fark edebilse zaten adım atar.
bu, başkalarının yükselmesini istemezlik değil; ama kendi eksiklerinin görünmemesini istemektir. bazısı bunu eğitimsel, dış görünüş* olarak vs görür ama çoğu tek gözlü kral; fikirsel ezik görür bir diğerlerini. fikirsel ezik gördüklerini toplar yanına.
sadece fikirde değil, ahlaki ve zihinsel olarak da çelimsiz insanlarla kuşatırlar kendilerini krallar. vasıfsız, meziyetsiz ve kendinden az potansiyel barındıranı. zirâ gerçek meziyetlerle yüzleşmek, onlarla aynı terazide tartılmak, eksiklerini kabullenmek cesaret ister. hakikati görmek ve ona göre hareket etmek, kendi eski benliklerini inkâr etmelerini gerektirir. kendi kötü özelliğini görmek ayrı zor, kabul etmek ayrı zor, değiştirmek ayrı zordur; her insan için bu böyledir zaten.
tek gözlü krallar da bu yüzden, konumlarından memnun olduklarını dile getirirler ve keyiflerini bozan şeyleri olabildiğince hayatlarından def eder bir çoğu.
unuttukları bir şey vardır: hakiki güç, zayıfları değil, kendini aşmayı başaranları yüceltir. ve tek gözlü krallar, hiçbir zaman kendilerini aşıp bir şeyler başaramayacaklardır. ufak tefek başarılarıyla böbürlenerek vicdan mastürbasyonlarını yapacaklardır. tüm tek gözlü kralların ortak noktasıdır değişime ve gelişime kapalı, hakikate kör, sırf güçlü hissetmek için zayıflar arasında kalmaya mahkûm insanlar oluşları...
ya da olmamak.
işte bütün mesele bu!
kendi yetersizliğini görebilen insan, hakikatin en büyük eşiğinde olur.
zirâ eksikliğini bilen, tamamlanmak için mücadele etmek ister, bu yolda ufak da olsa adım atar. fakat bir de kendini eksiksiz sananlar var ki, asıl felaket bu... onlar, körler ülkesinde tek gözlü kral denilen kişilerdir aslında. buna oldukça da heveslidirler. etraflarına kendilerinden zayıf, eksik, kusurlu, iddiasız, gelişmemiş, sığ kimseleri toplarlar.
içten içe bunu kabullenmezler de öyle he. "çevremde büyük adamlar var, ben de zaten kimim ki, ben de düşük bir seviyeyim" dese de ağızları, kalplerindeki kibir ve süper ego, davranışları yüzünden kendini belli eder. kendilerinden üstün biriyle yan yana gelmek resmen onların bir korkusudur. ve bu korku genelde hemcinsinden olanlara tekabül eder.
insanoğlunun bir kısmını bu tek gözlü krallar oluşturuyor. görmemek işten değil.
bu yüzden fark etseler de fark etmeseler de çevrelerindeki insanları hep kendi seviyelerinin altındaki kişilerle sınırlı tutarlar. hükmetmek hoştur onlar için. hemcinsleri arasında bir rekabete girmekten kaçınır, daha iyisiyle karşılaşmaktan imtina ederler.
he, bir de tam tersi, karşı cinsi etkileyebilmek de çok hoştur.
hakikatte, mücadele edecek cesareti olmayanlar, gelişim yönünde adım at(a)mayanlar, üstünlüklerini ancak zayıflar arasında ilan edebiliyorlardır. körler ülkesindeki tek gören olmak çok ama çok hoştur ya. var mı böyle rahatlık?
yaş ve konum fark etmeksizin çevresine topladıkları 'ezik' insanları yine yaş ve konumu bahane ederek 'yaşı, deneyimi benden çok, ne haddime üstün olmak, yaşı küçük kendimle neden kıyaslayayım, konumu şurada ben ise buradayım kendimi karşılaştırmam ki' falan deseler de nafiledir. bunlar diğerlerinden çok kendilerini manipüle edip iyi bir insan olduklarına kendilerini inandırmak adına uyguladıkları vicdan mastürbasyonudur. dilleri böyle söylerken kalpleri saz çalıp oynar.
çoğu tek gözlü kral, böyle yaptığını fark etmez bile. önemli nokta bu. çoğu bu yaptığını fark etmez bile. içine işlemiştir, içten gelen bir şeydir.
sahiden kültürlü, oturaklı, şahsiyet sahibi hemcinsleriyle * muhatap olsalar, yükselmek zorunda kalırlar.
yükselmek zorunda olmak ise bu tek gözlü krallarımızın rahat düzenlerini bozar. daha kolay, hükmedilebilir bir çevrede; vasatlıklarını yücelterek "vay be yaşına göre büyük adam" olmak varken, neden bir şeyleri tehlikeye atsınlar ki değil mi?
bu yüzden, daha iyi olmak için mücadele etmeyen, kendini geliştirmeye niyeti olmayan herkes, kendi bataklığında krallık sürer ve yaşamı boyunca gelecek zamanlı cümlelerden ileri gidemez.
kız ya da erkekler diye atıf yapmıyorum bu her cins insanda vardır. potansiyel üstün bir hemcins daha bir sorgulatır insanı kendine. ben bunun örneğini iki cinste de bol bol gördüğüm için çıkarımımı yazmak istedim.
bir gün ansızın biri gelir, sırf varlığıyla dâhi tek gözlü krallarımızın iç dünyalarındaki çürümeyi su yüzüne çıkarır. onların yücelttiği sahte tahtları sarsılır, benlikleri kuşkuya düşer. çünkü benlikleri sağlam bir karaktere oturmadığı için sallanması da kolay olur. hakikatte güçsüzse bu tek gözlü krallarımız; olduğu kişiyi, gerçekleri kabul etmekte bayağı bi' direnir, haklılık davası güder içinde (dışında değil, içinde), meseleleri zihinsel bir satranca çevirir. çünkü kendisini üstün hissettiği dünyasında, başka bir "göz"e yer yoktur. *
ammmmaa, hakikat değişmez: kendi eksikliğini kabul etmeyen insan, daima olduğu yerde kalmaya mahkûmdur.
çürük tahtalardan yapılan tüm tahtlar yıkılır. yıkımı içten olur. böyle birini dışardan değiştiremezsin. çünkü o kişi hükmetmeyi sever ve rahatını korumak ister. hiçbir kral tahtını kolay kolay bırakmaz. ego arzularının peşi o kadar kolay bırakılmaz. bırakmayı geçin, bu durumda olduğunu, davranışlarını fark etmek bile her yiğidin harcı değildir. fark edebilse zaten adım atar.
bu, başkalarının yükselmesini istemezlik değil; ama kendi eksiklerinin görünmemesini istemektir. bazısı bunu eğitimsel, dış görünüş* olarak vs görür ama çoğu tek gözlü kral; fikirsel ezik görür bir diğerlerini. fikirsel ezik gördüklerini toplar yanına.
sadece fikirde değil, ahlaki ve zihinsel olarak da çelimsiz insanlarla kuşatırlar kendilerini krallar. vasıfsız, meziyetsiz ve kendinden az potansiyel barındıranı. zirâ gerçek meziyetlerle yüzleşmek, onlarla aynı terazide tartılmak, eksiklerini kabullenmek cesaret ister. hakikati görmek ve ona göre hareket etmek, kendi eski benliklerini inkâr etmelerini gerektirir. kendi kötü özelliğini görmek ayrı zor, kabul etmek ayrı zor, değiştirmek ayrı zordur; her insan için bu böyledir zaten.
tek gözlü krallar da bu yüzden, konumlarından memnun olduklarını dile getirirler ve keyiflerini bozan şeyleri olabildiğince hayatlarından def eder bir çoğu.
unuttukları bir şey vardır: hakiki güç, zayıfları değil, kendini aşmayı başaranları yüceltir. ve tek gözlü krallar, hiçbir zaman kendilerini aşıp bir şeyler başaramayacaklardır. ufak tefek başarılarıyla böbürlenerek vicdan mastürbasyonlarını yapacaklardır. tüm tek gözlü kralların ortak noktasıdır değişime ve gelişime kapalı, hakikate kör, sırf güçlü hissetmek için zayıflar arasında kalmaya mahkûm insanlar oluşları...
devamını gör...