1.
şöyle bir şeydir. bana da (bkz: duende)yi hatırlatır. *

efendim vakti zamanında ispanyollar meksika ellerine varıp da inkasıydı mayasıydı artık allah ne verdiyse ümüğüne çökecegi sırada bu el salvadorların esvabını görünce matadorun elinde salladığı örtüyü gören boğa gibi kızışırlar. allem edip kallem edip bir şekilde bu esvabın kırmızısını nasıl bulduklarını öğrenmeye çalışırlar. çünkü yüzyıllar boyunca herkes kök bitkiler ile yaptığı kırmızı boyaların biraz soluk olduğu ve zamanla daha da solduğunu biliyorlardır. neyse gel zaman git zaman kayserili tüccarlara parmak isirtacak şekilde tonlarca kırmızı boyayı gemilerle avrupa'ya ve diğer kıtalara neredeyse 300 yıl boyunca taşırlar.
ingilizler başta olmak üzere tüm avrupa fünun medeniyeti bu kırmızının nedenini bulmak için ne ajanlar ne korsanlar seferber eder de en sonunda toz kadar küçük böcekten yapıldığını öğrenince huzura ererler.
orta amerika'da büyüyen armut kaktüs denilen, orasında burasında kafasına tokmakla vurmuşsun da şişmiş gibi topaklari olan, kaktüsler vardır sözlük bildin mi?
işte böyle bir şeydir. bu bitkiye dadanan karmin böceği de şöyle bir şeydir.
bu böcek bir yavruladığı zaman (bkz: kaygısızlar) gibi kaktüsün bağrına yerleşir. mayaların teyzeleri de onları toplayıp, şeytanın aklına gelmeyecek türkü iskenceler ile vıcığını çıkarır. sonra bu renkli özün içine ister kumaşlarını bastır, bogalari kızdıracak matador pelerini yap, istersen bir kaç yüzyıl daha bekle coca cola'nın içine renk versin diye kat,istersen de caravaggio'ya ver 'aziz thomas'ın kuşkuculuğu' resminde doya doya boyasın. ondan gören van gogh sanki açlıktan ağzı kokarak ölmemiş gibi bu pahalı kumaştan yorganı varmış gibi yorganı boyasın.


zamanın her ne görürse istemezse ölecek hastası din adamları, kralları,soyluları da bu kırmızıya sahip olmuş ve bunu da vergilendirmiş ki her önüne gelen de ben zaten 50 liralık alacagim diye kuyruk yapmasın.
yani bu kadar yazdigimdan anlayacagin en önemli kısım ; kırmızı olsun 10 kuruş fazla olsun dedikleri,mucevherler ile yarıştirilacak kadar çok ama çok önemli olması canım sözlük.
ticari zekaya sahip sözlük yazarları gibi ingilizler de bu kaktüsleri alıp alıp avustralya kıtasına götürüp oraya buraya ekmişler. iyi de hacı arap yağı bol bulunca bi tarafına sürer hesabı sen öyle sormadan soruşturmadan ekersen bu arsız bitki zaten suyu da az istediğinden üremiş de üremiş, büyümüş de büyümüş. sonunda ingilizler yıllar boyu bir de bu kaktüsten kurtulmak için uğraşıp başka bir zararlı böcek bulmak zorunda kalmışlar.
o devirde türbe yeşili ile daha çok ilgilenen osmanlı bu kırmızı rengi biraz kur'an'ı kerimler de kenar süslemelerinde kullanmış o kadar.
diyeceğim o ki sözlük, o maya takvimi neden bitti ki?

efendim vakti zamanında ispanyollar meksika ellerine varıp da inkasıydı mayasıydı artık allah ne verdiyse ümüğüne çökecegi sırada bu el salvadorların esvabını görünce matadorun elinde salladığı örtüyü gören boğa gibi kızışırlar. allem edip kallem edip bir şekilde bu esvabın kırmızısını nasıl bulduklarını öğrenmeye çalışırlar. çünkü yüzyıllar boyunca herkes kök bitkiler ile yaptığı kırmızı boyaların biraz soluk olduğu ve zamanla daha da solduğunu biliyorlardır. neyse gel zaman git zaman kayserili tüccarlara parmak isirtacak şekilde tonlarca kırmızı boyayı gemilerle avrupa'ya ve diğer kıtalara neredeyse 300 yıl boyunca taşırlar.
ingilizler başta olmak üzere tüm avrupa fünun medeniyeti bu kırmızının nedenini bulmak için ne ajanlar ne korsanlar seferber eder de en sonunda toz kadar küçük böcekten yapıldığını öğrenince huzura ererler.
orta amerika'da büyüyen armut kaktüs denilen, orasında burasında kafasına tokmakla vurmuşsun da şişmiş gibi topaklari olan, kaktüsler vardır sözlük bildin mi?

işte böyle bir şeydir. bu bitkiye dadanan karmin böceği de şöyle bir şeydir.

bu böcek bir yavruladığı zaman (bkz: kaygısızlar) gibi kaktüsün bağrına yerleşir. mayaların teyzeleri de onları toplayıp, şeytanın aklına gelmeyecek türkü iskenceler ile vıcığını çıkarır. sonra bu renkli özün içine ister kumaşlarını bastır, bogalari kızdıracak matador pelerini yap, istersen bir kaç yüzyıl daha bekle coca cola'nın içine renk versin diye kat,istersen de caravaggio'ya ver 'aziz thomas'ın kuşkuculuğu' resminde doya doya boyasın. ondan gören van gogh sanki açlıktan ağzı kokarak ölmemiş gibi bu pahalı kumaştan yorganı varmış gibi yorganı boyasın.


zamanın her ne görürse istemezse ölecek hastası din adamları, kralları,soyluları da bu kırmızıya sahip olmuş ve bunu da vergilendirmiş ki her önüne gelen de ben zaten 50 liralık alacagim diye kuyruk yapmasın.
yani bu kadar yazdigimdan anlayacagin en önemli kısım ; kırmızı olsun 10 kuruş fazla olsun dedikleri,mucevherler ile yarıştirilacak kadar çok ama çok önemli olması canım sözlük.
ticari zekaya sahip sözlük yazarları gibi ingilizler de bu kaktüsleri alıp alıp avustralya kıtasına götürüp oraya buraya ekmişler. iyi de hacı arap yağı bol bulunca bi tarafına sürer hesabı sen öyle sormadan soruşturmadan ekersen bu arsız bitki zaten suyu da az istediğinden üremiş de üremiş, büyümüş de büyümüş. sonunda ingilizler yıllar boyu bir de bu kaktüsten kurtulmak için uğraşıp başka bir zararlı böcek bulmak zorunda kalmışlar.
o devirde türbe yeşili ile daha çok ilgilenen osmanlı bu kırmızı rengi biraz kur'an'ı kerimler de kenar süslemelerinde kullanmış o kadar.
diyeceğim o ki sözlük, o maya takvimi neden bitti ki?
devamını gör...
2.
*
#2571278
harika bir bilgi cidden. nasıl üretildiğini bilmiyordum.
bazı paketli gıdaların içinde de bulunur. kırmızı renkli abur cuburların tümünde olduğu söyleniyor.
e120 olarak geçiyordu yanılmıyorsam.
aldığı ürünün içeriğini okutturur insana.
#2571278
harika bir bilgi cidden. nasıl üretildiğini bilmiyordum.
bazı paketli gıdaların içinde de bulunur. kırmızı renkli abur cuburların tümünde olduğu söyleniyor.
e120 olarak geçiyordu yanılmıyorsam.
aldığı ürünün içeriğini okutturur insana.
devamını gör...