kübranur uslu

ibb meclisi’nin 15 ocak 2021’de düzenlediği ocak ayı 2 oturumunda şu ifadeleri kullanmış bir kişi:

--! spoiler !--

“öncelikle -en azından kendi adıma- şunu söylemek istiyorum. aklımızı hafife alınmasından, yaşanan vakalar hiç yaşanmamış gibi davranmamızın bizden beklenilmesinden gerçekten bıktım ve bıktık. seçilme hakkımızı yıllarca kullanmamıza kimler engel oldu? üniversitelerde başörtüsü yasağını anayasa mahkemesine kimler götürdü? binlerce kadının okuma ve meslek edinme hakkını kimler ellerinden aldı? avrupa insan hakları mahkemesine kimler gitti? çok değil, 10 yıl önce hangi genel başkan ‘kanunlar değişemez. bunları değiştiremeyiz. hem ömür boyu kapatacak değil ya canım. belki de açacaktır’ gibi akla ziyan açıklamalarda bulundu? 3-4 yıl önce hangi parti sözcüsü ‘başörtülü polis olamaz’ diye açıklama yaptı? yine kim ‘türbanlı hakim olamaz’ diye açıklama yaptı? kim kadınları başörtülü, başörtüsüz ve türbanlı diye ayrıştırdı? zaten o zihninizdeki o türbanlı ve başörtüsü farkını hâlen daha bilmiyorum. ancak şunu çok net biliyorum ki biraz önce söylediğimi yapanların siyasi geçmişi; ne yazık ki başörtüsü meselesinin çözümüne karşı engel olmayla, ayak diremeyle dolu. peki, dün bu kadınların haklarının gaspedilmesine neden olanlar bu kadınlardan özür dilediler mi? pişman oldular mı? inanın ki ben hatırlamıyorum. biz diyoruz ki ‘bu meseleyi artık konuşmayalım.’ bu konuda söylenenler söylendi. yapılması gerekenler yapıldı. yıllar geçmesine rağmen bu zihniyet, bir türlü sona ermiyor. bitmedi, bitmiyor. sürekli bu konu devam ediyor. dün bu yasakçı zihniyeti savunların bugün tersine bir tutumda bulunduklarını görüyoruz. burada sorguladığımız şey, çok açık ve net şudur: bu husustaki samimiyetiniz. samimi olup olmadığınızı elbette millet karar verecektir. ancak samimi olmak, en azından bu hak gaspına uğrayan kadınlardan özür dilemeyi, pişman olmayı gerektirir. ayrıca parti içindeki tecâvüz vakalarına sessiz kalanların, ‘chp’de tâciz, tecâvüz oldu, olacak’ diye bağıra bağıra açıklama yapanların hicap duyup mahcup olmak yerine; yine ayrıca pınar gültekin’in babasını arayıp da davadan vazgeçmesini söyleyen milletvekilini derhâl partiden ihraç etmeyenlerin bir anda kadınların başörtüsünü savunuyor olmalarındaki samimiyeti elbette sorguluyoruz. hakikat şudur: bugün geldiğimiz noktada, evet bu sorunlar kalkmıştır, evet isteyen istediği partide yer alabilir, evet isteyen istediği gibi seçilir ve bu özgürlüklere bu iktidar döneminde sayın cumhurbaşkanımız recep tayyip erdoğan’ın öncülüğünde akp iktidarı döneminde kavuşulmuştur. hakikat budur. bizden geçmişimizi unutmayı beklemeyin. yaşanan şeyler, hiç yaşanmamış gibi davranmamızı beklemeyin. unutmayacağız. ancak şunu da bilin: inanın, biz bu meseleyi bu şekilde konuşmak istemiyoruz. biz siyasetimizi buna dayandırıyor veya bundan besleniyor da değiliz. bizim söylemek istediğimiz yepyeni sözlerimiz, hayallerimiz ve hedeflerimiz var. bunları gerçekleştirmek için ayrıştırmadan hep birlikte çalışmak istiyoruz.”

--! spoiler !--

söz konusu ifadelerin geçtiği video kesitleri:
- twitter.com/kubranuruslu_/s...
- twitter.com/kubranuruslu_/s...

al buyur cevap:

gündem değiştirme ve mağduriyet artık eskisi kadar etkili olmuyor. evet eskiden bir çok mağduriyet yaşandı, sadece başörtüsü değil bir çok konuda. sayın milletvekilleri "akp ıktidarı döneminde" ülkenin gerçek gündemine odaklanmalı.

içindeki nefret ve kini saklayabilmesi imkansız olan, ajitasyon üstadı , bölücü, şuursuz bir siyasal islamcı.

ya yine mi türban offf kardeşim, cinsiyetdaşım bu konudan, cehapeyi vurma allah aşkına. kemal kılışlar bey vallahi sizden daha fazla türbanı savunuyor artık.( ki isteyen herkes başını kapatabilir, yeter ki siyasi amaçlara alet edilmesin) yemiyoruz ''biz tarafsız insanlar'' bu numalaraları.
''hakikat budur, bizden geçmişimizi unutmayı beklemeyin'' demişsin. tamam ben sana yakın tarih dersi ve 70'li yıllarla gelen yeşil devrim ardından türbanın siyasallaşmasını anlatırım fakat eminim ki anlayamazsın!
ben sana daha yakın geçmişten bir kaç hatırlatma yapmak isterim, mutlaka aklın ve yaşın erer bu vakalara.
bir vakıf skandalı vardı ki ''taciz-tecavüz'' demişsin, bak onun allahu ekber dağı zirvesindeki korkunç olayın, bir aile bakanı tarafından hatta ne kadar acıdır ki kadın-aile bakanı tarafından nasıl savunulduğunu söyleyeyim.
bir kereden bir şey olmaz, biz bu vakfı tanıyoruz, biliyoruz, bünyesinde bulunmuş birinin bunu yapması koskoca vakfı itibarını zedeyelemez, gereken işlemler yapılacaktır'' demiştir. çocuklar için değil de vakıf için endişelenmiştir, açıp youtube'dan videoları izleyebilirsiniz.
rabia naz cinayeti vardır ki yine bir çocuk cinayetidir(pedofilidir) hakikat ile sarıldığın siyasi partin, kızcağınız babasını hapse tıkmakla uğraştı ve hatta en son akıl hastanesine yatırma girişimlerinde bulundu.
pınar gültekin cinayetinden bahsediyorsan eğer, bugün çıkıp son bir yılda xxx sayıda kadın öldürüldü- diye övünülüyor.
kadın cinayetlerinin politik olduğunun farkına varamamış olmana mı yansam, kadın olmana rağmen hırs ile körelmiş sığ düşünceleri savunma şekline mi yansam bilemedim. sosyal medya sayesinde haberimiz olan nice kadın cinayetleri gördük, hangisinin veya kaçının katili hak ettiği cezayı aldı?
biz davalardan ''kadının o saatte sokakta işi ne? söylemini okuduk,
devlet erkanından ''kadın sokakta kahkaha atmaz!'', ''hamile kadının sokakta yürümesi doğru değildir'', ''türbansız kadın perdesiz eve benzer'' söylemlerini duyduk. o zamanlar neden sizlerin sesi çıkmıyordu.
türban siyaseti yerine ''kadınların katledilmesinin'' engellenmesi uğruna çırpınsanız belki bir işe yararsınız. mutlak güç ve inandığınız hakikatlere bu türde baskılar yaparsanız daha yaşanılabilir bir ülke olabilir türkiye.
kimlerden neler dinliyorsunuz bilmiyorum fakat farkındalığınızın artması dileğiyle, artmıyorsa azalarak bitmeniz dileğiyle....