külfet

zahmet, yorgunluk anlamlarına gelen arapça kökenli sözcük.

kedimin göbek adı.

bir akşamsefası çiçeğinin dibinde bulduğumda henüz bir aylık değildi. ıki gözü kör olmak üzereydi ağzında yaralar burnu gözünden akan irinle kapanmıştı.
böyleydi
gözleri toparlandı, ağzı iyileşti derken kabız oldu. kabızlığı süresince hergün iki kere veteinere gidip geldik. kabızlığı tam bitti derken ishal oldu. ıshali düzeldi kabız derken tekrar ishal...
bunların hepsi ilk üç haftada olanlar. sonra tüyleri döküldü. arkadaşlarım, onu hemem atmamı saçkıran olabileceğimi,saçlarıma yazık olacağını söyledi. ben yine de atmadım. sabah-aksam solüsyonlar pansumanlarla tüyleri iyileşti diş enfeksiyonu patlak verdi.
ardından alerjisi varmis dudağı şişti ona da 5 gün iğneye gittik. derken sokağa çıkma yasaklarının ikincisinde bir sabah onun acı çığlığı ile uyandım. yatağımın ipini patileri ile çıkarıp diline dolamış. o sesi duyar duymaz ninja gibi uykumdan uyanıp ona sımsıkı sarıldım kollarım ellerim pert oldu ama dili kopmadan kurtardım. ne olur ne olmaz diye veterinere gitmek istedim babam "lüzum yok iyi" dedi araba anahtarını vermeyince 4 km yürüyerek elimde 4 kiloluk tosuncuk yüreğimde kocaman bir öküz ile veterinerine götürdüm.
bundan daha fazla emek harcadığım kediler var lakin bu elime aldığım en küçük yavruydu. bir de çok akıllı, o minicik haliyle bile adını söyleyince pıtı pıtı evin neresinde olursam olayım beni bulur kucağıma çıkardı ki hala öyle... şimdi koca kız hala en akıllı kedim. kapı, pencere, musluk, çekmece ve dolap açabiliyor. çekmecelere diğer kedileri sokup kapattığına şahit olmuşluğum var.
külfet'im benim.

güneydoğu anadolu bölgesinde kalabalığı ifade eden kelime zımbırtısı

işsiz gençlerimizin yoğun hissettiği duygu. suç sizin değil ejder suyu içenlerin.