yazar: tahsin yücel
yayım yılı: 2005
deneme ve roman türünde yazdığı eserleriyle tanınan tahsin yücel tarafından kaleme alınan eser, başlık parası karşılığında evlendirilip küçük bir yerden büyük bir şehre yaşamaya gelen kumru adındaki bir kadın ekseninde, toplumumuzun kanayan yaralarından birini, sürekli tüketen toplumda eşyaların bizi esir almasını okuyucuya aktarıyor.
yayım yılı: 2005
deneme ve roman türünde yazdığı eserleriyle tanınan tahsin yücel tarafından kaleme alınan eser, başlık parası karşılığında evlendirilip küçük bir yerden büyük bir şehre yaşamaya gelen kumru adındaki bir kadın ekseninde, toplumumuzun kanayan yaralarından birini, sürekli tüketen toplumda eşyaların bizi esir almasını okuyucuya aktarıyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "eseno" tarafından 03.01.2021 02:58 tarihinde açılmıştır.
1.
içerisinde mükemmel bir anadolu ezgisi de barındıran kitaptır. dam başında sarı çiçek’in sözlerini okurken kendinizi romanın içinde hissedersiniz, boğazınız düğümlenir. köyden kente gelen kumru’nun bozdolabı ile kurduğu ilişkisi, şehirde yaşadığı hızlı değişim ve tahsin yücel’in yalın dili beni çok etkiledi.
devamını gör...
2.
gökdelen ile tahsin yücel'e hayran kalmıştım. bu kitabıyla daha da çok sevdim. müthiş bir yazar. kumru beni çok ağlatıyor. insan bir buzdolabına ağlar mı, çok saçma ama ben ağladım. herkesi ağlatacak bir kitap değil ama yüreğe dokunduğu kesin. bitirince uzun bir tanım döşeyeceğim.
devamını gör...
3.
ah kumru, canım kumru. tahsin yücel eşya ve onun insan üzerindeki etkilerini harika bir şekilde anlatmış bu kitabında.
kumru hayatı boyunca köyünden çıkmamış, babası tarafından küçük yaşta kendinden yaşça büyük ve oldukça iri bir adamla evlendirilmiş, görenin dönüp iki üç kere daha baktığı çok güzel bir kadın. istanbul gibi bir şehire gelip yıllarca dünyasını iki sokağa indirgenmiş, denizi bile yıllar sonra gören bir kadın. hayatı ise temizliğe başlayıp tuna hanım'ın evinde gördüğü insanca muamele ile değişiyor. tuna hanım onu buzdolabı ile tanıştırıyor ve kumru yakıcı bir tutku ile tanışmış oluyor. buzdolabına sahil olma tutkusu. ama öyle alelade bir buzdolabı değil, tuna hanım'ın buzdolabı olacak. bir buzdolabı ile başlayan tutku diğer eşyalar için de zaman içinde duyuluyor.
yavaş yavaş eşyanın kölesi olan bir ailenin dağılmasında rolü olan bu tüketim çılgınlığını anlatan harika bir kitap. aynı zamanda toplumsal tepkilere de değinmesi ve insanların kıskançlığının neden olabileceklerinin korkunç bir hikayesi.
kitapta bazı yerlerde ağlasam da beni en çok etkileyen kumru'nun okuma yazmayı kendi kendine sökmesi bölümü oldu. ah kumru, sen ne saf bir melektin de ne hallere geldin.
mutlaka okuyun.
kumru hayatı boyunca köyünden çıkmamış, babası tarafından küçük yaşta kendinden yaşça büyük ve oldukça iri bir adamla evlendirilmiş, görenin dönüp iki üç kere daha baktığı çok güzel bir kadın. istanbul gibi bir şehire gelip yıllarca dünyasını iki sokağa indirgenmiş, denizi bile yıllar sonra gören bir kadın. hayatı ise temizliğe başlayıp tuna hanım'ın evinde gördüğü insanca muamele ile değişiyor. tuna hanım onu buzdolabı ile tanıştırıyor ve kumru yakıcı bir tutku ile tanışmış oluyor. buzdolabına sahil olma tutkusu. ama öyle alelade bir buzdolabı değil, tuna hanım'ın buzdolabı olacak. bir buzdolabı ile başlayan tutku diğer eşyalar için de zaman içinde duyuluyor.
yavaş yavaş eşyanın kölesi olan bir ailenin dağılmasında rolü olan bu tüketim çılgınlığını anlatan harika bir kitap. aynı zamanda toplumsal tepkilere de değinmesi ve insanların kıskançlığının neden olabileceklerinin korkunç bir hikayesi.
kitapta bazı yerlerde ağlasam da beni en çok etkileyen kumru'nun okuma yazmayı kendi kendine sökmesi bölümü oldu. ah kumru, sen ne saf bir melektin de ne hallere geldin.
mutlaka okuyun.
devamını gör...