kur’an’ı anlayamazsınız

bu cümleyi kuran insanın, bırakın kuranı, bu cümleyi bile anlayamayacağına o kadar eminim ki.

bunu söyleyenler aynı zamanda tüm hayatımızı, hatta bu kitaba inanmayanların dahi hayatını yine bu kitaba göre şekillendirmesi gerektiğini düşünüyorlar.

o zaman kitap boşa gider, gerçi şimdi de büyü kitabı muamelesi görüyor, içindekileri okuyup hesabına sevap yattığını sananların elinde.

ey inananlar, yemeğe davet edilmeden peygamberin evlerine gitmeyin, davet edilirseniz yemek vaktini beklemek üzere daha önce gitmeyin; fakat çağrılınca gidin ve yemek yiyince dağılın, konuşmak için uzun uzadıya oturmayın; şüphe yok ki bunlar, peygamberi incitir de utanır sizden ve allah'sa doğruyu söylemekten çekinmez ve kadınlarından bir şey istediğiniz zaman perde ardından isteyin; bu, sizin yürekleriniz bakımından da daha temizdir, onların yürekleri bakımından da ve allah'ın peygamberini incitmeniz caiz olmadığı gibi onun eşlerini de bundan böyle ebediyen almayın; şüphe yok ki bu, allah katında pek büyük bir günahtır.

anladım ben seni muho...

mesela sadece meal okursanız tabii ki anlayamazsınız.
ayetin ne zaman geldiği,hangi şartlar üzerine geldiği,öncesinde neler yaşandığını, başrolde kim olduğunu?.. bunlar önemli şeyler.

tefsir lazım.ince ince okuman,anlaman lazım.arastırma lazım.

6666 ayet aslında toplam 10 emire eşit olduğu için anlaşılmıyordur.. geri kalanında yukarıda yazıldığı gibi.. peygamberi yemek saati rahatsız etmeyin falan yazıyor.. sonra da islam evrenseldir deniyor.. güzel kardeşim hz. muhammed'i buldum da şimdi.. yemek vakti ziyaret etmem kaldı..

arapçamız yok çünkü. türkçe çevirilerden anlayabildiğimiz kadar artık.

bir söz.

falan

doğru bir tespittir.

benim diyen arapça uzmanı dahi anlayamaz. hatta bu uzmanın hadis, fıkıh ve kelam ilimlerinde de allame olduğunu varsaysak bile. tabi “anlamak” derken tüm detayları ile o günkü araplara (yani asıl muhataplarına) ne kastedildiğini detaylıca anlamaktan bahsediyorum.

bu kadar incelikli anlaşılmaz ise o zaman zaten esprisi kalmıyor.

çok teknik bir konudan bahsediyorum yanlış anlaşılmasın. öyle ateist hezeyanları değildir yani. meraklısı varsa önereceğim kaynak dücane cündioğlu’nun bir müminken yazdığı “kuranı anlama” kitap serisi olacaktır:

- sözün özü
- anlamın buharlaşması ve kuran
- sözlü kültürden yazılı kültüre anlamın tarihi
- kuranı anlamanın anlamı
- kuran çevirilerinin dünyası

dücane deyip geçmeyin, türkiye’de islam literatürü çok fazla şey borçludur kendisine, bilenler bilir.

zaten kuran anlaşılması gereken değil, ihlas ile inanılması gereken bir kitaptır. anlamak için kuranı çözümlemeye başlarsanız tam bir hezimete uğramaya hazır olun.

tabi bu dediklerim hakkını vererek ve yitirmekten korkmadan düşünebilecek kişiler içindir. müminler için çelişki vs söz konusu olmayacağı için onlar “kolayca argümanlarımı çürütebilirler”.

tam tersine, yüce allah kitabını kolay anlaşılır, eksiksiz ve apaçık bir şekilde indirmiştir:

www.kurandakidin.com/2011/1...

akla "kraldan çok kralcı olmak" deyimini getiren cümle.

düzgün bir şekilde okumak ve özümsemek ile dünya üzerinde anlaşılamayacak bir şey yoktur.

ayrıca dinimizdeki ilk emir de, "oku"dur.

zaten anlaşılsaydı bu kadar çok mezhep ve türlü türlü tarikat olmazdı. hacılar hocalar şeyhler şıhlar nereden ekmek yiyecekti?

bu sözü müslüman bir birey sarfediyor ise, peygamberimizin (saa) iki ağır emanetinden birine ihanet ediyor demektir. nitekim peygamberimiz (saa) şöyle buyurmuştur;

"size iki ağır emanet bırakıyorum. biri kur'an, biri sünnet. bu ikisine sarılırsanız kurtuluşa erersiniz. *

başka bir rivayet ise;

"size iki ağır emanet bırakıyorum. biri kur'an, biri ehlibeyt. bu ikisi kıyamet gününe kadar kevser havuzunun başına değin, birbirinden ayrılmazlar.*

gelelim konumuza; islami literatürde kur'anı anlamak, belli bir metodolojiye bağlanmıştır. bu metodoloji sırası ile şöyledir;

ayeti, ayet ile anlamak : bu metodolojide bazı ayetler kilit, bazı ayetler anahtardır. eğer doğru anahtarı bulup, doğru kilide yönelir iseniz, ayetlerin birbiriyle olan ahengini yakalamış olursunuz. bu sahabe ve tabiinlerin yöntemidir. zaten bir çok sahabenin fakih olmasının nedeni de bu metodolojidir.

ayeti, hadis ve siret ile anlamak : bu yöntem, peygamberimizden sonraki neslin peygamberimizin davranışları, tutumu ve sözleri ile ayetleri anlama metodudur. bilinmelidir ki; bir veya birden fazla ayet, bir emir veya birden fazla emir içerebilir. bu durumun çözümlenmesi için peygamberimizin hayatını ve ayetlerin nuzül sebebinin bilinmesi gerekir.


günümüzde kur'anı anlamak, ne yazık ki, ya tasavvuf ve tarikatlerin dayattığı; "siz kur'anı anlayamazsınız. bir şeyhe, bir mürşide ihtiyacınız var! " tezine, ya da selefi düşüncenin dayattığı; "kur'anı anlamak için okumak yeterli! " tezine sıkıştırılmış durumdadır.

işin özü şudur; ifrat ve tefrit, bütün yıkımların temelini oluşturduğu gibi, dini açıdan da yıkımların temelidir. her kim sizi allah'tan başka bir şeye veya bir kimseye çağırıyor ise, biliniz ki sahtekardır.

araplar varoluşsal sorunlar yaşıyor. sizi dünya anlayamadı, biz nasıl anlayalım?

anlarsınız, neden anlayamayasınız ki, tabi siz arapçaya hakimseniz, tarihi bilginiz, siyer bilginiz tamsa, ayetlerin hangi olay sonucu indiğini biliyorsanız anlayabilirsiniz.

bir de kur'an'ın evrenselliğine laf edenler olmuş, örnek de vermişler ve demişler kuran'da "peygamberi yemek saati rahatsız etmeyin" yazıyor. yaw arkadaş bundan evrensel ne olabilir, aradan 1400 yıl geçmiş ve ben zannetmiyorum ki yemek yerken rahatsız edilmek isteyen biri olsun.

kalbimizle okursanız size yabancı gelmez. severek ,hissederek okumak lazım çünkü inanmanın özünde sevgi var