yazar: kemal tahir
yayım yılı: 1969
kemal tahir bu kurgusal romanında, izmir suikastının perde arkasını dönemin karakterlerinin hayatlarını analiz ederek ortaya koyuyor. daha çok ittihat ve terakki partisi üzerinden cumhuriyetin ilk yıllarını ve ankara iktidarını inceliyor. ittihatçılar arası iç kavgalar, tasfiyeler, sürtüşmeler... cumhuriyetin ilk yıllarını merak edenlerin kaçırmaması gereken bir eser.
yayım yılı: 1969
kemal tahir bu kurgusal romanında, izmir suikastının perde arkasını dönemin karakterlerinin hayatlarını analiz ederek ortaya koyuyor. daha çok ittihat ve terakki partisi üzerinden cumhuriyetin ilk yıllarını ve ankara iktidarını inceliyor. ittihatçılar arası iç kavgalar, tasfiyeler, sürtüşmeler... cumhuriyetin ilk yıllarını merak edenlerin kaçırmaması gereken bir eser.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "örnek vatandaş" tarafından 29.11.2020 00:13 tarihinde açılmıştır.
1.
cumhuriyetin ilk yıllarına ilgi duyan kişilerin mutlaka okuması gereken kitaplardan biridir. yalnız okurken, kemal tahir'in bir edebiyatçı olduğunu unutmamak gerek. güzel bir türkçe için bulursanız eski basımlarını okumanızda fayda var.
teşebbüs aşamasında kalan izmir suikasti bahane edilerek, adeta bir sürek avı gibi ittihat ve terakki cemiyeti üyelerinin nasıl tasfiye edildiğini görürüz bu romanda. "iktidar nazlı bir gelindir, terkedilmez" sözünü ispat edercesine, mustafa kemal atatürk'ün, siyasi rakiplerini nasıl elemine ettiğine şahitlik ederiz. izmir suikasti davası ile hem muhalefet milletvekilleri, hem ittihat ve terakki cemiyeti üyeleri, hem de ordunun önde gelen paşaları tehlike olmaktan çıkarılmıştır. bence cumhuriyetin ilk dönemimin, en eleştirilmesi gereken işlerinden biridir bu yargılamalar. bu suikast girişimi bahane edilerek suçlu suçsuz, haklı haksız, kuru yaş kim varsa temizlenmiştir.
milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılmadan tutuklamalar ve yargılamalar yapılmıştır.
ali fuat cebesoy, kazım karabekir,refet bele gibi kurtuluş savaşının önde gelen paşaları bu yargılamalar esnasında tutuklanmıştır. ali fuat paşa ile mustafa kemal paşa, çocukluk arkadaşıdır. ikisi öğrenci iken hafta sonu eve geldiklerinde, ali fuat paşa'nın babası, oğluna ne kadar para veriyorsa, mustafa kemal'e de o kadar para verirmiş. öte yandan kazım karabekir denen adam, kendinden rütbe olarak altta bulunan mustafa kemal'i tutuklamayı reddedip emrinizdeyim diyen ve bu sayede kurtuluş savaşının seyrini değiştiren adamdır. paşaların tutuklanmasına başvekil ismet inönü tepki göstermiştir.
ankara'da kurulan istiklal mahkemesi, suikast teşebbüsünden sonra kurulmuştur. bu durum doğal hakim ilkesine aykırıdır. hiç kimse işlediği sırada var olmayan bir mahkeme huzurunda yargılanamaz.
cavit bey, savunma yaparken mahkeme başkanı kel ali, "ben şimdi seni asmam da ne yaparım?" diyerek hüküm vermeden evvel tarafını belli etmiştir.
bu mahkemeler huzurunda yapılan yargılamada avukat yoktur. hükümlere karşı kanun yoluna gitmek söz konusu değildir. kararlar kesindir. ismail canbulat ile halis turgut bey 10 sene hapis cezasına çarptırılmış, karara itiraz etmeleri üzerine ceza idama çevrilmiştir.
kitapta emin bey ile kara kemal kendi aralarında sohbet ederken belki de mason locasının idamları engelleyebileceğini söyler emin bey. bunun üzerine kara kemal; ali kemal de masondu ama ölümüne engel olmadılar, ancak masonlar ölümüne engel olmasa da kendi adamının çocuğunu yerde bırakmaz önemli bir makama getirir minvalinde bir cevap verir. o ali kemal'in torunu boris johnson bugün ingiltere'nin başbakanıdır.
yargılama neticesinde son sözü sorulan dr. nazım, gidin paşaya söyleyin bu bu rüzgâr-ı bî-mededin inkılâbı var demiştir. bu husus mustafa kemal paşa'ya intikal ettirilmiştir. bir rivayete göre o esnada radyoda, güftesi lemi atlı'ya ait bu imtidad-ı cevre kim bahtın şitabı var adlı eser çalmaktadır. bunun üzerine mustafa kemal şarkıyı yasaklamıştır. eser, menderes dönemine kadar yasaklı kalmıştır. sözleri nedim'e ait eserin tamamı için;
bu imtidâd-ı cevre kim bahtın şitâbı var
mihnet-medâr olan feleğe intisâbı var
eyler nesîm-i subhu bize gird-bâd-ı gam
bu rûzgâr-ı bî-mededin inkılâbı var.
teşebbüs aşamasında kalan izmir suikasti bahane edilerek, adeta bir sürek avı gibi ittihat ve terakki cemiyeti üyelerinin nasıl tasfiye edildiğini görürüz bu romanda. "iktidar nazlı bir gelindir, terkedilmez" sözünü ispat edercesine, mustafa kemal atatürk'ün, siyasi rakiplerini nasıl elemine ettiğine şahitlik ederiz. izmir suikasti davası ile hem muhalefet milletvekilleri, hem ittihat ve terakki cemiyeti üyeleri, hem de ordunun önde gelen paşaları tehlike olmaktan çıkarılmıştır. bence cumhuriyetin ilk dönemimin, en eleştirilmesi gereken işlerinden biridir bu yargılamalar. bu suikast girişimi bahane edilerek suçlu suçsuz, haklı haksız, kuru yaş kim varsa temizlenmiştir.
milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılmadan tutuklamalar ve yargılamalar yapılmıştır.
ali fuat cebesoy, kazım karabekir,refet bele gibi kurtuluş savaşının önde gelen paşaları bu yargılamalar esnasında tutuklanmıştır. ali fuat paşa ile mustafa kemal paşa, çocukluk arkadaşıdır. ikisi öğrenci iken hafta sonu eve geldiklerinde, ali fuat paşa'nın babası, oğluna ne kadar para veriyorsa, mustafa kemal'e de o kadar para verirmiş. öte yandan kazım karabekir denen adam, kendinden rütbe olarak altta bulunan mustafa kemal'i tutuklamayı reddedip emrinizdeyim diyen ve bu sayede kurtuluş savaşının seyrini değiştiren adamdır. paşaların tutuklanmasına başvekil ismet inönü tepki göstermiştir.
ankara'da kurulan istiklal mahkemesi, suikast teşebbüsünden sonra kurulmuştur. bu durum doğal hakim ilkesine aykırıdır. hiç kimse işlediği sırada var olmayan bir mahkeme huzurunda yargılanamaz.
cavit bey, savunma yaparken mahkeme başkanı kel ali, "ben şimdi seni asmam da ne yaparım?" diyerek hüküm vermeden evvel tarafını belli etmiştir.
bu mahkemeler huzurunda yapılan yargılamada avukat yoktur. hükümlere karşı kanun yoluna gitmek söz konusu değildir. kararlar kesindir. ismail canbulat ile halis turgut bey 10 sene hapis cezasına çarptırılmış, karara itiraz etmeleri üzerine ceza idama çevrilmiştir.
kitapta emin bey ile kara kemal kendi aralarında sohbet ederken belki de mason locasının idamları engelleyebileceğini söyler emin bey. bunun üzerine kara kemal; ali kemal de masondu ama ölümüne engel olmadılar, ancak masonlar ölümüne engel olmasa da kendi adamının çocuğunu yerde bırakmaz önemli bir makama getirir minvalinde bir cevap verir. o ali kemal'in torunu boris johnson bugün ingiltere'nin başbakanıdır.
yargılama neticesinde son sözü sorulan dr. nazım, gidin paşaya söyleyin bu bu rüzgâr-ı bî-mededin inkılâbı var demiştir. bu husus mustafa kemal paşa'ya intikal ettirilmiştir. bir rivayete göre o esnada radyoda, güftesi lemi atlı'ya ait bu imtidad-ı cevre kim bahtın şitabı var adlı eser çalmaktadır. bunun üzerine mustafa kemal şarkıyı yasaklamıştır. eser, menderes dönemine kadar yasaklı kalmıştır. sözleri nedim'e ait eserin tamamı için;
bu imtidâd-ı cevre kim bahtın şitâbı var
mihnet-medâr olan feleğe intisâbı var
eyler nesîm-i subhu bize gird-bâd-ı gam
bu rûzgâr-ı bî-mededin inkılâbı var.
devamını gör...