öne çıkanlar | diğer yorumlar

açlık oyunları evreninin dördüncü kitabı. suzanne collins'in seride çıtayı bir kere daha arşa çıkardığı bir eser.


öncelikle incelememe başlamadan belirtmeliyim ki bu kitapla birlikte benim panem'e, başkent'e ve mıntıkalara bakışım tam bir netlik kazandı. artık corialanus'a sonuna kadar hak veriyorum.

bölüm 1: hikayenin evrimi
birinci kitap daha çok bir best-seller havasındaydı, kabul edelim bunu. yine de başkent halkının ölüme ve katliama karşı gösterdiği bu doyumsuz arzuyu görmek, haraçların hayatta kalabilmek adına sergiledikleri şaklabanlıklar oldukça etkileyiciydi.

ikinci kitapta, en sonlarda büyük bir ters köşe ile karşılaştık. kendilerini yeniden arenada bulan kahramanlarımız, aslında içerisine düştükleri durumun düşündüklerinden de çetrefilli olduğunu farketti.

üçüncü kitap tamamen bir sistem eleştirisiydi. bu evrende kimse iyi değildi, herkes gücün peşindeydi. kendi kendisine polyanna'cılık oynayan katniss gibi saftirikleri de yeri geldi mi başkent, yeri geldi mi de 13. mıntıka istediği gibi kullanıp bir kenara fırlatabiliyordu.

dördüncü kitap ise ana hikayenin çok çok öncesinde geçiyor, corialanus'un gençliğinde, daha her şeyin en başında...

bölüm 2: devlet
devlet nedir? devlet niye vardır? insanlar devlete neden gereksinim duyarlar? bu sorular esasında siyaset felsefesinin ilgi alanına girer. collins de kitap boyunca bu konular üzerine hikayeyi kurgulamış.

bu sorular hakkında pek çok farklı cevap ve cevapların ışığında şekillenmiş akım içerse de ben kendi fikirlerimi burada paylaşacağım: devletin varlığı geniş insan toplulukları için gereklidir çünkü devletin temelinde bir toplum sözleşmesi vardır. insan, ne kadar bilinç sahibi olsa da özünde bir hayvandır ve kendisine dayatılan bir otorite olmadığı takdirde kolayca orman kanunlarına tabi olmaya başlar. insan gibi oldukça sosyal bir yaratık için de bu felaketten öte bir şey değildir. bu nedenle de geniş insan popülasyonları, kendi aralarında belli şartlarda anlaşırlar ve bunun sonucunda da ortaya devlet çıkar.

bölüm 3: kaos, kontrol, kontrat
kitaptaki üç anahtar kelime: kaos, kontrol ve kontrat. az önce de bahsettiğim gibi, devlet insanların çıldırmasını engellemek için gereklidir. otorite, kaosu durdurmanın tek geçerli yoludur. yani başkent. kontrol, otoritenin en doğrudan sonucudur. yani açlık oyunları. kontrat ise insan topluluklarının otoriteye bağlılıklarını sağlayan, ödedikleri bedeldir. yani haraçlar.

bu üç kavram da boşuna değil, eğer insanlığın devam etmesini arzuluyorsak bu evrende insanlık panem'e mecbur. eğer panem olmazsa insanlık aklının alamayacağı bir hızda yokoluşa sürüklenecektir. bu kaçınılmaz sondur.

bölüm 4: snow'un haklılığı
corialanus snow tüm bu yaptıklarında haklıydı. biz onu ne kadar acımasız, zalim bir diktatör olarak gördüysek de amacı insanlığın tek kalıntılarının panem'de kaldığı bu distoptik gelecekte türlerinin devamlılığı için zor da olsa doğru kararları almaktı. isyanı çıkaran o değildi, bu düzeni yaratan da o değildi. corialanus'un tek amacı otoriteyi canı pahasına olsun korumaktı. çünkü biliyordu ki eğer onu korumazsa, yarın insanlar şikayet ettikleri düzeni de mumla arayacaklardı.

bölüm 5: snow'un hatası
corialanus otoriteyi, başka bir deyişle başkenti korumak adına açlık oyunları'nın, yani kontrolün ne kadar önemli olduğunun farkındaydı. bu yüzden de oyunları insanlar için daha çekici hale getirmenin yollarını arıyordu. bulduğu çözümlerden birisi de oyunlar şampiyonluğuna bir prestij kazandırmaktı. ancak bu büyük bir hataydı çünkü bu bir nevi otoriteden tavizde bulunmak, yeni tiranların ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktı. ki katniss da bu duruma en büyük örnektir. eğer katniss gibi bir figür olmasaydı 13. mıntıka'nın başkent karşısında hiç şansı olmazdı.

bölüm 6: 13. mıntıka ve kontrolsüz güç
güç ne işe yarar? bir şeyi birisine dikte edebilmeye. peki bu dikte gücü ne gibi bir kazanım yaratır? otorite. peki güç ne gibi biçimlerde kullanılabilir? boynunu eğdiğin insanların başlarının yere ne kadar eğildiğine bağlı değişir. bu güç kontrolden çıkabilir mi? pek tabii. başkent gücü toplulukları ayakta tutmak için kullanıyordu, 13. mıntıka'nın ilk vaadi ise kaostu. 13. mıntıka'nın sahip olduğu şey kontrolsüz güçtü, muhtemelen panem onların hükümdarlığında çökecek, bir yüzyıl sonraya insan diye bir şey kalmayacaktı. tabii, buralar kitaplarda anlatılmadığı için yalnızca fikir yürütebiliyoruz.

bölüm 7: sejanus
sejanus iyi bir çocuktu, sistemin esas gerekliliğini algılayamayacak, üzerine düşeni yerine getiremeyecek kadar narin birisiydi. yine de kafasının dikine gitmekten asla vazgeçmiyordu. arenaya kafasına esip girmesi neredeyse corialanus'un canına mal oluyordu. ama o yine de akıllanmadı. barış muhafızı olarak başkent'ten sürüldü, orada da burnunu sistemi değiştirmenin yakınından uzağından geçemeyecek saçma sapan bir maceranın içerisine sokmaya kalkıştı. ve böylece bir kere daha corialanus'un başına bela açtı.

eğer corialanus onu ifşa etmeseydi öncelikle içerisinde bulunduğu kuruma ihanet etmiş olacaktı ki böyle bir şeyi yapamazdı. sejanus ikna edip hatasından geri döndürebileceği birisi değildi, illa ki kafasının dikine gidecekti. bunun yanı sıra işin içerisine dahil olmasa bile sejanus'la birlikte onun da başı öyle ya da böyle yanacaktı. corialanus'un sejanus'u ipe göndermekten başka hiçbir şansı kalmamıştı, bu durumun bir suçlusu varsa o da ancak ve ancak sejanus'tu.

bölüm 8: lucy gray
öncelikle belirtelim, lucy gray öyle veya böyle öldü. corialanus onu öldüremese bile dış dünyada hayatta kalmak gibi bir şansı olduğuna inanmak yalnızca komedi olur.

peki, ne oldu da lucy gray ve corialanus'un ilişkisi birbirlerini öldürmeye yeltenecekleri noktaya kadar geldi? gerçi, görünen o ki lucy gray'in corialanus'u öldürmek gibi bir niyeti yoktu. snow'un üzerine saldığı yılan zehirli değildi, tek amacı 'gel de bana saldır' dedirtmekti. lucy gray ölmek istiyordu. sejanus'un başına geleni anlamış ve hayatındaki güvendiği tek insanın asla beklemeyeceği bir şey yapmış olmasına dayanamıyordu. artık yaşamak gibi bir gayesi de kalmamıştı. o yüzden, lucy gray öyle ya da böyle öldü gitti...

bölüm 9: snow ve katniss
bu da epey enteresan bir konu oldu. corialanus'un alaycı kuşlara karşı nefreti, darağacı şakısının kökeni, snow'un müzikten rahatsız oluşunun esas sebebi... tüm bunların çıkış noktasını öğrenmemizle birlikte başkan snow ve katniss arasındaki çatışma zemini ayrıca desteklenmiş oldu.

sonuç
unutmayın sevgili okurlarım, kar tepeye düşer...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kuşların ve yılanların şarkısı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim