kütüphanelerin hastalık yayma ihtimali

şu konu bir zamandır kafamı kurcalıyor. motivasyona olumlu etkileri olan ve bir hayli güzel ambiansıyla insanları misafir eden bu güzide mekanlarda bulunan kitaplar onlarca belki yüzlerce kişinin elinden geçmekte.
çeşitli mantarlar virüsler bu kitaplar vasıtasıyla başka konaklara geçiş yapabiliyor mu ya da en çok bu kitaplarda ne kadar süre hayatta kalabiliyorlar şeklinde aklıma sorular geliyor.örneğin hpv virüsü toplumda giderek artmakta ve çok kolay bulaşabildiği sadece cinsel yolla da bulaşmadığı bilinmekte.
biriyle kitap paylaşmak bana çok pis bir eylemmiş gibi geliyor. almamaya dikkat ediyorum alsam bile bir köşede öyle el sürülmeden kalıyor.
siz bu meseleyle nasıl mücadele ediyorsunuz?

kitaplara gelmeden önce para konusu var. paralar elden ele daha çok dolaşıyor ve kitap konusu para konusunun yanında çok masum kalıyor.

parayla yatıp kalkmıyoruz heralde kucağında parayla uyuya kalmıyorsun devamlı elinde sağda solda para gezdirmediğini düşünüyorum. günümüzde zaten fiziki para kullanımı küçük işletmeler fırınlar gibi mekanlar harici karta dönmüş durumda. paranın pis olduğunu biliyorsun ve ona göre davranışta bulunuyorsun peki kitap için aynı hassasiyeti gösteriyor musun?

akla “gülün adı” eserini getiren başlık olmuştur.

çok düşük bir ihtimal. kütüphaneler gün geçtikçe daha az kullanılıyor. insanlar genelde ders çalışmak için gidiyor. keşke her kitap temizlenip ödünç verilse ama kütüphanelerde güncel kitapları bile bulamazken bunu istemek çölde buzul istemek gibi.