kyk kredisi alıyorsan seve seve ödeyeceksin zihniyeti

beyinsiz beyinlerden çıkmış rezilce bir zihniyetin ürünü olan düşünce biçimi. üniversite okurken alınan kyk kredisinin çok yüklü bir miktarda geri ödemesini yapamayan gençlere söylenmiş akılsızca sözdür. o genç o krediyi ödeyebilmek için düzenli bir işe ihtiyaç duyar, ama o genç daha atanamadan sen o krediyi ondan almaya çalışırsan ödeyemez. ki bunun daha çokça alt sebebi var ama ben yazabilecek kadar dinç değilim.
(bkz: kosses) ukdesi.*

adamın biri ölmüş, cehenneme koymuşlar. bakmış ki heryer altı ateş içinde kazanlarla dolu. her kazanın başındaysa bir zebani var. debelenirken yukarı çıkanları sopasıyla geri kazanın içine itiyor.
bir kazanın başında zebani göremeyince, yanındakine sormuş neden olmadığını.
yanındaki demiş ki, o kazanda türkler var, birisi kafasını yukarı çıkaracak olursa zaten alttan çektiklerinden başına kimseyi koymuyorlar
kıssadan ya da fıkradan hisse.

halkın öğrencisine burs vermesidir bu. geri ödeme zorunlu olmamalı. isteyen ödemeli. ama sadece ihtiyacı olana verilmeli.

ülke olarak, her iş gibi bunu da beceremedik.

şimdi iki taraf da haklı.
borcunu faizsiz ödeyen de haklı.
yakın zamanda faizli ödeyen de isyanında haklı.

ben kyk kredisine komple karşıyım.
devlet resmen sana "ya sen fakirsin, kendi paranla okuyamazsın" diyor ve sana para veriyor.
sonra geri alıyor.
devletin görevi zaten seni fakirlikten kurtarmak.
kendi görevini yapmadığı gibi, senden zaten ücretsiz olması gereken şeyden para alıyor.


neyse, canım devletim ya.
biraz daha verelim.
cengiz'in malta'daki yatının benzini ucuz mu sanki...

çürümüş beyinden falan çıkmamıştır. ben de kyk kredisi alıyorum ve bunu ödeyeceğim çünkü alırken bunun bilincindeydim.

o krediyi aldıysan ödeyeceksin bunun normal bir banka kredisinden farkı yok. üniversite sınavında 1 milyonuncu olup temel hesapları bilmeyen, ülkeye hiçbir katma değer sağlamayacak insanlara neden boş yere para verilsin?

bizim milletin anlayamadığı nokta şu herkes üniversite okumak zorunda değil. girdiğin boktan bölümden mezun olunca işsiz kalacağını biliyorsun e ne diye gittin oraya o zaman? sen yemeksepetini spotifyı zengin et diye niye vergiler boş yere harcansın.

bu arada sana kimse atanma garantisi vermiyor üniversiteler de atanma kurumu değil. su ürünleri okuyan 10 adama aylık 500 lira vereceğine iyi bir bölüm okuyan bir adama aylık 5000 lira ver de ülkeye katma değer sağlasın.

bunu diyenin vaziyet

alırken borç olarak aldığının bilincindeysen ödeme gerekiyor. sonradan oyunbozanlık yapma.
bütçen fazla verir ekonomin iyi olur işler iyi giderse devlet istemez. senin ülkende ne bütçe fazla veriyor ne ekonomi iyi ne de işler iyi gidiyor. sadece seneye seçim olduğu için ve hükümetin oy kaybı olduğu için taviz üstüne taviz veriyor.
şuan herkes birşeyler koparmaya çalışıyor hükümetten.
üniversite okuyan kardeşim;
tercih edebileceğin bölümlerin yüzde 99.9 unun atama/işe yerleşme garantisi yoktur.
gidip 2 yıllık işletme okuyup (işletmeyi küçümsemiyorum mezun fazlalığından onu yazdım) bitirdikten sonra atanamıyorum/iş bulamıyorum diye bağırınca, sadece seni okutmaya çalışan gariban anneni babanı kandırmış oluyorsun. o bölüme girerken bunun bilincinde olman gerekiyordu.
ülkemizin işsizlik problemi var evet ama azıcıkta ileri görüşlü olun ve ülke gerçeklerine göre geleceğinizi planlayın.

şimdi bu mereti benim gibi ihtiyacı olup almış olanlar da var, "aman zaten arada sırada siliniyor, ödemem beklerim, bedava para" yaklaşımı ile alanlar da var.

ben işe girdikten sonra ödeyebildiğim için ödedim. hâlâ bekleten arkadaşlarım var "vermicem, benim değil mi vermicem" kafasında. gerek yok.

hem "millet ödemedi, ben de ödemeyeceğim"ciler, hem de "abi almasaydınız o zaman, seve seve ödeyeceksin"ciler haksız.

durumun varsa ödersin, yoksa gerekli kurumlara ispat edersin, affını istersin. ama bizde anca kuzenler yeğenler affedilir, orası ayrı.

bir entry'de geciyor su ibare: `o genç daha atanamadan` pardon da, ne demek `atanamadan?` devlet kapilanacak yer mi? birey misiniz kul mu, ona karar verin once. neyse, konuya gireyim. gereksizce ve uzunca bir entry olacak.

simdi kyk kredisi kullananlar genelde kyk'ya odaklaniyor ama kredi kelimesini atliyorlar. kyk, kredi ve yurtlar kurumu, evet. devlet kurumu ama bu, ogrencilere bedava para dagitacagi anlamina gelmiyor. sadece yandas sirketlerin vergi borcunu affetmek icin kullaniyorlar yetkilerini ama konumuz bu degil. konumuz, alinan paranin kredi olmasi. yani geri odenecek bir sekilde. burssa odenmez, krediyse odenir. bilmem anlatabildim mi?

student debt, abd'de de buyuk sorun. abd'de okumak parali tabii ki ve abd hicbir zaman sosyal bir hukuk devleti olmadi. ogrenciler bu krediyi federal hukumetten ya da bankalardan geri odemek uzere alir. odemeler de alti ay sonra baslar genelde. ister is bulsun ister bulamasin.

problem, fakir bir ulke olmamiz ama buna ragmen g*tumuzun deligini bilmeden bu kadar cok gereksiz universite acmamiz. ben okurken enflasyon yuksekti ama yine de rahmetli babam bana `devletin ne yapacagi belli olmaz. baska bir seye endekslerler. alma` demisti. almadim. bir sure sonra beyaz esyaya mi ne endekslediler. benden 3 sene sonra universiteye baslayan birader, sanirim o zamanin parasiyla 1 milyara yakin bir kredi geri odemesi yapti. benden onceki nesil de gercekten kuruyemis parasi seklinde geri odedi krediyi.

biliyorum, ogrencilerin okumak icin o krediyi almaktan baska sansi yok, ozellikle ailelelerinin yaninda yasamiyorlarsa. bir yandan da akilli olmaya zorluyor sistem insanlari ama insanlar aptalca davranmaya devam ediyorlar. mezun olduklarinda is bulamayacaklari bolumleri, liselerden bozma binalarda okuyarak bitiriyorlar. ardindan da bu borclar sirtlarina biniyor.

ben kendi adima konusayim. benim zamanimda 5 ya da 6 tane iletisim fakultesi vardi. ben ankara universitesi'nde okudum. mezun oldugumda birkac ay bir produksiyon sirketinde calistim. hemen ardindan ilk isimi buldum: ntv. sene 1997. asgari ucretin 3 kati ile baslamistim. ardindan elli sirketten istifa ettim, elli sirketten kovuldum ama hic ac kalmadim. ama bu arada pitrak gibi iletisim fakulteleri aciliyordu. bunlar acildikca da ortalama ucret dusuyordu. benim avantajim isi uzun suredir yapiyor olmamdi. ha bir de o zaman bol para vardi turkiye'de. 2009'da abd maceramin bitmesini muteakib ulkeye dondugumde ttnet'ten aldigim maas, asgari ucretin 7 katiydi. 2013'te ordan ayrilip trt'ye gectigimde maasim o kadar zam almama ve tecrubeme ragmen asgari ucretin 4 katiydi. 2018'de de `s*kerler deyip abd'ye yerlestigimde aldigim ucret asgari ucrettin 2,5 katiydi. simdi orda kalsam alacagim maas yaklasik 11.000 liraymis. bu da tam 2 kati yapiyor asgari ucretin neredeyse.

rakamlari siraliyorum: 7-4-2.5 ve 2. oradak alsam muhtemel 2023 ocak asgari ucret zammindan sonra belki de asgari ucretin yarim mislini alacaktim.

konuyu dagittigimin farkindayim ama bir yere varmaya calisiyorum.

ben bu ise basladigimda 5 olan iletisim fakultesi sayisi su an 71. yaziyla yetmisbir. lutfen anlayin artik neden o kredileri odemenizin istendigini ve neden neye endekslendigini. luzumsuz universitelerde faydasiz bolumlerde en az 4 yilinizi heba ediyorsunuz ve uzerine de kredi borcunu yukluyorsunuz. sonra da bunun affedilmesini bekliyorsunuz.

kusura bakmayin ama akilli olmak zorundasiniz. yine baska bir ornek vereyim. ilk evimi almaya kalktigimda toki'ye yetmisti param mezun olunca. bir sekilde girdik. sonra baktim bitmiyor borc. devlet bir seylere endekslemis. bitmiyor. satip kurtuldum, baska ev icin bankadan kredi cekip borcu sabitledim ve bitirdim. kimse bunu yapmam icin akil vermedi bana.

finansal okur yazarlik onemli. o krediyi aliyorsaniz yaz tatilinde ana babanizin dizi dibinde oturmayacaksiniz. bir yerlerde calisacaksiniz artik, kusura bakmayin. burda herkes calisiyor. turkiye kapitalizmin en vahsisini secmis bir ulkedir 20 senedir: oligarsik kapitalizm. siz de oligarsinin parcasi degilsiniz, anlayin artik. size merhamet de edilmeyecek. `odemeyin kredileri. odemeyin bilmemneyi` diyen muhalefet de bunu yine ana babanizin cebinden calacak. ben orda olsam benden calacak, caldi iste. bakin rakamlara tekrar. 7-4-25-2... belki 0.5 yakinda. planli eskitme gibi planli fakirlesme ve siz de boyle bir ulkede 4 yil daha yanlis bolumlerde hayatinizi heba ediyorsunuz. daha oncee de yazdim. bir iki tane iletisim yazmak isteyen konu komsu cocuguna yazmamalarini soyledim ama dinlemediler. simdi issizler.

herkes universite okumak zorunda degil ama herkes o krediyi odemek zorunda. sistemi degistirecek kadar gucunuz oldugunda degistirirsiniz ama, ne yazik ki benim degil benim bir ustum yas grubu moruklar ulkenin kaderini belirliyor. cogunuzun anasi babasi hala akp'ye oy veriyor. once onu degistirin bir. artik secim gunu eve mi kilitlersiniz onlari, bilemem.

benim hikayemi basari oykusu olarak gormuyorum ama 2018'de abd'ye yerlestim green card ile. dunyanin en buyuk yayincilik kuruluslarindan birinde calisiyorum su an ama bu noktaya kolay gelmedim. iki sene pizza dagittim, kutulama yaptim, tavuk kizarttim, salata yaptim. hatta otellerde buyuk davetlerde garsonluk yaptim. bunlarin hicbiri, onca senede turkiye'de yaptigim isler degildi ama yaptim. mecbur kalinca her seyi yapiyor insan. evde iki yumurtayi zor kiran ben, yasar usta, simdi size bir sofra hazirlarim ki akliniz sasar.

on'çün, rica ediyorum sikayet etmeyi birakin. o parayi aldiniz mecburen gereksiz bolumler okumak icin ama simdi odeyemiyorsunuz. allah odeme kolayligi versin. ama lutfen bunu essekler gibi odeyenleri de essek yerine koymayin. borcuna sadik insanlari cezalandiran bir sistemimiz, daha dogrusu sistemsizligimiz var evet. bunun suclusu degilsiniz, kurbanisiniz belki. ama surekli magduru oynamayin lutfen. siz kendiniz kasindiniz abicim. kim gidin de sosyal antropoloji, arkeoloji okuyun dedi size?

bu kyk kredisi, sınavlara 1 dakika geç kalınanların kapıda bırakılması ile aynı mevzudur aslen.

bazı koşul ve zorunluluklar, arka planda farklı özellikleri ölçer.

örneğin kapının belli bir saatte kapandığı seçme ve yerleştirme sınavı, bir yandan da kişinin sınava verdiği ehemmiyeti ve dakikliğini ölçer.

kyk kredisi de aynen böyledir. kişinin reşit olduğu ve borç altına girebildiği ilk zamanlarında sırtlamış olduğu ilk yükümlülüktür.

bir kimse, 4 sene boyunca bu krediyi kullanıp, reel enflasyon kapsamında pul olmuş bir borcunu ödemiyorsa borcuna sadık değildir. önemsiz gibi görünen ancak önemli bir detay.

faizlerin silinmesi de her yapılandırma gibi, borcuna dürüst davrananları cezalandırmak olmuştur. insanlarda ödersem sonra silinirse keriz ben olurum çekincesi var. devletin bu kadar gevşek davrandığı bir yerde pragmatist bakış ile borcu ödemeyen de çok. bu devletin ayıbıdır.

ama eğri oturup doğru konuşalım. asgari ücretin 1/2 ila 1/3 ü arasında bir tutar alıp, bilmem kaç sene sonra asgari ücretin en fazla 1/6sı aylık taksitlerde geri ödemenin abartılacak hiçbir yanı yok.
bunun her öğrenciye burs olarak verilmesi de iyi bir şey değil. artık üniversitelerden uzaklaştıracak politikalar izlenmesi şart.

normal bir zihniyettir. çünkü borç olarak alıyorsunuz, tabii ki geri ödeyeceksiniz.
ben kendi adıma burs yerine kredi verilmesini onaylamıyorum, faiz uygulanmasını da.. ancak borç olarak aldığınız bir şeyi de ödemek zorundasınız. ödemiyorsanız anormal olan biz değil, sizlersiniz arkadaşlar. bu borcun altına girmek istemeyip, it gibi çalışanların ne suçu var? onlar enayi mi?

evet, birilerinin vergi borçları siliniyor. evet, birileri öğrenciye burs vermek yerine başkalarını besliyor. ama bunun çözümü borç alıp ödememek değil. siz kendi hırsızlığınızı, başkalarının hırsızlığı ile nötrleştirmeye çalışıyorsunuz. bu tarz şeyler en başta nettir, ya alırsın ya almazsın. aldıktan sonra ödememek için yağ gibi üste çıkıyorsan, yan çiziyorsan sen de hırsızsın. çok net..

ana parayı ödesinler kafi. ben olsam ki üniversitede kimsenin eline bakmamak için akşam 5'te okuldan çıkar 7'de taksim'de barda işe başlardım. bazen sabah 5 gibi iş anca biterdi. haftada 5 bazen 6 gün, sabaha karşı çıktığımdan metrobüste uyuyarak okula gittiğimi bilirim.

ohh insan 'kendisini yüceltip, örneklendirince' bir hoş oluyo.

ama durum bu. bizim sınıfta da vardı kredi kullanan. kimisi diyordu askere de gitmem, kolum girsin orduya. yapma etme dediysek de boşa.

şimdi bu yumuşak arkadaşlarımızın 50 bin tl falan vermemek için şekilden şekle girdiklerini görünce, insan diyor, iyi ki böyle bitirmişim okulumu. şöyle bir eziklik içine düşmemişim. şu zamanda 50-60 bin tl ödeyemeyecek adamı zaten devlet yutar. hayat onu zaten döne döne öpecek, krediyi komple silseler bu sefer de devlet bankaları neden kredi faizi alıyor diyecek. sonu yok malesef.

ben senin aldığın krediye ortak olmak zorunda mıyım eşşek seni..